İmanda istisna

İmanla ilgili istisnaları içeren rivayetler İbn-i Mes’ud’dan ve ondan başka selef kuşağına mensup alimlerden ve imamlardan aktarılmıştır. Ki bunlar da iman edilmesi vacip olan hususlardır. Ve bunlarla ilgili kuşku da küfrü gerektirir. Fakat onlar, iman noktasında bunları istisna etmişlerdir. Çünkü gereklerini ve gerçekliklerini yerine getirmekten korkmuşlardır.

Nitekim yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur:

“Yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yaparlar.” (Mü’minun, 60)

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

“Bu, oruç tutan, namaz kılan, sadaka veren ve bu amellerinin kabul edilmemesinden korkan kimsedir.” (Tirmizi, 23. Sure, 4; İbni Mace, Zühd, 20)

Sonra böyle bir istisnayı yapma gereğini duymuşlar, çünkü, kişinin ölüme kadar sahip olduğunda kendisine fayda sağlayacak imanın akıbetini bilmiyorlardı. Bir de kendi kendilerini temize çıkarmaktan korktukları için veya başka sahih gerekçelerden dolayı böyle bir istisnaya gerek duymuşlardır.

Aynı durum, iyi amellerle ilgili olarak istisnadan bulunanlar için de geçerlidir:

Namaz kıldım, inşaallah, demek gibi. Bütün bunlar, emredilen ve makbul olan şekilde yerine getirildikleri bilinmeyen fillerle ilgilidir. Dolayısıyla bunlar, hakikatı bilinmeyen şeylerle ilgili istisnalardır. Ya da gelecekte ve Allah’ın dilemesine bağlı olgulardır. Ki açık olarak bilinsin ki, her şey Allah’ın dilemesine bağlıdır. Fakat mazide olan bir şeyle ilgili istisnanın akla ve dine aykırı bir bid’at olduğu malûmdur.