Kader konusunda Cumhurun görüşü

Yukarıda işaret ettiğimiz müslüman grupların geneli, söz gelimi dört mezhebin imamları ve selef ulemasından daha birçokları ve Allah’ın hikmetini kabul eden birçok bilgin, Eş’arîlerin yaptığı gibi, hikmeti olumsuzlamamışlardır.

Eş’arîler ise, hikmetsiz iradeden, rahmetsiz, muhabbetsiz ve rızasız meşiyetten başkasını olumlamamışlardır. Onlara göre, bütün yaratılmışlar Allah açısından birdir. İradeyi, sevgiyi ve rızayı birbirinden ayırmazlar. Bilakis, varlıklar aleminde meydana gelen küfrün, fıskın ve günahın Allah’ın iradesiyle olduğu gibi, sevgisi ve rızasıyla olduğunu söylemek durumuna düşmüşlerdir. Bir şeyi din olarak sevmediğini ve razı olmadığını söylemek istedikleri zaman, bunu din olarak irade etmediğini söylerler. Din ve takva olarak bir şey gerçekleşmemişse, onlara göre, Allah bunu irade etmediği gibi, bundan razı da değildir.

Oysa yüce Allah bir ayette şöyle buyuruyor:

“Geceleyin, O’nun razı olmadığı sözü düzüp kurarlarken...” (Nisa, 108)

Burada yüce Allah, onların bu davranışlarını takdir ettiği ve hükme bağladığı halde, bundan razı olmadığını belirtiyor.

Sözünü ettiğimiz müslüman grupların çoğunluğu, Allah’ın kudretini, yaratmasının her şeyi kuşatmasını, meşiyetinin ve kudretinin genelliğini inkâr eden Mutezile ile de örtüşmüyorlar. Bunların yaptığı gibi, Allah’ı, vacip kıldığı ve yasakladığı şeyler bağlamında kullarına benzetmezler. Allah’ın kendisine ait olarak zikrettiği sıfatları ve fiilleri de olumsuzlamazlar. Bilakis Allah’ın kendisi için zikrettiği sıfatları ve fiilleri olumlarlar. O’nun kendisini tenzih ettiği sıfat ve fillerden de O’nu tenzih ederler.

Allah her şeyin yaratıcısı,malikidir.O’nun dilediği olur,dilemediği de olmaz. O’nun her şeye gücü yeter.O ihsan sahiplerini,muttakileri ve adaleti uygulayanları sever.Muhacirlerden,ensardan ve onlara güzellikle uyanlardan öne geçen ilklerden razı olur.İfsadı sevmez.Kulları açısından küfre rıza göstermez.Allah’ın ve Resulü’nün sözüne aykırı sözden razı olmaz..derler.

Şunu da derler:

Allah her şeyin yaratıcısı ve maliki olduğu gibi, yarattıklarının şahıslarını ve fiillerini de birbirinden ayırmıştır, farklı kılmıştır.

Nitekim Allah şöyle buyurmuştur:

“Teslimiyet gösterenleri, günahkârlar gibi tutar mıyız?” (Kalem, 35)

“Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Casiye, 21)

“Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya Allah’tan korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız?” (Sad, 28)

“Körle gören, karanlıkla aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Dirilerle ölüler de bir olmaz.” (Fatır, 19-22)

Bunun gibi, yaratılmışlar arasındaki farka işaret eden, kulların bedbaht ve mutlu diye iki kısma ayrıldıklarını vurgulayan birçok ayeti örnek gösterebiliriz.

Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Sizi yaratan O’dur. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir.” (Teğabun, 2)

“O, bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık müstahak oldu.” (Araf, 30)

“O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.” (İnsan, 31)

“Kıyamet kopacağı gün, işte o gün birbirlerinden ayrılacaklardır. İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır. İnkâr edenler, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayanlar ise, işte onlar azapla yüzyüze bırakılacaklardır.” (Rum, 14-16)

Bunun örnekleri Kur’an’da çoktur.