Adem ile Musa'nın tartışması

Bu yüzden Adem (a.s.) Musaya (a.s.) şöyle demişti:

“Sen, Allah’ın benim yaratılmamdan kırk sene önce benim hakkımda takdir ettiği bir şeyden dolayı mı beni kınıyorsun?”

Adem (a.s.) bu sözüyle Musa’ya (a.s.) karşı sağlam bir kanıt ortaya koymuştu. (Buhari, Kader, 11; Müslim, Kader, 13-15; İbnu Mace, Mukaddime, 10)

Çünkü Musa ona şöyle demişti:

“Niçin bizi ve kendini cennetten çıkarttın.”

Bunu söylemekle, onun işlediği bir fiilden dolayı başına gelen musibetten dolayı onu kınamıştı, bunun bir günah olmasından dolayı değil. Bundan dolayı da Adem ona karşı kaderi bir kanıt olarak ileri sürmüştü. Bazı grupların sandığı gibi, Musa’nın Adem’i kınamasının nedeni, davranışının bir günah olmasından dolayı olması hususuna gelince, hadiste kastedilen husus bu değildir. Çünkü Hz. Adem (a.s.) o günahtan tevbe etmişti. Günahından tevbe eden bir kimse de hiç günahı olmayan kimse gibidir. İnsanların ortak görüşüne göre günahtan tevbe eden birini kınamak caiz değildir.

Öte yandan, Adem (a.s.) kaderi kanıt olarak ileri sürdü diye, bir başkasının da işlediği günahı mazur göstermek için kaderin arkasına sığınmayacağı bütün grupların ortak görüşüdür. Müslümanlar, diğer dinlerin mensupları ve aklı başında olan herkes bu hususta görüş birliği içindedir. Çünkü bu şekilde kaderi bahane etmek kabul edilen bir şey olsaydı, önüne gelen aklına estiği gibi, adam öldürür, başkalarının mallarını gaspeder ve yeryüzünde türlü bozgunculuklar çıkarır, sonra da kaderi gerekçe olarak gösterirdi. Ayrıca yaptığı bir hatadan dolayı kaderi gerekçe gösteren kimse, kendisine karşı bir suç işlendiğinde ve bu suçun gerekçesi olarak da kader gösterildiğinde bunu kesinlikle kabul etmez, böylece kendisiyle çelişkiye düşmekten kurtulmaz. Bir sözdeki çelişki onun yanlış ve fasit olduğunun en somut kanıtıdır. O halde suç işlerken kaderi gerekçe olarak göstermek ta baştan itibaren aklen yanlış bir davranıştır.