İnsanlar ibadet için yaratıldı

Bir dördüncü görüş daha ileri sürülmüştür:

İbn-i Ebu Hatem Zaide’den, o da Süddi’den rivayet eder ki:

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56)

Burada, Allah’ın onları ibadet için yarattığı kastediliyor. Fakat bir ibadet vardır ki, fayda verir, biri de vardır ki, fayda vermez. Eğer onlara:

“Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, kesinlikle: Allah, diyecekler.” (Zümer, 38)

İşte bunu demeleri bir ibadettir; ama bu ibadet şirk işlemeleri haliyle birlikte onlara bir fayda sağlamaz. Kuşkusuz bu, doğru bir anlamdır. Ancak müşrik insan şeytana ibadet eder ve Allah onu şeytana ibadet etmekten alıkoymaz. Allah’a ortak koşuyorken sırf yaratıcıyı ikrar etmesi de Allah’a ibadet sayılmaz. Bu gibi kimselerin durumu yüce Allah’ın şu ayetinde ifade edildiği şekilde izah edilir:

“Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler.” (Yusuf, 106)

Şu halde onların yaratıcıya iman edişleri, O’na ortak koşmalarıyla iç içe bir durumdur. İbadete gelince bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

“Ben, ibadette ortak koşulanlardan ve şirkten müstağniyim. Bir amel işleyip de bu amelinde bir başkasını bana ortak koşan kimseden beriyim. O işlediği amel bütünüyle bana ortak koştuğuna aittir.” (İbnu Mace, Zühd, 21; Ahmed, 2/301-435)

Dolayısıyla müşriklerin ibadetleri, bir kısmı Allah’a yönelik olsa da, hiçbir şekilde kabul edilmez, bilakis bütünüyle ortak koştukları şeylere dönük olur. Allah’a ibadet etmiş olmazlar. Üzerinde durduğumuz ayetin anlamı hususunda ileri sürülen görüşler içinde aşağıdaki yorum da buna benzemektedir:

“...Beni bir bilsinler diye...” Mü’minler, zorlukta da, esenlikte de Allah’ı bir bilirler. Kâfirler ise, zorlukta ve bela zamanlarında Allah’ı bir bilirken, nimetler içindeyken, rahat zamanlarda O’nu bir bilmezler. Bu tutumun açıklaması şu ayette yer almaktadır:

“Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O’na has kılarak Allah’a yalvarırlar.” (Ankebut, 65)