Kulun Rabbinden başkasına umut bağlamaması sözünün izahı

“Kul Rabbinden başkasına kesinlikle umut bağlamamalıdır” cümlesine gelince, hiç kuşkusuz Allah’a ümit bağlayan kimse, hayırları elde etmeyi ve kötülüklerin de kendisinden uzaklaşmasını istemektedir. İyilikler de ancak Allah’tan gelirler. Kötülükleri gidermek de Allah’ın yardımı ile mümkündür.

“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur.” (Yunus, 107)

“Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O’nun tuttuğunu O’ndan sonra salıverecek de yoktur.” (Fatır, 2 )

Ümitvar olmak tevekkülsüz olmaz.

Çünkü tevekkül eden kimse, yararın elde edilmesine ve zararın ber taraf edilmesine ilişkin ümidinin gerçekleşmesini talep eder.

Tevekkül de ancak Allah’a olabilir. Allah’tan başkasına tevekkül etmek caiz değildir.

“Eğer inanıyorsanız, sadece Allah’a tevekkül edin.” (Maide, 23)

“Tevekkül edenler sadece Allah’a tevekkül etsinler.” (İbrahim, 12)

“Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Mü’minler ancak Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.” (Al-i İmran, 160)

“Eğer onlar Allah ve Resulü’nün kendilerine verdiğine razı olup, Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resulü de. Biz yalnız Allah’a rağbet edenleriz, deselerdi daha iyi olurdu.” (Tevbe, 59)

“Bir kısım insanlar, mü’minlere: Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan! dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir! dediler.” (Al-i İmran, 173)

Mü’minler, bir takım insanların bu tür uyarıları karşısında, Allah bize yeter, musibetleri savmak için Allah bize kafidir, derler. Mü’minlere şöyle demeleri emrediliyor:

Nimetleri elde etme hususunda Allah bize yeter. O, kulundan kötülüğü giderme ve onu hayırlara ulaştırma hususunda kuluna kafidir. Allah kuluna yetmez mi! Kim Allah’tan başkasına tevekkül eder, ona ümit bağlarsa, hüsrana uğrar, her türlü hayırdan yoksun kalır.

“Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır.” (Ankebut, 41)

“Onlar, kendilerine itibar ve kuvvet olsun diye Allah’tan başka tanrılar edindiler. Hayır, hayır! onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar.” (Meryem, 81-82)

“Kim Allah’a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş gibidir.” (Hac, 31)

“Allah ile birlikte bir ilah daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın.” (İsra, 22)

Yüce Allah Hz. İbrahim’in (a.s.) şöyle dediğini bize aktarıyor:

“O halde rızkı Allah katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 17)

Kim, yaptığı amelin karşılığında bir menfaat sağlarım ümidiyle Allah’tan başkası için amel ederse, elleri boş kalır, ağır bir hüsrana uğrar.

“İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da Allah’ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür.” (Nur, 39)

“Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler.” (İbrahim, 18)

“Onların yaptıkları her bir işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz.” (Furkan, 23)

“O’nun zatından başka her şey yok olacaktır.” (Kasas, 88)

Bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak şu açıklama yapılmıştır:

Allah’ın rızasını gözeterek yerine getirilen amellerden başkası batıldır. Dolayısıyla kim Allah’tan başkası için amel ederse, ona ümit bağlarsa, bütün çabası boşa gider. Nitekim ümit bağlayan kimse, bazen işlediği amelle amacına ulaşmayı umar, bazen de ümit bağladığı kimseye güvendiği, ona sığındığı ve ondan istekte bulunduğu için ümit bağlar; bu, bir tür ibadet ve bir tür yardım dilemedir.

Oysa yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha, 5)

“O halde yalnız O’na ibadet edin ve yalnız O’na tevekkül edin.” (Hud, 123)

“De ki: O benim rabbimdir. O’ndan başka tanrı yoktur. Sadece O’na tevekkül ettim ve dönüş sadece O’nadır.” (Rad, 30)