La ilahe illallah diyen kişi cennete girer.

“La ilahe illallah” diyen kişi cennete girer.” deyip bunu, bizim de işaret ettiğimiz hadisle destekleyen kimsenin sözüne gelince; buna denir ki:

Hiç kuşkusuz kitap ve sünnette bir takım vaadler ve tehditler yer alır.

Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Gerçek şu ki, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa, 10)

“Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka haksız ‘nedenler ve yollarla’ (batılca) yemeyin. Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir. Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, biz onu ateşe göndeririz. Bu Allah için pek kolaydır.” (Nisa, 29-30)

Kitap ve sünnette bu gibi ifadelerin birçok örneği vardır. Kul, her ikisini de tasdik etmekle yükümlüdür. Bir kısmına inanıp bir kısmını da inkâr etmemelidir.

Ama bu müşrikler, Allah’ın vaadlerini tasdik edip tehditlerini yalanlamak istiyorlar.

Hariciler ile Mutezililer ise, sadece tehditleri tasdik etmek istiyorlar.

Her ikisi de yanlıştır.

Ehl-i sünnet ve’l cemaatin bu husustaki görüşü, hem vaade, hem de tehdide inanma esasına dayanır.

Yüce Allah, kulu tehdit ettiği cezanın bazı şartlara bağlı olduğunu belirtmiştir. Her şeyden önce kul tevbe etmiş olmamalıdır. Eğer tevbe ederse, Allah da onun tevbesini kabul eder. Ayrıca günahlarını silecek yeterlikte iyiliklerinin de olmaması gerekir. Çünkü iyilikler kötülükleri giderirler. Bir de Allah’ın onu bağışlamayı dilememiş olması gerekir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa, 48)

Böylece vaadin bir tefsiri ve açıklaması vardır. Bir kimse, diliyle:

“La ilahe illallah” dese, bunun yanında peygamberi yalanlasa, müslümanların ittifakiyle, o kimse kâfirdir. Allah’ın indirdiğinden bir şeyi inkâr etse de.

Dolayısıyla peygamberin getirdiği her şeye inanmak gerekir.

Bu temel inanca sahip olan kimse, şayet büyük günahları işleyen biriyse, Allah dilerse ona azap eder, dilerse onu bağışlar. Eğer İslâm’dan döner ve mürted olarak ölürse, kesin olarak ateşe girer. Çünkü tevbe kötülükleri, irtidat da iyilikleri giderir.

Bir kimsenin hem iyilikler, hem de kötülükleri varsa, Allah kesinlikle ona zulmetmez. Bilakis zerre ağırlığınca hayır işleyen onu görür, zerre ağırlığınca kötülük işleyen de onu görür. Allah ona lütufta bulunabilir, mağfireti ve rahmetiyle ona iyilikte bulunabilir.

İman üzere ölen bir kimse, ebediyen ateşte kalmaz. Dolayısıyla zina eden, hırsızlık eden kimseler ebediyen ateşte kalmazlar. Bilakis bir gün mutlaka cennete gireceklerdir. Kalbinde zerre ağırlığınca iman bulunan kimse, ateşten çıkarılır.

Ama soruya konu olan bu kimseler, müşrik nitelikli Kaderiyecilerdir. Onları yeren bir takım rivayetler vardır ki, aktarmaya kalksak yerimiz kifayet etmez.

Yüce Allah herkesten daha iyi bilir.

Salat ve selam efendimiz Hz. Muhammedin ve ehl-i beytinin ve ashabının üzerine olsun. Allah bize yeter, O ne güzel vekildir. Kadericiyelerin Sınıfları