Bir suale iki cevap

Bu noktada bir taife şöyle bir soru ortaya atmıştır: Hadisten anlaşıldığı kadarıyla:

“Bir mü’min için ancak hayır olan şeyler takdir edilir.”

Fakat onun hakkında kötülüklerin de takdir edildiğini biliyoruz. Bu çelişki nasıl giderilir? Bu sorunun iki cevabı vardır:

Birincisi: Hadiste kulların işledikleri ameller kastedilmiyor; bilakis karşısına çıkan nimetler ve başına gelen musibetler kastediliyor. Bu yüzden:

“Şayet kendisine bolluk isabet ederse, şükreder ve bu kendisi için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64; Ahmed, 4/332-333) buyuruluyor.

Hadisin lafzının zahiri budur ve bu hususta herhangi bir problem yoktur.

İkincisi:

Diyelim ki, hadis kulun amellerini de kapsıyor; ancak peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu da biliyoruz:

“Bir kimseyi iyilik sevindiriyor, kötülük de üzüyorsa, o kimse mü’mindir.” (Tirmizi: el-Fiten, 7; Ahmed, 1/18-26)

Dolayısıyla bir mü’minin iyilik yapması takdir edilmişse, bu, onu sevindiren bir şey olur. Şayet onun için bir kötülük takdir edilmişse, bu durumda, ya tevbe etmediği için cezayı hakkedecektir veya tevbe edecek ve bu kötülük iyiliğe dönüştürülecek, buna karşılık o da şükredecektir; tevbe etmezse, bazı musibetlerle sınanarak bu kötülüklerinin üzeri örtülecek ve o da bunlara karşı sabrettiği için sonuçta kendisi için hayır olacaktır. Soruyu soran kişi de:

“Mü’min için (...) takdir edilir...” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Mü’min ise, mutlak anlamda günahın zarar vermediği bir kimsedir. Bilakis günah işlediğinde tevbe eder, o zamanda bazı rivayetlerde belirtildiği gibi olur:

“Bazen kul günah işler ve bununla cennete girer. Çünkü durmadan tevbe eder, derken bu tevbesi sonucu cennete girer.” (Kenz-ul Ummal, 10188)

Günah, kulun zelil oluşunu, boyun eğişini, istiğfar edişini, yoksulluğunu ve yüce Allah’a muhtaç oluşunu gözlemleyişini gerektirir.