Mutlak imanın kapsamı

Birileri kalkıp:

"Mutlak iman Allah'ın ve Rasûlünün bütün emirlerini kapsamına almaktadır. Buna göre bunun bir kısmı gitti mi, iman da ortadan kalkar".

Dolayısıyla da Haricîlerin söyledikleri gibi, günahkâr kimselerin tekfir etmeleri, ya da Mûtezile'nin söylediği gibi, cehennemde sonsuza kadar kalacaklarının söylenmesi ve iman adının onlardan bütünüyle kalktığını söylemek gerekir.

Bu iki görüş de Mürcie'nin söylediklerinden daha kötü bir görüştür. Çünkü Mürcie arasında, ümmet tarafından kendilerinden hayırla söz edilen birtakım ilim adamları ve abidler vardır.

Haricîlerle, Mûtezile'ye gelince, ehl-i sünnet ve'l-Cemaatin bütün kesimleri onları yermek ve kötülemek konusunda mutabakat göstermişlerdir" deseler, kendilerine şöyle denilir:

Önce sünnet ehlinden hiç kimsenin Haricîler'le, Mûtezile'nin kanaatini paylaşmadıkları görüş büyük günah işleyen kimselerin cehennemde sonsuza kadar kalacakları kanaatidir. Böyle bir görüş, ünlü bid'atler arasında yer alır.

Ashab-ı kiram, onlara güzellikle tabi olanlar ve müslümanların diğer imamları kalbinde zerre ağırlığınca imandan eser bulunan hiç bir kimsenin cehennemde sonsuza kadar kalmayacağı üzerinde ittifak etmişlerdir. Yine bunlar, Peygamber (s.a.v) efendimizin ümmeti arasında büyük günah sahibi kimseler için verilen izine uygun olarak şefaatte bulunacağı üzerinde de görüş birliği etmişlerdir.

Buhârî ile Müslim'de de Peygamber (s.a.v)'in şöyle buyurduğu nakledilmektedir:

"Her peygamberin Allah tarafından kabul edilen bir duası vardır ve ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat etmek üzere saklamış bulunuyorum." (Buhârî, Tevhid, 31; Müslim, İman, 234, 235, Zühd, 37 237, 241, 245; Tirmizî, Deavât, 130; İbn Mâce)

Söz konusu bu hadisler ilgili yerlerinde zikredilmiştir. Bazıları da bu konuda ashab-ı kiram arasında görüş ayrılığı bulunduğunu nakletmektedir. Nitekim İbn Abbas'tan, katil olanın tevbesinin söz konusu olamayacağı konusunda rivayet gelmiştir. Fakat bu, ashab-ı kirama karşı yapılan bir yanlışlıktır. Çünkü onlardan hiçbir kimse, Peygamber (s.a.v)'in büyük günah sahibi kimselere şefaat etmeyeceğini söylemediği gibi, büyük günah sahiplerinin cehennemde sonsuza kadar kalacaklarını da söylememiştir. Fakat İbn Abbas'tan gelen iki rivayetten birisine göre, o şöyle demiştir:

"Katil kimsenin tevbesi yoktur."

Ahmed b. Hanbel'den de katilin tevbesinin kabulü konusunda yine iki rivayet gelmiştir. Tevbe konusundaki anlaşmazlık ise, cehennemde sonsuza kadar kalma konusundaki anlaşmazlıktan farklıdır. Çünkü öldürme fiilinde kul hakkı söz konusudur, işte bunda anlaşmazlık olmuştur.

Sözü geçen itirazla: imanın bir kısmı gitti mi, hepsi gider, şeklindeki iddia kabul edilemez. Çünkü iman konusunda bid'atlerin dallanıp budaklandığı esas yanılgı burasıdır. Çünkü bu gibi kimseler, imanın bir kısmı gitti mi, artık hepsinin gittiğini, geriye ondan bir eser kalmadığını sanırlar.

Diğer taraftan Haricîlerle, Mutezile şöyle demektedir:

İman, Allah'ın ve Rasûlünün emrettiği şeylerin toplamıdır. Bu ise hadis ehlinin dediği gibi, mutlak imandır. Haricîlerle Mutezile, imandan bir şey gitti mi kişide imandan hiçbir şey kalmaz ve bu bakımdan o kişi sonsuza kadar cehennemde kalır.

Mürcie ise, fırkalarının arasındaki ihtilaflarla birlikte şöyle demektedir:

Büyük günahlar ve zahiri farzların terkedilmesi, imandan herhangi bir şeyi alıp götürmez. Çünkü imandan herhangi bir şey gidecek olursa, geriye ondan bir şey kalmaz. O zaman iman, iyi kimselerin de, kötü kimselerin de eşit oldukları aynı şeyin ifadesi olur. Fakat Rasûlullah (s.a.v)'tan gelen naslarla ashab-ı kiramın ifadeleri imanın kısmen gidip kısmen kaldığını göstermektedir. Hz. Peygamber:

"Kalbinde zerre ağırlığı kadar iman bulunan kimse cehennemden çıkartılır" (Buhârî, İman, 15; Müslim, İman, 148) buyruğu bu türdendir.