Ostrenko Metodu

Ostrenko metodu, tarih pedagojisi ve teatral pratiğin geçerli bir birleşimi olarak tanımlanabilir. Bilim ve sanatın tüm alanlarındaki kazanımlarına dayanan, bilimsel bir yaklaşımdır. K. Stanislavski, Vs.Meyerhold ve M.Chekhov ‘un keşiflerinden Fiziğin Mekanik ilkelerine; J. Grotowski ve E.Barba’nın teatral deneylerinden, T. Suzuki’nin eğitim felsefesine ve Taichi Chen stili dövüş sanatları deneyimine doğru uzanır.

Ostrenko metodu, sanatçılara, “fiziksel kültür”ün gelişimine doğru yol gösterir: sanatçının sahnede canlı görünümünü ve tamamen diri olmasını sağlayan kendini keşfetme formudur ve her bir sanatçıda kendiliğinden canlanıp büyümesine neden olur. Metod’un teatral Biyomekanik ilkeleri gibi çeşitli bölümlerinin amacı hareketin doğasını ve deneyimini anlamaktır. Biyomekaniğin kuralları, teatral deneyler açısından keşfetmenin anlamlarını oluşturur: beden için bir dili oluşturan ve sanatçıya canlı bir ifade formu için kişisel bir seyahate başlamasını sağlayan rutin egzersizlerdir.

Stanislavski ve Chehov’un öğretileri ve dövüş sanatı tekniklerinin yanında biyomekanik ilkeler, her bir atölye çalışması sürecinde olduğu kadar prova süreçlerinde de yer alan tüm yetenekler arasında genel bir dil geliştirmek için sağlam bir zemin oluşturur. Böyle ilkeler, ortak duyarlılığı ve doğrudan anlayışı geliştiren sanatçılar için alışkanlık gibi düşünmenin yapısını oluşturur.

Performans projelerinde yer alan bütün yetenekler, sürekli olarak canlı bir ifade formuna güvenerek, aktif bir şekilde yaratı sürecine katılabilirler.

Ostrenko metodu bir “canlı sahne” oluşturur, her bir çalışma bölümü süresinde uygun yaratıcı bir atmosfer, bedeni, sesi, konuşmayı ve kişisel gelişimi geliştirmeye yönelik geçerli ve özgün bir sistem geliştirir. Methodun gücü, sıra dışı sadeliğinden gelir, bu sadelik, basit modül ve egzersizlerle, istenilen yoğunluk ve karmaşıklık derecesinde performans tasarımına olanak sağlar.

Ostrenko’nun yaratıcı sürecinin temeli, oyuncuların iletişimi ve minimal düzeyde sözlü ifadeleriyle bütünsel bir duyarlılığı geliştireceği yerde pratik yapmak ve bedensel ilişki kurmaktır. Her bir sonraki adım, bir öncekiyle bağlantılıdır ve basitten daha karmaşık olana doğru arda arda gelişim sağlar. Egzersizlerin bu sistemi, doğalında, oyuncular, çevre ve grupla uyumu açısından yaratıcı güveni besleyen özel bir atmosfer oluşturur. Oyuncular ne kadar bağımsız ve özgür lidere dönüşürse, sonuç olarak yaratımları da o kadar verimli olur. Bazı noktalarda lider yaratıcı sürecin gözlemcisi olur ve bu, en önemli yaratıcı elementlerin nasıl doğduğudur. Sanki bir bahçıvanın çiçekleri için uygun iklimi oluşturduğu ve çiçeklerin de açmaları için en uygun eşsiz anı seçmesi gibi, liderin de amacı grup içindeki yaratıcı atmosferi beslemektir.

Ostrenko’nun çalışma metodu sanatçının fiziğine ve fiziksel hareketlerine dayanır. Sırrı oyuncunun bedenin altında yatan yaratıcı doğasında gizlidir. Beden ve fiziksel hareketler doğrultusunda oyuncular vücudu, duygusal renklerini ve hislerini keşfeder. Oyuncunun sanatsal mekanla olan ilişkisi, doğaçlamada ve kendiliğindenliği özgürlüğü yaratıcı süreç içerisinde önemli bir rol oynar. Sonuç olarak, soyut anlar somuta dönüşür. Atmosfer ve stil, yaratıcı süreçten samimi bir biçimde doğar.

Ostrenko Methodu, bir “Meccano oyunu”na benzer. Şekiller değişebilir ve çeşitli bileşenler ekleyip çıkarılarak gelişebilir: çeşitli parçalarla oynayarak – performans parçalarından – tam bir performans şekillenebilir.