Doğru bildiğini söyle ve doğru bildiğini yaşamaya çalış .
Kemale ermiş bir sosyal medya kullananı yazıyor . Tamamen katılıyorum .
03 Ocak 2018
Biz Türkiye olarak yakın zamanda çok bedeller ödedik. Kendi iç sorunlarımız dışında, diğer ülkelerin sorunları, özellikle mazlum ve mağdur coğrafyaların sorunları da bizim meselemiz haline geldi. DEVLET diye bildiğimiz; insanı yaşat ki DEVLET yaşasın düsturu ile bugünlere gelmiş bir millet olarak sahip olduğumuz en önemli şeydir. İki Türk bir araya geldi mi DEVLET kurar sözü de buna örnektir. Yeni yüzyılda paylaşım savaşları apaçık gösteriyor ki, katma değeri olan İslam beldeleri bu paylaşımların ana merkezleri olacağıdır. Devlet olan veya olabilecek potansiyele sahip ülkeler birer birer ateşe atılmaktadır. Yeni dünya düzeni veya yeni ticaret yolunun kurulması ve bu esnada engel olabilecek ülkelerin devreden çıkarılması operasyonu başladı ve devam etmektedir.
Libya, Mısır ve Suriye bunlardan en çok etkilenendi. Sıranın kendisine geldiğini gören İran, yarımadada etkili olduğu yerlerde Şia politikasına sığınarak önlem almaya çalıştı. Gördüğünüz üzere İran, Suriye'de sistemi uzun bir süre tıkadı. Yemen'de de hala direniyorlar. Bir kıvılcım yetti ve bu sefer bizdeki ağaç yerine yumurta keşfedildi. Bu kadar askeri ve siyasi mücadelenin ağır ekonomik bedelleri olunca zamlar kaçınılmaz oldu ve sonrasında da halk isyan etti. 21. Yüzyıla gelmiş bulunuyoruz, demokrasi evet, seçimler evet, ama refah ve adil paylaşım olmadığı sürece bu sistemler ayakta kalamaz. Mısır'ın özelikle Türkiye'nin yaşadığı gezi benzeri olaylar anlaşılan İran'a ders olmamış. Suriye'de yaşanan bunca vahşetin bedelini birileri bu dünyada iken ödemek zorundadır. Biz Abd'yi karşımıza alarak, BM'yi zorlayarak İran'a ambargoya hayır dedik. Ama onlar daha fazla savaş ile Suriye'de bize karşılık verdiler. İran'daki halk olayları yüzünden göbek atacak değiliz. Ancak kapalı bir devlet olarak değişen dünyada yerini alamayan İran bu tür operasyonlara her zaman maruz kalacaktır. İran da kendi fetösünü ve halk isyanını yaşayarak belirli bir noktaya gelecektir. Geldiği noktada da yine Türkiye'den başkası yanında olmayacaktır. Zira hangi devlet olursa olsun, emperyalist hedefler için sizden elinizi ve kolunuzu isteyecektir. Türkiye müstesnadır. Zira dünya üzerinde büyük coğrafyalarda var olup da, emperyalist davranmayan tek ülke Türkiye'dir. Bir de üzerine sosyal harcama yaparak, değil işgal ve sömürü, insanlık ve kardeşlik bağları kurmayı hedeflemiştir.
Kim olursanız olun, hangi ülke, devlet veya millet olursanız olun. Eğer insanlık, adalet, kardeşlik ve adil paylaşım adına bir niyetiniz yoksa, eninde sonunda bir yerde zora düşeceksiniz. O zaman geldiğinde yanınızda kimse de olmayacaktır. Dün kötüleyip, tökezlemesi için dua ettiğiniz ya da operasyon denediğiniz Türkiye'den başka bir dost bulamayacaksınız. Bu kural, sömürgeci ve terörden beslenen bütün ülkeler için de geçerlidir. Özelikle israel, hamilerinden yardım alamadığı bir zamanda koşacağı tek kapı Türkiye olacaktır. Yeni dünya düzeni için verilen mücadelede ezilen halklar, mağdur edilen coğrafyalar, yetim kalan çocukların ahı herkesi parçalayacaktır. İşte nizamı alem için kim mücadele veriyorsa, ayakta kalacak olan da o olacaktır. Petrolün, ipeğin, lityum ionun, borun peşinden değil, insanlık adına iyiliğin peşinden koşan bir Türkiye kazanacaktır, Allah'ın izni ile...
04 Ocak 2018
Amerika'nın geçmişte yaşadığı kuzey güney savaşını anmadan olmayacak. Hani bizde bir söz vardı, İstanbul'un taşı toprağı altın. Aynı bu mantıkta çakallar gibi saldırdıkları Amerika Kıtasında en sonunda savaş çıkardılar. Ne vardı savaşacak kadar, Kızılderililer için mi savaştılar, yoksa buraya gelen göçmenleri korumak için mi savaştılar. Yoksa amigolar için mi bu savaşlar. Hayır, hepsi açgözlülerin paylaşım savaşıydı. Tıpkı bugünlerde yaşananlar gibi. Benim görüşüm Museviler ile yahudilerin itişip kakıştığı yönündedir. yahudileri temsil eden ise isarel lobisidir. Azgın azınlığın elinde bulunan bir lobidir. Özellikle bizi hedef alan ve hinterlandımızda operasyon yapan, terör estiren gurup bunlardır.
Yeni ticaret sistemi için yaşanan büyük çekişmede, pastadan kimin daha çok pay alacağı kavgasıdır. Aslında hepsi bir konuda hem fikir. Ürünler veya yeni enerji Çin'den gelsin, biz de satalım paramıza para katarak daha çok kazanalım. Asıl sorun da burada başlıyor. Bu ürünler veya enerji nasıl taşınacak, nerelerden geçecek ve bunları kim koruyacak. Tartışmaların odak noktası burası. Aynı kuzey güney savaşı gibi buraları da parsellemek istiyorlar. Nereyi kaparsalar kar görüyorlar. Özellikle Akdeniz havzası ve Türkiye transit yolları üzerinde çıkan kavganın şiddetini hep beraber yaşadık. Şimdi ise Basra körfezi ve Kızıldeniz etrafında dönen paylaşım kavgası başladı. Arablar şimdilik çantada keklik olduğu için, önemli güzergahlardan biri olan İran hedefe konmuştur. Çetin ceviz çıkan Türkiye şimdilik nadasa bırakılmıştır. Olmadı bir kaç gemi veya uçak seferi ile avutmayı planlıyorlar. ancak bunlar onların planlarıdır.
Bir şekilde ilahi nizamın değişim gösterdiği, milletin önemsemediği Osmanlı düzeni yok olmuş, yerine yukarıda saydığımız kuzey güney kavgalarının benzeri gelmiştir. Paylaşım sonrası geride kalan Almanya, bir hışımla ikinci denemeyi yaptıysa da, kenara atılarak kaderine derdest edilmiştir. İleri sürülen her devlet veya millet bu paylaşımcılar tarafından işgal edilmiş ve para kaynaklarına ve sömürge milletlerine yenileri eklenmiştir. Şimdi yaşadığımız yüzyılda hedeflenen yeni ticaret sistemi için bu kavganın yeniden verildiğini apaçık görüyoruz. Ukrayna'dan Sudan'a, Somali'den Afganistan'a, Akdeniz'den Kızıldeniz'e paylaşım savaşları hızlanmıştır. Ancak bu sefer hesap edemedikleri bir DEVLET, millet ortaya çıktı. Alışageldikleri operasyonlar ve alavere dalavereler tutmadı. Elde avuçta ne varsa tüketince iyice sapıtarak çoluk çocuk ve mazlumlar üzerinden operasyonlara giriştiler. MİT müsteşarı olarak Hakan Fidan'ın atanması ve one minute ile bu çarkın dışına itilen israelin, parasız kalarak saldırganlaştığını hep beraber izliyoruz. Artık itini de salarak sırtlan gibi her şeye saldırıyor. Ama onların zamanı eskidendi. İtin, çakalın, sırtlanın zamanı ASLAN'ın dönmesine kadardı. Şimdi DEVLET onların her hamlesine karşı yeni hamle yaparak, her sözlerine karşı söz söyleyerek planlarını alt üst etmektedir. Nizamı alemin kurucuları ile anlaşana kadar, Allah'ın izni ile...
11 Ocak 2018
MİLLETİN FENDİ BATIYI GERDİ
Yeni dünya düzeni için yapılan planlar uygulamaya konulduğunda hesap edilemeyen, öngörülemeyen aksaklıklar meydana geldi. Erdoğan'ın ''one minute'' çıkışı işleri değiştirdi, planları etkiledi. MİT müsteşarının değişmesi ile eli kolu bağlanan mossad ve cia telaş ile neredeyse tüm cephanelerini boşalttı. Bir zamanlar orta doğu şubesi olarak gördükleri MİT, şimdi en büyük rakipleri konumuna gelmiştir. Özellikle mossadın etkinliği iyice azalınca teröre başvurur hale geldiler. Musul konsolosluğu baskını unutulmasın. Özellikle hep söylediğimiz Suriye kaosu Türkiye'yi tamamen durdurmak ve oyalamak içindir. Suriye iç savaşı çıktığından beri bizden başka tüm dünyada konuşulan şey; ne olacak orta doğunun bu hali, ne olacak Suriye'nin hali idi. Bizi buraya kilitleyip her türlü operasyonu çektiler. Hem de içeriden-dışarıdan olmak üzere geldiler. DEVLET'in hamlesi Davutoğlu'nu görevden almakla başladı ve Fırat Kalkanı ile devam etti. Türkiye ancak bu durumda nefes alabildi. Şimdi PKK ile bizi oyalıyorlar. Biz Türkiye Devleti'yiz. Yedi düvel ile savaşmışız. En zor zamanımızda küllerinden doğarak yine büyük bir devlet olmuşuz. İç siyaset çok kırılgan olduğu için, dışarıya odaklanma zor olmaktadır. İnsanların içinde büyük merak ya da telaş, ne olacak YPG PKK diye düşünüp duruyor. Diğer iç siyaset malzemeleri, şimdi burada saymak anlamsız, biraz düşününce nelerle oyalandığımızı anlayabiliriz. Cumhuriyet dönemi için bir hikaye vardır anlatılır ; sinek seccadeye pislerse namaz kılınır mı kılınmaz mı , işte alimlerimiz kelli fellilerimiz buna cevap bulana kadar hilafet devrildi.
Batının yeni sömürge planı devrede ama bir türlü kuramıyorlar. Arab baharı bazı şeyleri değiştirdi ama bazılarını da iyi uyandırdı. Türkiye'de, Ak Parti ve özelikle Erdoğan türlü ayak oyunları ile gönderilemeyince hemen ihanet şebekeleri devreye giriyor. Yıllarca besleyip büyüttükleri örgütleri acımasızca salıyorlar. Ama Allah'a şükür 15 Temmuz direnişi öncelikle bizi ve dünya halklarını uyandırdı. Devlet idarecilerinin batıya karşı diklenişleri daha belirgin olarak görülmeye başladı. Tabi bunun önemli nedenlerinden biri Erdoğan'ın milleti ile birlikte dik duruşudur. Bizim onlara verdiğimiz cesaret ile de şimdi daha cesur çıkışlar yapabiliyorlar. BM Kudüs oylaması da bunlardan biridir. ABD açık açık tehdit ettiği halde kimse onların yanında olmadı. Bu çıkışlar devam edecek. Batının elinde terör ve ihanetten başka bir şey kalmadı. Onları da Türkiye nasıl temizleneceğini cümle aleme gösterdi. Artık onların planları değil, Türkiye'nin hamleleri önde olacaktır. Ancak biz de iç çekişmeleri biran önce bırakmalıyız. Örnek vermeye çalıştığımız kısır tartışmalardan uzak durmalıyız. Şimdi görüyorsunuz yine Suriye'de Guta'da, İdlib'de resmen katliam var. Üstelik garantör ülkelere rağmen oluyor. Hepsi bizi oyalamak ve aklımızı, gücümüzü başka yerlerde harcamak için yapılan şeyler. Ama Allah'ın izni ve yardımıyla , DEVLET'in hepsine yetecek kadar aklı da gücü de var. Sabırlı olup bir ve beraber olduktan sonra hiçbir plan üzerimizde tutmayacaktır inşAllah.
17 Ocak 2018
Bugün adına terör dediğimiz şey bu millet için yeni bir kavram değildir. Dün komitacı olabiliyor, bir başka zaman çeteci olabiliyor. Tarihimize baktığımız zaman bunlardan biri ya da birileri hiç eksik olmuyor. Karşı cephe hep aynı oyunla geliyor. Tarihlerine fazla girmeyeceğim ama Persler zamanında veya Şahlık zamanında da olabilir. Bugünkü İran topraklarında yaşanan baskıcı rejimden kaçanların sığınak olarak gördüğü bu topraklar, şimdinin terör yuvaları haline gelmiştir. Militer düşüncede olanlar hala kendilerini o zamanda zannediyorlar. Türkiye Devleti gerçek unsurları ile asla ve kata vatandaşına zulmetmez ve etmemiştir. Dersim ne olacak, 80 ler de Diyarbakır ne olacak derseniz eğer, bunlar bu milletin ve devletin yönetim sistemi ile alakası yoktur. Hepsi baskıcı bir zihniyetin ürünleridir. Çoğunun arkasında Ermeni, yahudi lobileri ve ajanlık faaliyetinde bulunun istihbarat örgütleri ile bunların devletleri olduğu herkesçe malumdur. Dünün çetecileri sonradan asala oluveriyor, tutmazsa pakaka oluveriyor, olmadı daeş oluyor, yetmedi ypg oluyor. Arkalarındaki el hep aynı ama o hiç değişmiyor. Geçenlerde yazdığımız gibi, Türkiye'nin bölgeden kopartıldıktan sonra tekrar buralara gelmemesi ve yeni bir güç olmaması için bölgeden terör eksik edilmiyor. Eğer Türkiye bölgeye tam olarak hakim olmazsa, yerine başka terör örgütlerinin çıkmayacağının garantisi yok, hatta tarihin gidişine baktığımızda çıkacağının bile garantisi var.
Yüzyıl önce fark edemedik belki. Elimizde imkan yoktu belki. Devlet başka şeylerle uğraşıyor olabilirdi. Milli birlik kopartılmış ve milliyetçi akımlar koca cihana yayılarak devletin birliğini bozmuştu. Büyük coğrafyalara yayılan millet beklenmedik şekilde Anadolu'ya göçer olmuştu. Zira bu komitacılar ve çeteler yani çömez terör örgütleri zulüm ve işkence ile milleti bezdiriyordu. Bugün Suriye'de yaşanan acıların aynısı belki fazlası o zamanlar da yaşandı. Oysa yüzyıllarca kardeş gibi yaşadıkları topraklarda aniden düşman oluverdiler. Bugün yakın coğrafyamız bunları yaşıyor. Anlaşılan o ki düzen bozucular tekrar devrede ve yeni planları için operasyon yapıyorlar. Ama milletimiz uyandı ve her şeyin farkında çok şükür. Milleti ile birleşen devletimiz de bunun bilinci ile adımlar atıyor. Kurdukları tuzakları bozduğu gibi, karşı hamlelerle bozgunculara cevap da veriyor.
Hangi örgüt olursa olsun, hangi planı yaparlarsa yapsınlar bir arpa boyu yol alamayacaklardır. Çukuru açanlar açtıkları çukura gömüldükleri gibi, hendek kazanlar da açtıkları hendeklere gömülecektir. Batı denen bozguncuların silahı ile ipiyle bir yere varacağını sananlar dönüp geçmişlerine bir daha baksınlar. Kuzey Irak'ta ağlayarak kaçanlarla, pyd başı salihin yurt dışına kaçışlarını iyi izlesinler. Türkiye ne zaman girecek diye hop oturup hop kalkıyorlar. Isırılmış elmalar gibi yerde çöpte kalacaklarını hala anlamıyorlar. Devlet bir söz söyledi; "Terör örgütünün üstlerindeki bayraklarınızı kendiniz indirin ki, o bayrakları biz size teslim etmek zorunda kalmayalım. Teröristlerdeki işaretleri sökün ki, teröristlerle birlikte olanları biz toprağa gömmek mecburiyetinde kalmayalım." Başkada söze gerek yok Allah'ın izni ile..
18-01-2018
Komünizm yıkıldıktan sonra natonun işlevi doğal olarak azaldı. Büyük bir askeri güç olan bu kuruluş kimi kimden koruyacaktı. O halde yeni bir sisteme ihtiyaç vardı. Nato'nun iki büyük gücü Abd ve Türkiye budanmalıydı. Türkiye'de 90 larda başlayan operasyonların asıl sebebi kadife devrime geçiş içindir. Fetö ile gladyo yer değiştirmiştir. Yeni sistem olarak Çin üzerinden büyük yolun kurulması asıl hedeftir. Bu yol ile yeni güçlü devletler ortaya çıkacak, Abd hegemon gücünü kaybedecekti. Paranın köleleri yeni düzeni böyle kurmak istemişti. Yeni düzende Türkiye ne olacak? Tabi ki büyük yolun entegratörü olacaktır. Ama bunu kendi iradesi ile değil, başına geçirilmiş sözde ılık bir mesih ile yapacaklardı. Gördüğünüz üzere tüm bu planların içinde Abd yok ama Türkiye var. Ama Müslümanların ve Türki diyarların tepesinde gizli bir güç olarak kalacaktı.
Amerika'nın yeni sistemde devre dışı kalacağını anlamasıyla birlikte operasyonlara başlaması bir olmuştur. Afganistan ile başlayıp, Irak ile süren işgal silsilesi son tahlilde amaca ulaşmamıştır. İşi sadece silah ile çözemeyeceğini anladığında terör ile yol almak istemiştir. Ancak bu arada önemli işbirlikleri denemiştir. Bütün planları Türkiye üzerine kurulduğu için, elden çıkan bir Türkiye nedeni ile yaptığı planlar boşa çıkmıştır. İşte Obama, Putin ve Erdoğan bu planları bozmaya çok yaklaşmıştı. Rusya için değişen bir şey yoktu. Her halükarda yeni sistemde enerji ve bölge sağlayıcısı olarak payını alabilecekti. İster paranın köleleri, ister Amerika'nın emperyalizmi kazansın fark etmez. Ama Türkiye kazanırsa şartlar değişirdi. Kendisini de etkileyen Müslümanlar ve Türki ülkeler büyük bir tehdit olabilirdi. En kötüsü ona göre bir terör dalgası gelebilirdi. Suriye ve Ukrayna paylaşımları Obama'nın Putin'e ikramıdır mesela. Türkiye karşısında Rusya'nın elini güçlendirmiştir. Tabi karşılığında Rusya'dan ne aldıklarını da bilmek gerek. En önemli işaret olarak Rusya'nın işgalci ve yayılmacı politikasının Türkiye'ye kadar dayanmış olması ve yeniden büyüyen Rusya'nın tekrar Abd ile kutup olmasına vesile olacaktır. Düşen uçaklar, elçilerin öldürülmesi ve benzeri olaylar tamamen Rusya'ya yönelik operasyonlardır. Ben bunların arkasında İngiltere ve paranın köleleri olduğuna inanıyorum. Zira bunlar tekrar Rusya ve Abd kutubu istemiyorlar. Erdoğan'ın yıkılmadığını gören Putin, karşısındaki gücü de anlayarak yola Türkiye ile devam etmek istemiştir. Ama hala bir iki el eskisi gibi Abd, Rusya ikilisini istediği açıktır.
Her şekilde yazmaya çalıştığımız gibi eski düzenin sahipleri, yeni düzen için planlar kurdular ama ummadıkları taşa çattılar. Tabi düzenin gerçek sahibi olan Allah'ın planlarından habersizdiler. Ne diyordu O, "Biz yeryüzünün saltanatını, onu imar edenlere veririz." İşte yeni millet hareketi yüzyılın başında iktidara geldiği zaman, Orhun Anıtlarının yolunu yapmaktan, Kızılderililere su bulmaya. Afrika'nın çöllerine sondaj ile kuyu kazmaktan, sahralara hastane yapmaya, mazlum ve mağdur komşusuna ev ve aş vermekten, Arakan'a barınak yapmaya kadar, Balkanlardan Kafkaslara kimsesizlere sahip çıkmak gibi daha nice bilinen ve bilinmeyen insanlık hizmetleri yapmıştır. şeytanın ve paranın köleleri yaptıkları planlarla, üç beş çeteci veya terör örgütü ile bizi durdurmak bir yana, nizamı alemin kuruluşunu hızlandırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır, Allah'ın izni ile...
19-01-2018
Somali'de maden, maden derken her şeyi anlayın, arama tarama yapan Amerikalı mühendisler yerel unsurlarca saldırıya uğruyordu. Saldırılar neticesinde asker ölümleri başlayınca Amerikan halkında homurdanmalar başladı. Tabi hükümeti de baskı altına aldılar. Ölen askerlerin cenazeleri Amerika'ya ulaşınca gelen baskılar daha da arttı. Tabi hükümet hemen askerlerini geri çekmeye başladı. Ama bu sömürü devam etmeliydi. Abd askerleri çekilmeli, yerine başka ülkenin askerleri gelmeliydi. Acaba hangi ülkenin askerlerini oraya gönderdiler dersiniz! Başlarında hangi komutan vardı dersiniz. Ben isim yazmayayım ama olayı Bosna'ya taşıyayım. O sıralarda Bosna'da soykırım başlamıştı. Komutanlarımızdan bazıları hükümete söyledi; sırp mevzilerini ve güçlerini biliyoruz. İzin verin asker gönderelim dediler. Ancak maalesef asker coniyi kurtarmaya gitti. Rahmetli Erbakan topladığı paralar ile Bosnalı kardeşlerimize cephane temin etti. Özel bir birlik ile başlatılan direniş sonucu sırp işgali geriletildi. Erbakan'ın topladığı bu paralar mercimek davasıyla hala ısıtılıp ısıtılıp dillendirilir. İt ürümüş, kervan yürümüştür. Tarihini ve geçmişini bilmeyenler de böyle emperyalizmin uşaklığını yapmaya devam eder.
Afganistan bölgesi Çin ile ticaret yolunun başlangıç noktalarından. Diğer taraftan önemli madenleri de olduğu söylenir. Amerika buraya girdiğinde birileri Çin seddi için girdi derken, başkaları da madenler için girdiğini söyler. Acaba sözde taliban mücadelesi ile ne kadar maden kaçırıldı dersiniz. Yine Irak'a geçelim. Besleyip büyüttükleri Saddam, sırası gelince sahneye çıktı. Kuveyt bahane petrol şahane sloganı ile bölgeye çöktü. Tabi yine Çin ve İran güzergahı olan ticaret yolunun kapsını tutmuş oldu! Başta anlattığımız Somali olayı da böyledir. Mısır yine aynı durumdadır. israelin güvenliği, Afrika'nın girişi, yeni yolun sacayağıdır. sisi ile yine buraya çökmüştür. Şimdi bu saydığımız tüm yerlerin ortak özelliği nedir? Çoğunun Müslüman halklardan oluşuyor olmasıdır. Onlar sözde bağımsızlık mücadelesi verdiğini zannederken, emperyalistler demokrasi vaadiyle terör getiriyor sonra da işgal ediyor. Şimdi Suriye'de yaşanan olaylar da birebir aynısıdır. Ama şartlar da değişiklik olmuştur. Rusya ile paylaşıma gidilecek iken, hesapta olmayan bir ortak çıkmıştır!
Tarihi bilmeyen, okumayan ve anlamayan toplumların sonu yok olmaktır, sömürge olmaktır ve de amaçsız, hiçsiz beyhude bir yaşam sürmek demektir. Osmanlı gibi bir cihan Devletinin içinde yaşamak varken, üç kuruşa tamah edip evi içeriden yıkmaya çalışan iki grup vardı. Ermeniler ve Rumlar onca yıl kardeşçe yaşanan bir tarihi heba ettiler. Şimdi ne sözleri geçiyor ne de esameleri. Yapılan hatalardan ders almadıkları sürece de ömür billah böyle gideceklerdir bu da onlara ilahi bir adalet olacaktır. Eski yazılarımızda yazdığımız gibi ısırılmış elmaların son halkalarından biri de maalesef Kürtlerin bir kısmıdır. Diğerleri gibi onlar da kullanılıp kenara atılacaklardır. Hiç sizin aklınız eriyor mu, iki Irak askeri görünce ağlayarak kaçanların, tanka, tüfeğe, savaş uçağına elini, kolunu, göğsünü ve canını verenlerle savaşabileceğine !
20-01-2018
Türkiye 90 lı yıllarda çok büyük operasyonlara maruz kaldı. Eli biraz güçlü bir siyasetçi geldiği zaman kafasını kaldıran bir Türkiye, gizli bir operasyonla biçiliyor ve kısıldığı kapana geri gönderiliyordu. Özal döneminde yine bir çıkış yakalandı amasonrası bilindiği üzere büyük bir hüsran. Suikastlar, terör olayları içi çekişmeler ülkeyi büyük bir çıkmaza sürükledi. Siyasetçilerin güvendiği kişiler de bir bir bertaraf edildi. Benim önemli düşüncelerimden biri olarak o dönemde yapılan şey fetö ile gladyonun yer değiştirmesidir. Ya da en azından işbirliğine gidilmesidir. Bir sürü faili meçhuller ortada kalakaldı. O zamanın jandarma, polis ve yargı birimleri gördüğünüz üzere bu örgütün elemanları çıktı. Bu denklemde asıl operasyon Türkiye'yi çökertmek değil, tam aksine büyülterek koçbaşı gibi kullanmaktı. O dönemde yaşanan en büyük olay Rusya'nın dağılmasıdır. Rusya dağılınca nato konsepti sorgulanmaya başladı. Tabi nato demek Abd demek Türkiye demekti. Nato düşecekse bu kadar büyütülen Türkiye ne olacaktı? 28 Şubat ve ergenekon vari operasyonlarla askerimize yön çizmek istediler. Güç gösterisi için de apo verildi, fetö alındı ve gözler boyandı. Birisi hariç kimse olayların seyrini kavrayamadı. Onlar bu planları kurgularken birileri de başka bir planla ağlarını örmeye başlamıştı bile.
Amerika çeşitli planlarla üzerimize geldi geliyor daha da gelmeye devam edecektir. Zira onlarla bizler ahlaki yapı hariç kurumsal olarak benzeşiyoruz. Yeni yüzyılda iki ülkede benzer sorunlar yaşıyor. Ancak Abd'nin gidişatı her yol mubah mantığında olduğu için züccaciye dükkanına girmiş fil gibi hareket ediyor. Çünkü bu devleti elleri ile kazıyarak değil, dünyayı sömürerek onlara hediye ettiler. Onlarda hor kullanıp halkları ezerek ilerledikleri için sona geldiler. Ellerinde ağır silahtan başka hiç bir gücü yok unutmayın. BM denen kuklacıları gördünüz. Türkiye gibi bir devletin dik durması ve Abd'yi karşısına alması ile cesaretlendiler ve oylamada hayır oyu kullanabildiler. Şimdi Abd bu ülkelerin her birine operasyon çekemeyeceğine göre orta yolu bulmak zorunda. Biri ile anlaşmak zorunda. O kişide doğal olarak Türkiye olmaktadır. Ab ülkeleri diğer bir yandan iç çekişmelere ve ırkçılığa dolanmış durumdalar. Mülteci krizi başka bir bela ortada duruyor. Yeni havalimanımız az buz değil yani, Ab'nin ticaret politikasına yine darbe vurdu. Gelecek kuşak yatırımcılar Ab'de bir ufuk olmadığı için yatırımlarını erteleme kararı aldılar. E tabi Çin büyük bir pazar olarak ortada duruyor. İnsan ve ürün sevkiyatı Allah'ın izni ile 3. havalimanımıza kaydırılacak. Bunlar maddi nedenler. Bir de ilahi adalet var tabi. Bizim Başkanlık referandumunda ettiklerinin bedelini daha ödemediler. Şimdi Alamanyanın halini görenler ne diyordur? Türkiye haklıymış, orada yapılan çirkin şeyler haksızlıkmış, Türkiye Başkanlığa geçti ve istikrara için bir adım daha attı. Parlamenter sistem pek de cici değilmiş dünya öğrendi. Bize nutuk çekenler Alamanyaya baksın ve de bakıyorlar. Velhasılı Amerika buralardan da destek bulamayacak. Kudüs'ü israele peşkeş çekmek istemesi de hristiyanları Abd'ye karşıda bilendirmiştir pek tabi.
Adı yeni ile başlayan her ne var ise Allah'ın izni ile Türkiye'den geçecektir. Bunu biz istesek de istemesek de. Onlar için bir paylaşım savaşı olan "yeni" bizim için bir insanlık ve medeniyet hareketi olacaktır. İşte onlar yeni planlar yaparken DEVLET'de kendi planını yaptı bir adamı sahneye sürdü. Menderes'i asarken, Demirel'i kevgire çevirirken, Özal'ı zehirleyip, Erbakan'ı zorda bırakırken, Ecevit'i el pençe tutarken, geleni de asacaz zannettiler. Ama milletin feraseti ve basireti, şeytanilerin fendine ağır geldi. Yeni medeniyet ve insanlık nizamı da Allah'ın izni ile bu millet eliyle kurulacaktır...
22-01-2018
Evrensel kötüler , dünyada yaşayan insanları esir alabilmek için , bazen çok etkili guruplar kurarlar . Bu gizli teşkilatlar yüzyıllardır var ve kıyamete kadar da var olmaya devam edecektir .
Dünyada iyilerle kötülerin mücadelesi bazen savaş seviyesine çıkar .Kötüler kaybedince dünyayı ateşe vermeye pek meyilliler.
Tarihimizde bilinen en tehlikeli örgütlerden biri haşhaşilerdir. Kötülerin besleyip büyüttüğü, üfürdüğü kara ilimlerle dolu bir suikastçılar topluluğuydu. O zaman gücü elinde bulunduran Selçuklular bu örgütle çok mücadele etmiştir. Birçok operasyonuna maruz kalmasına rağmen yine de uzun süre ayakta kalabilmiştir. Büyük devlet adamı Nizamülmülk dahi tarihe kaynaklara göre bunların hedefi olmuştur. Bir sultan bunlara operasyon yapmaya karar aldığında, sabahleyin yastığının altında bir hançer bulabiliyordu. Kötülerin böyle karanlık operasyonlarına karşı devlet epey zorlanmıştı. Hemen ardından gelen Moğol saldırıları da nizami alemin sekteye uğramasına neden olmuştur. Yine benzer taktiklerle gelen tapınakçılar da devleti zayıflatan örgütlerden biridir. Bütün bu karmaşadan bir Osmanlı Devleti meydana gelmiştir. Dünyaya nasıl bir medeniyet ve insanlık saldıkları da apaçık ortadadır. Zalimlere karşı inançlı bir millet muhakkak galip gelecektir.
Osmanlı Devleti'nin sonlarına doğru meydana çıkan önemli örgütlerden biri de masonlardır. Bunlar da devletin çeşitli kademelerine ve etkili yerlerine sızarak devletin mahrem bilgilerine vakıf olmuşlardır. Cihan Devleti önemli siyaset hamleleri ve savaş taktikleri ile gücünü ayakta tutabiliyor iken, bunların operasyonları ve sızdırdıkları bilgilerle zor durumlara da düştüğü ortadadır. Masonların hizmet ettiği asıl merkezin İngiltere olduğu muhakkaktır. İngilizler ile israel oğullarının nasıl bir ittifak içinde oldukları da büyük bir muammadır! Masonlar haşhaşilerden çok daha farklı taktiklerle gelmişlerdir. Birbirine geçmiş halkalı örgütlerle hareket ettikleri için benzemezler gibi görünen teşkilatlar şeklinde hareket etmişlerdir. Ahtapot gibi sızdıkları Osmanlı Devletini içeriden ve dışarıdan yıkarak sözde ganimetlere erişmişlerdir. Tabi yine birçok Müslüman ahali katliama, sürgüne ve esarete sürüklenmiştir.
Yeni yüzyılda hatta bin yılda kadim devletimiz yeniden tecelli etmiştir Allah'ın izni ile. Ardında kalan coğrafyalardaki masumlara ve mazlumlara yeniden kol kanat germeye başlamıştır. Yeryüzünü ve insanlığı sömüren kötülere karşı dimdik ayaktadır ve kimsesizlerin sesi olmaktadır. Ancak bu sefer gizli örgütler erken hamle yapmıştır ve hamleleri Allah'ın izni ile boşa çıkmıştır. Ne haşhaşilere, ne tapınakçılara ne de masonlara benzemeyen yeni fettaşiler, yaptıkları sözde büyük hamlelerde boşa çıkmışlardır. Devletin en kılcal damarlarına kadar, hatta toplumların yapı taşlarına, bilinen ve bilinmeyen her türlü teşkilata kadar sızmışlardır. Müslüman görünümlü olmalarına rağmen, hristiyan teşkilatları ve yahudi teşkilatları ile içi içe girebilmişlerdir.
İlahi bir güçten ve atalarından gelen büyük bir DEVLET aklı ile hareket eden bu millet, kötülerin hamlelerini boşa çıkararak iyiliğin ayakta kalmasını sağlamıştır.
Görüldüğü gibi şeytanilerin planlarına karşı Rahmanilerin de planları olduğu açıktır.
Ey iman edenler, bilesiniz ki sizler Allah’ın dininden ve yolundan dönerseniz, Allah da sizlerin yerine inanan başka toplumlar getirir. Onlar Allah'ı sever, Allah da onları sever. Onlar Müslümanlara karşı pek merhametli ve şefkatlidir. Kafirlere karşı da başları dik, onurlu ve vakarlıdırlar. Kimsenin kınamasından da çekinmezler. Bu Allah'ın lütfudur ve dilediğine verir. İnşAllah bu millet de bu ayete mazhar olan milletlerden biri olacaktır.
8 Nisan 2018
İslam dini Peygamber Efendimiz ile birlikte bugünkü Arabistan diyarlarında zuhur etmişti. Bugün adına cahiliye dönemi dediğimiz bir bataklıktan, İslam ile kurtularak büyük bir medeniyete beşiklik ettiler. Bir çok fetihten sonra iktidar krallıklara ve prensliklere evrildi. Saraylara kapanıp şatafatlı bir yaşam içine daldılar. Halifelik orada olmasına rağmen dünya üzerinde Müslümanların itibarı Selçuklu ve Osmanlı ile ayakta kalabilmiştir. Nihayetinde Yavuz Han'dan sonra Halifelik de Osmanlıya geçmiş oldu. İslam'ın hükmü tüm cihana kadar yayıldı. Bugün de maalesef mankurt dediğimiz akılla Arablar yine kendilerine, komşularına ve soydaşlarına karşı zalimce davranıyorlar. Arab liderliğine oynayabilecek olan Mısır, Arabistan gibi ülkelerin hali ortadadır. Yine Arab baharı ile yaşananlar, Irak, Suriye ve özellikle Filistin üzerinde yapılan olaylar resmen bir facia ve ihanettir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi ellerindeki para ile düşmana, küffara silah da temin ediyorlar. Zaman cahileye döneminden ve şatafatlı krallıklar döneminden farklı değildir. O zaman biz inanıyoruz ki Allah yine yeryüzüne bu milletten bir halife gönderecektir. Ağlayan çocukları, anneleri, yaşlıları ve kimsesizleri sahipsiz bırakmayacaktır.
Şimdiye kadar orta doğu ve Afrika'da yaptıkları işgal ve sömürgeler yeterli gelmemiştir ki yeni keşfettikleri enerji yollarına çökmek istemekteler. Türkiye Nato ve BM içerisinde en büyük gladyo olarak kullanılmıştır. Bir çok operasyon bizim elimizle yapılmıştır. Özellikle doksanlarda yaşadığımız olaylar çok önemlidir. Bir cumhurbaşkanının zehirlenmesine kadar giden olaylar silsilesi ile karşı karşıya kaldık. Hepsinin faili meçhul olması, bulunanları da yargılayan hakim, savcı ve emniyet mensuplarının hangi kollara bağlı olduğunu belki bugün bile zor anlayabildik. Yetmiş ve seksenlerin silahlı gladyo operasyonları, doksanlarda ve sonrasında kalemli, cübbeli gladyoculara devredildi. Devletimiz ve milletimiz bunlara geçit vermeyince son denemelerini bildiğiniz gibi Rus elçisini öldürmekle yaptılar ve maalesef başarılı oldular. Aslında bu elçinin mülayim biri olmasından kaynaklanıyordu diyebiliriz. Türk dostu olduğu için önlem almayı pek istemezmiş.
Batı ile one minute ile ayrılan yollarımız, büyük ihtimal artık kesişmeyecektir. Ekonomik ve ticari işbirlikleri bir kenara, AB gibi, Nato gibi, BM gibi birlikler bizi esir alamayacaklardır. Bize yaşattıkları 15 Temmuz ihanet girişimi ve Suriye gibi, Myanmar gibi, Filistin gibi yerlerde yaptıkları zulümlerin bedelini ödemeden işbirliği yapamayacaklardır. Bu neden önemli, enerjinin ve ticaretin yolları buralardan geçtiği içindir. Yani biz olmadan ve bizi yıkmadan buralardan geçemeyeceklerdir. Türkiye bu birlikleri nadasa bırakmıştır. Ya biz daha etkin olup yapısını değiştiririz ya da bu birlikler bizim için kağıt üzerinde kalır. Rusya bir süre daha batı ile köprüleri atacaktır ve çok istediği Avrasya paktına Türkiye ile ulaşmayı hedefleyecektir. Ancak bizim böyle paktlara ihtiyacımız artık yoktur. Tüm dünyadaki mağdurların, masumların ve kimsesizlerin hamisi olarak çok daha büyüyecektir. Başta Türki diyarlar ve Kafkaslar olmak üzere, orta doğu, Afrika ve Balkanlar'da da bizim yön verdiğimiz devletler olacaktır. Direnenler halkın baskısı ile karşılaşacaktır. Zira Türkiye'nin yardım elini uzattığı ve terör olan yerlere askerini gönderdiği bir zamanda, kendini sahipsiz hisseden tüm milletler Türkiye'nin işbirliğini arayacaklardır. Ayrıca tek dişi kalmış batı da her yere yetecek gücü bulamayacaktır. Zira kapı burasıdır ve anahtarı da bu millettedir.