Doğru bildiğini söyle ve doğru bildiğini yaşamaya çalış .
Sahte ilahların benimle uğraşmalarını fark ettiğim 35 yıldan fazla oldu . İlk 15 yıl gibi bir zaman çok çok zorluydu . Sonraları kısmen öğrenmiş , kısmen de alışmıştım . Sürekli kullandıkları kişiler için ''Allah islah etsin'' dedim . Hatta onlara acıdım . Artık diyorum ki ''sizi bana sayıyla mı verdiler lan '' 24-11-2024
Hangi sebeple olursa olsun , gizli veya açık , benim bedenime bişekilde zarar vermeyi planlayan kişi benim düşmanımdır. Her türlü cezalandırılmaya layıktır . Allah layığını versin ! 12-04-2025
Sahte ilahların ( Kur'an tabiri ile Tağut ve Cibt ) benimle uğraştığını fark ettiğim 37 yıl gibi oldu . Kullandıkları insanları , değişik açıdan kandırarak ( her kişinin kandırılma şekli farklı ) , bir şekilde bana göndererek , adeta sallayıp önüme atarak , sürekli bitmez tükenmez uğraşılarla beni zorladılar . En yakınlarım da alakasız kişiler de sürekli kullanıldı . Bunca zamandır ben hep ''hayırlı olanın ne olduğunu ben bilemem , bilen ve izin veren Hak te âla neylerse güzel eyler'' dedim . Artık diyorum ki '' Eyy benimle uğraşan zırıltılar ve kullanılan kişiler , siz benimle uğraştığınız gibi Cebbar ve Kahhar olan Allah da sizinle uğraşsın. '' Günah benden gitmiştir . 23-08-2025
---------
63 yıllık hayatımı aklımdan geçirdim . SONUÇ : Şimdiki aklımla da aynı şartlarda aynı şeyleri yapardım (6 Mayıs 2020)
Karakterim , benim kim olduğumla ilgili . Davranışım ise karşımdakinin kim olduğuyla ilgilidir (22-05-2024) .
-------------
Taklitlerimden sakının
Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinden , beni tanıdığını zanneden kişilerle karşılaştım . Neden tanımamazlıktan geldiğimi anlayamayan haller ... En unutulmaz hatıra Ukrayna'lı bir kız ile olan ...
19 Aralık 2019 tarihinde Antalya sahilinde güneşleniyorum . 5-6 kişilik bir gurup kız yanımdan geçiyor . İçlerinden biri ''o delidir , ondan birkaç tane var'' dedi . Diğerleri , ''ondan birkaç tane var'' ne demek diye sormadılar . Geçip gittiler .
Avoid imitations
I have met people who think that they recognize me not only in Turkey but all over from the world . Why I can indefiniteness, They do not understand ... The most memorable memory is with a girl from Ukraine ...
Sunbathing on the Antalya coast on December 19, 2019. A group of 5-6 people girls pass by me. One of them, ''he is crazy, there are a few from him'' she said. Others didn't ask what they meant , ''there are a few from him'' . They passed .
-------------
Doğup İlkokulu bitirdiğim yer Yukarıdurak Köyü . Ardeşen Ortaokulu - Rize Lisesi - İstanbul Gökşen Dersanesi - İstanbul Tıp Fakütesi - Gaziantep Merkez 1 Nolu Ünaldı Sağlık Ocağı - Askerlik ( Hasdal 6.Piyade Tümeni ) - Trabzon Nümune Hastanesi - Trabzon Merkez 4 Nolu Sağlık Ocağı - Trabzon Merkez Çimenli Köyü Sağlık Ocağı ve emeklilik . Ver elini Antalya ...
--------
Bu kadar dünya bilgileri hafızama nasıl sığıyor derken ; Allah , manevi derinlikleri de sığdırdı . Hamdolsun . Ben öğrenmeye gönüllü değildim .
https://drive.google.com/file/d/1Di_deih478MsECzJ5ZhQCwHNMkvHFgw7/view
farklı bir IQ test ( 27-07-2024 )
https://drive.google.com/file/d/1Zn0Gl7l20ziP9r_Lca1v2S0Nm7jIA0uv/view?usp=sharing ( 29-05-2025 )
https://drive.google.com/file/d/1mx8jVK0ZQi8uyXHqnE36HPeKphQQH36P/view?usp=sharing ( 29-05-2025 )
----------
Öyle bir hayat yaşadım ki , mahşerde hesabını veremeyeceğim bir tek dakikam yoktur .
( Mahşerde hesabını veremeyeceğim , bir tek dakikam bile yoktur . 16-04-2015 )
( Neden yaptın sorularına olduğu kadar , neden yapmadın sorularına da . 23 Ocak 2017 )
-----------
- Hayatımı bilmeyip '' neden evlenmiyorsun '' diye sormak için vesveselenenlere , kesin ve tek cevap ; Sana ne lan !
- Yaşadıklarımı bildiği halde , dırdır etmek için zırlayanlara da , kesin ve tek cevap ; Hass..tir lan !
- 10 ciltlik roman olacak bir konuyu , birkaç söz ile anlatmamı isteyenler var . Kimse bu kadar aptal olamaz . Bir tuhaflık var .
Kendisini şeytan yönetirken ( veya ne zırıltı ise ) sana yönelen , sağlıklı ve şuurlu iken yönelmeyen insandan uzak dur !
Aksi taktirde öyle sinirlendirir ki seni de şeytan ( veya ne zırıltı ise ) yönetmeye başlar . Zaten onların amacı budur .
Ben A diyorum , şizofrenik düşünceyle Z diye anlıyor . Sonraları da '' niye muhatap almıyorsun '' diyor ! La havle ...
Dedi ; Sana sorulmasını yasakladın ! Neden ? Dedim ; Ben A diyorum , hipnozlu kafasıyla Z diye anlıyor . Ondan .
Benden yana değil , şeytandan ( veya ne zırıltı ise ) yana olduğu halde , karşıma geçip aferin isteyen kişiye söylenecek söz , henüz keşfedilmedi . ( 1-Aptal , 2-Şaşırmış , 3-Tuhaf , 4-Zavallı , 5-HEPSİ )
Artık ( 03-01-2024 ) , ard niyetle bana geldiği halde benden anlayış bekleyen , beklemesin ! İster sahte ilahın oyuncağı olmuş hipnozlu kafa olsun , isterse şeytanın ta kendisi olsun !!!
-----------
Hayatta en çok zorlandığım zamanlar , TAĞUTun babamla birlikte geldiği zamanlar idi . Babam hiçbirşeyin farkında değildi . Günlük rutin hayatını yaşadığını zannediyordu . Neden kendisinden uzak durduğumu anlayamadan vefat etti . İnşallah cenneti kazanmıştır .
-----------
Tam 30 yıl önce ( 1988 ) ağabeyimi köye uğurluyorum ve kendisinden 3 şey istedim ; 1- Al şu parayı , eski evi yenilemeye başla ( Şimdiki parayla 80 bin lira gibi bir miktar ) . Köyde evlen ve ocağı şenlendir . Benim ne yapacağım belli olmaz . 2- Namaz kılmaya başla ve şu duaları oku . 3- Asla benim işlerime karışma ! Çünkü sen kaldıramazsın .
Millet ne zannetmişti ( adeta kitlesel hipnoz yapılmış gibi ) ; '' doktora bak , ailesini darmadağın etti ''
Bulunduğum ortamlarda , şuuru yerinde , sağlıklı ve iyi insanların varlığı beni sevindirir . Hayatımın ilk 35 yılında böyle kişilerin başında ağabeyim vardı . Ona selam olsun . Son 10 yılında da komşum Erdal var . Sana da selam olsun Erdal kardeşim . 12 Mart 2018
------------
Sadaka veririm ama borç vermem . Çünkü yıllar önce çok ağır söz söyledim bir daha vermeyeceğim diye . Hayatım boyunca hep isteyene onurunu kırmadan teslim ederdim . Sonra borcunu ödemediler . Bir iyilik yaparak verdiğimi beş kötülük yaparak ancak tahsil edebildim . Yıllar boyunca defalarca aynı durumu yaşadım ve en sonunda çok ağır söz söyledim , ''borcunu öde'' diyecek ılduğum şeyi vermeyeceğim diye . Hele-hele para mı istiyor yoksa bela olmak mı , belli olmayan kişilere ...
-----------
Pfizer ilaç firması kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili İstanbul'da düzenlediği toplantıya katılmak için Trabzon'da seçtiği hekimlerden biri de bendim . Beni Hilton'da ağırlamışlardı ( ful herşey dahil ) . Sonrasında da benim davranışımda bir değişiklik olmadığını görünce çok bozulmuşlardı . Yıllar sonra haklı çıkmanın onurunu yaşıyorum ; http://ow.ly/MMj930nHWJS
Suçlu ilan edilen kolesterol, aslında beynimizi güçlendiriyor! Hafızayı destekleyerek Alzheimer’ı önlüyor. Epilepsi ve depresyonla mücadele ediyor. Dr. David Perlmutter, “Korkmayın tereyağı yiyin” diyor.... .İşte güçlü hafızanın sırları http://ow.ly/MMj930nHWJS
DİKKAT ; ( 7 Şubat 2021 ) http://www.gunhaber.com.tr/haber/Kolesterol-suclu-muydu-biz-mi-sucladik/474665
-----------
Benim karı-kız vukuatım çoktur . Nikâhlı vukuatım ise tektir . Bazı aptallar bunu evlilik zannetmişti .
-----------
Duydum ki rahmetli babamın tüfek ve tabanca ruhsatını ( taşıma ruhsatı ) nasıl aldığını merak edenler varmış . Anlatayım ; Milli İstihbarat Teşkilatımızda bir arkadaşı vardı ( İzmir bölge başkanı ) . Ailemizin çok zor durumlar yaşadığı yıllarda bu arkadaşı , bütün işlemlerini tamamlayıp , vesikalarla birlikte silahları da getirip babama teslim etmişti ( Bizzat kendisi ) .
-----------
Şeytanla ( veya ne zırıltı ise ) anlaşma yapıp karşıma çıkıyor . Başaramayınca ise ''ben senden yanayım'' diyor . Sürekli aynı şey tekrar ediyor . Üzerine kustuğum zaman da ''niye kustun'' diye soruyor . La havle ...
-----------
Benden bir kötülük görmedin . Sözlü veye davranışsal rahatsızlık yaşamadın . Ama bana yönelik kin ve nefret dolusun .
Şunu aklından çıkarma ; Bu durum şizofrenlerde olur .
---------
Sahte ilahların devrede olduğu zamanlarda, zekası ile delip geçeceğini zanneden, tuzaklar içinde boğulup kalır. Aklıyla durum değerlendirmesi yapıp uygun yol çizen ise kargaşasız hayat yaşar. (Zeka ayrı şey, akıl ayrışeydir.) Tam 35 yıldır bu durumların farkındayım . Gittikçe artan bir şekilde etkileri devam ediyor.(18-02-2024)
-----------
Türkiye'nin dört yanını da bilirim , merkezini de . 16 ilde hatıralarım vardır . Vasıtayla geçerken gördüm hatırası değil ...
-----------
HATIRA 1 ;
Yıllar önce sağlık ocağında çalışırken , ben üst katta odamda dergi okuyordum . Aniden doktor arkadaşlardan biri geldi oturdu . ''Ali birşey mi söyleyeceksin'' dedim . ''Hayır'' dedi . ''O zaman niye geldin , tekrar in , ben dergi okumaya devam edeceğim'' dedim . ( Alt katta büyük odada , doktorlar da dahil bütün personel eğlenceli sehpet içindeydiler. ) Dr. Ali Tuncer Reis ''hayır abi , inmeyeceğim'' dedi . Devam etti ''biz aşağıda 20 kişi yapayalnız , sen burada tek başına çok kalabalıksın'' dedi . Ve inmedi .
HATIRA 2 :
Trabzon Uzungöl Sağlık Ocağı doktorluğu yaıyorum . Bir köy muhtarı kaymakama müracaat etmiş ve yeğeninin tımarhaneye kapatılmasını istemişti . Resmi yazı ile geldiler . Rapor düzenleyip Samsun Akıl Hastanesine göndermemi istediler . Sağlık Ocağına yeni gelmiştim . Sağlık memuruna sordum ve anlattı ; İlaçlarını içerse sakin durabildiğini söyledi . İlaçları alıp köye gittik . Önce muhtarın evine gittik . Yarım saatı aşkın konuştuk . Sonra muhtarla beraber hastanın evine gittik . Muhtar ile sağlık memuru eve yanaşamadılar . İlaç torbasını alıp evin kapısına gittim . Hastaya sordum ''amcan ile ne sorunun var'' ? Cevap verdi ''her gün dövüyor'' dedi . Bugün de dövdümü dedim . Evet dedi . Ne zaman dedim . Beş dakika önce dedi . Lafın gelişi beş dakika mı yoksa gerçek beş dakika mı dedim . Gerçek beş dakika dedi . Yarım saattır amcanla beraberiz ve hiç benden ayrılmadı dedim . Bir anda gözleri döndü ve beni de düşmanı ilan etti . Halbuki doktor niye benim düşmanım olson ki diye düşünse ve kendisini dövdüğünü zannettiği kişinin amcası olmadığını anlasaydı tımarhanelik olmazdı . Hatta ilaçsız bile iyileşebilirdi . İlaç torbasını annesine verip tarif ettim . Sonra hastaya yönelip dedim ki ''bu ilaçları içmezsen jandarma ile geleceğim ve sana iğne yapıp tımarhaneye kapatacağım'' . İlaçları içmiş olacak ki ben ordayken hiçbir şikâyet gelmemişti . Sonrasını bilmiyorum .
HATIRA 3 :
Yıl 1974 . Ağabeyim , ben ve halamın oğlu İstanbul Gökşen Dershanesi öğrencisiyiz . Abimle ben aynı sınıfta , halamın oğlu ise ayrı sınıfta idi . Dersane birinci - ikinci - üçüncüsü seçimleri başlayınca abim çok ciddi beni zorlayarak , bu yarışta var olmamı istedi . ''Ben seninle gururlanıyorum'' demişti . Yarışa katıldım ; Birincilik bazen bende bazen rahmetli Erhan Göksel'de olurdu . Üçüncülük ise hep Zayde'de idi . Matematik hocamız ''aramızda dahi var'' diye benimle kıvanç duyardı . Bir gün siyasi tartışma olunca ben ülkücülüğümü açıklamış ve ona göre davranmalarını söylemiştim . O tarihlerde ülkücülerin çoğu namaz kılmazdı . Ben namaz kılanlardandım . ( Otelde kalarak dersaneye gitmiştik . 8 ay boyunca otelde kıldığım namazı halen daha arıyorum . O zaman 17 yaşındaydım , şimdi 62 yaşındayım 28 Ağustos 2019 ) . Halamın oğlunun sınıfındaki matematik hocası başka biri idi ve çok etkili bir ateist idi . Halamın oğlu derdi ki ''adam bir saat konuşsun ateist yapamayacağı kimse yoktur'' . O tarihlerde ağabeym de halamın oğlu da ibadetten uzak idi . Hatta inançtan uzak idiler . Bir gün halamın oğlu geldi ''matematik hocamız seni çağırıyor , bir saat konuşup seni de ateist yapacak'' dedi . ''Hayır ben oraya gelmem'' dedim . ''Korkuyor musun'' dedi . ''Hayır korkmuyorum ama ben şeytanın ayağına gitmem'' demiştim . ELHAMDULİLLAH .
HATIRA 4 ;
Hiç kimsenin bilmediği anılarımdan biri : Yıl 1977 . İstanbul Tıp Fakültesi dahiliye kantinindeyim . Büyük bir kantin .Tamamen dolu . Giriş-çıkış aynı yerden (dehliz gibi) . Arkada duvar , sağda ve solda camlar var . Bir anda kavga gürültü oldu .Dehliz gibi giriş-çıkış olan yerde , beş altı kişilik maocu sosyalistler iki genci fena halde dövüyor . Baktığımda o gençlerin marksist-leninist guruptan ( İGD ) olduğunu gördüm . Kimse karışmasın diye iki el ateş ettiler ve o anda kantinde kıyamet koptu ; Bütün sandalye ve masalar camlara fırlatıp camları kırarak oralardan kaçtılar . Fena halde dövülen iki komünüst de kaçtı . Salonun bir ucunda ben öteki ucunda maocu sosyalistler . Birkaç saniye onların da çıkmasını bekledim . Baktım çıkmıyorlar , doğrudan onlara doğru yürümeye başladım . Onlar bana bakıyor , ben onlara bakıyorum . Tam çıkışa geldim ve şayet iki yana açılmasalardı kafa-kafaya gelecektik . Hamdolsun . Çıkıp 300 metre yürüdükten sonra polis ekibi koşarak geliyor ama nereye gideceğini bilmiyor . Olay dahiliye kantininde oldu dedim . Hepsi birlikte oraya koştular ama harabeye dönmüş kantinden başka bir şey bulamadılar . O günden sonra maocuların bana bakışı çok değişmişti . Aylar sonra İstanbul'dan Ankara'ya yolculuk yaptığım bir zamanda Doğu Perinçek'in babası Sadık Perinçek ile tanıştık ...
HATIRA 5 ;
Ardeşen Ortaokulu , 3 yıl boyunca sıra arkadaşım İmdat Kadıoğlu , fen ve matematik sınavlarında kâğıtları değiştirip önce onun sorularını cevaplandırır sonra kendi sınav kâğıdımı hallederdim . Bu şekilde ortaokulu bitirmişti . Beden eğitimi derslerinde çok başarılıydı . Nitekim beden eğitimi öğretmeni oldu ve şimdi Samsun'da emekliliğini yaşıyor .
Rize Lisesi'nde de yine 3 yıl sıra arkadaşım Yüksel Şişman ( Fındıklı'lı bir öretmenin oğlu . Babası emekli ikramiyesi ile Rize'de bir ev almıştı) . Aynı ortaokuldaki gibi , bu arkadaşımın da fen ve matematik sınav kâğıtlarını değiştirip önce onunkini halleder sonra kendi kâğıdımı cevaplardım . Yazı yazma ve resim ustasıydı . Yıllar sonra İstanbul'da reklam tabelacılığı ile ilgili iş yaptığını gördüm .
HATIRA 6 ;
Yıl 1983 . Gaziantep'te doktorluk yapıyorum . Sağlık Ocağında 20 çivarında personelim var . Yüz bin nüfus bize bağlı , meşhur fabrikaların çoğu da ( o zamanlar denetlemeleri biz yapıyorduk ) . Adeta kusursuz çalışıyoruz . Bir gün odamda oturuyorken kapı açıldı ve üç adam esas duruşta gibi duruyor . ''Buyrun beyler '' dedim . ''İçeri girmeyeceğiz , bizi vali bey gönderdi , doktorumun bir emri varmı diye sorun dedi'' dediler . ''Siz kimsiniz'' dedim . Herkes kendini tanıttı ; Üç ayrı kurumun İl Müdürü idiler . Eski içişleri bakanı Abdulkadir Aksu , o yıllarda Gaziantep Valisi idi . ......
HATIRA 7 ;
Ağustos 1984 . Ankara Etimesgut Zırhlıbirlikler Komutanlığı . İki aylık eğitimdeyim . Ciddi eğitim görüyoruz . Bizden önceki doktorlar Samsun'da gevşek basit eğitim görmüşlerdi . Bizden sonrakiler de yine Samsun ... Cumartesi-pazar izinli olduğumuz için Ankara'yı dolaşma imkânı buldum . Unutulmaz iki yer ; Kuğulu Park ile Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki bir ayaküstü atıştırma yerindeki bol soğanlı ekmek arası döner ve kola-ayran . İki ay bittip kura çekince İstanbul Hasdal 6. Piyade Tümeni çıktı . Kızkardeşimi okuttuğum için Haznedar semtinde ev kiraladım . Haznedar Ortaokuluna gidiyor . Annem yanımızda . Rahmetli babam Almanya'da . Ağabeyim askerde , Kato Dağında eşkiya kovalayan gönüllü komando . Aylar sonra mahallede komşu (sokağın karşı tarafında) olan bir kız ve ailesi ile samimileştik . Ocak 1986 da askerlik bitip Gaziantep'e döneceğim . Hem kendisi hem de huyu güzel alan bu kız ile evlenmek için annem ve kızkardeşim onlarla konuşup gün karar verdiler . O güne bir hafta kala kız hastalanmış . Ne hastalığı dedim . Felç oldu kıpırdayamıyor dediler . Hastane-hastane dolaştırdılar . Teşhis ve tedavi yok . Sonra dua ehli insanlara götürdüler yine sonuç yok . Bir deri bir kemik kalmış . Ben Gaziantep'e döndüm . 6 ay kalıp Trabzon'a tayın yaptırdım . Bu arada kızın iyileştiği haberi geldi .
HATIRA 8 ;
Trabzon'da sel felaketi olunca Düzköy ilçesinin karayolu kapanmış ve askeri helikopter beni oraya yardım etmeye götürmüştü . (Farklı anılar)
17 Ağustos 1999 depreminde Sakarya'ya yardıma giden doktorlardan biri de bendim . (Çok özellikli anılar)
Uzungöl Sağlık Ocağında bir ay (Bitmez tükenmez anılar)
Dolaylı köyünde 6 ay (Güzel anılar . Çalışma arkadaşlarım hemşire hanım ile ebe hanıma selam olsun . )
Çayırbağı'nda bir ay . (Çok farklı anılar . Özellikle ulaşım ve ... )
Kadırga yaylası sağlık biriminden zigana tüneline kadar 8 saatlık yürüyüş . (Sürekli tepeler üzerinden 8 saat . Farklı idi .)
Cezaevi doktorluğu ( Benzersiz anılar )
Başka yerler de var ama bir özellik yok .
HATIRA 9 ;
1986 - 90 yıllarında Trabzon Nümune Hastanesi acil servisteyim . Bir tatil günü erzak alım görevlisi geldi . Benim imzalamam gereken bir iş olduğunu söyledi . ''O işe uzman doktor bakıyor ona git'' dedim . Onu bulamadığını benim mutlaka ilgilenmem gerektiğini söyledi . İşin yapıldığı yere gittim . Sıra et kabul kısmına gelince tarttılar 95 kilo geldi . ''İhalede kaç kilo yazıyor'' dedim . 125 kilo dediler . Evraklara baktım aynen öyle idi . Kabul işlemini sonlandırıp reddettim . Sonraki günlerde soruşturma derinleşti . Başhekim yardımcısı olan Dr. Muhammet Selim , soruşturmayı yaptıran yetkili idi . O günlerde Kunduracılar Caddesi'nde karşılaştığımızda onu çok sıkıntılı gördüğüm için ''nasılsın abi'' dedim . ''Canımız sağ'' Hasan dedi . Ne kadar yoğun baskılar yaşadığını gördüm . Nitekim Bursa'ya tayin yaptırdı , evini sattı ve aceleyle Trabzon'dan ayrıldı .
Benim hayat tesadüflerim de tamamen değişti (0lumsuz yönde) .
NOT: 09-06-2021 Bu olayı yaşamadan kısa süre önce ; Yıl 1987 , Trabzon Nümune Hasatanesi acil serviste , nöroşirürji uzmanı Hüseyin Bağdatoğlu ile nöbetçiyiz . Israrla benimle sohbet etmek istiyor . Israrla PKK terör örgütünü konuşuyor ve benim ne düşündüğümü soruyordu . En sonunda dedim ki ''bu örgütü istihbaratımız içindeki bir gurup ile bazı subaylar kurdu'' . Çok şaşırdı , sarsıldı , konuşmaya devam edemedi ve çıktı gitti . Bir daha da benimle karşılaşmadı . Kısa süre sonra tayını çıkıp gitti . Benim hayat tesadüflerim berbat duruma geldi .
Yaklaşık 10 yıl süren istihbaratımız içindeki acımasız mücadeleler ve derin devlet egemenlik savaşları yaşandı . Şimdi Sedat Peker videoları ile aynı şey yaşatılmak isteniyor . Türkiye artık eskisi gibi değil . Bu sefer başaramayacaklar . Sonrasında da 80 ihtilalı öncesi gibi insanlarımızın birbirini vurduğu iç olayları yaşatmak isteyecekler . Çok dikkatlı olmalıyız !
HATIRA 10 ;
Trabzon'un Maçka ilçesinde birkaç günlük geçici görevdeyim . Ekim ayında olmasına rağmen kar yağdı ve çok soğuk oldu . Otelde kalıyordum . Otel kış hazırlığı yapmamıştı . Son gece ''bir geceden bir şey çıkmaz'' dedim ve ilçeden ayrıldım . O gece olay olmuş . Polisler rapor için gelmişler . Doktor yoktu diye tutanak düzenleyip İl Emniyet Müdürlüğüne göndermişler . Emniyet Müdürü , Sağlık Müdürlüğüne resmi yazı göndererek savunma istedi . Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Usta beni çağırdı . Durumu anlattım . Sinirlendi ve ''başlarım emniyetine de savunmasına da'' dedi. RESMİ YAZIYI YIRTIP ATTI . ''Doktorum seni sağlık müdür yardımcısı olarak tayinini yaptırayım , beraber çalışalım'' dedi . ''Müdürüm beni onore ettin sağol varol ama özel sıkıntılarımdan dolayı hayır diyeceğim'' dedim . ''Hasan seni takip ettiğimi bilesin , kendi köyünde nişanlanmışsın , inşallah şartların düzeliyordur'' dedi . ''Maalesef müdürüm , buradakilerden daha berbat durumlar yaşanıyor'' dedim . ''Peki Hasan benden bir isteğin varmı'' dedi . ''Sağlığın müdürüm'' dedim .
Delikanlı adam olan Dr. Mehmet Usta , sana selam olsun .
HATIRA 11 ;
İki anı .
Birincisi Gaziantep'ten ; Bir gün , mahallede yerleşik olan Nadire ebe hanım odama geldi ve yeni evlenen bir gençkızı muayene ettirmek istediğini söyledi . Spiral uygulama ve jinekolojik muayene odasına aldı ( Başka hiçbir sağlık ocağında olmayan bir oda ) . Muayene için tuşe yapmaya yöneldiğimde beni durdurdu ve ''farklı bir mesele için'' geldik dedi . Oralardaki geleneklere göre yeni evlenen kız önce ebe muayenesinden geçer . Ebe hanım bir durum tespit etmiş ve onun için bana getirmiş . Muayene ettiğimde kızlık zarının hiç olmadığını gördüm . Rapor düzenleyip damat adayı gence verdim ve izah ettim . Önce anlamadı . Sonra fena oldu , ''kanama hiç olmayacak mı'' dedi . Anne-babasına ne diyeceğinin telaşına düştü . ''Rapor sende kalsın , anne-babana sen birşey deme , onları bana gönder'' dedim . Yavaş-yavaş kendine gelmeye başlamıştı . ''Sağol doktor bey , bu meseleyi kendim hallederim'' dedi ve gitti .
İkincisi Trabzon'dan ; Benimle dertleşen bir gençkız , lise yıllarında yaşadığı bir travmayı anlattı . Çok sevdiği bir delikanlıya kendini teslim etmiş ve kanama olmayınca , çok ağır hakaretlerle ondan ayrılmıştı . Böyle travmalar sonrası , kızın vajina dış üçgen adaleleri çok sıkı ise VAJİNİSMUS oluşabilir . Nitekim yıllar sonra evlenince , yine dertleştiğinde o durumda olduğu anlaşıldı . Gençkız aynı travmayı yaşamamak uğruna her şeyi göze almış , erkek de durumu kabullenmişti . YAZIK OLAN BÖYLE HAYATLARA BİR ÇARE BULUNMASI GEREK .
HATIRA 12 ;
Trabzon'da doktorluk yaptığım yıllarda , bir ilaç firmasının bölge şefi olan Yüksel Karanis , düzenlediği her etkinliğe beni de götürürdü . Bunlardan birinde Akçaabat tepelerine götürmüştü . Doktorlar , hemşireler , reprezantlardan oluşan kalabalık insanlar vardık . Yedik içtik , futbol , voleybol v.s. oynadık . Bir ara boşluk olunca ben çam sakızı bile yaptım . Akşama doğru yapacak bir şey kalmayınca , herkesin ortasında Yüksel kardeşime sordum ; Ne kadar daha burdayız ? Dedi ki '' bir buçuk iki saat daha burdayız '' . Dedim '' en az bir buçuk saat daha burdamıyız '' . Dedi ki evet . '' O zaman ben bir dağ yürüyüşü yapacağım . Bir buçuk saata kalmadan gelirim '' .
Ormana doğru gittim . Bir saat sonrası döndüm . Bir baktım meydanda kimse yok . Beni getiren görevli araba da yok Ayhan bey de . Tam endişelenecektim ki Yüksel'i gördüm . Herkes adeta kitlesel hipnozlanmış gibi '' bu adam kendini dağa verdi , geri gelmez '' demişler .
Yüksel'in ne kadar güçlü bir kişiliğinin olduğunu bir kere daha gördüm . Ayrı yoldan ve daha neşeli bir şekilde , eşi ve çocuğuyla birlikte döndük .
Ruhen ve bedenen tam sağlıklı bir adam olan Yüksel kardeşime selam olsun .
HATIRA 13 ;
Yanılmıyorsam 1995 yılında idi ; Rahmetli babam köyde olay çıkarmış silah çekmiş , ateş etmiş v.s. Ben Trabzon'da doktorluk yapıyorum . Haber bana geldi ve köye gidip durum neyi gerektiriyorsa onu yapacağım . Muhtemel ölme veya öldürme seviyesinde olaylar olacak . Ardeşene geçtim . Dayımın işyerine gidip silahları alacağım ve köye çıkacağım . Yolda , halamın oğlu Mecit Kadıoğlu beni durdurdu ve "dayım jandarma karakolunda " dedi . Beraber karakola geçtik . Kapıdaki nöbetçi jandarma beni görünce , tüfeği de hazırlayarak üzerime yürüdü . Halamın oğlu Mecit hemen bağırdı "abimdir" . Jandarma bir anda değişti ve adeta esas duruştaymış gibi bir hal aldı .
Ben halen daha bilmiyorum ; jandarma nasıl bir hipnoz kafası yaşıyordu .
İçeri girdim . Karakol komutanı ile görüştüm .
O gün akıllı olan ben değildim . ... ... ...
Not ; Benim karşıma çıkan hipnozlu kafaları yanyana dizsem burdan İstanbul'a yol olur .
----------
HATIRA 14 ; 10-09-2023 youtube hatıra 1
----------
HATIRA 15 ;
1986 - 90 arası yıllar. Trabzon Nümune Hastanesinde doktorluk yapıyorum. Net rüyalar görmeye başladım ve aynısı gerçek hayatta da yaşanır oldu . Önce aldırış etmedim . Sonra etkilenmeye başladım. Ayrıca şu bilgilerim var ; Dedem (annemin babası) medresede okurken kafası hiç çalışmıyordu . Bir gün rüya görmeye başladı ve sürekli rüyalarla öğrendi. İmtihanı kazandı. Müftü oldu . Bu bilgi de aklımda idi .
Bir kere öyle bir rüya gördüm ki net bir şekilde köyde ağabeyime kara bir gölge darbe vurmuş , abim yerde ve o yanında , silahımla ateş ettim. Şarjör bitti ve öldüremedim . Alay eder gibi kendi silahını bana attı "al bununla vur" dedi. Ertesi gün abimi Ardeşen'den Trabzon'a evimin önüne ambulansla getirdiler ... ... ...
Başka bir zaman, abim köyde evleniyor. İzin alamadım ama nöbetleri ayarlayarak köye gideceğim. Acil serviste nöbetten çıkıp doğrudan köye gideceğim. Sabaha karşı şezlonga uzanıp 5 dakika uyuyabildim . Öyle net bir rüya gördüm ki ... Köyde bana ateş ediliyor ve ben vuruluyorum . Bismillah diyerek yola çıktım. Köy yolunun son bir buçuk saatlık kısmını, iki metre kar üzerinde yürüyerek ... Abimin düğününe katıldım. İki gün kaldım. Trabzona döndüm . Hiçbirşey olmadı . Elhamdulillah.
Bir süre sonra Allah'a niyazda bulundum . Rüyaları hatırlamayayım ya Rab dedim . İsteğim kabul oldu . Sanki hiç rüya görmemiş gibi yataktan kalktım. Uzun yıllar boyunca hiç rüya görmemiş gibi yaşadım. Elhamdulillah.
Bu yazıyı okuyan kişi alacağı dersi almıştır , umarım .
----------
HATIRA 16 ;
İnsanların çok değişik yapılarda olması ile ilgili fazla sayıda ve teferruatlı tecrübelerim var . Benzeri az olan bir örnek ; Müftülükte çalışan memur idi. Birşeyler, olaylar v.s. sonrası bir gün ona dedim ki "sen psikiyatrik vakasın" . Bunun üzerine hastaneye gitmiş . Uzman doktor da doğrulamış. Hastaneye yatman ve sabah akşam yüksek dozda elektroşok yapılması gerek, demiş . O kişi kabul etmiş . 4 gün boyunca sabah akşam yüksek doz elektroşok yapıldı . Bir hafta sonra bana haber gönderdi . Hastanede yapılanları anlattı.
İnanılır gibi değil ama gerçek; Bir din adamı, psikiyatriye gidip ... Kendisine selam olsun. Demek ki güçlü bir kişiliği vardı .
Bütün hatıralarımı , sentezlerimi ve düşüncelerimi yazsam, ciltler dolusu kitap olur.
---------
HATIRA 17 ;
Hayatımda dolaylı tehditler çoktur. Doğrudan tehdit ise azdır. Genellikle , karşıma çıkanlar cesaret edemezler. En net ve karşılık verme imkanı bulamadığım bir hatıra ; Yanılmıyorsam 12-13 yıl öncesi idi. Antalya'da denizde sportif yüzmeyi tamamladım , kumsalda güneşlenme keyfi yaparken Kazakistanlı iki genç üniversite öğrencisi yanıma gelip sohbete başladılar. Bir ara söz yahudiler hakkında bir şeyler söylemeye geldi. Ben onlar hakkında olumsuz sözler söylemeye başladım. O ana kadar fark etmediğim bir kişi de söze karıştı ve dedi ki "Bak doktor , şu anda denizden İsrail'in su altı komandoları çıkar ve seni öldürür geri giderler." ... ... 17-12-2024
----------
HATIRA 18 ;
HATIRA 14 bölümündeki videoda söylemiştim ; 1988 yılında , farklı boyutlardaki varlıkları , gök ehlini v.s. ilk duyduğumdaki şaşkınlığımı ... Zaman içinde ise meseleleri kismen öğrendiğimi söylemiştim . Yıllar-yıllar geçti ve şunu anladım ki herkes görüntü görüyor , herkes sufle alarak yaşıyor , herkese birşeyler gösteriliyor . Aradan 37 sene geçti bir türlü bana görünemediler , ses duyuramadılar , birşeyler gösteremediler . Bu durum karşısında âlemlerin Rabbi olan Allah'ın musadesi olmazsa birşey yapılamadığını anlamaları gerekirken , maalesef , başka bir takım düşünce ve yorumlarla saçmasalak sentezler yapılmış ... Nasiplerinde iman etmek olmayınca ...
Bu geçen yıllar içerisinde birtakım durum değerlendirmeleri ve bazı sentezlere ulaştım . Örnek ; Emekliye ayrılıp Antalya'ya gittiğimde , dünyanın her yerinden kişilerin de aynı durumda olduğunu gördüm . Bir gün sahilde şort ile denize doğru giderken 7-8 yaşlarındaki bir çocuk benim bel bölgeme bakarak çığlık çığlığa bağırdı ve ailesine doğru gitti . Ailesi çocuğu teskin edip yanlışa düştüğünü anlattılar . Ben de bu ne idi diye düşünmeye başladım ve bir senteze ulaştım . SONUÇ ; Çocuk ailesi tarafından yetiştirilirken '' sapık birini görürsen çığlık çığlığa bağır '' diye öğretildiği , çocuk da benim bel bölgeme baktığında şort görmesi gerekirken ( hani birşeyler gösteriliyor dedim ya ) muhtmelen ereksiyon halinde bir penis görmüş olacak ki ' ' sapık görürsen çığlık çığlığa bağır öğretisi gereği ' ' bağırmış . Ailesi ona görüntü görmek ile gerçeğin ayrı şey olduğunu anlatmaya başladı . Onlar anlatmaya devam ederken ben denize ulaştım ve yüzdüm . Ama o günden sonra dolaşırken hep gömleği dışarda tutup bel bölgesini örtünce bir görüntü gösterilemediğini anladım . Mesele de bitmiş oldu . Şimdi ben kime kızayım ? Saçmasalak görüntü görenlere mi ( ki herkes ) yoksa görüntü gösteren şeytanlara ( veya her ne zırıltı ise ) mı ?
Allah'ın izni olmasaydı bütün bunlar olmazdı . Gerçek nedir en iyi bilen Hak te âla dır . Hikmetine sual etmiyorum ve imtihanı kaybetmemeye çalışıyorum .
----------
Değişik tarihlerdeki düşüncelerim 1
Değişik tarihlerdeki düşüncelerim 2
----------