İNOVASYONUN ÖNEMİ
(Şerafettin Sami Salya presents)
Narrator: Muzaffer Termit (L'école de Daranus)
Kitaplıktaki çalışmalar sadece şehirlerde değil başta Retarder Village olmak üzere çevre köy ve kasabalarda da duyulmuş, birçok kişi onların mesaisinden sitayişle bahsetmekteydi. Soldaki fotoğraf Eyüp Sabri Şokola ve Alaattin Özdübel'in 1999'da köyü ziyareti sırasında çekilmiştir. Sağdaki fotoğrafta ise kütüphanenin genç kuşak çalışanlarından Mehmet Necati Fön (masada oturan bıyıklı) Retarder Village'daki köy kahvesine teşrif eden ahaliye cemiyetin çalışmalarından bahsetmekte, onların fikirlerinden istifade etmektedir.
Birgün mamur Retarder Köşkü'nün koyu yeşile boyalı büyük salonunda kurucu üstatlardan Alaattin Özdübel o herkesin malumu olduğu tok ve kalın sesiyle konferansına başlamadan önce dinleyicilere şöyle seslenir: "İçinizden birkaç kişi hariç kimse gerçekte benim kim olduğumu bilmiyor. Daha doğrusu şöyle demeli: Hiç kimse bizim kim olduğumuzu bilmiyor! Şimdi, bu gece, hemen burada her şeyi anlatmanın tam sırası... Olaylar uzun seneler önce 1996 yılında başladı. Internet'in Türkiye'de iyice yaygınlaştığını gören iki yakın arkadaş, Eyüp Sabri Şokola ve Alaattin Özdübel, yani biz ikimiz aklımıza takılan ve en asil düşüncelerimizin özünü teşkil eden bir takım projelerimizi gerçekleştirmek üzere ortak çalışmaya karar verdik. "Evrensel Hareket" düşüncesinden esinlenerek herkesin özgürce katkı verebileceği sonsuz uzamda bir doktrin tasarladık. Hareket şimdiye kadar entellektüel kültür tarafından pek önem verilmeyen bilgiler içerecek ve ortak akıl sonucu oluşturulacak fikirler kendi takipçilerimize ulaştırılacaktı. Bu gayeyle iki arkadaş o zamanlar Türkiye'de sadece sınırlı bir azınlığın bağlandığı Internet ağında yer edinebilmek amacıyla birkaç cümleden oluşan basit bir web sayfası tasarladık ve yurt dışında bulunan bir web sunucusunda yayınlatmak üzere çalışmalar başlattık."
Evet, bu iki yakın dost bir tür ortak ideolojiden beslenen yeni bir fikir akımı oluşturmuştu. İnovasyondan beslenen fikirler manzumesi. Ve bugün görülüyor ki çalışmalar sadece şehirlerde değil başta Retarder Village olmak üzere çevre köy ve kasabalarda da duyuldu, birçok kişi onların mesaisinden sitayişle bahsetti. Hem Eyüp Sabri Bey'in hem de Alaattin Özdübel'in çabasının yanında hemen onlara iştirak eden Berkecan Mesnetsiz (Kont Retarder) ve Refik Tangoz büyük dörtlüyü meydana getirdiler. Ancak iki beyin her zaman üstad-ı azam olarak kabul edilmişti. Elbette bu iki kişi Mukawa'nın yeryüzüne aksetmiş ruhunu meydana getiren Eyüp Sabri Şokola ve Alaattin Dübel'di. İlk başlarda medyanın onları fark etmemesine karşılık mutlu bir azınlık tarafından yapılan çalışmalar semeresini vermiş, cemiyetin özünü meydana getiren yaratıcı fikirler internet vasıtasıyla kamuya yayıldıkça geniş kitleler "Mukavva Hareketi"ne sempatisini beyan ediyor, yurt dışından da bu evrensel oluşum yakın alakayla takip ediliyordu. Fotografta ayaklarını kurutan şahıs topluluğun inovasyondan sorumlu elemanı Ferdi Çulluk'tur. Üstün teknolojinin eseri Retarder helalarında bir an için bile vazife şiarını kaybetmeden kişisel bakımını yürütüyor, cemiyete katkı vermek için durmaksızın gecesini gündüzüne katıyordu.
Anna Maria Seakish, Doulla teoremini keşfetmiş ünlü matematikçi Doulla Seakish'in kızkardeşiydi. Madame Doulla, Mukavva Hareketi'ni incelerken zihinsel datanın matematiksel olasılıklarını hesaplamış ve 1996'da MIT bilim ödülüne hak kazanmıştı. Kardeşi Anna Maria ise bin dokuz yüz doksan yedi yılında bir sempozyum vasıtasıyla memleketimize geldiğinde genç ve toy Mukavva Hareketi henüz emekleme aşamasındaydı. Lakin bu yılmaz kadın Retarder Köyüne bir sosyolojik çalışmayı bahane ederek intikal etti ve Eyüp Sabri Bey'le bir görüşme gerçekleştirdi. Onun engin bilgi birikimine ve evrensel kültürüne hayran olan Seakish, memleketi olan Hollanda'ya dönmeden önce Retarder Köşkünde cemiyetin çalışmalarını inceledi, sarf edilen mesaiye hayretle yakından şahit oldu. Kendisi Hollanda vatandaşı olmasına rağmen anne ve babası Birleşik Devletler Alabama doğumluydu. Bu yüzden yılmaz bir federasyon taraftarı olan genç sosyolog, iç çamaşırlarında bile konfederasyon bayrağının desenlerini kullanıyordu.
Yankee'lerden nefret eden ve erkek arkadaşı tam bir redneck olan Seakish, yandaki fotoğrafı Retarder köy meydanında çektirmeden önce çevresindekilerin şaşkın bakışları arasında soyunmuş ve kırmızı, mavi, beyaz renkleri sergilemişti. Her ferdiyle hoşgörülü olan köy sakinleri ise bu vaziyeti anlayış ve hoşgörüyle karşılamıştı. 2014 yılında tekrar ülkemize avdet eden bilim kadını cemiyetin önde gelenlerini uzay gemisi enkazından kurtarmak için canını dişine takmış lakin başarılı olamamıştı. Seakish, gerek Birleşik Devletlerde, gerekse de Avrupa Topluluğuna dahil devletlerde cemiyetin önde gelen temsilcileriyle konuşmuş, özellikle Doğu Ekolünün kurucusu Madame Gabriella Daranus ile yakın ilişki içine girmişti. Bu ilişkinin meyvesi ise 2015 yılında Endonezya'da yapılan ve günümüz toplumsal hareketlerini inceleyen bir sempozyumda sunulan iki adet bildiri olacaktı. Mezkur sempozyum uzakdoğuda bugüne kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı sosyolojik çalışma gruplarına sahipti. Alim kadın bununla da kalmamış, Tennesee'de yaptırılan bir okula Mukawa adı verilmesine ön ayak olmuştu. Genç kadının hizmetleri bununla da bitmiyordu.
2017 yılında Hollanda'da düzenlenen bir toplantıya sunduğu memorandumda, inovasyon ve sürdürülebilir gelişme teorisinde ekonomik gelişme ile çevre koruma arasındaki ilişkiye bellek reseptörlerini de başarıyla eklemleyerek toplumsal psikoloji alanında ne kadar yetkin olduğunu göstermişti. 2018 Nisan ayında Retarder bölgesine ve uzayda kaybolanların sembolik kabirlerine yaptığı ziyarette, bu konuya da temas etmiş, gerek Eyüp Sabri Şokola gerekse de Alaattin Özdübel'in kendisine ne kadar yardımcı olduğunu her yeri geldiğinde zikretmekten çekinmemişti. Bilim insanları içinde süphesiz Anne Maria Seakish ve onun hocası değerli alim Gabriella Daranus'ün ayrı yeri vardı. Beş senedir Berkeley'de görev yapan bu alim, şüphesiz diğer tüm azalar gibi fedakar bir Mukawan'dı. Allah ondan razı olsun. Abla kardeş hakikatli ve yahşi avratlardı. Cemiyet için pek çok faydalı işler gerçekleştirmişti.
De ki onlara, “Bulut ve ayna için bizler seçilmiş kişiyiz. Bundan sonra bize soru sorulmasın, aynada gördüklerimizi ileteceğiz.” Nasıl da saygılılar sana görmüyor musun? Her seyyah burada doğru yolu bulur ve kendi istikametine gider. Tapir’e de ki, “Bundan sonra istikametleri sen göstereceksin. Bize inananlarla birlikte cemiyetimizi doğru yola ulaştıracaksın.” Lakin patikada rastladığın kadınlar itiraz edecektir. “Hani standart getiren kişi, bizlerle değil midir?” diyeceklerdir. İşte o an sen redaktörü ve Retarder’i korulukların örttüğü bir evin verandasında hazır bekler bulacaksın. Gelecekler ve sana saygılarını iletecekler. Onlara de ki, “Çok uzak yoldan geldim, istirahate ihtiyacım var.” Kadınların sana söylediğini iyi kalpli redaktöre tekrarla, onu vazifelendir: “Standart getir redaktör!” İşte o zaman aynanın parlayacağı karanlık gecelerde bunları tekrarlayacağını kalbine fısıldayacağız. Her zaman senin yol göstericin olacaktır. (redaktör)
Devam et ve sakın durma. Merdivenlerden inen Santa Eugenia senin elinden tutacak ve mukavvayı geniş bir müştemilata davet edecek. Yürürsen eğer, yüksek tavanlar ve duvarlardaki değişik bezemeler dikkatini çekecek. Sakın şaşırma. Tüm bunlar senin için kutsal bulut tarafından emrine amade kılındı. Vazifen sana inananları bir arada toplamak. Ne mutlu böyle bir vazife için seçilenlere. Ne mutlu mukavvaya, ne mutlu tapire. (Köşk ile aynı adı taşıyan Retarder Ormanı antik bir şehir kenarında yaklaşık yirmi kilometre karelik bir sahayı işgal etmekteydi.)
First Edit: 16 September 2016 Last Update: 17 Oct 2016