MEZHEPLERİN DOĞUŞU

Mezhepler nasıl ve ne zaman doğmuştur?

Peygamberimiz (S.A.V.) hayatta iken herhangi bir mezhebe ve müçtehide ihtiyaç duyulmuyordu. Çünkü peygamberimiz doğrudan meseleleri ve ilgili hükümleri asıl kaynagindan, yani VAHY'den aliyordu. Dünya işlerinde Peygamberimizin (S.A.V.) bazen kendi görüşünü ortaya koyduğu vakidir. Yani bazi hususlarda kendileri içtihad ederlerdi. Ancak dini konularda buna gerek duyulmaz, Cebrail'in vahiy indirmesi beklenirdi.

Ashab devrinde de içtihada gerek görülmediği gibi, mezheblere lüzum hissedilmemiştir. Ashab'dan biri karşısına çikan bir mesele hakkında kendinde bir çözüm bulamadığında, onu arkadaşlarına sorar, doğruyu öğrenip öylece cevap verir veya meseleyi çözerdi. Ancak Ashab-i Kiram fethedilen Islam ülkelerine dağılıp her biri gittiği ülkede Islami yayarken ancak kendi bildiklerini öğretebildi. Zamanla Islam Devletinin sınırları genişlemiş, ashab azalmış ve yeni yeni meseleler ortaya çıkmış, böylece farklı görüşler ortaya çıkmaya başlamıstır.

Tabii'nin devrine gelindiğinde ise meselenin önemi kavranmıs ve ümmeti dinin kaynağında birleştirip Vahdet'i sağlamak için Peygamberimiz (S.A.V.)'in hadislerini toplama, tasnif, tahlil, birbirleriyle ve Kur'an ile karsılaştırmak süretiyle hüküm çıkarma çalışmalarına girişilmiştir.

Işte atılan bu ilk adımla birlikte ilim adamları kollarını sıvayarak işe koyulmuştur. Ancak kendine güvenen ilim adamları bu işe koyulurken "biz bir mezhep kuruyoruz, siz de bize uyacaksınız" diye bir fikir, bir öneri ortaya atmak şöyle dursun böyle birşey hatırlarından bile geçmemiştir. Şu da unutulmamalıdır ki, mezhepler arasındaki görüş ayrılıkları teferruat meselelerde olup, dinin zaruri hükümlerinde ve te'vili mümkün olmayan "muhkemat"ta bütün hak mezheb alimleri ittifak içindedirler.