Kanundaki `çarşaf` düzenlemesi!..

Bir tuğgeneralimiz, Denizli Valiliği`ne yazı göndererek, vatandaşların kılık kıyafet sebepli olarak sorgulanmasını istemiş.. 11. Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hamit Tekkanat, Denizli Valisi`ne gönderdiği yazıda, şöyle demiş:

`Başından topuğuna kadar kara çarşaflı kadınların, idari ve adli makamlardan hiçbir müdahale görmeksizin halk içinde serbestçe dolaştıkları hayret ve esefle müşahede edilmektedir.` Sorgusu yapılması istenen kıyafet; Kurtuluş Savaşı`nda canını ortaya koyan Kara Fatma`ların, Nine Hatun`ların, Halide Onbaşı`ların ve diğer isimsiz kahramanların kıyafetleri..

`İyi de, kanun yasaklıyorsa, tuğgeneral ne yapsın?` diyeceksiniz. Kanun yasaklasa da, sivil idarenin olduğu bir ülkede bu iş tuğgeneralin işi değildir ama, hadi biz onu bir yana bırakalım..

Resmi yazıda geçen `Çarşaf` ile ilgili nitelemenin kanuni mesnedi olup olmadığına bir bakalım.. Hangi kanunda `çarşaf` yasaklanıyor, hangi kanunda `çarşaf` diye bir kelime geçiyor? Artık internet dönemindeyiz.

Basıyorsunuz bir tuşa, aradığınız her şeyi buluyorsunuz. Önceden bilmeme rağmen, ben de tuğgeneralin yazısından sonra, bir daha açtım Türkiye Cumhuriyeti`nin tüm kanunlarını içeren internet sitesini.. Yazdım`çarşaf` kelimesini ve bastım `ara` tuşuna..

Baktım, Türkiye Cumhuriyeti kanun ve yönetmelikleri arasında `çarşaf` diye bir kelime geçiyor mu diye..

Benim bildiğim, kanunlarda `çarşaf` diye bir kelimenin hiç olmadığı idi. Dolayısıyla `çarşafın yasak olduğu iddiasının da doğru olmadığı` idi.

Ama ne göreyim, karşıma çıkan cevap `üç tane çarşaf kelimesi bulundu` şeklinde idi. `Vay canına be, biz uyurken çarşafı da kanuna sokmuşlar` diye hayıflanırken, merakla tekrar aradım, `çarşaf kelimesi hangi kanunlarda geçiyormuş` diye..

Ama o da ne? Çarşaf kelimesi, Gelir Vergisi Kanunu`nun 9/6. maddesinde geçiyormuş! İşe bakın siz.. Çarşaf ve Gelir Vergisi Kanunu?!.. Yoksa kimse çakmasın diye, `Çarşafı, Gelir Vergisi Kanunu`nda mı yasakladılar?` diyerek, madde metnini arayıp buldum..

Maddede çarşaf, şöyle geçiyor: `oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri... ve urganları dükkan açmaksızın satanlardan;`

Hay Allah! Bu çarşafın, Tekkanat`ın söylediği çarşaf ile bir alakası yok. Döndüm diğer metinlere baktım, `çarşaf` kelimesi nasıl geçmiş diye? Onlar da bunun benzeri.. Yok, hiçbir kanunda, Tekkanat`ın kasdettiği `çarşaf` ile ilgili bir düzenleme yok..

Demek ki, `çarşaf yasağı` tuğgeneralimiz tarafından konulmuş! O, her ne kadar `devrim kanunlarında yasaklandığı`nı iddia etse de, işte o kanunların tamamı önümüzde..

Hiçbirinde yok böyle bir madde.. Yataklara serdiğimiz `çarşaf` var da, kadınların giydiği `çarşaf` yok! 2004 yılındayız..

İşin esprisini bir yana bırakıp, artık bu tür `durumdan vazife çıkaran yazışmaları`, `Rutin yazışmalar, kasıt yok` türünden açıklamalarla geçiştirmek mümkün değil..

Yazıları kaleme alanlar, rutin de olsa, rutin dışı da olsa, yazdıklarından dolayı yargı makamlarının önüne çıkarılmalıdır. Ne demek `Başından topuğuna kadar kara çarşaflı kadınlara müdahale edilmesi`nin istenmesi?.

Hangi kanunda, Anayasa`nın hangi maddesinde yazılı bu kıyafete müdahale edilmesi gerektiği? Sayın Tekkanat`ın yazısı, hiç evirip çevirmeyelim, kanunsuz işlem yapılmasını isteyen, suç niteliğinde bir yazıdır.

Bu ülkede çarşaf suç değildir.. Askeri savcılık, bu yazışmanın sorumlularını hakim önüne çıkarmalıdır.

http://www.tumgazeteler.com/?a=242889