ŞİİLİKTEN KOMÜNİSTLİĞE

Şii'ler Safevi devletinden bugüne kadar bu inançlara sıkı sıkıya bağlıdırlar. Bugün ise ya bu inançlara aynı şekilde sıkı sıkıya bağlılar yahutta çağdaş bir öğretim ile bu hurafelerden vazgeçip komünizme bel bağlamışlardır. Irak'taki komünistler ve İran’daki komünist Tudeh Partisi bağlıları önceleri Şii iken inançlarının batıl olduğunu görerek komünist olan Şiiler'dir. Şiiler de orta yolu takip eden bir yol yoktur. Ya mezhebinin bazı menfaatlerini düşünerek Takıyye yapar veya yine Takıyye ile diplomatik, partisel ve şahsi menfaatları için gizlediklerinin aksini göstermeye çalışırlar.

Ric'at inançlarını bilmen için sana Şii önderlerinden Şeyh-i Müfid diye isimlendirdikleri Ebu Abdullah Muhammed b. Muhammed En Numan'ın «El-İrşad fi Tarihi Hucecillah ala-l-Ibad» kitabında yazdıklarını zikredeyim (Sah. 398 - 402 İran taş baskılı tarihi belli değil, Muhammed Ali Muhammed Hasen el-Külbabki hattıyla basılı). El FazI b. Sazan, Muhammed b. el-Kufi'den o da Vehb b. Hafs'dan Ebu Busayr'ın şöyle dediğini rivayet etti:

TAHRİP VE İNTİKAM'A TEŞVİK

Ebu Abdullah (yani Cafer-i Sadık) dedi ki: Kaim (On bir asır önce doğup hâlâ ölmediğini zannettikleri on ikinci imamları. Onlara göre* bu imam kalkacak ve hüküm sürecektir) yirmi üçüncü gece, ismiyle çağrılır. Ve aşure günü kalkar. Muharrem'in onuncu gününde onu Kabe'de rükün ile makam arasında görür gibiyim. Cebrail sağında, Allah için biat» diye nida eder. Şii'ler yeryüzünün dört bir yanından ona biat için gelirler. Yeryüzü onlara durulur bükülür ki kolayca gelsinler O Mekke'den Kufe'ye gelir ve Necef'imizde konaklar sonra da oradan askerlerini diğer şehirlere gönderir.

Haccal Sa'lebe'den o da Ebu Bekir el Hadrami'den Ebu Cafer (Muhammed Bakır)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kaim aleyhisselamı Küfe Necef'ine Mekke'den beş bin melekle yürüdüğünü görür gibiyim. Cebrail sağında, Mikail solunda mü'minler önünde, askerlerini ülkelere gönderiyor

Abdulkerim el-Ca'fi rivayet ederek dedi ki; Ebu Abdullah'a (Cafer-i Sadık) :

- Kaim aleyhisselam ne kadar hüküm sürecek? diye sordum.

- Yedi sene Seneler uzar, hatta onun senesiyle bir sene sizin on senenize denk olur Hüküm sürdüğü seneler sizin senelerinizle yetmiş sene miktarındadır, dedi. Ebu Buseyr ona:

- Allah seneleri nasıl uzatır? diye sordu. O:

- Allah gezegenlere beklemesini ve yavaş hareket etmesini emreder. Böylece günler ve seneler uzar. Kaim'in gelmesi yaklaştığında Cemaziyel ahire ayında ve Receb'in on gününde mahlukatın eşini görmediği bir yağmur yağar. Allah mü'minlerin etlerini ve bedenlerini kabirlerinde bitkinin bitmesi gibi çıkartır. Onları kabirlerinden kalkınca saçlarının toprağını silkeler vaziyette görür gibiyim diye cevap verdi

Abdullah b. Muğıre, Ebu Abdullah (Cafer-i Sadık) aleyhisselamın şöyle dediğini rivayet etti :

- Âli Muhammed'den Kaim geldiğinde Kureyş'ten beş yüz kişiyi kaldırır ve boyunlarını vurur Bunu altı defa tekrar eder.

- Bunların sayıları bu kadar var mıdır? dedim (Abdullah b Muğıre'nin buna şaşması o zamana kadar Hulefai Raşidin, Emevi, Abbasi ve diğer müslüman idarecilerin sayısı bu sayının onda birine bile vasıl olmamasındandır). Cafer-i Sadık dedi ki :

- Evet onlardan ve onların dostlarından (Başka bir rivayette) Bizim devletimiz devletlerin sonuncusudur. Bizi gördüklerinde «Bizim elimizde hüküm olsaydı biz de bunlar gibi yapardık» dememeleri için onlar bizden önce devlet kurup hüküm sürdüler.

Cabir el-Ca'fi Ebu Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti :Âli Muhammed'in Kaim'ı geldiğinde Kur'an'ın indiği gündeki şekliyle öğretildiği çadır­lar kurar. O gün Kur'an'ı ezberlemek bugünkünden daha zordur. (Yani o gün Cafer-i Sadık zamanında bulunan Osman mushafının dışında bir mushaf öğretecek. Çünkü öğrete­ceği mushaf Şiiler'e göre şu anda bizde bulunan mushaf değildir. Onlara sormak gerekir : Bekledikleri on ikinci imam İslam'a birinci imam kabul ettikleri Hz. Ali'den daha mı vefakârdı. Neden böyle bir Kur'an vardı da Hz. Alı halifeliğinde elinde imkân olduğu halde müslümanlara öğretmedi. Bu inançlarıyla Hz. Ali'ye dahi leke sürmekte, onu ihanetle suçlamaktadırlar.

Abdullah’tan Ebu Abdullah aleyhisselamın şöyle dediğini rivayet etti : «Âli Muhammed'in Kaim'i (onikinci imam) geldiğinde Davud aleyhisselamın hükmüyle hükmedecektir..» (Halbuki Allahu Teala bu şekilde hükmü hoş görmemiş ve «Davud kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabbi'nden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapanmış tevbe etmiş Allah'a yönelmişti» buyurmuştur. Sad suresi ayet: 24)

Mufaddal b Ömer de Ebu Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti :Kufe'den Musa kavmine mensup yirmi yedi (!) ehli kehfden yedi kişi, Yuşa b. Nün, Süleyman, Ebu Düçane el-Ensari Mikdat ve Malik el-Eşter, Kaim aleyhisselam ile Kufe'den çıkarlar ve onun huzurunda ona yardımcı ve idareci olurlar.

Şu yukarıdaki naslar Alimlerinin en ulusu olan Şeyhi Mufid'den (uydurma olduğunda şüphe bulunmayan) senedleriyle harfiyyen nakledilmiştir. Bu söylenenler ehli beyte yapılan iftiralardır. Ehli beytin en büyük musibeti bu tip insanların kendilerine sahip çıkarak bu türlü yalanları onlara ithaf etmeleridir. Şeyhi Müfid'in bu eseri İran'da basılmıştır.