Eğitim durumları, eğitim programında, amaç ve içerik öğelerinden sonra 3. sırada yer alan program öğesidir ve öğretme-öğrenme süreci olarak da adlandırılır. Eğitim durumları, programın amaçlarına ulaşmayı sağlayan etkinliklerin tamamıdır. Genel anlamda, belirli bir eğitim etkinliği anında yani “durumunda”, öğretmenin, öğrencilerin, hangi amaçla, neyi, nasıl, ne kadar sürede, ne ile yaptıklarını kapsar. Bu nedenle, etkinliklerde rol alan kişiler (öğretme, öğrenci), etkinlikler sırasında kullanılan yöntem, teknik ve stratejiler, etkinliklerde kullanılan materyaller, etkinliklerin süresi gibi faktörler, eğitim durumlarının kapsamındadır. Eğitim durumları yani öğretme-öğrenme süreci, öğrencilerde öğrenmenin gerçekleştiği boyuttur.
Eğitim durumlarının işleyişi sırasında, öğretmen ve öğrencilerin kullandıkları ve sürecin kalitesini etkileyen bazı faktörler ve uyarıcılar vardır. Bunlardan en çok kullanılanları;
Öğrencilerin, önceden öğrenilmiş oldukları ancak geri çağırmakta zorlandıkları bilgilerini hatırlamalarını sağlayan, ayrıca, soyut olan bir nesneyi daha iyi anlatmak ve somutlaştırmak için kullanılan uyarıcılardır. Hatırlanması istenen kavramın ilk harfini söylemek ya da o kavrama çok yakın başka bir kavramı örnek olarak vermek, somutlaşması istenen kavram için günlük yaşamdan örnek vermek, kaynak kitap, model, harita kullanmak gibi uygulamalar, ipucu içerir. Örneğin; coğrafya dersinde öğretmenin, sorduğu sorunun cevabını vermekte zorlanan öğrencilere ipucu niteliği taşıması anlamında duvardaki haritayı işaret etmesi gibi. Biyoloji dersinde “DNA’nın yapısını” anlatan, ancak öğrencilerin akılda canlandırmada zorlandığını fark eden öğretmenin, “DNA’nın yapısı, kıvrık şekilde olan yangın merdivenlerine benzer” açıklaması yapması da bir ipucu niteliğindedir. Öğretmen, bir soru sorduğunda eğer yanıt alamıyorsa, hemen doğru yanıtı vermemelidir. Öğrencilerin hatırlama olasılığın dikkate alarak önce ipucu sunmalıdır. Eğer yine de hatırlanmıyorsa doğru yanıtı verebilir.
Öğrencinin verdiği bir yanıta ya da davranışına karşılık olarak öğretmenin verdiği tepkilerdir. Öğrencinin cevabına öğretmenin “doğru” ya da “yanlış” demesi, sınav kağıtlarını okuyup puanını bildirmesi gibi.
Öğrencinin verdiği yanıt ya da davranışı yanlış ise, öğretmenin bu yanıtın ya da davranışın doğrusunu bildirmesidir. Öğretmenin “verdiği cevabın doğrusu Akdeniz Bölgesi olacaktı” demesi gibi.
Öğrencide istendik yönde davranışların oluşmasını sağlayan ya da istendik yönde oluşan davranışların devamını sağlayan uyarıcılardır. Pekiştireçler, davranışın pekişmesini sağlar. Öğretmenin, doğru cevap veren öğrenciye gülümsemesi, yüksek not alanlara kitap hediye etmesi gibi. Pekiştireçler mutlaka öğrenci için anlamlı ve öğrencinin yaşına uygun olmalıdır. Örneğin; ilköğretim öğrencisine, doğru bir davranıştan sonra şeker verilmesi etkili bir pekiştireç olabilir; ama aynı pekiştireci üniversite öğrencisine uygulamak etkili olmayabilir.
Öğrencinin eğitim ortamına çeşitli özellikleri ile dâhil olmasıdır. Buna göre öğrencinin, etkili bir öğrenme için ortama üç biçimde katılması gerekir: Fiziksel katılım, duyuşsal katılım, bilişsel katılım.
İç koşullar ve dış koşullar.
Bunlardan iç koşullar; öğrencinin kendisine ait olanlardır. Fiziksel, fizyolojik ve ruhsal sağlığı, yaşı, olgunluğu, hazırbulunuşluğu, zekâsı, yetenekleri, becerileri, ilgileri, gereksinimleri, beklentileri, özgüveni gibi. Dış koşullar ise, çevresel faktörlerdir. Okul binası, sınıf koşulları, öğretmenleri, arkadaşları, yöneticiler, kullanılan yöntem, teknik, stratejiler, materyaller yani eğitim durumları gibi. Buradan da anlaşılabileceği gibi, eğitim durumları, bireyin öğrenmesinde etkili olan dış faktörler arasındadır.