EĞİTİM 4.0
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Eğitim 4.0, Endüstri 4.0’ın ihtiyaçlarına cevap verecek yeni eğitim sistemine verilen isim. Dijital teknolojiden yararlanan, kişiselleştirilmiş veri, açık kaynak içeriği kullanan küresel anlamda bağlantılı olan teknolojik dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren nitelikte yepyeni bir sistem.
Çocukluktan, okul dönemine, oradan iş hayatına sürekli öğrenmeyi sağlayan, toplumda güçlü bir rol edinip fark yaratmamıza yardımcı bir sistem.
⦁ İstediğin yerde, istediğin zamanda
⦁ Kişiselleştirilmiş, bireyin özelliklerini ön plana alan
⦁ Esnek
⦁ Öğrenciler ve öğretmenleri değil, öğrenciler ve rehberleri
⦁ Ne değil “neden”?
⦁ Teori değil “uygulama”
⦁ Modüler ve proje bazlı
⦁ Öğrenci sahipliği
EĞİTİM 4.0 NEDİR?
Son 30-40 yıldır dünya hızlı ve büyük bir değişim içinde. Her şey ve herkes, değişimin bu hızına ve yeniliklere uyum sağlamak zorunda. Bu hızlı değişim, yaşama ve topluma uyum sağlama sürecinde herkese, özellikle de biz eğitimcilere büyük bir sorumluluk yüklüyor. Sağlıktan eğitime, üretimden ekonomiye kadar yepyeni bir çağ içerisineyiz.
Artık Endüstri 4.0’ın yani dördüncü endüstri devriminin konuşulduğu bugünlerde eğitimin bu değişime ayak uydurması ve hatta yön vermesi gerekiyor. 4. endüstri devrimi, sanayinin dijitalleşmesi, otomasyonunun sağlanması, yüksek teknolojiyle donatılması anlamına geliyor. Bu yeni dönemde büyük veri kullanımı önem kazanıyor, “Nesnelerin İnterneti” aracılığı ile tüm cihazlar birbirine bağlanabiliyor. Cep telefonunuz bir kredi kartına, bilekliğiniz kimliğe dönüşebiliyor, siz eve doğru yola çıktığınızda fırınınıza “yemeği pişir” emrini gönderebiliyorsunuz. Tabii tüm bunlar, siyasi ve ekonomik politikaların yanı sıra eğitim politikasının da değişmesini de gerektiriyor. Elbette bir öğrenci koçu olarak ben Endüstri 4.0 ve eğitim ilişkisinden bahsetmek istiyorum.
Z kuşağı diye adlandırdığımız teknoloji ile sıkı fıkı olan yeni nesil, okullarda artık tabletler üzerinden eğitim alıyor, online sınavlara giriyor, uygulamalar üzerinden öğreniyor, akıllı ve interaktif beyaz tahtalarda ders görüyorlar. Artık anaokulundan üniversiteye kadar Endüstri 4.0’ün eğitim üzerine etkilerine görüyoruz, yaşıyoruz. Evet akıllı cihazlar hatta makineler, yeni medya araçları günlük yaşamımızı etkilerken eğitimi ve gelecekte var olabilmek için edinmemiz gereken becerileri de şekillendiriyor. Yani Endüstri 4.0’ın ardından Eğitim 4.0’ın da ayak sesleri duyulurken, artık eğitimde oyunun kuralları değişmeli. Tabular yıkılmalı. Sistem belki de alt üst edilmeli.
Peki Eğitim 4.0 nedir?
Eğitim 4.0, Endüstri 4.0’ın ihtiyaçlarına cevap verecek yeni eğitim sistemine verilen isim aslında. Dijital teknolojiden yararlanan, kişiselleştirilmiş veri, açık kaynak içeriği kullanan küresel anlamda bağlantılı olan teknolojik dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren nitelikte yepyeni bir sistem. Çocukluktan, okul dönemine, oradan iş hayatına sürekli öğrenmeyi sağlayan, toplumda güçlü bir rol edinip fark yaratmamıza yardımcı bir sistem.
Eğitim 4.0’ü özetleyen yukarıdaki görselde her şey açık aslında:
⦁ İstediğin yerde, istediğin zamanda
⦁ Kişiselleştirilmiş, bireyin özelliklerini ön plana alan
⦁ Esnek
⦁ Öğrenciler ve öğretmenleri değil, öğrenciler ve rehberleri (ya da bir anlamda öğrenci koçluğu)
⦁ Ne değil “neden”?
⦁ Teori değil “uygulama”
⦁ Modüler ve proje bazlı
⦁ Öğrenci sahipliği
⦁ Sınav değil “değerlendirme”
Endüstri 4.0 eğitimi nasıl değiştirecek?
Aslında okul sıralarından şirket yönetim masasına kadar birçok şey değişecek.
⦁ İstediğin zaman, istediğin yerde.
Evet şu an için hayal gibi gelse de öğrenciler farklı zamanlarda farklı yerlerde öğrenme fırsatına sahip olacaklar. Uzaktan eğitim araçları öğrencilerin kendi hızlarına göre öğrenmelerine imkan sağlayacak. Sınıfların altı üstüne gelecek. Korkmayın dağılma anlamında değil. Yakında “ters yüz edilmiş sınıf” tanımı hayatımızın bir parçası olabilir. Öğrenciler teoriyi sınıf dışı öğrenecekler ama uygulama kısmı yüz yüze sınıf içinde yapılacak. Buna harmanlanmış öğrenme ya da karma öğrenme de deniyor.
⦁ Kişiselleştirilmiş öğrenme
Öğrenciler kendi kapasiteleri doğrultusunda farklı çalışma araçları ile öğrenecekler. Yani artık her şey ortalama öğrenciye göre ayarlanmayacak. Ortalamanın üstündeki öğrencileri performanslarını ortaya koyabilmeleri için zorlarken, ortalamanın altındaki öğrenciler ortalama seviyeye gelene kadar öğrenmek için ihtiyaç duydukları süreye sahip olacaklar. Siz de hangi öğrencinizin hangi alanda eksiği ve desteğe ihtiyacı var daha iyi değerlendirebileceksiniz. Bunun öğrenciler üzerindeki olumlu etkileri tartışılmaz: kim gençlerin kendine daha çok güvenen, daha başarılı bireyler olmalarını istemez?
⦁ Seçim özgürlüğü
Mevcut sınıf düzeni ve öğrenme sistemi öğrencileri aynı araç içinde aynı noktaya ulaştırmaya çalışıyor. Oysa öğrenciler ihtiyaç duydukları öğrenme araçları, programları ve teknikleri ile kendi öğrenme süreçlerini değiştirebilecekler. Artık harmanlanmış öğrenme, ters yüz edilmiş sınıf eğitim terminolojisindeki değişimin birer sembolü.
⦁ Proje bazlı öğrenme
İş dünyası değişip, hayal bile edemeyeceğimiz yepyeni meslekler ortaya çıkarken, sabit ofislerin yerini evden çalışma, bordrolu çalışanların yerini serbest çalışanlar alırken proje temelli öğrenme de önem kazanıyor. Yani öğrenme sürecinde bilgi yerine kullanılabilir beceriler öne çıkıyor. İş hayatında kullanacağı organizasyon becerisi, takım çalışması, zaman yönetimi gibi beceriler öğrencilere daha okul sıralarındayken kazandırılıyor.
⦁ Saha Tecrübesi
Yeni sürece öğrenciye kazandırılan becerilerin hayata geçirilmesi, ete kemiğe büründürülmesi de önemli. Bu yüzden bu becerileri kullanabileceği, pekiştirebileceği ortamlar yaratılıyor, staj, simülasyon, mentörlük programı gibi imkanlar sunuluyor.
⦁ Veri Yorumlama
Matematiği kuvvetli öğrencilerin dahi olarak nitelendirildiği günler geride kaldı, çünkü her türlü işlem bilgisayar vasıtasıyla kolaylıkla yapılabiliyor. Büyük veri’nin hayatımızın merkezine oturduğu günümüzde, önemli olan bu büyük verinin nasıl kullanılabileceğini yorumlayabilen insanlar. Öğrenebilen yapay zeka teknolojisiyle bunu da bilgisayar yoluyla yapmak bir yere kadar mümkün ama yine de eldeki veri yığınından bir çıkarım yapabilmek insani bir mantık gerektiriyor.
⦁ Sınavlara, testlere son
Belki de sınavların öğrencilerin belli bir bilgiyi öğrenip öğrenmediklerini anlamak için gerekli olduğunu düşünüyorsunuz. Ama araştırmalar, çoğu öğrencinin sınav öncesi bilgileri ezberlediğini ve sınavdan hemen sonra çoğunu unuttuğunu gösteriyor. Okulda sınıfın en çalışkanı olup, kariyerinde aynı başarıyı gösteremeyen tanıdıklarınız olmuştur. Çünkü gerçek hayat ne bildiğinizle değil, bu bilgiyi nasıl kullandığınızla ilgileniyor. Bu yüzden de Eğitim 4.0 öğrencilerin sahada, projelerde gösterdikleri performans ile değerlendirilmeleri gerektiğini savunuyor.
⦁ Öğrenci sahipliği
Öğrenciler artık kendi ders programları oluşturmada daha etkin rol oynayacaklar. Çağdaş, güncel ve faydalı bir müfredat oluşturmak profesyonellerin yanı sıra öğrencilerin de katılımı ile mümkün olur. Öğrencilerin müfredat hakkındaki görüşlerinin dikkate alınması daha kapsayıcı bir eğitim programının vazgeçilmezlerinden biri aslında.
⦁ Rehber öğretmen olmak daha da önem kazanacak.
Bundan 20 yıl sonra öğrenme süreçlerinde öğrenciler öyle bir bağımsız noktaya gelecekler ki artık öğretmenlik değil koçluk becerilerinizi öne çıkarmanız gerekecek. Yani birçok bilgiye ulaşabilecekleri eğitim yolculuğunda öğrencileriniz için daha önemli bir görev üstlenmeniz gerekiyor.
Evet, eğitimin geleceği uzaktan kumandalı ve kişiye özel olacak gibi. Akademik başarı içinse eğitimde değişim kaçınılmaz. Bir bilgiye, bir beceriye sizin ya da öğrencinizin neden ihtiyacınız olduğu anlamakla bu değişimi başlatabilirsiniz.
Her bir öğrencinin kendi tercihleri, ilgi alanları, öğrenme hızları, öğrenme yöntemleri var. Bunları anlamalı ve öğrencilerinizi ona göre değerlendirmelisiniz. Artık birlikte ve birbirinden öğrenme eğitime yön verecek. Öğrenci öğrenciden öğrenirken siz öğretmen olarak buna aracı olacaksınız.
Bütün bu başdöndürücü gelişmeler İrlandalı Şair William Butler Yeats’in şu sözlerini akla getiriyor: “ Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır.”
Eğitim 4.0’ın gençlerimizin içindeki kıvılcımları ateşleyebilmesi dileğiyle…
KAYNAK: http://www.izkocluk.com/egitim-4-0-nedir/
Endüstri 4.0’ın Eğitim 4.0’A Yansımaları
4. endüstri devrimi, sanayinin dijitalleşme ve bilgisayarlaşma aracılığıyla yüksek teknolojiyle donatılması anlamını taşımaktadır. Bu devrim, “Nesnelerin İnterneti” aracılığı ile makinelerin birbirleriyle iletişim kurabileceği yeni bir dönemin başlangıcı olarak da tanımlanmaktadır. Aslında, bu bakış açısıyla bakıldığında Endüstri 4.0’ı sadece teknolojik bir devrim olarak görmemekte fayda vardır. Bu değişim, sağlıktan eğitime, ekonomiden sanata bütün alanların dönüşümünü de zorunlu kılmaktadır. Endüstri 4.0’ın getirdiği teknolojik çıktılar diğer bütün alanların girdisi olacak ve böylelikle değişim bütün alanlarda iliklerine kadar hissedilecektir.
Ülkeler, bu değişime uyum sağlayabilmek için düşünce üretiminden markalaşmış ve pazar payına ulaşmış ürün üretimine kadar tüm döngüyü ve eko sistemi yönetecek ve işletecek bireylere ve kurumlara yatırım yapması gerekmektedir. Fikriyle, projesiyle, ar-gesiyle, teknolojisiyle, inovasyonuyla, markalaşmış ve pazarlaşmış ürünüyle bir üretim modeli geliştirilmesi zorunluluk olmuştur. Bu durum, eğitim odaklı bir düşünce devrimini de beraberinde getirmekte ve her alanda olduğu gibi eğitim alanında da yapılan araştırmalar dünyadaki bu hızlı dijital değişime ayak uydurmak ve öncü olmak zorundadır. Bu değişim ve gelişimler doğal olarak eğitim sistemine yansımakta ve öğrenme ve öğretme anlayışı ve uygulamalarını da derinden etkilemektedir. Özellikle Z kuşağı diye adlandırdığımız yeni neslin teknoloji ile yakın arkadaşlığı düşünüldüğünde bireylerin çok fazla vakit geçirdiği bu platformlara öğrenme ve öğretim etkinliklerini yazılımlar aracılığıyla taşınması da giderek önem kazanmaktadır. Yeni teknolojiler sayesinde bireyler özellikle gençlerimiz arkadaşlıklarını, sevinçlerini, üzüntülerini, problemlerini ve geleceğe ilişkin umutlarını bu platformlarda yaşamaya başladılar. Bu platformlar artık onların yeni yaşam ve kendilerini ifade etme alanları oldu.
Bu durum tespiti, Endüstri 4.0’ın ihtiyacı olan teknolojiyi her alanda tasarlayacak, geliştirecek, üretecek ve üretilen teknolojiyi kullanabilecek insan gücünün eğitiminin kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır. Endüstri 4.0’ın gerçekleri üst düzey düşünme becerilerine sahip bireyler yetiştirilmesinde ve kurumların organizasyonunda hayati önem taşımaktadır. Bu devrime uyum sağlayacak ya da yön verecek bireylerin ve kurumların gelişiminin düşünülmesi, planlanması ve uygulanması gereken hayati bir konudur. Herkes için sadece bilmenin yetmeyeceği düşünmenin zorunlu hale geleceği bir dönemin başlangıcındayız. Öğrenen organizasyonlar artık düşünen organizasyonlara doğru bir dönüşüm göstermek zorundadır. Dünya problemlerini doğru hissedecek ve tanımlayacak (eleştirel düşünme), çözümü için yenilikçi fikirler üretecek (yarattıcı düşünme), çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanacak (bilimsel ve analitik düşünme) bireylerin her alanda yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu durum okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve yaşamboyu öğretimde olmak üzere çok geniş bir persperktifte birbirleriyle entegre ve etkileşimli olarak düşünülmesi, planlanması, tasarlanması ve uygulanması gereken bir konudur. Konuya ekonomik olarak baktığımızda yeni dönemde ürünlerin planlama, tasarlama ve geliştirme aşamalarında çalışacak insan kaynağı ihtiyacı giderek artacaktır. Bu durumun ülkemiz açısından da önemli kazanımları olacak ve bu süreçlerde çalışacak nitelikli insan sayısı arttıkça ürün kalitemiz de artacaktır.
Akademi dünyası da Eğitim 4.0 kapsamında birey, kurum ve ülke olarak hedeflenen kazanımlara ulaşmak amacıyla eğitim kalitesini arttırmak, teknoloji ile bütünleştirmek, inovatif ürünler geliştirmek, dijital platformlara transfer edilebilecek eğitim uygulamaları ve materyalleri tasarlamak, eğitimin psikolojik faktörlerini incelemek, yeni ve güncel eğitim platformları oluşturmak, bireysel ve kurumsal öğrenme yönetim sistemlerini geliştirmek, bireysel farklılıklar konusunda uzmanlaşmak gibi konularda eğitim araştırmalarına odaklanmak zorundadır.
Sonuç olarak, son otuz yıldır büyük bir değişim yaşayan insanlık belki de tarihin en zor ve bir o kadar da şanslı olduğu dönemi yaşamaktadır. İnsanlık tarihine baktığımızda belki de hiçbir dönemde insanlar bu kadar yaşamın hızına ve yeniliklere uyum sağlamak zorunda kalmamıştı. Biri bitmeden diğerinin başladığı değişikliklere tanıklık etmek bizler için büyük bir şans iken aynı zamanda yaşama ve topluma uyum sağlama sürecinde bizlere büyük bir sorumluluk da yüklemektedir. Yaşamboyu öğrenme ve eğitim kavramlarının da aslında bu dönemde dikkat çektiğini ve anlam kazandığını görüyoruz. Endüstri 4.0 bu değişimi daha da hızlandıracaktır. Eğitimin bu değişime ayak uydurması ve hatta yön vermesi için yeni politikaların üretilmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir.
Kaynak: Endüstri 4.0’ın Eğitim 4.0’A Yansımaları - Doç. Dr. Hakan KARATAŞ
Eğitimde Yeni Yönelimlerin Değerlendirilmesi ve Eğitim 4.0
Ercan Öztemel. Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, İstanbul
Özet
Dördüncü Endüstriyel devrim olarak adlandırılan ve kısaca “Endüstri 4.0” olarak bilinen teknolojik gelişimler insan hayatı üzerinde önemli değişimlere yol açmaktadır. Yaşamın her alanında yeni sistemler, yaklaşım tarzları, yönetim sistemleri ortaya çıkmaktadır. Toplumların, önceleri tarım toplumundan endüstri toplumuna oradan enformasyon toplumuna oradan da bilgi toplumuna evrilmesi sadece imalat sistemlerinde değil aynı zamanda eğitim, sağlık, çevre gibi hizmet üretiminin kaçınılmaz olduğu alanlarda da kendisini göstermektedir. Literatürde sağlık 4.0, çevre 4.0, su 4.0, lojistik 4.0, eğitim 4.0 gibi kavramlara rastlamak mümkündür. Bu çalışmada özellikle eğitim 4.0 kavramı irdelenecek ve bilinen eğitim sistemlerinde olası değişimlere dikkat çekilecektir. Eğitim 4.0 ile bilinen eğitim sistemleri teknolojik gelişmeler ile bütünleşmekte ve inovasyon ağırlıklı bir yapıya bürünmektedir. Bu sebeple çalışmada, eğitim 4.0 sisteminin bileşenleri açıklanarak bu kapsamda sistemsel dönüşümün nasıl gerçekleştirilebileceğine yönelik bilgiler de verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Teknolojileri, Eğitim 4.0, Endüstri 4.0
1. GIRIŞ
Endüstri 4.0 kavramı ile toplumlarda hızlı bir dijital dönüşüm tetiklenmektedir. Bu kapsamda olası gelişmeler incelendiğinde açık olarak görülmektedir ki dijital hâkimiyet bir taraftan endüstriyel yaşamda her an kendisini daha fazla hissettirirken diğer yandan toplumsal anlamda önemli gelişmelere yol açmaktadır. Araştırmacılar Endüstri 4.0 uygulamalarının toplumda yol açacağı gelişmelere dikkatleri çekmektedir. Örnek olarak Oztemel (2017), Davies ve diğerleri (2017) incelenebilir. Tarihsel süreç içerisinde sanayileşme hareketi buhar makinesinin icadı ile (birinci devrim) başlamış, elektriğin icat edilmesi neticesinde seri imalat yoğun (ikinci devrim) bir şekilde devam etmiştir. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler ve otomasyon (üçüncü devrim) endüstriyel toplumlarda beklentilerin çok üzerinde bir dönüşüm oluşturmuş; bu değişimin etkisi günümüze kadar gelerek dijital ve otonom sistemlerin hâkim olduğu (dördüncü devrim) bir dünyaya hızla yol alınmıştır. Bu konuda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Liao ve diğerleri (2017) örnek çalışmaların bir değerlendirmesini sunmuştur.
Dijital imalat (otomasyon, veri alışverişi, üretim teknolojileri), bütünleşmiş iletişim ağı (nesnelerin interneti), siber fiziksel sistemler, akıllı fabrikalar (esneklik, hız, verimlilik) kendisini gösterdikçe, üretilen ürünlerin ve sunulan hizmetlerin de nitelikleri değişmektedir. Boyutlar küçülmekte ancak marifetler büyümektedir. Kendi kendisine kararlar verebilen, kullanıcısı ile iletişim kurarak destek üreten, kendi yapısındaki iyi kötü gelişmelere dikkat çeken ürünler ile bir taraftan yaşam kolaylaşırken diğer taraftan daha fazla makinelere bağlı bir yaşam oluşmaya başlamıştır. İnsanlara yeni imkânlar sunulur iken, robotların insanları işsiz bırakacağı ve insanlara karşı oluşturacağı engellerden bahsedilmektedir.
Bu gelişmelerin önüne geçilmesinin mümkün olamayacağı açıktır. Olası negatif etkilerden daha çok pozitif katkılar ve faydalar söz konusudur. Faydaların öne çıkartılarak negatif etkilerin minimize edilmesinin en etkin yollarından birisi eğitim sistemlerinin etkin olarak yürütülmesidir. Bu da doğal olarak eğitim sistemlerinde de dijital bir dönüşümü tetiklemektedir. Söz konusu dijital dönüşüm, Eğitim 4.0 olarak isimlendirilmektedir (Puncreobutr, 2016).
2. ENDÜSTRİ 4.0
Bilgi toplumunun temel sütunlarından birisi olan bilişim sistemleri ve ilgili teknolojik imkânlar makinelerin yorum yapabileceğini, problem çözebileceğini, ilişki kurup karar verebileceğini, öğrenebileceğini, bilgisayarların normal koşullarda çözemediği karmaşık problemlere çözümler üretebildiğini, kelimeleri anlayabildiğini, merdiven çıkabildiklerini, top oynayabildiklerini, sorulara cevap verebildiklerini, birbirleri ile haberleşebildiklerini, olayları algılayıp önceliklendirebildiklerini açık olarak göstermektedir. Bununla birlikte bazı konularda henüz tam olarak istenilen düzeye gelinmese de bilgisayarların ve makinelerin birbirleri ile konuşabilecekleri, aynı amaca yönelebilecekleri (amaç/sensor modellemesi), sosyal-
leşebilecekleri, yardımlaşabilecekleri, birbirlerine destek olabilecekleri (duygusal zeka), birbirlerine olayları öğretebilecekleri, hatta ARGE çalışmaları dahi yapabilecekleri konusunda önemli gelişmelere şahit olunmaktadır. Dördüncü endüstriyel devrim olarak tanımlanan bu gelişmelerin en temel bileşenleri şu şekilde sıralanabilir:
•Otonom robotlar: Kendi başlarına hareket edebilen, karar verebilen, sorun çözebilen imalat ortamında yaygınlaştırılan robotlar.
•Zeki bilişim ağı: Makinelerin birbirleri ile insanlar ile ve yazılımlar ile haberleşmesini sağlayan ve veri trafiğini kontrol ederek yönetebilen bilişim ağı.
• Sistem entegrasyonu: Tüm sistemlerin birbirleri ile bütünleşik olarak çalışması ve bağımsız karar verebilen ancak bağımlı çalışmak durumunda olan imalat sistemlerinin devreye alınmasıdır.
• Siber fiziksel sistemler: Tüm iletişimi ve sistemlerin bütünleştirilmesini mümkün kılan siber sistemler.
• Siber güvenlik sistemleri: Tüm iş ve işlemlerin bilişim ortamında güvenli bir şekilde yürütülmesine olanak veren sistemlerin çalışmasında her türlü siber saldırının önüne geçecek önleyici yeteneği yüksek sistemler.
•Nesnelerin interneti: İmalat ortamındaki sistemler başta olmak üzere toplumun her kesiminde birbiri ile haberleşen nesnelerin ve bunların iletişimini mümkün kılacak veri değişim protokollerinin devreye sokan internet.
•Büyük veri analizleri: Her yıl bir önceki yılın iki katı kadar yeni veri üretilmektedir. Büyük veri üzerinde yapılan zeki analizler ile otomatik olarak karar vericilere gerekli bilgilerin sağlanmasıdır. Doğru bilginin doğru zamanda doğru yerde olmasını temin etmektir.
•Bulut bilişim: Eskiden olduğu gibi büyük paralar verip yazılımlar satın almak yerine bulut bilişim teknolojisi ile hem saklama sistemleri hem de yazılım kullanma imkânları oldukça küçük maliyetler ile karşılanabilecektir. “Kullandığın kadar ödemek” mümkün olabilecektir.
•Benzetim ve Artırılmış gerçeklik: Benzetim ortamı ile gerçek ortam birbiri ile bütünleşik bir şekilde kullanılabilecektir. Arızalanan sistemler gözlüklerde sanal modelleri üzerinden gösterilen biçimde gerçek sistem üzerinde tamiratı yapılabilecektir.
•Eklemeli imalat ve 3 Boyutlu yazıcılar: 3 boyutlu yazıcılar ile sadece model bilgilerinin bilgisayara girilmesi ile istenilen nitelikte ve ebatlarda fiziksel ürünlerin üretilebilmesidir.
• Önleyici bakım: Yeni endüstriyel dönüşümde makinalar sürekli çalışmak durumunda kalacaklardır. Bu da doğal olarak makinaların bakımlarının daha titiz gerçekleştirilmesini ve oluşabilecek olumsuzlukların önceden görülerek tedbirler oluşturulmasını gerekli kılacaktır.
Endüstriyel dönüşüm sadece imalat ortamının zekileştirilmesi ve bilişim ağının esnekliği, üretimin hızı vb. yenilikleri getirmemektedir. Aynı zamanda üretilen ürünlerde “zeki ürün” olma nitelikleri artmaktadır. Kişiselleştirilmiş ürünler pazarda kendisini göstermeye başlamıştır bile. Her ürün bir taraftan kişisel kimlik kazanırken diğer taraftan bir gözlemci olarak görev yapabilmektedir.
İmalat ortamında kullanılan robotların da boyutları küçülmekte ama yaptıkları işlerin sayısı ve nitelikleri artmaktadır. Artık robotlar insanlar ile de etkileşimli çalışabilmektedir. Robotlar, ürün hafızasından ağırlık, büyüklük ve tutma noktaları hakkında bilgiyi elindeki anten yardımıyla okuyabilmektedirler. CPPS (Siber fiziksel İmalat Sistemleri) altında üretilmiş parçalardan komutlar alarak çalışmaktadırlar.
3. EĞİTİM 4.0
Eğitim 4.0, diğer alanlarda olduğu gibi eğitim dünyasında da dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi anlamına gelmektedir. Endüstri 4.0 anlayışına paralel olarak eğitim dünyasının 4 ana dönüşümü yaşadığını söylemek yanlış olmaz. Wallner ve Wagner (2016), Puncreobutr (2016), Rosik (2017), Fisk (2017) gibi araştırmacılar bu konuya dikkatleri çekmektedir. Genel hatları ile eğitim dünyasındaki değişim ve dönüşümün aşağıdaki gibi bir süreci izlediği görülmektedir.
Eğitim 1.0: Doğal olarak tarım toplumunun ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte eğitimlerin gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Tarım toplumlarında bilgi öğretmenden öğrenciye kavramlar yardımı ile aktarılırdı. Olayları ve ilgili bilgileri öğrenebilmek için kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktaydı. Öğrenciler daha çok hocalarını izlemek ve onların uyguladıkları yöntemleri uygulamak durumunda idi. Yeni metotlar geliştirmek temel amaçlardandı.
Eğitim 2.0: Endüstriyel toplumlarda eğitim sistemlerinin içeriklerinde de önemli bir dönüşüm yaşanmış, daha çok sanayi kuruluşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojilerin ve teknolojik araçların geliştirilmesi esas olmaya başlanmıştır. Özellikle iş hayatında kullanılacak teknolojilerin geliştirilmesi önemli bir eğitim bileşeni olmaya başladı. Özellikle kütle üretimini tetikleyecek gelişmeler önemli bir eğitim motivasyonu olmaya başladı.
Pooworawan, (2015)’e göre bu dönemde eğitim kurumları bir fabrika, öğrenciler ise bu fabrikalarda üretilen ürünler olarak görülmeye başlanmıştır. Eğitim içerikleri eğitimden geçirilecek öğrencilerin temel niteliklerine işaret etmiştir. Sınavlar eğitim sisteminin kalite kontrolü, diplomalar ise garanti belgesi olarak görülmeye başlamıştır. Bu aşamada daha çok Bloom tarafından tanımlanmış olan öğrenme sürecinin eğitim sistemlerini yönlendiren bir güç olduğu görülmektedir (Bloom et al.,1964).
Eğitim 3.0: Toplumun enformasyon odaklı yapılanması başlayınca doğal olarak eğitim sistemleri de “teknoloji toplumu”nun ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde yapılanmaya başladı. Bu dönemin temelinde “kendi kendine öğrenme” olgusu ortaya çıktı. Dijital medyanın kullanılmasıyla internet başta olmak üzere sosyal medyanın kendisini eğitim sistemlerinde ağırlıklı olarak hissettirdiği dönem başladı. Bilgisayar destekli ve karşılıklı etkileşimli eğitim sistemleri ortaya çıktı. Bu dönemde ortaya çıkan diğer önemli bir dönüşüm ise öğrencilerin bilgiyi tüketenler olmak yerine “bilgiyi üretenler” olarak eğitilmeleridir. Bu aşamada özellikle eğitim sistemlerinin kalite güvencesinin sağlanması temel olmaktadır. Bologna süreci (Crosier D. and Parveva, 2013) ile başlayan çok uluslu ortak eğitim programlarının ve sistemlerinin devreye alınması söz konusu olmuştur.
Eğitim 4.0: Endüstri 4.0 dönüşümü ile eğitim sistemlerinde de inovasyonun hâkim olmaya başladığını söylemek yanlış olmaz. Daha doğrusu, önümüzdeki yıllarda inovasyon ağırlıklı eğitim gerçekleştiren eğitim kurumlarının başarılı olması söz konusu olabilecektir. Eğitim kurumları Aslangilay’ın (2016) dikkatleri çektiği gibi inovasyonu sadece küreselleşmenin etkisi ile dünya çapında rekabet gücünü artırmayı sağlamakla sınırlı görmeyip, bununda ötesine geçerek eğitim sisteminin temel bileşenlerinden birisi olarak görmek durumunda kalacaklardır.
Ayrıca Eğitim 4.0 ortamında görselleştirilmiş eğitim öğretim araçlarının yoğun olarak kullanılması kaçınılmaz bir gereksinim olacaktır. Toplumsal dönüşüme ayak uyduracak yeni teknolojilerin eğitilmesi temel ihtiyaçlardan sayılacaktır. Bu dönemde “yaşam boyu öğrenme” eğitim kurumlarının temel misyonları arasında yer alacaktır. Bilgi kadar liderlik, işbirliği, yaratıcılık, dijital okuryazarlık, etkili iletişim, duyusal zeka, girişimcilik, global vatandaşlık, takım çalışması ve problem çözebilme kabiliyeti gibi yeteneklerin geliştirilmesi ve kabiliyetlerin kalitesinin garanti edilmesi de temel öğrenme kazanımı sayılacaktır. Bu açıdan bakıldığında Eğitim 4.0 sadece eğitim sistemi olarak görülmemelidir. Kritik analitik düşünme, yenilikleri ortaya çıkartmak (inovasyon), verimlilik, sorumluluk ve çok kültürlü bilgi paylaşımı, kariyer geliştirme gibi unsurlara odaklanmak kaçınılmaz olacaktır.
Endüstri 4.0’ın gerektirdiği her alanda tasarlayacak, geliştirecek, üretecek ve üretilen teknolojiyi kullanabilecek insan gücünün eğitimi kaçınılmaz bir gerçektir. Endüstri 4.0’ın gerçekleri; üst düzey düşünme becerilerine sahip bireylerdir, bilmenin yetmeyeceği, düşünmenin zorunlu hale geleceği yöntemlerdir. Dünya problemlerini doğru hissedecek ve tanımlayacak (eleştirel düşünme), çözümü için yenilikçi fikirler üretecek (yaratıcı düşünme), çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanacak (bilimsel ve analitik düşünme) bireylerin her alanda yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu durum okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve yaşam boyu öğretim de olmak üzere çok geniş bir perspektifte birbirleriyle entegre ve etkileşimli olarak düşünülmesi, planlanması, tasarlanması ve uygulanması gereken bir konudur.
Eğitim 4.0 yaklaşımında genel olarak yapılandırmacı eğitim sistemlerinin uygulanacağı belirtilmekte ve Bloom taksonomisinin ötesine geçilerek özellikle aşağıda açıklanan 3 alana dayalı bir öğrenme sürecinin uygulanacağı tanımlanmaktadır Gomaratat (2015).
• Anlamayı düzenleyen 3R (Recalling- Hatırlama, Relating- İlişkilendirme, Refining- Rafine etme)
• Araştırmayı tetikleyen 3I (Inquiring- Sorgulama, Interacting- Etkileşim, Interpreting- Yorumlama)
• Netice üretmeye dayalı 3P (Participating- Katılımcı olma, Processing- İşleme, Presenting- Sunma)
Öğrencilere bu yetenekleri kazandırabilmek için görsel öğrenme, kişiselleştirilmiş eğitim sistemleri, oyun ve senaryo tabanlı öğrenme, proje bazlı problem çözme, artırılmış gerçeklik gibi yaklaşımların kullanılmasının gerekli olacağına işaret edilmektedir (Nedeva and Dineva, 2012).
Başta yükseköğretim akademik camia olmak üzere, eğitim sistemlerinde hedeflenen kazanımlara ulaşmak amacıyla üniversitelerde eğitim kalitesini arttırmak, öğretmen adaylarını teknoloji ile bütünleştirmek, onlarla inovatif ürünler geliştirmek, dijital okuryazarlığı geliştirmek gibi konularda eğitim araştırmalarına odaklanmak zorunluluğu bulunacaktır. Geleceğin bu tür eğitim ihtiyaçlarını karşılamak üzere eğitim sistemlerinde de önemli değişimler yaşanacaktır. Yukarıda kısmen açıklamaya çalışıldığı gibi genel hatları ile öğrenmeden daha çok inovasyon ağırlıklı bir yaklaşım öne çıkacaktır.
Öğrenmenin giderek çocuklar için önemli bir aktivite olmaktan çıkarak hayat boyu öğrenmenin önemli olacağı günlere doğru süratle yol alınmaktadır. İlgili literatürün incelenmesi neticesinde eğitim 4.0 kapsamında oluşacak olan temel değişim ve dönüşüm noktaları aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir:
Eğitim öğrenim faaliyetleri farklı mekânlarda, farklı zamanlarda ve farklı araçlar kullanılarak olabilecektir. Her yerde ve her zaman eğitim/öğrenim anlayışı hâkim olacaktır. Bireyler kendi anlayış ve kavrayışları doğrultusunda uzaktan eğitimler alabileceklerdir. Teorik bilgiler sınıf dışında elde edilebilecektir. Pratik bilgiler ise yüz yüze eğitimin temel taşlarını oluşturacaktır.
Öğrenciler kendi kabiliyet ve yeteneklerine uyarlanabilir eğitim sistemleri üzerinden kişiselleştirilmiş eğitimler alabileceklerdir. Öğrencilerin öğrenme hızları ve durumlarına göre eğitimin içerikleri de zenginleştirilebilecektir. Öğrenciler bir konuyu anlamakta zorluk çekerler ise o konunun üstesinden gelinceye kadar tekrar tekrar eğitimleri alabileceklerdir. Bireysel öğrenme becerileri ile doğru orantılı olarak sürekli cesaretlendirileceklerdir. Böylece öğrencilerin öz güven kazanmaları sağlanmış olacaktır. Ayrıca öğretmenler de hangi öğrencilerin hangi konularda daha fazla desteği olduğunu görebilecekleri araçlara sahip olacaklardır. Diğer bir deyişle, öğrencileri eğitim sistemine uydurmak yerine sistemi öğrencilerin kabiliyet ve yeteneklerine göre şekillendirmek mümkün olabilecektir.
Her ne kadar derslerin amacı öğrenciyi belirli bir noktaya götürmek olsa da her öğrencinin hedeflenen noktaya erişmesi için izleyeceği yol farklı olabilecektir. Öğrenciler kişiselleştirilmiş öğrenme araçları ile kendileri için uygun olduğunu düşündükleri araçlar ile kendi öğrenme süreçlerini tasarlayabileceklerdir. Öğrenciler Kendi tercihleri ile serbest olarak tercihleri doğrultusunda şekillendirilmiş yani kendi eksikliklerini giderebilecekleri eğitim programı ve araçları ile esnek öğrenme gerçekleştirebileceklerdir. Harmanlanmış öğrenme, sınıfsız öğrenme, kendi cihazları ile öğrenme gibi yeni yaklaşımlar ile öğrenme önemli olacaktır.
Öğrenciler kendilerini gelecekteki serbest ekonomik ortamlarda bağımsız çalışmaya hazırlamak durumunda kalacaklarından proje bazlı öğrenme ve çalışma gerçekleştirmek durumunda kalacaklardır. Yani yetenek ve kabiliyetlerini kısa sürede nasıl uygulayacaklarını öğrenmek durumunda kalacaklardır. Kurumsal ve organizasyonel zaman yönetimi öğrencilerin geleceğe hazırlamaları için öğrenmeleri gereken temel gereksinimlerden birisi olacaktır.
Teknolojik gelişmelerin ışığında özellikle insan bilgi ve uzmanlığı gerektiren, yüz yüze etkileşime dayalı bir öğrenme ortamı oluşturulabilecektir. Derslerin temel teması alan bilgisi ve tecrübeye odaklanacaktır. Öğrencilere daha çok gerçek dünya problemlerini çözebilecekleri yetenekler kazandırmak üzere eğitimler verilecektir. Bu da daha çok STAJ, MENTOR Projeleri, ve TAKIM çalışması, İŞBİRLİĞİ odaklı yaklaşımlar ile eğitim/öğrenim faaliyetlerinin zenginleştirileceğini göstermektedir.
Günümüzde cehaleti ortadan kaldıran en önemli 3 göstergeden birisi matematik bilgisidir. Gelecekte manuel matematik işlemlerinin artık cehaleti önleyen unsurlardan görülmeyeceği açıktır. Bilgisayarlar her türlü istatistiki analizleri yapabilecek, verileri analiz edebilecek ve geleceğe yönelik tahminler gerçekleştirebilecektir. İnsanların yapması gereken daha çok bu verileri yorumlayabilmek olacaktır. Cehaleti ortadan kaldıran ve okuryazar sayılmanın en önemli göstergesi artık teorik bilgileri numerik verilere uygulayıp (veri analizleri gerçekleştirip) bu verilerden geleceğe yönelik trendleri ortaya çıkartma kabiliyeti olacaktır. Öğrencilerin büyük veri konusunda yoğun olarak eğitilmeleri ve analiz kabiliyetlerinin geliştirilmiş olması gerekecektir.
Sınav şekilleri de tamamı ile değişecektir. Artık Soru ve Cevap uygulamasından vazgeçilecektir. Öğrenciler konuları en sonuna kadar ezberleyip sınavdan sonraki gün unutmaktan kurtulacaklardır. Öğrenme süreci boyunca bilgileri ölçülecek ve bilgileri, sahada uygulama kabiliyetleri, çalıştıkları projelerin performansı ile test edilecektir. Kısacası SINAV yerine DURUM DEĞERLENDİRME kavramı gündemde olacaktır.
Öğrenciler ders içeriklerini oluşturma konusuna her geçen gün daha fazla dahil olacaklardır. Öğrenciler ve öğretmenlerin birlikte hazırladıkları içerikler ile güncel, modern ve gerçekçi içeriklere ulaşılabilecektir. Öğrenim programlarının en önemli girdisi öğrencilerin içerikler ile ilgili kritikleri olacaktır.
Mentor kullanma her geçen gün daha önemli olacaktır. Öğrencilerin öğrenme süreçleri daha bağımsız olacak o nedenle mentor kullanma öğrencinin başarısında önemli bir katkı üretecektir. Eğitim uzaktan gerçekleştirileceğinden öğretmen ve eğitim kurumları akademik performans için daha önemli olacaktır. Eğitim 4.0 dünyasında sanal mentorlar aktif olarak kullanılacaktır.
Internet üzerinden tüm kurslara ve derslere erişim söz konusu olabilecektir. Öğrencilerin en uygun şekilde öğrenmeleri için web arayüzleri ve erişim sistemleri gerçekleştirilecektir.
Tüm zamanların teknolojilerini etkileyecek yeni teknolojiler gelişmektedir. Bu teknolojilerin eğitim sistemlerinin de bir parçası olması söz konusu olacaktır. Eğitim 4.0 bu teknolojileri hem eğitim sistemlerinin ve araçlarının oluşturulmasında kullanacak hem de öğrencilerin öğrenmesi için eğitim programının bir parçası yapacaktır.
Genel Hatları ile 13 teknolojinin aktif olarak gündemde olacağı öngörülmektedir. Bunlardan bazıları gündeme gelmiştir bile:
Büyük veri analizleri
İmplante teknolojiler
Bulut Bilişim
Mobil internet
Nesnelerin interneti
Bilgi otomasyonu
İleri robot teknolojileri
Otonom cihazlar
Yeni nesil genler (Gen bilimi)
Enerji depolama ve yenilenebilir enerji
3 boyutlu baskı
İleri ve zeki malzemeler
İnsansız araçlar
Bitcoin ve Blockchain teknolojileri (akıllı kontrat oluşturma, bilgi güvenliği, gizlilik sağlama teknolojisi)
Bu anlatılanlardan hareketle üniversitelerin de eğitim/öğretim stratejilerinde değişiklikler olacaktır. Bunlar arasında aşağıdakileri saymak mümkündür:
Dijital Kültürün yaygınlaştığı eğitim ortamlarına dönüşümün sağlanması
Inovasyon güdümlü eğitim programlarının yaşama alınması
Yeni iş modelleri ve çok disiplinli eğitim programlarının uygulanması (fakültelerin yapılanmasının buna göre gerçekleştirilmesi)
Akreditasyon süreçlerindeki değişime ayak uydurmak, sabit eğitim programlarından vazgeçmek, inovasyon döngüsüne dayanan eğitim programları
Yeni eğitim teknolojileri ve yaklaşımlarının kullanılması sanal simülasyon sistemleri (Artırılmış gerçeklik ile gerçek dünyanın entegrasyonu) ile zenginleştirilmiş eğitim programları gibi)
Uzaktan eğitim teknolojileri ve bilgisayar tabanlı yeni öğrenme süreçlerinin uygulanması
Kişiselleştirilmiş eğitim ortamlarının devreye alınması
4. SONUÇ
Toplumsal dönüşümlerin sağlıklı yürüyebilmesi sadece endüstriyel ve teknolojik dönüşümler ile mümkün değildir. Buna paralel olarak eğitim ve sağlık gibi toplumun temel dinamizmini yönlendirecek nitelikteki alanlarda da değişim ve dönüşümün sistematik bir şekilde yürütülmesi temel zorunluluklardandır. Bundan 20-30 sene önce 1 Milyon $ civarında para ödenerek elde edilecek olan sistemleri bugün 700-800$ gibi çok küçük bir değere almak söz konusu olmuş ise bunu sağlayan bilgi, birikim, deneyim, teknolojik alt yapı vb. konuların eğitim sisteminin temel taşlarını oluşturması kaçınılmazdır. Bunu gerçekleştiremeyen ülkelerin yeni olanakları elde etmeleri mümkün olmayacaktır. Aksine buna sahip olan ülkeleri izlemek ve onların yönlendirmelerine maruz kalmak durumu kaçınılmaz olacaktır.
Eğitim sistemlerinde bir taraftan büyük veri, implante teknolojiler, dijital gözlük, giyilebilir internet, makinelerin insansız birbirleri ile konuşmasını sağlayan nesnelerin interneti, zeki şehirler ve insansız otonom çalışan fabrikalar, 3 Boyutlu yazıcılar ve eklemeli imalat gibi teknik alanlara odaklanılır iken diğer yandan analitik düşünme, dijital kültür ile barışık olma, entelektüel sermaye yönetimi, fikir bankaları, sosyokültürel olaylara proje ve senaryo bazlı çözümler üretebilme, proaktif olma, kendi eksikliklerini görebilme, gelişmeleri yakından okuyabilme, büyük resme odaklanabilme vb. konularda etkin beyinlerin oluşturulması gerekli olacaktır. Gelecek dünyasının aşağıdaki nitelikleri düşünüldüğünde yukarıda açıklanan Eğitim 4.0 kavramının ülkeler için ayrıca çok stratejik bir konu olduğu net olarak ortaya çıkacaktır.
Bireysel dijital ordular ve teknoloji polislerinin kullanılması
Yazılım, otonom polisler ve ordularının görevde olması
Teknik altyapı & enerji – gıdayı hedefleyen savaşların kaçınılmaz olması
Global siyasete firmaların yön vermeye başlaması
Hava, su ve bitkiler için otonom kalite kontrolü ve filtreleme sistemlerinin etkin olarak kullanılması
Otonom sağlık, cerrahi ve yapay organlar hayatın vazgeçilmez bileşenleri arasında yer alması
Siber destekli zekâ ve hafıza, ilave uzuvlar ile yaşamın kalitesinin artırılması
Sanal ve gerçeğin karışması neticesinde artırılmış gerçekliğin rutin yaşama dönmesi
Simülasyon tatiller ve daha az konuşma insan hayatının bir parçası haline gelmesi
Aslında bu listenin daha artırılması mümkündür. Toplumların kaçınılmaz dijital dönüşümü kendileri için en uygun şekilde yaşayabilecekleri bir yol haritası belirleyerek eğitim sistemlerini ona göre yeniden düzenlemeleri gerekmektedir. Robotların gelmesi ile oluşan işsizlik ve teknolojik kölelik gibi kaygıların ortadan kalkması için bu çok önemlidir. Çünkü nasıl eğitim 4.0 anlayışı ile makinalar çıktığında insanların işsiz kalma korkuları boşa çıktı ise, endüstri 4.0 toplumunda da işsizlik ve diğer korkulara yer olmadığı görülecektir. Yeni sistemler geliştirecek, inovatif beyinlere her zaman ihtiyaç olacaktır. Her türlü kötü düşüncenin önüne geçecek sistemlerin geliştirilmesi de mümkün olacaktır. Ancak sağlıklı bir eğitim dönüşümü gerçekleştiremeyen toplumlarda bu korkular kalıcı izler bırakacak ve telafisi de eskisi kadar kolay olmayacaktır.
KAYNAKÇA
Aslangilay A. S., (2016), “Küreselleşme sürecinde inovasyonun önemi ve yükseköğretim kurumlarına düşen görevler”, Bolum 10, Eğitim Bilimlerinde yenilikler ve nitelik arayışı, Eds. Demirel Ö, Dincer S., Pegem Akademi, E-ISSN 9786053183563Bloom B., B. Mesia, and D. Krathwohl (1964). Taxonomy of Educational Objectives (two vols: The Affective Domain & The Cognitive Domain). New York. David McKay.Crosier D. and Parveva T., (2013), The Bologna Process: Its impact on higher education development in Europe and beyond, UNESCO: International Institute for Educational Planning, ISBN: 978-92-803-1368-0Davies R., Coole T., Smith A., (2017), “Review of socio-technical considerations to ensure successful implementation of Industry 4.0”, Procedia Manufacturing, 11, pp. 1288 – 1295Fisk P, (2017), “Education 4.0 ... the future of learning will be dramatically different, in school and throughout life”, http://www.thegeniusworks.com/2017/01/future-education-young-everyone-taught-together/, (available on 21.01.2018)Liao Y., Deschamps F., Loures E., Ramos L. (2017), “Past, presentand future of Industry 4.0 - a systematic literature review and research agenda proposal”, International Journal of Production Research, 55, (12), 3609–3629Michal Rosík (2017). Education 4.0: Is there a synergy between Industry 4.0 and Education? International Workshop on Knowledge Management, IWKM‘2017, 12 – 13 October 2017, SlovakiaOztemel E., (2017). Endüstri 4.0 ve sosyal etkileri, International Symposium on Indutry 4.0 and Applications (ISIA 2017), 12-14 October 2017, Karabuk University, Karabuk, Turkey, (Invited paper- in Turkish), p. 12Pooworawan.Y.(2015). Challenges of New Frontier in Learning: Education 4.0. Document by Innovative Learning Center, Chulalongkorn University, BangkokPuncreobutr R. (2016) Education 4.0: New Challenge of Learning, St. Theresa Journal of Humanities and Social Sciences, 2(2) July-December 2016 92Wallner T., Wagner G., (2016), Academic Education 4.0, International Conference on Education and New Developments, 12-14 June 2016, Slovenia, pp. 155-159KAYNAK: Üniversite Araştırmaları Dergisi / Journal of University Research 2018;
Eğitim 4.0 ve Eğitsel Veri Madenciliği
Yazar: Dr. Ergün AKGÜN - 17 Ağustos 2018
Yapay zekâ, akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar; kısacası öğrenen makineler. Çalışma hayatımızın en büyük yardımcıları ve aynı zamanda engelleyicileri olarak tüm açıklığıyla karşımızda. Analog olan her şey, yavaş yavaş eskici dükkânlarındaki yerini almaya başladı. Teknoloji kendi evrimini geçirirken, acımasızca kendini oluşturan “eskiyi” oyun dışında bırakmak için elinden geleni ortaya koyuyor. Herhangi bir sektördeki 10 sene öncesinin en fazla satılan ürünü artık üretilmiyor. Çevirmeli telefonlar tuşlu, tuşlu telefonlarda dokunmatik olanlarına yenik düştüler. Şimdiyse küçük bir bileklik, saat kadranında madeni para büyüklüğündeki bir ekran ya da kulaklık şeklindeki mikro düzeyde bir çip, dokunmatik ekranların yerine geçmek için gün sayıyor.
Başarılı bir cerrahın el hassasiyetinden daha hassas, güçlü bir işçinin kaldırdığı yükün binlerce ton daha fazlasını kaldırabilen, en dikkatli sürücüden daha hatasız araç kullanabilen, tüm detaylarıyla onlarca mühendisin haftalarca üzerinde çalıştığı hesaplamaları saniyenin binde biri kadar kısa sürede hesaplayabilen ya da insan tarafından üretildiği halde dünyanın en iyi oyuncusunu satrançta yenebilen bir yapay zekâ insanoğlunu işinden edebilecek mi?
Yüzlerce işçinin yaptığı bir işi artık akıllı robotlar zorlanmadan ve makro düzeyde bir ekonomiklikle yapabiliyor. Endüstri 4.0 ile üretim ve tüketim kültürü kendini yenilerken, tüm sektörlere olan etkisi herkes tarafından dikkatle takip ediliyor. Birçok sektörde çalışanlar için “Acaba robotlar yerimizi mi alacak?” sorusu kafaları karıştırırken, eğitimciler için ise Endüstri 4.0 kavramı ile birlikte “Eğitim 4.0” kavramı ve kucak dolusu fırsatlar ortaya çıkıyor. Bu fırsatların içerisinde veri madenciliği yönteminin eğitimin geleceğini şekillendireceği konusunda büyük tartışmalar yaşanıyor. Peki nedir bu eğitsel veri madenciliği ve ne işimize yarayacak? Eğitsel veri madenciliğinin iyi anlaşılabilmesi için, öncelikle bir analiz metodu olarak veri madenciliğinin ne olduğu üzerinde durulması gerekir.
Veri üretimi konusununda teknolojinin etkisiyle yaşanan gelişmeler ve üretilen verinin yapısal olarak büyüklüğü ve aynı zamanda veri kaynaklarındaki çeşitlilik (kayıtlar, dosyalar, dökümanlar, resimler, sesler ve videolar) ile birçok yeni veri, kullanılabilir hâle gelmiştir. Toplanan verideki bu yapısal çeşitlilik ve niceliksel artış ile sıkça kullanılan yöntemler ve teknolojilerle verilerin analiz edilmesinin pek mümkün olmayacağı anlaşılmıştır. Bu sınırlama ile araştırmacılar yeni analiz metotlarının kullanımına yönelik bir arayışa girmişlerdir. Bu arayış; Endüstri 4.0 devriminin etkisiyle veri madenciliği adı verilen, veriyi farklı yöntem ve tekniklerle analiz etmeyi ve bu veriyi kullanışlı bilgiye dönüştürerek özetlemeyi sağlayan yeni bir veri analizi metodunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Eğitsel veri madenciliği de, veri madenciliğinin eğitim bilimlerini konu alan çalışmalarda kullanımını kapsamaktadır.
Eğitsel veri madenciliğinin eğitimde kullanımı tam anlamıyla bir erken uyarı sisteminin kurulması anlamına gelmektedir. Özellikle yapay sinir ağları ve karar ağaçları gibi makine öğrenmesi içeren yöntemler tanımlama ve sınıflama açısından büyük önem arzetmektedir. Peki veri madenciliği yöntemini eğitimde nasıl kullanabiliriz?
Öğrencilerin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları anlık olarak analiz edilebilir.
Öğrenci, öğretmen adayı, öğretmen veya yöneticilerin tutum, ilgi, yetenek, yönelim ve başarıları makine öğrenmesi ile modellenerek tanımlanabilir.
Öğrenci, öğretmen adayı, öğretmen veya yöneticilerin tutum, ilgi, yetenek, yönelim ve başarıları makine öğrenmesi ile gerçekleşmeden tahmin edilerek istenmeyen durumların önüne geçilebilir.
Özellikle ortaöğretime geçiş veya üniversiteye giriş öncesinde öğrencilerin yerleşip yerleşmeme durumu önceden görülerek gerekli tedbirlerin alınması sağlanabilir.
Özel veya resmî kurumların başarı veya başarısızlık durumları modellenerek ön tahminlerde bulunabilinir.
ÖSYM, MEBBİS, E-Okul gibi sistemlerdeki devasa veriler işlenerek iç kontrol ve denetim anlamında geri dönütler sağlanabilir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Özetle eğitsel veri madenciliği; tanımlama ve açımlama amaçlı kullanılan devasa büyüklükteki veri setlerinin istatistik, matematik ve mühendislik bilimlerinin yetenekleriyle veriye bütüncül ve farklı açılardan bakmayı sağlayan veri madenciliğinin eğitsel amaçlı kullanımıdır.
Buradan hareketle, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’un “Veriye dayalı bir politika üreteceğiz” açıklaması Türkiye olarak Eğitim 4.0’a geçişte diğer ülkelere öncülük edeceğimize ve artık eğitsel veri madenciliğinin ciddi ve etkin bir şekilde kullanımına işaret olarak görülmelidir.
Dr. Ergün AKGÜN
Veri Madeni İşçisi ve Eğitsel Medyum
http://www.egitimdeteknoloji.com/egitim-4-0-ve-egitsel-veri-madenciligi/