c) Muhâlefetün li'1-havâdis

c) Muhâlefetün li'1-havâdis

Allah tarafından yaratılmış ve sonradan olmuş, hiçbir varlığa benzememek. Rabbimiz Allah'dan başka bütün varlık, O'nun tarafından yaratılmış ve sonradan olan şeylerdir... Allah, sonradan olmuş ve yaratılmış hiçbir var­lığa benzemediği gibi, hiçbir varlık da O'nun zatına ve sıfatlarına benzetilmez... Hiçbir varlık, Allah'a benzemez ve O'nun gibi kabul edilemez... Böyle bir kabul, şirk ve küfürdür... Rabbimiz Allah, bütün kâinatın Rabbi, İlâhı ve Melikidir... Göklerde ve yerde hüküm, yani egemenlik kayıtsız-şartsız Allah'ındır... Allah'ın yerdeki egemenliğini gasbedip, onu kayıtsız ve şartsız Alİah'dan başka biri­lerine devretmek, Allah'a karşı işlenmiş en korkunç suç­tur... Bu suç, en büyük zulüm olan şirk ve küfür suçudur.[22] Fir'aun, Nemrud ve onların izinde giden yeryüzü tağutlarmın işlediği bu suç, Allah'ın mülkünde ortak olmak ve Milkinde O'na başkaldırmak suçudur... Egemen oldukları bölgelerde, kendilerini mutlak egemen görüp, vatandaşları için yegâne rab(!) olduklarım ilân eden yeryüzü tağutları, selefleri Fir'aun'ın izinde gitmek­tedirler. [23] Rol aynı rol, sahne değişmiştir... Değişen zaman ve mekândır... Özde değişen herhangi bir şey yok­tur... Çünkü küfür cephesinde herhangi yeni bir şey yok... Allah, Zat ve sıfat konusunda hiçbir varlığa benzetile-meyeceği gibi, hiçbir varlık da zat ve sıfat konusunda Alİah'a benzetilip, Allah gibi kabul edilemez, hakikatim hiç hatırdan çıkarmamalı... Çünkü "Lâ ilahe illallah"m olmazsa olmaz ilkesi ve gereği budur... "Lâ ilahe" gerçeğini idrak edemeyen ve gereğim yerine getiremeyenler, yani yeryüzünün tağutlarmı ve tağutî düzenlerini reddedemiyen-ler, "İllallah" konusunda noksandır ve imanlarına şirk karışmış bir durumdadırlar. [24]Egemenlik konusunda, hem Allah'ı kabul etmek, hem de bir başkalarını!..? Birilerini, Allah'ın yeryüzündeki egemenlik hakkına ortak etmek, hatta Allah'ın hükümlerini bir yana bırakıp kendi hükümlerini egemen edenlere destek olmak, yardım etmek ve hizmetlerinde bulunmak, kendi payına Tevhid inancını paramparça edip, imanı yok etmekten başka bir şey midir?..

Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz?"[25]

"O'nun benzeri gibi olan hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir." [26]

"Göklerin, yerin ve her ikisi arasmdakilerinin Rabbidir. Şu hâlde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı ol. Hiç O'nun adaşı olduğunu biliyor musun? (Asla). [27]

Müşrik Arablar, "Allah" adını yalnız yegâne yaratıcı olan Rabbimiz Allah için kullanırlardı. O'nun dışında taptıkları ve O'na ortak ettikleri putlarına Allah demez, ilâh derlerdi.

İmam İbn Kesir (rh.a.) şöyle der:

"O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir." Bunları, yaratan, idare eden, onlara hakim olan, hükmünü değiştirip geciktirecek kimsenin olmadığı yegâne tasarruf sahibidir." [28]

İmam Taberî (rh.a.) ise, şunları kaybeder:

"Bazı müfessirler, burada zikredilen, 'Benzeri' ifadesinden, O'nun, isminde benzeri olmadığını söylemişlerse de bu ifade, genel anlamda almanın ve Allah'ın zat ve sıfatlarında benzeri olmadığı şeklinde yorumlamanın daha uygun olacağı muhakkaktır. [29]

[22] Bkz. Nisa, 4/48wTl6. Lokman, 31/13.

[23] Fakat o (Fir'avn) yalanladı ve isyan etti. Sonra (karşı yönde] çaba harcayıp sırtını döndü. Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi.

Dedi ki: 'Sizin en yüce Rabbiniz benim." Nazi'at, 79/21-24.

[24] Bkz. Bakara. 2/256. Yusuf, 12/106.

[25] Nahl. 16/17.

[26] Şura, 42/11.

[27] Meryem, 19/65.

[28] İbn Kesir, A.g.e c.10, sh.5165.

[29] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberî, Taberî Tefsiri, çev. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin, İst. 1996. c.5, sh.423.