Internet Sansürünün Tarihçesi
Kuşkusuz Internet’i çekici kılan en önemli etmenlerden bir tanesi Internet üzerindeki kontrolsüz ortamdır. İnsanlar istedikleri tüm içerikleri hiç bir kontrolden geçmeden ve herhangi bir kısıtlama ile karşılaşmadan Internet üzerinde yayınlayabilmekte ve böylece hemen hemen her konuda zengin bir içerik ortaya çıkmaktadır. Bu zengin içerik de, doğal olarak, hangi konu ile ilgili olursa olsun kendisine Internet üzerinde alıcı bulabilmektedir. Internet üzerinde gerçekten çok sayıda yararlı bilgi olmasına rağmen toplumun farklı kesimlerini etkilemesi olası olan çocuk pornografisi, uyuşturucu maddelere özendirme, intihara yönlendirme, patlayıcı madde yapımı v.b. konularda pek çok zararlı içeriğin de bulunduğunu kabul etmek gerekir. Internet’in insanlar tarafından ihtiyaç duyulan her türlü bilgiye erişime izin vermesi, toplumsal katılımın artırıldığı ve demokrasilerin geliştiği bir platform yaratması iletişimi son derece hızlandırması gibi yararlarına karşılık özellikle çocukları ve gençleri yanlış yönlendirmeye açık yapısı ülkeleri bu konuda önlemler almaya yönlendirmiştir. Bu konudaki önlemler bazı ülkelerde sivil insiyatiflerle sağlanan kontrol mekanizmaları şeklinde kendini gösterse de bazı ülkelerde bu kontrolün sansür düzeyinde olduğu görülmektedir.
Geçmişten Örnekler;
Türkiye'de internet, ilk kez 12 Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlamıştır.
7 Aralık 1997'de Ankara'da bir grup görme özürlünün arkadaşlarının belediye çukuruna düşüp yaralanmasını protesto için düzenledikleri gösteride belediye görevlileri tarafından coplanması olayını TV'de izleyen bir turk.net abonesi, forum sayfalarına protestocuların coplanmasını kınayan bir mesaj gönderir. Ali Emre Ersöz isimli kişi bu mesajı okuyunca etkilenerek destek amacıyla aynı foruma polise yönelik sert ifadeler içeren bir mesaj gönderir. İki hafta sonra sabah 03:30'da 9 kişiden oluşan bir anti-terör timi Ersöz'ün evine baskın düzenler. Üç gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılır ve hakkında TCK 159, "devletin emniyet muhafaza kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif" suçuyla dava açılır. Mahkeme sürecinin sonunda 10 ay hapis cezasına çarptırılır. Ersöz'ün cezası 'iyi hal' nedeniyle 5 yıl ertelenir. 2001Düzenleİnternet ile ilgili, sansüre de yola açan ilk cezai düzenleme 2001 yılında, Basın Yayın Yasası’na interneti de dahil edip her yayının bir kopyasının valiliğe ve basın savcılığına gönderilmesini şart koşan, yeni suçlar yaratan bir kanun tasarısı şeklinde DSP-MHP-ANAP koalisyonundan geldi. Superonline sitesindeki bir forumda yer alan tartışmaları izleyen Macit Musal adlı bir kişinin, kimin yazdığı belli olmayan, doğuda insan hakları ihlalleri ile ilgili bir yazı hakkında Adalet Bakanlığı'na şikayeti üzerine Superonline kuruluşu hakkında soruşturma açılmış, firmanın forumdaki içerikten sorumlu olarak bildirdiği, yazının yazıldığı 1997-1999 yıllarında İnteraktif Bölümler Koordinatörlüğünü yapan Coşkun Ak'a 40 ay hapis cezası verilmişti. Sonradan 6 milyon lira para cezasına çevrilmiştir. 2001'de hazırlanan yasa tasarısı cumhurbaşkanından geri döndü, ancak aynı yasa biraz değiştirilip 4676. Sayılı Kanun olarak tekrar Meclis’ten geçirildi. Yayının basılı kopyasını sunmak kısmı kalktı, ama hakaret, yalan beyan “ve benzeri eylemler” suçlamaları aynen kaldı. Yasa, özellikle milletvekillerine yönelik eleştirileri engellemek, meclis dışı siyasal muhalefeti etkisizleştirmek amacını taşıdığı gerekçesiyle yoğun bir biçimde eleştirildi. Yasa tekrar önüne geldiği için Cumhurbaşkanı onaylamak durumunda kaldı ve yasa geçti. MÜYAP’ın FSEK yoluyla “yetkili kurum” statüsü kazanmasıyla birçok site telif gerekçesiyle engellendi. 2005-2007 arasında 1500’den fazla site MÜYAP girişimiyle engellendi. 6 Mart 2007 tarihinde başvuruyu karara bağlayan mahkeme, 2007/384 sayılı kararında "Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı, Türk bayrağı üzerine İngilizce küfür içeren yazılar yazılarak aşağılandığı anlaşıldığından talebin kabul edildiği" gerekçesiyle Türk Telekom, YouTube'a erişimi engelledi. Videonun kaldırılması üzerine YouTube sitesine erişim olanağı 6 Mart 2007 tarihinde tekrar verildi. Ağustos 2007'de Adnan Oktar, kendisi ile ilgili bazı yazıların kaldırılmadığı gerekçesiyle tüm WordPress.com sitesine Türkiye'den erişimin mahkeme kararıyla engellenmesini sağlamıştır. 2007'deki olayın ardından 2008 yılında aynı gerekçeyle Youtube'a Türkiye'den erişim birkaç defa engellendi. En nihayetinde 5 Mayıs 2008 tarihli engellemeden sonra 2010 Ekim ayına kadar site Türkiye'de engelli olarak kaldı.19 Eylül 2009 günü telif gerekçesiyle Myspace ve Lastfm sitelerine erişim engellendi.
Google'ın açıkladığı verilere göre 2011'in ilk yarısında dünya çapındaki hükûmetler tarafından yapılan içerik silme başvurularının sayısı 1.789'u bulmuş, 501 başvuruyla en fazla içerik kaldırma talebinde bulunan ülke ise Türkiye olmuştur.
Dijital pazarlama ajansı We Are Social'ın 2017 yılı raporuna göre Türkiye nüfusununn %60'unu oluşturan 48 milyon kişi internete bağlanmaktadır. Kullanıcılar günlük ortalama 7 saatlerini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçirmektedir. İnternet hızı analizi yapan Akamai Technologies raporuna göre 2016 yılı ortalama internet hızı, 7.6 Mbps olan Türkiye, dünya sıralamasında 71. sıradadır.
Türkiye'de 7000'den fazla internet sitesi engellidir. Türkiye'de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından engellenen sitelerin engeli için mahkeme kararı aranmaktadır. Yine Türkiye'de Mayıs 2008 ve 2010 tarihleri arasında YouTube, 2009 yılında Gabile ve GayRomeo.com gibi birçok site sansürlenmiştir. Yine BTK tarafından arama motorlarında birçok kelime yasaklı kelime olarak nitelendirilmiştir.
Internet Sansüründe Dünyada Durum
Bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, bir yandan insanların internette yararlı bilgilere erişebilmeleri için önemli fırsatları sağlarken, bir yandan da İnternet'i kontrol etmeyi gerekli kılmıştır. İnternet kontrolü sosyo-ekonomik koşullara, inançlara ve yönetime uygulanan yöntemler, formlarına göre ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çocuk pornografisi, uyuşturucu teşviki, intihar teşviki ve patlayıcı yapımı gibi içerikler. Web sitelerini barındırma siteleri, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yasaklanmıştır. Öte yandan, "İnternet Düşmanı" Çin, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde internet yasakları sansüre ve endişeye dönüştü.
Dünyadaki bütün ülkelerde çeşitli nedenlerle farklı boyutlarda Internet sansürü uygulanmaktadır. Ülkeler tarafından uygulanan bu tür sansür uygulamalarını izlemek ve analiz etmek için OpenNET girişimi adında bir proje yürütülmektedir. Dünyanın önde gelen dört akademik kurumunun (Toronto Üniversitesi, Harvard Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi, Oxford Üniversitesi) işbirliğiyle oluşturulmuş olan OpenNET girişiminin amacı Internet filtreleme ve denetleme uygulamalarını tarafsız ve güvenilir bir şekilde araştırmak, ortaya çıkarmak ve analiz etmektir (ONI, 2009). Bu amaçla teknik testler ve analizler yapılarak ülkelerdeki Internet sansürünün boyutu ortaya çıkarılmaktadır. OpenNET girişiminin yanı sıra ülkelerdeki Internet sansürlerini takip eden bir diğer kuruluş ise Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders - RWB) adıyla bilinen sivil toplum kuruluşudur. RWB, 1985 yılında Fransa’da kurulmuştur ve yıllık olarak Internet düşmanları olarak adlandırılan dünyadaki Internet sansürünün en yoğun olduğu ülkelerin listesini yayınlamaktadır.
En son yayınlanan listeye göre 12 Internet düşmanı ülke vardır: Burma, Çin Halk Cumhuriyeti, Küba, Mısır, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Türkmenistan, Özbekistan, Vietnam (RWB, 2009). RWB Internet sansür seviyelerine göre bir dünya haritası hazırlamıştır. Bu haritada Internet sansürü uygulanma yoğunluğuna göre ülkeler “sansür uygulanmayan ülkeler”, “kısmen sansür uygulanan ülkeler”, “gözetim altındaki ülkeler” ve “Internet kara delikleri” olmak üzere dört gruba ayrılmıştır. Türkiye ve Avrupa ülkelerinin büyük bir çoğunluğu “kısmen sansür uygulayan ülkeler” sınıfında yer almaktadır.
Internet Sansüründe Türkiye’de Durum
Türkiye'de internet erişim engelleme ve sansür algısında farklılıklar vardır. Bu durum ilgili literatüre de yansımıştır. Literatürde sınırsız internet erişim özgürlüğüne ihtiyaç vardır. 5651 Sayılı Yasa'nın eleştirilmesi ve kaldırması veya tüm filtrelerin ve erişimin desteklenmesinin savunulmasını sansür olarak tanımlayan birçok yayın var. Bu çalışmada, Türkiye'de internet erişim özgürlüğünün kısıtlanmasının uygulanmasının nedeni budur. Yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmek oldukça zordur. Önceki çalışmalardan farklı mevzuat, uygulama ve kararlar arasındaki ilişki detaylı olarak incelenir, İçeriği olduğu için İnternet sitelerini kapatmanın ne kadar başarılı olduğu ve erişim engellerinin amacına ulaşabilmesi için ne yapılması gerektiği teklifler yapıldı. Ayrıca alternatif yöntemlerle erişimin kapalı olduğu alanlara ne kadar kolay erişilebileceğine dikkat çekildi. Literatürde yer alan eleştirilerin geçerliği hukuksal düzenlemeler, alınan erişim engelleme kararları, Yargıtay kararları ve uygulama sonucunda amaçlanan hedefe ulaşılabilme durumu irdelenerek yeniden değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgularda çocuklar için zararlı içerikle mücadele konusunda dünya genelinde ortak irade oluştuğu, ancak Türkiye’de daha kapsamlı mücadelenin saydam olmayan yöntemlerle yürütülmesinden dolayı “sansür uygulaması” algısının oluştuğu görülmektedir. Erişime kapatılan sitelere Türkiye’den erişim istatistikleri 5651 Sayılı Kanun ve uygulanan yöntemin amaçlanan hedefe ulaşmada yetersiz kaldığını göstermektedir.
5651 Sayılı Kanun ve İdari Tedbir Olarak Engelleme Kararının Alınması
5651 Sayılı Kanun ve ona bağlı olarak çıkarılan“İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”, internet üzerinden hosting hizmeti sunan firmalara ve servis sağlayıcılara belirli kısıtlamalar getirme ve erişimi engelleme hakkını TİB’e vermektedir. Ancak erişime engellenecek sitelerle ilgili suçlar katalog halinde tanımlandığı için, sadece bu suçların erişimi engellenebilmektedir. 5651 Sayılı Kanunun 8. Maddesinin 1. Fıkrasında, erişimin engellenmesine konu olabilecek suçlar yer almaktadır (5651 Sayılı Kanun, 2007). Bu suçlar;
. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan; - İntihara yönlendirme (madde 84), - Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra), - Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), - Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194), - Müstehcenlik (madde 226), - Fuhuş (madde 227), - Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
. 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”da yer alan suçlardır. 5651 Sayılı Kanun’un 10. Maddesinin 5. Fıkrasında ise TİB’e kanun maddesinde belirtilen bakanlıkların katılımıyla oluşturulacak internet kurulu ile işbirliği ve koordinasyonu sağlama görevi verilmiştir. Bu kurul, filtreleme ve engelleme yapılacak yayınların tespiti ile gerekli önlem ve kararların alınması konusunda yetkili kılınmıştır. Filtreleme ve engelleme yapılacak içeriğin belirlenmesinde; İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “İlkeler” başlıklı 4. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan esaslar dikkate alınmaktadır (26716 Sayılı Yönetmelik, 2007). Yayın içeriğine ilişkin 1. Fıkrada yer alan esaslar ise şunlardır:
- İnsan onuruna, temel hak ve hürriyetlere saygılı olmalıdır.
- Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden içeriklere yer vermemelidir.
- Ailenin huzur ve refahını sağlayan hususlara zarar verecek nitelikte olmamalıdır.
- Kişileri, uyuşturucu madde bağımlılığı, fuhuş, müstehcenlik ve kumar gibi kötü alışkanlıklara teşvik edici olmamalıdır.
Filtreleme ve Sansürleme Konnusunda Dünya’da Uygulamalar
Filtreleme, yasa dışı veya zararlı içeriğin süzülmesine ya da bu tür içeriği barındıran internet sayfalarının pasifize edilip bu sayfalara erişimin bir şekilde engellenmesidir. Sansürün tanımına baktığımızda, filtrelemenin de bir anlamda aynı anlama geldiğini görmekteyiz. Sonuçta filtrelemede de bir kısıtlama, içeriğe erişime engel olma söz konusudur.
Türkiye’de ve dünyada internet sansürü ve bazıları ülkelerde internet sansürü erişimi engellemek önemli bir gündem konusu olmuştur. Yaşadığımız gezegen, iletişim ve bir iletişim noktasına dönüştü. Hemen hemen herkes bu gerçeği kabul etti. Milyonlarca alan adı ve milyarlarca isim içeren sayfalar Bu iletişim ağı ile Olumlu veya olumsuz gelişmeler ile hayatımıza sızmıştır. Ülkeler gerek ülke güvenlikleri, gerek zararlı içeriklerden toplumun korunması vb. gibi nedenlerden dolayı kanunlar düzenleyerek bu devasa ağı denetleme yoluna gitmişlerdir. Bu denetlemenin ölçüsü ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bazılarında aşırıya kaçan engellemeler söz konusu iken bazılarında bu kabul edilebilir seviyede olmuştur.
Dünyadaki uygulamalarının ülkeden ülkeye uygulama farklılıkların olduğunu belirtmiştik. Ülkelerdeki uygulamalara bakarsak durumu şu şekilde özetlemek mümkündür; Suudi Arabistan internet pornografisini engellemektedir. Suudi Arabistan krallık sınırları içerisindeki tüm internet kullanıcılarının en pornografik ve erotik materyallerin yanında İslam’ın belli bazı mezheplerine yönelik siteler ile diğer azınlık inançlarına, alkol ve uyuşturucuya ilişkin sayfalara erişimi engellediğini açıkça kabul etmektedir. Ayrıca Suudi Arabistan bakanlık konseyi 2001’de “Kamu ahlakını ihlal eden”, “İslam’ın kutsallığını bozan” ve “devlete veya devlet sistemine karşı gelen” materyalleri listeleyen yasaklı internet içeriğini açıklayan bir karar almıştır. Ayrıca Çin, dünyanın en geniş ve karmaşık sansür sistemini uygulamakta, devletin bilgileri filtrelediğini nadiren kabul etmektedir.
Ayrıca İlgilenirseniz;
http://www.cumhuriyet.com.tr//haber/siyaset/38013/iste_10_maddede_internet_sansuru.html
https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43494950