Bu değerlendirme çalışması, Toplum Temelli Göç Programları kapsamında, toplulukların COVID-19'a ilişkin bilgi, tutum ve uygulamalarının (KAP) yanı sıra onların bilgi ihtiyaçları hakkında fikir sahibi olmak amacıyla, IFRC desteğiyle, Türk Kızılay tarafından 10 - 26 Kasım 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma Bilgi, Tutum ve Uygulamalar (KAP) değerlendirmesinin ikinci turu olup 20 Temmuz - 12 Ağustos 2020 tarihleri arasında yürütülen ilk turu takip eden bir çalışmadır.
Uygulamalar bir toplumun davranışlar yoluyla bilgi ve tutumlarını gösterme şekilleri anlamına gelmektedir. Bu KAP çalışması, insanların tedbir almak için COVID-19 hakkında sahip oldukları bilgileri nasıl kullandıkları ve hastalığı önlemek adına kendileri ve ailelerini korumak için neler yaptıklarını tespit etmektedir.
Anket katılımcılarının çok büyük bir kısmı (%95,8) COVID-19'a yakalanma riskinin önüne geçmek için gündelik yaşamlarında bir takım tedbirler aldıklarını ifade etmiştir. Bu bulgu, çalışmanın ilk turuna (%94,3) göre biraz daha yüksektir. Katılımcıların %2,9'u arada sırada tedbir aldıklarını söylerken, sadece %1,3'ü herhangi bir şey yapmadığını ifade etmiştir.
Tedbir aldıklarını söyleyen katılımcılar (3.790 katılımcı) kendileri ve ailelerini korumak için çeşitli önlemler aldıklarını ifade etmiştir: elleri sabun ve suyla yıkamak (%85,4), dışarı çıkıldığında maske takmak (%83,9), fiziksel mesafeyi korumak (%73,0), el dezenfektanı kullanmak (%54,4) ve öksürürken veya hapşırırken ağız ve burunlarını kapatmak (%36,0). Tüm bu yanıtların oranı, göçmenler ve kadın katılımcılar arasında daha yüksektir. İkinci turla karşılaştırıldığında, önemli bir fark söz konusu olmamasına rağmen, bu seçeneklere verilen yanıtların sayısı ilk KAP çalışmasında biraz daha yüksek olduğu görülmüştür. Bulgular ayrıca ilk tura göre ikinci turda göçmenlerin yerel toplum üyesi katılımcılardan daha yüksek oranda bu tedbirleri uyguladığını göstermektedir.
Herhangi bir tedbir uygulamadığını söyleyen kişiler (50 katılımcı) önleyici tedbirlerin nasıl uygulanacağını bilmediği (%48,0), sabun veya dezenfektan almaya gücünün yetmediği (%22,0) ve önleyici tedbirlere ilişkin bilgilendirmeleri anlayamadığı (%20.0) gibi çeşitli sebepleri vurgulamıştır. Diğerleri, bu uygulamaların riskin önlenmesinde etkili olacağına inanmadıklarını (%20,0) veya aile üyelerinin işe gitmek için dışarıya çıkmak zorunda olduğundan güvenlik tedbirlerine uyamadıklarını (%18,0) ifade etmiştir.
"Kendimizi hastalıktan korumak için tek katlı maske yerine üç katlı maske kullanmamız gerektiğini biliyoruz."
Bursa'da bir katılımcı
Anket katılımcılarının yaklaşık dörtte üçü, %75,2, önleyici tedbir alma konusunda herhangi bir zorluk yaşamadıklarını ifade etmiştir. Bu yanıt, önceki KAP çalışmasına göre biraz daha yüksek (%74.2) çıkmıştır. Zorluk yaşadığını ifade edenler, sabun ve dezenfektan satın alma (%12,7) konusunda zorluk yaşadığına ve maske taktığında rahatsızlık hissettiğine (%9,8) ilişkin örnekler vermiştir. Her iki yanıt da göçmenler ve kadın katılımcılar arasında daha yüksek oranda kaydedilmiştir. Katılımcıların ifade ettiği diğer zorluklar arasında başta erkekler olmak üzere aile üyelerinin işe gitmek zorunda bırakılması (%5,5) veya özellikle de ev sahibi toplumda geçerli olan tedbir almalarını istemeyen yakın çevredeki kişilerin sosyal baskılarıyla başa çıkmak zorunda kaldıklarını (%5,0) ifade etmiştir.
"Diğer" kategorisinde şu yanıtlar verilmiştir: mali sebepler (örneğin; maskelerin pahalı olması), fiziksel mesafenin korunmasının imkansız olması, diğer insanların kısıtlamalara uyma/tedbir alma konusuna dikkat etmemesi, el yıkamanın cilt tahrişine yol açmış olması, kısıtlamaların psikolojik etkileri, dezenfeksiyonun işe yaradığından emin olunamaması, maske takarken nefes alıp vermede yaşanan sorunlar, çocukların evde kalmaya zor ikna edilmesi, tedbirlerinin uygulanmasının kolay olmaması.
OGG katılımcıları, salgının erken aşamalarına göre, azalan korku veya artan bıkkınlık sebebiyle önleyici tedbirleri uygulama konusunda daha az motivasyona sahip olduklarını ifade etmiştir. Katılımcılar, COVID-19 hakkında yüksek düzeyde bir farkındalığa sahip olunmasına rağmen, sağlık tavsiyelerine uygun hareket etmeyen insanların da bulunduğunu söylemiştir. Örneğin, Adana, Mersin ve Hatay'da katılımcılar, gençlerin başta maske takma ve sosyal mesafenin korunması olmak üzere önlem alma konusunda daha az özen gösterdiğini, bunun da virüse yakalanma ve hastalığı yayma ihtimalini arttığını bildirmiştir. Ayrıca, insanları selamlamak için ellerini sıkmak veya evde misafir ağırlamak gibi kültürel normlar dolayısı ile sosyal mesafenin korunmasında zorluklar yaşandığını ifade etmiştir. Kahramanmaraş'ta, insanların uzun süre maske takarken kendilerini rahatsız hissettikleri ve nefes alıp verirken güçlükler ve baş ağrıları yaşadıkları bildirilmiştir. Toplu taşıma araçları ve pazar yerlerinin sıklıkla kalabalık olmasından dolayı sosyal mesafe her yerde korunamamıştır. Kayseri ve Kocaeli'nde, katılımcılar, bazı toplum üyelerinin sağlıklı kişilerin virüs kapmayacağından dolayı hastalığı yaymayacağına inandıklarını bildirmiştir. Bir kaç kişi de, COVID-19'un tanrının bir cezalandırması olduğunu ve aslında mevcut olmadığına dair inanışları bildirmiştir. Buna ilaveten, sosyal medyada dolaşan yanlış bilgi ve söylentiler de sağlık hakkında doğru bilgiye erişimi güçleştirmiştir.
"Çok sayıda kişi maskeyi doğru bir şekilde takmıyor. Örneğin, maskelerini çenelerinin altında takıyorlar"
Bağcılar'da bir katılımcı
Kendileri veya aile üyeleri semptom gösterdiğinde ne yapacakları sorulduğunda, katılımcıların çoğunluğu hastaneye gideceklerini (%75,6) söylemiştir. Bu bulgu, yerel toplum (%29,7) ve erkek (%37,4) katılımcılara göre göçmen (%45,2) ve kadın (%38,1) katılımcılar arasında daha yüksek olmuştur. Bu bulgunun, ilk KAP çalışmasına (%78,4) göre ikinci turda biraz daha az olduğu tespit edilmiştir. Diğerleri, kendilerini izole edeceklerini (%34,1), tavsiye almak için doktora başvuracaklarını (%26,0) veya arkadaş ve akrabalarının tavsiyelerine başvuracaklarını (%6,6) ifade etmiştir
"Koronavirüs salgınının ilk aşamalarında, virüse yakalanma korkusuyla birbirlerine selam vermeyen insanlara da şahit olduk. Bugün ise herkes hayat normalmiş gibi hareket ediyor."
İlknur (26), Türk vatandaşı, Kadın, İzmir