Bu değerlendirme çalışması, Toplum Temelli Göç Programları kapsamında, toplulukların COVID-19'a ilişkin bilgi, tutum ve uygulamalarının (KAP) yanı sıra onların bilgi ihtiyaçları hakkında fikir sahibi olmak amacıyla, IFRC desteğiyle, Türk Kızılay tarafından 10 - 26 Kasım 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma Bilgi, Tutum ve Uygulamalar (KAP) değerlendirmesinin ikinci turu olup 20 Temmuz - 12 Ağustos 2020 tarihleri arasında yürütülen ilk turu takip eden bir çalışmadır.
Bilgi- Bu KAP çalışması COVID-19 hakkında toplulukların sahip olduğu bilgi düzeyini ölçmeyi amaçlamaktadır.
Araştırma bulguları, katılımcıların %96.1'inin COVID-19 hakkında bilgi sahibi olduğunu göstermektedir.
Katılımcıların %96.1'inin COVID-19'un hastalığa yol açan bir virüs olduğunu ifade ettiklerine dair ulaşılan sonuç ilk KAP çalışmasında elde edilen bulguya (%96.5) benzer olup topluluk üyelerinin COVID-19 hakkında yoğun bir bilgilendirmeye tabi tutulduklarını göstermektedir. Bununla birlikte, kalan %3,9 ise COVID-19'un bir TV/radyo kampanyası (%2.5) olduğunu düşünmüş veya konu hakkında fikir sahibi olmadıklarını ifade etmiş (%1,1) veya başka bir yanıt vermiştir (%0,3).
Katılımcılar COVID-19 hakkında, semptomları (%82,2), bulaşma yolları (%81,2), hastalıktan korunma yolları (%61.5) ve bulaştığında neler yapılmalı (%40.9) dahil çeşitli bilgiler edinmiştir. Katılımcılar, maskenin nasıl takılacağı (%40,4) veya ellerin nasıl yıkanacağı (%37,3) hakkında bilgilendirildiklerini iletmiş olmakla birlikte bu iki yanıt önceki KAP çalışmasında daha yüksek çıkmıştır (sırasıyla, %55,3 ve %48,5). Katılımcıların bildirdiği diğer bilgiler arasında, kronik hastalığa sahip bireyler veya hamile kadınların karşı karşıya kaldığı riskler (%26,2) ve dezenfektanların nasıl kullanılacağı (%15.8) bulunmaktadır.
Göçmen/ev sahibi toplum üyeleri veya kadın/erkek arasında verilen cevaplar açısından önemli bir farklılık bulunmamıştır. "Diğer" kategorisinde, aşağıdaki yanıtlar kaydedilmiştir: fiziksel mesafenin korunması, dışarıya çıkılmaması veya dışarıda sigara içilmemesi, çocukların virüs taşıyıcısı olabilecekleri, çocukların virüs hakkında eğitilmesi, tehlikeli bir hastalık olması, ev temizliğinin önemi, ihtiyaç duyulan tüm bilgilerin alınmış olması, COVID-19 ile mücadele için para bağışının nasıl yapılacağı. 5 katılımcı, aldıkları bilginin türünü bilmediklerini veya hatırlayamadıklarını ifade etmiştir.
COVID-19'un nasıl yayıldığı sorusu sorulduğunda, çoğu katılımcı, enfekte olmuş kişilerin öksürmeleri veya hapşırmaları sonucu oluşan damlacıklar (%81,3) veya enfekte kişilerle doğrudan temas (%69,1), kirli nesne veya yüzeylerle temas (%68.0) veya kirli ellerle burun, göz ve ağza dokunulması (%51,6) yoluyla yayılabileceğini ifade ederek doğru yanıtlar vermiştir. İlk tur çalışmada daha düşük oranda olan "kirli nesnelere veya yüzeylerle temas" hariç olmak üzere (64.6%) bu yanıtlarda önceki KAP çalışmasına göre önemli bir farklılık söz konusu olmamıştır. Ayrıca, kalan kişiler, bulaşma kaynağı olarak kan nakli (%4,5), hayvanlarla yakın temas (%2.8) ve kirli suları içme (%2.6) yanıtlarını vermiştir.
Bu listede yer verilmeyen diğer yanıtlar: virüs, dikkat etmeyen ve kısıtlamalara uymayan insanlardan, kirlilik, nefes alıp verme (hava yoluyla), kağıt para, diğer kişiler veya hasta olduklarını kabul etmeyen kişiler yoluyla yayılır; virüs kalabalık yerler ve toplu taşıma araçlarında yayılır. İki katılımcı, virüsün yayılmadığını söylemiştir.
Neredeyse katılımcıların tamamı, COVID-19'un ana semptomlarının "yüksek ateş" (%92,3), öksürük (%84,9) ve nefes darlığı (%73,7) olduğunu ifade etmiştir. Bu bulgular, önceki KAP çalışmasıyla benzerdir. Bununla birlikte, “tat veya koku kaybı” önceki tura göre (%31,8) bu turda daha yüksek oranda (%55.8) ifade edilmiştir. Belirtilen diğer semptomlar arasında baş ağrıları (%45,5), kas ağrıları (%42,72) ve ishal (%35,9) bulunmaktadır.
Belirtilen diğer semptomlar: herkese göre farklılık göstermekle birlikte, şiddetli titreme/üşüme, baş dönmesi, baygınlık, yüksek tansiyon, halsizlik, omuz ağrısı, eklem ağrısı, kusma, mide bulantısı, grip semptomları, boğaz ağrısı, kötü ruh hali, yorgunluk, göz kızarıklığı, iştahsızlık, burun akıntısı/hapşırma, beklenmedik semptomlar, ağız kuruluğu, iştah kaybı, bacak ağrısı, sırt ağrısı ve kalp krizidir.
Bu anket bulguları, katılımcıların büyük bir kısmının COVID-19, enfeksiyon semptomları, nasıl yayıldığı, enfeksiyon risklerini azaltma yolları hakkında iyi düzeyde bilgiye sahip olduklarının tespit edildiği OGG'lerle uyum içindedir. OGG katılımcıları, enfeksiyonun en yaygın semptomlarının yüksek ateş, kuru öksürük, koku ve tat kaybı, nefes alma güçlükleri olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte, bu semptomların niteliğinin insandan insana değişebileceğini, bazı insanlar hafif atlatırken diğerlerinde ağır seyredebildiğini ilave etmişlerdir. Virüs, öksürme veya hapşırma sırasında etrafa yayılan damlacıklar veya enfekte kişiyle fiziksel temas yoluyla bulaşabilmektedir. Dar ve kalabalık alanlarda daha hızlı yayılmaktadır.
COVID-19 enfeksiyonuna karşı korunma tedbirleri hakkında, kalıtımcıların büyük bir çoğunluğu, ellerin sabunlu suyla yıkanması (%88,5), dışarıda maske takılması (%82.0), fiziksel mesafenin korunması (%76,4) ve el dezenfektanlarının kullanılması (%57.0) doğru yanıtlarını verirken, iyi bir öksürme davranışına sahip olmak da çok sayıda kişi tarafından bilinmektedir (%40,5). Bu bulgularda ilk KAP çalışmasına göre önemli farklar bulunmamakla birlikte bu seçeneklere verilen yanıtlar ikinci turda az oranda düşük çıkmıştır. Diğerleri, burun ve gözlerle temas edilmemesi (%29,3), enfekte olmuş bir kişinin bakımını yaparken maske takılması (%23,5) ve yüzey temizliği için dezenfektan kullanılması şeklindedir.
Diğer belirtilen korunma tedbirleri: elbiseleri 90 derecede yıkamak, bağışıklık sistemini güçlendirmek, kalabalıklardan kaçınmak, sağlıklı beslenmek, ağartıcı/sirke kullanmak, sigara içmemek, daha fazla su/meyve suyu içmek, kendini izole etmek ve gerekli olmadığı sürece dışarı çıkmamak.
Anket bulguları, katılımcıların enfeksiyon riskini azaltmak için önleyici tedbirler hakkında iyi düzeyde bilgiye sahip olduğunun bildirildiği OGG raporlarını desteklemektedir. Önceki KAP çalışmasında olduğu gibi katılımcılar, COVID-19 ve gerekli tedbirler hakkında öğrendikleri bilgileri aile üyeleri, çocuklar, arkadaşlar ve komşuların yanı sıra Whatsapp grubunda iş arkadaşlarıyla veya sosyal medya üzerinden paylaştıklarını ifade etmiştir.
COVID-19'a ilişkin olarak katılımcılar tarafından bildirilen en popüler bilgi kaynağı Televizyon (%59,9) olup bunu sırasıyla Sağlık Bakanlığı (%30,2), Facebook (%30,2), internet siteleri (%22,0), aile ve arkadaşlar (38,9%) ve sağlık çalışanları (%15) takip etmektedir. Çalışmanın ilk turunda elde edilen bulguların televizyondan sonra gelen en yaygın bilgi kaynağı olduğunu gösterdiği “Sağlık Bakanlığı” seçeneği çalışmanın bu ikinci turuna yeni bir seçenek olarak eklenmiştir. Bununla birlikte, sağlık çalışanlarından bilgiye ulaştığını bildiren insanların oranı, önceki çalışmayla (%31,4) karşılaştırıldığında %15'e düşmüştür. Bildirilen diğer kaynaklar arasında devlet yetkilileri ve sosyal medya kanalları - Türk Kızılay sosyal medya hesapları ve internet sitesi dahil Türk Kızılay personeli ve gönüllüleri vardır.
"Diğer" kategorisinde, aşağıdaki yanıtlar kaydedilmiştir: WHO, internet, YouTube, çeşitli sosyal medya hesapları, gazeteler, Türkiye Koronavirüs Bilim Kurulu , toplu taşıma araçlarında dağıtılan broşürler, telefon, işyeri eğitimleri. 5 katılımcı herhangi bir bilgi kaynağını takip etmediğini söylemiştir.
Anket katılımcılarıyla paralel bir şekilde, OGG katılımcıları da COVID-19 hakkında bilgilere, sosyal medya (Facebook, WhatsApp, Instagram, Twitter, YouTube), başta TRT Haber gibi haber kanalları olmak üzere Televizyon, Sağlık Bakanlığı, gazeteler, internet siteleri, WHO ile sosyal medya kanaları ve Toplum Merkezleri üzerinden Türk Kızılay'dan aldıklarını ifade etmiştir. Ayrıca, broşür, arkadaşlar ve aile, doktorlar, sağlık çalışanları, toplum liderleri, ve Türk Kızılay personeli veya gönüllülerini de belirtmişlerdir. Kilis, Konya ve Sultanbeyli'de, yerel toplum üyesi katılımcılar, çok sayıda insanın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve genç toplum lideri Yusuf Mulla gibi halk figürlerinin paylaştığı bilgilere güvendiğini bildirmiştir.
Önceki KAP çalışmasıyla paralel olarak, bu turdaki OGG katılımcıları ve anket katılımcıları, Facebook kullanımının göçmenler arasında daha yüksek oranda olduğunu (%21.3), Televizyonun, TV programlarının çoğunlukla Türkçe olması ve dil engelinin bulunmaması sebebiyle yerel toplum üyeleri arasında daha ulaşılabilir (%32,0) olduğunu bildirmiştir. Adana'da ev sahibi toplum üyesi katılımcılar, Instagram'ın gençler arasında oldukça popüler olduğunu bildirmiştir.
"Sosyal medyada paylaşılan bilgilere sınırlı internet paketine sahip telefonlarımızla erişmeye çalışıyoruz. Dil bir engeldir fakat bazen kendi dilimize tercüme edilmiş haberler de buluyoruz"
Adana'dan bir katılımcı
Anket katılımcılarının %97.1'i COVID-19 hakkında bilgiye ulaşım konusunda herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarını ifade etmiştir. Bu bulgu, önceki çalışmaya (%95.6) göre daha yüksek olup bugün çok daha az insanın bilgiye erişimde zorluk yaşadığını göstermektedir. Bununla birlikte, zorluk yaşadıklarını ifade eden kişiler (112 katılımcı) açısından, en yaygın dile getirilen engeller, güvenilir bilgi kaynağını bilmemek (%50), sosyal medyayı kullanmamak (%20.5) ve internet bağlantısına sahip olmamak (%11,6) şeklinde sıralanmıştır. Ev sahibi toplum üyesi katılımcıları için başlıca sıkıntı kaynağının güvenilir bilgi kaynaklarının bilinmemesi (%40,2) olarak ifade edilirken, göçmenler için sosyal medyanın kullanılmaması (%13,4) olmuştur. Ancak, erkekler arasında, hem güvenilir bilgi kaynağının bilinmemesi (%29,5) hem de sosyal medyanın kullanılmaması (%11,6) kadın katılımcılara göre daha yüksektir.
"Diğer" seçeneğine verilen yanıtlar: bilgi kirliliği, bilgiden şüphe duymak, mali sıkıntılar, dil engeli, internete erişimde zorluklar.
OGG katılımcısı göçmenler, bazı kurum ve kaynaklar hem Türkçe hem de Arapça bilgilendirme yayınlamalarına rağmen, halen bilgiye erişim noktasında ana engel olarak dili göstermişlerdir. Adana'da katılımcılar, göçmenlerin COVID-19 hakkında bilgi edinmek için Arapça TV kanallarını da izlediklerini söylemiştir. Bildirilen diğer sıkıntılar arasında, internet bağlantısının olmaması, kötü ekonomik koşullardan dolayı internete erişimin sağlanamaması, sosyal medya ve internet sitelerinden bilgi edinmek için akıllı telefona sahip olunmaması yer almıştır. Komşularının ve ailelerindeki okula giden çocuklarının, COVID-19'a ilişkin çeşitli bilgileri Türkçeden Arapçaya tercüme ederek ve açıklayarak kendilerine yardımcı olduğunu belirtmişlerdir. Mardin'de bazı göçmen katılımcılar, STK'ların online toplantılar için kullandığı Zoom uygulamasını kullanırken sıkıntı yaşadıklarını dile getirmiştir. Bağcılar, Ankara ve Konya'da yerel toplum üyesi katılımcılar, göçmenlerin de belirttiği gibi, toplumlarında bilgi edinebilmek için internet erişimi ve akıllı telefona sahip olmayan çok az insanın bulunduğunu bildirmiştir.
Adana'da bir katılımcı "Sosyal medyada paylaşılan bilgilere sınırlı internet paketine sahip telefonlarımızla erişmeye çalışıyoruz. Dil bir engeldir fakat bazen kendi dilimize tercüme edilmiş haberler de buluyoruz. Arapça olmadığı sürece bilgilerden fayda sağlayamıyoruz" demiştir.
OGG katılımcıları, televizyon programlarında paylaşılan COVID-19 bilgilerinin bazen çelişkili olduğunu ve bunun da neye inanacaklarını zorlaştırdığını ifade etmiştir. Buna ilaveten, paylaşılan bilgiler her zaman basit bir dille sunulmamakta ve anlaşılması zor olabilmektedir.
Kocaeli'nde bir katılımcı "TV programlarında paylaşılan bilgilerin zaman zaman çelişkili olabildiğini fark ettik. Örneğin, bir program maskelerin birden fazla defa yıkanarak kullanılabileceğini söylerken diğeri yıkanmaması gerektiğini söylemektedir" bildirmiştir.
"Sosyal medyada paylaşılan bilgilere sınırlı internet paketine sahip telefonlarımızla erişmeye çalışıyoruz. Dil bir engeldir fakat bazen kendi dilimize tercüme edilmiş haberler de buluyoruz"
Adana'dan bir katılımcı
Katılımcıların en güvendiği bilgi kaynakları, Sağlık Bakanlığı (%43,2), Televizyon (%38,6), doktorlar (%19,0) ve sağlık çalışanları (%18,7) şeklinde sıralanmıştır. Diğer kanallar arasında Facebook (%16,4), devlet yetkilileri (%15,1), aile ve arkadaşlar (%21,5), internet siteleri (%13,2) ve Türk Kızılay (%15,1) yer almıştır. Sağlık Bakanlığı ve Televizyon için verilen yanıtlar bakımından göçmenler ve ev sahibi toplum üyeleri arasında önemli farklılıklar söz konusu olmamıştır ve her iki grup da bu kaynaklardan bilgiye erişim sağlamıştır. Bununla birlikte, yerel toplum üyesi katılımcılara nazaran göçmenler tarafından doktorlar (%12.9), Facebook (%13,2), aile/arkadaşlar (%13,4), internet siteleri (%9,8) ve Türk Kızılay (%9,8) en güvenilir kaynaklar olarak daha fazla bildirilmiştir. Çalışmanın ikinci turuna yeni eklenmiş bir seçenek olarak "Sağlık Bakanlığı" hem göçmenler hem de yerel toplum üyelerinin ilk tercihi olmuştur.
OGG'de katılımcılar, güvenilir bilgi kaynaklarının aile, arkadaş, doktor ve sağlık uzmanları, Sağlık Bakanlığı ve diğer devlet kurumları, Türk Kızılay ve Toplum Merkezleri, Muhtarlar, Türkiye Bilim Kurulu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve STK'lar olduğunu bildirmiştir. İlk KAP çalışmasına paralel olarak, Şanlıurfa, Bursa ve Bağcılar’dan katılımcılar, en güvenilir bilgi kaynağı arasında dini liderleri de belirtmiştir. Dini liderlerin başta Cuma hutbesi olmak üzere insanları olumlu davranışa teşvik etmek üzere sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Ankara, Hatay, Gaziantep, Konya ve Kocaeli gibi çeşitli diğer yerlerde, insanların, COVID-19 hakkında bilgi edinmek için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamaları ve Twitter sayfasını takip ettikleri bildirilmiştir. Bağcılar'da, göçmen topluluğu, COVID-19 hakkında bilgi edinmek veya sorular sormak için popüler Arap doktorlara da güven duymuştur.
Katılımcıların büyük bir kısmı, yaşlıları (%84,7) ve kronik hastalığa sahip kişileri (%67,4) COVID-19 bulaşma riskinin en yüksek olduğu gruplar olarak ifade etmiştir. Ayrıca belirtilenler arasında hamile kadınlar (%19,4), sağlık çalışanları (%18,2) ve 5 yaş altı çocuklar da (%11,8) yer almıştır.
Ankette belirtilen diğer hassas gruplar arasında sigara içenler, erkekler, kural/kısıtlamalara uymayanlar, zayıf/bozulmuş bağışıklık sistemine sahip olanlar, sağlık personeli, kamu görevlileri, pazarlarda satış yapan insanlar, 25-40 yaş arası kişiler, yabancılar, yoksul insanlar. On yedi katılımcı, herkesin virüse yakalanma riski altında olduğunu belirtmiştir. Üç katılımcı herhangi bir hassas grup belirtmemiştir.
Önceki çalışmada olduğu üzere, OGG katılımcıları, herkesin enfeksiyon riski altında olabileceğini ifade ederken, özellikle yaşlılar (60 yaş üzeri), kronik hastalık ve zayıf bağışıklık sistemine sahip olanların ise daha yüksek enfeksiyona yakalanma riski altında olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, doktorlar ve sağlık çalışanları, hamile kadınlar, çocuklar, çalışmak için dışarıya çıkan veya toplu taşıma araçlarını kullanan insanlar ve maske takmak, kişisel hijyeni sağlamak veya sosyal mesafeye dikkat etmek gibi korunma tedbirlerini hiçe sayan insanların yüksek düzeyde COVID-19 enfeksiyonuna yakalanma riski altında olabileceğini ifade etmişlerdir. Katılımcılar ayrıca eklemiştir: "COVID-19'dan kurtulmuş olan insanlar da diğer insanlarla eşit derecede enfeksiyon riski altındadır". Hatay'da katılımcılar genç insanların her zaman belirtileri göstermemelerine rağmen hastalığın taşıyıcısı olabileceğini söylemiştir.