Ahmet Haşim Türk tarihinin çok önemli bir döneminde yaşamıştı. Ama yapıtlarında yaşadığı dönemin izleri görülmez. 1885'ten 1933'e kadar, kırk sekiz yıl boyunca neler oldu? Kısaca sıralayalım:

Bu olaylar Ahmet Haşim yirmi üç yaşındayken başlamış, otuz üç yaşında Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine üç yıllık yedek subaylığından sonra, onu, düşman ordularının eline geçmiş İstanbul kentinde, 1920'ye kadar sürecek geçim sıkıntılarının ortasında bırakarak son bulmuştur. 1915'te ölen Tevfik Fikret bu dönemin olaylara karşı sağduyu adına, halkın çıkarları adına sesini yükselten büyük şairidir. Sonraki yılların olayları daha da sarsıcı:

Görüldüğü gibi, Ahmet Haşim'in yaşadığı dönemde Türk halkı çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalmış, bağımsızlığını bütünüyle yitirecek durumlara düşmüş, bir kurtuluş kavgası vermiş, bu kurtuluş kavgasında başarıya erdikten sonra da büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Ne var ki Haşim bir şair olarak bu olaylarla hiç ilgilenmedi. Birinci Dünya Savaşı'ndaki yedek subaylığı dışında, insan olarak da memleketinin kurtuluşunda bir görev almayı düşünmedi. Gazi Mustafa Kemal için yazdığı duygusal övgü yazısı bir yana, Türkiye'nin geçirdiği büyük dönüşüm konusunda görüşlerini ortaya vurmadı. Bu ilgisizlik onun sanat anlayışından olduğu kadar, kişiliğinin özelliklerinden de kaynaklanıyor.