Doktora Sürecine Dair
Doktora sürecinde üç önemli etken vardır. Bunlar birbirinden ayrı ancak birbiriyle ilişkili unsurlardır
a. doktora eğitimini sürdüreceğiniz üniversite
b. beraber çalışacağınız hoca
c. çalışacağınız konu
Öncelikle lisans eğitimini aldığınız yerde mümkünse yüksek lisans veya doktora yapmayın. Okulunuzu değiştirin. Değiştirirken de daha iyi bir okula gidin. Eğer zaten çok iyi bir yerdeyseniz benzer kalibredeki farklı okullara gidin. Farklı okullar demek farklı hocalar, farklı dersler, farklı araştırmalar, farklı tecrübeler demek. Ne kadar çok tecrübe elde ederseniz, sizin için o kadar iyi olacaktır. İyi bir okul aslında çoğu zaman size iyi bir hoca, iyi bir konu, iyi bir etiket, iyi bir eğitim, iyi imkanlar sunar. Dolayısıyla ne kadar iyi bir üniversiteye gidebilirseniz, sizin için o kadar iyi. Ancak az sonra biraz daha detaylandıracağım gibi her şey tamamen üniversiteye bağlı da değildir.
Yurt dışına çıkabilmek oldukça faydalı, bunu doktora eğitimi için çıkamasanız bile post doc sırasında çıkabilmek iyi olacaktır. Post doc, doktora eğitimi sonrasında araştırmacı pozisyonunda çalışmaya denmektedir. Zaten artık çoğu üniversitede çalışabilmek için yurt dışında çalışmış veya eğitim almış olma şartı var. Örneğin İTÜ en az 6 aylık bir yurt dışı deneyimi istemekte.
Doktora sırasında da Erasmus vb imkanlar ile yaz ayları değerlendirilebilir. Doktora eğitiminin ortalama 5 sene sürdüğü düşünüldüğünde, 1 seneye yakın bir zaman rahatlıkla yurt dışında geçirilebilir.
Birlikte çalışacağınız danışman hoca çok önemlidir. Birlikte çalışmayı düşündüğünüz hocanızın mutlaka CV’sine, yayınlarına, projelerine, vb bakın. Yayınlarını scholar.google.com adresinden veya web of science’dan kontrol edebilirsiniz. Sizin doktorada en önemli çıktınız akademik yayınlarınız olacaktır. Bu nedenle hocanın yayınları extra önemli. Aktif araştırma yapan bir hocanın her sene makale basıyor olması gerekir, bir başka deyişle çalışmalarının süreklilik arz etmesi gerekir. Bu sayı branştan branşa değişebilir. Bunu anlamak için benzer konuda çalışan başka hocalar ile karşılaştırabilirsiniz. Sayıdan başka çalıştığı kişiler de önemlidir. Eğer makalelerinde hep aynı kişi (veya kişiler) varsa gördüğünüz çalışmalar hocanın eforundan çok diğer kişinin eforunu da yansıtıyor olabilir. Dolayısıyla aktif araştırma yapan ve düzenli makale basan bir hoca, sizinle de çalışacak ve makale yayınlayacaktır. Aynı düşünce ile aktif bir şekilde araştırma yapmayan, makale basmayan bir hoca, sizinle de makale yayınlamayacaktır! Bunu anlattığım bir toplantıda o sırada Avrupa’nın en iyi okullarından birisinde doktora yapan bir arkadaş kendi hocasının hiçbir şey üretmediğini, ancak bunu o okula gitmeden önce bilmediğini, fark ettiği zaman da artık geç kalmış olduğunu belirtti. Dolayısıyla hocanın iyi bir üniversitede olması, her zaman aktif araştırma yaptığı ve sürekli akademik yayın ürettiği anlamına gelmez. Benzer şekilde çok aktif ve üretken hocalar da düşündüğünüz üniversitelerde çalışmıyor olabilir. Örneğin Yıldız Teknik Üniversitesi'nin değerli bilim insanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer kendi alanında dünyada en çok çalışması olan ve en çok atıf alan hocalardan birisidir.
Çalıştığınız konu çok önemli. Her alanın kendine göre farklılıkları olsa da, ne kadar güncel bir konuda çalışırsanız o alanda yayın yapma ve proje/fon bulma şansınız artmakta. Bu konuda başımdan geçen bir anıyı aktarmak isterim. Doktoraya ilk başladığım zamanlarda (2005 civarı olmalı) aldığım Optimal Control dersinin çok değerli hocası Prof. Dr Mustafa Akan bana bir ders sonrasında hangi konuda çalıştığımı sormuştu. Ben de ona envanter kontrolü üzerine çalışıyorum demiştim. Mustafa hoca da bir süre susup sonrasında "Benim doktora yaptığım zamanlarda (1970-1975 arasını kast ediyor) envanter ile ilgili herşey yapılmıştı. Sen ne yapıyorsun ki şimdi?" diye sormuştu. Ben o zamanlar bu soruya içerlemiş, "Hocam olur mu, yapacak bir sürü şey var" diyerek çalıştığım şeyleri anlatmıştım. Birkaç sene sonra IJPR dergisi Ekonomik Sipariş Miktarı’nın (EOQ-ESM) 100. Yılı nedeniyle özel sayı yayınladığında hocamın o zaman söylemek istediği şeyi çok daha iyi anladım. Bir doktora tezinde konu oldukça önemli. İyi bir hoca sizi iyi bir konuya yönlendirebilir.
Eğer bir şekilde konu bulma işi size kaldı ise yine mümkün olduğunca güncel konularda çalışma yapmaya bakın. Güncel konular bulmanın bir yolu elbette literatür taramasıdır ancak basılmış makalelerin çoğu zaten en az 3-4 sene önce başlamış çalışmalardır. Bu nedenle o alandaki en saygın ve bilinen kongre ve konferanslarda yayınlanan bildiler ve özetler size bir yön verebilir. Bu kongrelerde alanında öncü isimler plenary talk adı verilen konuşmalar yapar ve güncel konulardan bahsederler. Bu konuşmalar da oldukça önemlidir. Yine alanın öncü isimlerinin kişisel web sitelerine gidip son zamanlarda yaptığı konulara bakmak oldukça verimli olacaktır. Genelde uygulamalı konular teorik konulara göre çok daha fazla ilgi çeker ve çalışması daha kolaydır. Ancak bu kolaylık sadece sizin için değildir, herkes için geçerlidir. Bu nedenle uygulamalı işlerde makaleler çok hızlı yayınlanır, dolayısıyla elinizi çabuk tutmanız gerekir.
İyi bir akademik danışman size sadece iyi bir konu bulmakla kalmaz, takıldığınız zaman metodolojilerde yol gösterir, doktoranız bittiğinizde kendi networkü ile sizi bir post doc’a gönderebilir, iş bulmanıza yardımcı olabilir. Bunların belki hepsi olmasa da bir kısmında size destek olabilmesi muhtemeldir.
İyi bir akademisyen her zaman iletişimi iyi bir insan demek değildir. Bir çok makale ve projeye sahip bir akademisyen doktora öğrencilerine kan kusturuyor olabilir: her şey kağıt üzerinde gözüktüğü gibi değildir! Neticede akademisyenler de insandır ve insanların sahip olduğu tüm zaaflara sahiptir. Eğer tez hocanız çalışması zor birisi ise, tüm doktora süreci bir kabusa dönebilir. Bunu öğrenmenin en iyi yolu da yine öğrencilerine sormaktan geçer. Burada özellikle öğrencileri diyorum çünkü insanların farklı alanlarda giydiği "şapkaları" vardır. İyi bir aile babası kötü bir akademisyen olabilir, iyi bir akademisyen kötü bir yönetici olabilir, iyi bir akademisyen iyi bir yöneticiyken kötü bir anne olabilir, vs vs. Yani bir insanın farklı şapkalar altındaki performansı değişebilir. O nedenle iş arkadaşına sorduğunuz bir akademisyen çok övülürken öğrencileri tarafından eleştirilebilir. Bu nedenle bununla ilgili fikir alabilmek için siz de gideceğiniz pozisyonda çalışan kişilerle illetişime geçebilirsiniz.
Tez konunuzu mümkün olduğunca erken belirleyip yeterlilik sınavına gelmeden tezinin %25'ini bitirmeye, hatta mümkün bir makale taslağı çıkarmaya bakın. Çünkü bir konuda çalışmak veya makale hazırlamak birden bire kafanızda yanan bir ışık ile olmuyor, çalışmakla oluyor. Bu nedenle kendi konunuzu ne kadar erken bulup çalışmaya başlarsanız, o kadar çok yol alırsınız.
Burada yazdıklarım mutlaka gerçekleşecektir demek mümkün değil. Her zaman istisnalar olabilir. Eski ve güncel olmayan bir konudan bir çok makale çıkarabilirsiniz, iyi bir hoca ile elektriğiniz uyuşmaz ise hiç bir şey üretemeyebilirsiniz veya güzel bir konu üzerinde çalışırken her şey kötü gider de bir şey üretemeyebilirsiniz. Bunların hepsi doktora sürecinde başınıza gelebilecek şeyler. Ama hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamalı. Neticede doktora yaparak amacımız bilim üretmek ve böylece topluma faydalı bir şeyler sunabilmek. Bunun da tek ispatı makale yayınlamak değil şüphesiz. Bu nedenle akademik çalışmalarınızı yaparken mutlaka topluma olacak faydayı öncelemek en değerli kıstas olmalı.
Doktora sırasında doktora sürecini sorgulamak hemen herkesin başına gelen bir şey. Eğer sorguluyorsanız bilin ki bu konuda tek değilsiniz!
Doktora sırasında iki danışman (danışman + eş danışman) ile de çalışabilirsiniz. Bunun avantajlar oluyor. Neticede size ışık tutacak iki kişi olacak. Yukardaki tüm avantajları ikiyle çarpabilirsiniz. Dezavantajı olarak aklıma gelen sadece ikisinin de istediği şeyler bazen çelişecek şeyler olabiliyor, ikisinin de gönlünü yapmak bazen zor olabilir. Ama avantajları dezavantajlarından daha fazladır.
Tezin amacının bilimin sınırlarını, az da olsa, genişleten bir konuda olması gerekir. Ancak tez konusunu seçerken 'ben bu tezi bitirirsem Nobel alma yolunda mesafe alırım' iddiasında olmamak gerekir. Birincil öncelik tezin bitirilmesi olmalıdır.
Tez konusu ve danışman belli olunca danışmanla birlikte detaylı bir plan yapılmalıdır ve plana mutlaka uymak gerekir. Bütün projeler gibi tez de belirsizlik içerir ancak plan yapılmadığı takdirde doktora mutlaka yasal sürenin sonuna kadar uzar. Planlı ve disiplinli çalışma başarının ön şartıdır.
Bu yola giren tüm arkadaşlara başarılar dilerim. Takıldığınız bir yer olursa veya bir geri bildirim vermek isterseniz mguler@itu.edu.tr adresinden bana ulaşabilirsiniz.