İnanmadım ki
Siyasiler nutuk attılar,inan ki.
Siyasetçiye,ben inanmadım ki.
Geldiler,gittiler,hep aynı sanki.
Çok konuştular inanmadım ki.
Meclise gitmeden,yol yaptılar.
Peş peşe fabrikalar kurdular.
Çok insanı hayalen işe aldılar.
Çok konuştular,inanmadım ki.
Fabrikayı sattı,işe yaramaz dedi.
Sattığı fabrikayı iki,günde yedi.
Yabancılar alsın,bana ne? ,dedi.
Bunlara ben hiç inanmadım ki.
Vatanı satmışlar yabancılara.
Para gelecekmiş şimdi onlara.
Düşündüm ne desem bunlara.
Çok anlattılar,inanmadım ki.
Kimi PKK,kimi Türban dedi.
Kimi çay içti,kebap yedi.
Kimi vatan sattı,satın aldı.
Vekillere,inanmadım ki.
Çocuklar öpüldü,şeker alındı.
Şenlik vardı,uçanlar balondu.
Fakir köylüde orada bulundu.
Mazot yalanına,inanmadım ki.
Kömür dağılmış,alamadım ki.
Kart alamadım,aylar oldu sanki.
Düşündüm,dilenciyim,inan ki.
Vekillere hiç inanmadım ki.
Oy vercağım,zengin olsun.
Gelir,bize nutuk atar,sağolsun.
Vermeye alıştık,al senin olsun.
Geri dönecağına,inanmadım ki.
Türk askeri parasızdır,fakire.
Vekilin çocuğu,gitmez askere.
Ölüm mukadder,vuran,kefere.
Avrupa dediler,inanmadım ki.
Zam geldi,bir şey alamadım.
Eve gittim,gizli gizli ağladım.
Yine kaçak bir sigara yaktım.
Zam yokmuş,inanmadım ki.
Mahsul tarlada,satamadım ki.
Buğday,ekmek alamadım ki.
Tüpgaz artmış,uçurum san ki.
Zam yokmuş,inanmadım ki.
Emekli ekmek bulamaz.
Et pahalı,kimse alamaz.
Nutuk atın kimse inanmaz.
Sana ben,inanmadım ki.
Sen konuş oyları çürütecağım.
Ben artık,sokakta dolaşacağım.
Böyle giderse,oy vermiyecağım.
Oy alacaklara inanmadım ki.
Vekil,iki yılda olur,olur emekli.
On kat maaş alır orası besbelli.
Şimdi soyanlara,ne demeli? .
Hep nutuk attılar,inanmadım ki.
Gelen gideni aratır,derler.
Vekiller adil,ahkam keserler.
Oyu almadımı bana küserler.
Nutuk atanlara,inanmadım ki.
Vekiller hata yapmazmış.
Dokunmazlık zırhı varmış.
Halkın çoğu müslümanmış.
Sen nutuk at,inanmadım ki.
Başı örtülü,gezmek,yasak.
Büyük suç,namaz kılmak.
Kur’an bunları çarpacak.
Sen nutuk at,inanmadım ki.
Türban’a yasak diyen vekiller,
Seçim zamanı,Rozet Taktılar.
Çarşaf suç değildir,dediler.
Yalancı Vekillere İnanmadım ki.
Yetim malı yiyenlere.
Şarap içip gezenlere.
Garip,Fakirleri ezenlere.
Lanet olsun,inanmadım ki.
Para yoksa,borç alırlar.
Ben öderim,onlar yerler.
Enkaz almıştık,derler.
Desinler,inanmadım ki.
Hain Yahudiyle dostluk olur.
Hıristiyanlar bize amir olur.
Hans başkan,yardımcı olur.
Özgürlüğüme inanmadım ki.
Hıristiyan,Yahudi değilim ben.
Vatanın asıl sahibi müslüman.
PKK dediğin? ,varmıdır bilen? .
Vekillere hiç inanmadım ki.
Dilenmek için geçtik sıraya.
Alışmışız,varlık içinde yokluğa.
Hayır dedik Avrupaya,papaya.
Yalancı vekillere inanmadım ki.
Bütün vekiller aynı değil,ancak.
Mecliste vicdan yerine,parmak.
Söz sahibi olur,ne konuşsak.
O parmaklara inanmadım ki.
Mehmet Selim Polat
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp?sair=59890&siir=1137630&order=oto
لم أكن أعتقد أن
وألقوا خطبا سياسية نعتقد ذلك.
للسياسيين ، أنا لا يعتقد ذلك.
وجاء وذهب ، ودائما في نفس الصفقة.
كانوا يتحدثون أيضا لا يعتقد ذلك.
دون الذهاب الى البرلمان ، وبالطريقة التي يتصرفون بها.
مصانع أقيمت لهم بعد الصيد.
كثير من الناس حلم الوظيفة.
كانوا يتحدثون أيضا ، لم أكن أصدق ذلك.
بيعت لمصنع ، لا تنجح.
مصنع لبيع اثنين ، وسبعة أيام.
تأخذ الأجانب ، ما لي؟ ".
هذه لم أكن أعتقد أن أي وقت مضى.
الفاتان تم بيعها للأجانب.
الأموال القادمة إلى الآن.
إذا ما كانوا يعتقدون.
وقال متعددة ، لم أصدق ذلك.
نحو حزب العمال الكردستاني ، وقال بعض العمامة.
بعضهم يشرب الشاي ويأكلون كباب.
تباع بعض البيت ، اشترى.
والمحامي لا يعتقد ذلك.
تقبيل الأطفال والسكر وردت.
وكان المهرجان قد ترفع البالون.
الفقراء القرويين وجدت هناك.
البنزين على الكذب ، لم أصدق ذلك.
الفحم مبعثرة ، لا يحصل ذلك.
أنا لا تحصل على البطاقة ، في حال وقوعها.
كنت اعتقد ، متسول ، وأعتقد أن.
وكلاء لا يعتقد أي من ذلك.
لقد صوت ، كنت غنيا.
الإيرادات يسند لنا كلمة ، وذلك بفضل.
لكنا ، من الحصول عليها.
نعود إلى الوراء ، لم أصدق ذلك.
العسكرية التركية حر الفقراء.
وكلاء للأطفال ، لا يذهبون إلى الجيش.
وفاة الموجهة ، وضرب الكافرين.
وقال إن أوروبا ، لم أصدق ذلك.
يأتي تكملة قناة ، وأنا لا تحصل على أي شيء.
عدت إلى المنزل ، بكى سرا.
ومع ذلك ، كان التسرب الحرق بالسجائر.
انه لا يستطيع رفع لم أصدق ذلك.
المحاصيل في الحقول ، والتي لا تبيع.
القمح ، والخبز ، وهذا لا يحصل.
وزاد البنزين ، وأعتقد أن هذه الفجوة.
انه لا يستطيع رفع لم أصدق ذلك.
التقاعد لا يمكن العثور على الخبز.
أن تكون مكلفة ، لا أحد يستطيع أن يأخذ.
كلمة واحدة لا يؤمن.
وأنا شخصيا لا يعتقد ذلك.
عليك التحدث صوتا التعفن.
وانا الان سوف يتجولون في الشوارع.
اذا استمر هذا الوضع ، لن أصوت.
لم أكن أصدق أن التصويت.
وزير العدل ، وسيتم في غضون عامين ، وسيتقاعد.
ومن الواضح أن يستغرق عشرة أضعاف الراتب.
الآن لفول الصويا ، فماذا يكون؟ .
انه دائما كلمة لم أصدق ذلك.
مكالمة واردة وسوف تذهب ، يقولون.
وكلاء ونزيهة ، والقاضي بقطع.
لا يحصل على بالإساءة لي.
في ذلك الخطاب ، لم أصدق ذلك.
وكلاء ويخطئ أبدا.
وقد تطرق مقاومة الدروع.
معظم السكان من المسلمين.
في خطابك ، لم أصدق ذلك.
كبار ضمنا ، على السفر ، وممنوع.
الأمم الجريمة ، للصلاة.
سيكون صدمة لهم.
في خطابك ، لم أصدق ذلك.
وقال ممثل للحظر عمامة ،
وقت الانتخابات ، وكانت الشارة تاك.
ورقة ليست جنائية ، وقال.
وكلاء لا يعتقد أن للكذاب.
السلع اليتيمة للأكل.
الذي يشرب الخمر والسفر.
ومن الغريب أن الذين قهر الفقراء.
اللعنة ، أنا لا أعتقد ذلك.
المال لا وجود لها ، ويمكن الاقتراض.
وسوف تدفع لهم في المكان.
وقد وردت من الحطام ، ويقولون.
اسمحوا دي ، لا نعتقد ذلك.
هاين هو الصداقة مع اليهود.
المشرف لنا المسيحيين.
هانز رئيس سيساعد.
لم أكن أعتقد أن لي الحرية.
المسيحية ، وأنا لست يهوديا.
المالك الأصلي المسلمين الوطن.
حزب العمال الكردستاني أيضا؟ ، والمعرفة؟ .
وكلاء لا يعتقد أي من ذلك.
علينا ان نأخذ في حين أن التسول.
وقد تعودنا ، في حالة عدم وجود أصول ل.
قلنا لا لأوروبا ، والبابايا.
ممثل كاذب لا يعتقد في ذلك.
جميع وكلاء ليست واحدة ، ولكن.
والضمير في الجمعية العامة ، بدلا من أصابعك.
هذه ، فإن ما نحن نتكلم.
أصابعه لا يعتقد في ذلك.
ابن حاميد محمد سليم بولات