Çorumlu Halk Ozanları
ÇIRAKMAN Hüseyin. Aşık (Körkü Köyü/Sungurlu/Çorum 1930 - )
AŞIK Haydar (Isacı Köyü/Alaca/Çorum 1894 – 1986)
AYHANî Abidin. Aşık (Mislerovacığı Köyü/Çorum 1956 - )
ERDOĞAN Ali İhsan. Aşık (Haydar köyü/Alaca/Çorum 1954 - )
ERDOĞAN Eşref. Aşık (Haydar Köyü/Alaca/Çorum 1941 - )
GÜVENDİK Murat. Aşık (Keller Köyü/Sungurlu/Çorum 1943 - )
KARDAŞ Hamdi. Aşık (Turgut Köyü/Çorum 1940 - 1987)
KOYGUN Müslüm. Aşık (Mislerovacığı Köyü/Çorum 1956 - )
ÖRGEL Salim. Aşık (Çayköy/Çorum 1930 - 1990 )
ÖZTÜRK Ali Rıza . Aşık (Hamdi Köyü/Çorum 1948 - )
PİROĞLUFikret. Aşık (Kalecik köyü/Mecitözü/Çorum 1926 – Çorum 1985)
SALA Kerem. Aşık (Şekerhacılı Köyü/Sungurlu/Çorum 1924- )
SAYDAM Selami. Aşık (Dodurga 1936 - )
SEYDİ Baba. Aşık (Çanakçı Köyü/Çorum 1928 - )
SÜRMELİ CAN. Aşık. Asıl adı:Yosma Sürmeli (Alancık Köyü/Mecitözü/Çorum 1962 - )
ŞAHADOĞRU Aşık Şekip. Aşık (Evciortakışla Köyü/Çorum 1932 - )
UCAR, Hayri. Aşık (Çorum 1933 - )
URFANî. Aşık. Asıl adı Gazi (Kemallı Köyü/Sungurlu/Çorum 1939 - )
Amacım, ozanları ve eserlerini en doğru şekilde sizlere tanıtmaktır. Bu şekilde, toplum olarak hergün biraz daha uzaklaştığımız
öz kültürümüzün hakettiği şekilde benimsenmesini ve bu büyük kültür kaynağına sahip çıkılması konusunda,
çağınsan sorumlu bir ozan olarak üzerime düşen görevi yaptığıma inanıyorum.
Hüseyin Çırakman
SEYDİ Baba ( Seydi Bektaş )
Aşık Seydi Baba 1928'de Çorum Merkez Çanakçı köyünde doğmuştur.
Çorum'da Belediye'de bahçıvanlık yapan Seydi Baba, emekli olmuş yine bahçe işleriyle uğraşmaktadır.
Seydi Baba'nın aşık geleneğine uygun hece vezinle yazılmış bir çok şiirleri var.
Çorumlu Halk Ozanları - Hüseyin Çırakman, Alev Yayınevi, Birinci Basım: Mart 1992, s.255
Kurbanlara Bak (Bizi Çağırdılar)
Bizi çağırdılar kalkıp gitmeye
Peşimize düşen kervanlara bak
Hakikat elinin yolun gütmeye
Önümüze tuzak mevranlara bak
Kerbela'nın bir ismi de Ninova
Kervan kalktı boşta kaldı bu yuva
Okuyup da kabul olmayan dua
Küfeden yazılan fermanlara bak
Cennet imiş müminlerin durağı
Hu deyince yakın eder ırağı
Gökten indirdiler yeşil burağı
Kerbela çölünde kurbanlara bak
Çok ağlayıp gözyaşları dinmeyen
İkrar verip ikrarında durmayan
Susuzlara bir damla su vermeyen
Fırat çağlar gider ummanlara bak
Ah eyleyip bir kararda durunca
Dar gününde çabuk gelip erince
İsteyenin muradını verince
Şahı evliyalar merdanlara bak
Seydi Baba der ki bir cuma günü
Mazlum ehlibeytin çıkmıyor ünü
Dedem ki hedaye verdiydi bunu
Şişe toprak dolu alkanlara bak
Aşık Seydi Baba Çorum
Çorumlu Halk Ozanları - Hüseyin Çırakman, Alev Yayınevi, Birinci Basım: Mart 1992, s.259
Ovasıyla Yaylasıyla Yarışır
Ovasıyla yaylasıyla yarışır
Haritada belli yeri Çorum'un
Aslı nesli Türktür Türkçe konuşur
Tarih boyunca dili Çorum'un
Dört dağların eteğine kurulmuş
Dalı kolu her tarafa sarılmış
Çorum ismi Battal Gazi verilmiş
Asıl ismi Urum ili Çorum'un
Çok yerinde hazineler doludur
Türbeleri peygamberin koludur
Doğu batı Karadeniz yoludur
Dört bucağı gider yolu Çorum'un
Çoktur yaylaları çadırlar konar
Sabah akşam orda turnalar döner
Tatlıdır suları içenler kanar
Kösedağı'ndadır gölü Çorum'un
Kamyon kamyon buğdayları çekilir
Kiremiti Avrupa'ya satılır
Festivale her ülkeler katılır
Kovanda doludur arı Çorum'un
Yapıldı fabrika bacası tüter
Çıkan çimentosu dünyaya yeter
Bağında bahçede bülbüller öter
Burcu burcu kokar gülü Çorum'un
Kızılırmak etrafından yollanır
İlk ballarda bağı bahçe güllenir
Leblebisi her tarafta dillenir
Üzümü şerbeti dolu Çorum'un
Kışı azdır ama Erzurum ayar
Aşıkların çoktur iyisin sayar
Haftanın başında yağmuru yağar
Zahmeriye benzer yeri Çorum'un
Seydi Baba her gördüğün yazarsa
Adım adını her semtini gezerse
Sondaj vurup kuyuları kazarsa
Yeraltı ırmağı dolu Çorum'un
Aşık Seydi Baba Çorum
Çorumlu Halk Ozanları - Hüseyin Çırakman, Alev Yayınevi, Birinci Basım: Mart 1992, s.256-257
Orman (Kadife Gibidir Dalı Yaprağı)
Kadife gibidir dalı yaprağı
Yeşillere bürünüyor bu orman
Var olsun taşı ile toprağı
Hisar gibi görünüyor bu orman
Hem fakiri hem zengini ağları
Ayva turunç yetiştirir bağları
Sıra sıra görünüyor dağları
Şarktan garbe geriliyor bu orman
Seher vakti burcu burcu kokuyor
Türlü kuşlar dallarında ötüyor
Şırıl şırıl berrak suyu akıyor
Dost diyene sarılıyor bu orman
Çok mahlukat duldasında gizliyor
Bol rahmet yağmasını gözlüyor
Kessen yaksan gene senden bezmiyor
Balta ile kırılıyor bu orman
Yayları ovası neresi
Sürü sürü koyun eğler burası
Orman yanar sızılıyor yarası
Sofra gibi seriliyor bu orman
Rüzgar eser yapraklan dil verir
İsteyene deste deste gül verir
Seydi Baba mehtettiğin el verir
Dost diyene sarılıyor bu orman
Aşık Seydi Baba Çorum
Çorumlu Halk Ozanları - Hüseyin Çırakman, Alev Yayınevi, Birinci Basım: Mart 1992, s.258
Gönül çok büyüdü sığmaz kabına
Dünyayı elinde tutmak istiyor
Açıpta germiyor kendi babuna
Çifte zarı elde utmak istiyor
Gine havalandı hiç inmiyor yere
Sanki ders veriyor bir bakar köre
Tapulu mülkünü yapıyor mere
Kendi hududuna katmak istiyor
Böyle olursa çok çekerim dilinden
Bir fiske koparmam senin gülünden
Ölsem kurtulamam senin elinden
Gelipde salımdan tutmak istiyor
Üstüme yürüdü baran kış gibi
Seçemiyom hayel gibi düş gibi
Yavru şahin cınnağında kuş gibi
Tüğlü tozaklıca yutmak istiyor
Yeter artık yeter sende inersin
Atdan iner bir eşeğe binersin
Ziya vermez elde sönük fenersin
Mazotsuz benzinsiz yakmak istiyor
Seydi dede derki yolunu ara
Eveli ahiri hep yüzünüz kara
Sanmaki kıymetin ediyor para
Beş kuruşa bile satmak istiyor
Postacı bile mektubunu almıyor
Üstü damgalanmış pul olmayınca
Arı bile boş kovana girmiyor
Tıklım tıklım dolu bal olmayınca
Her tabib yarana melhem olamaz
Susamışsın bir damlacık veremez
Kuru çeşmelerden kabın dolmaz
Bahri umman gibi göl olmayınca
Çökmüş kara duman kalkmıyor
Evlatların hiç sözünü tutmuyor
Bülbül bile dertli dertli ötmüyor
Bahçenizde gonca gül olmayınca
Kırklar makamına anda giremen
Perde gözlerinde eri göremen
Bel bağlayıp divanına duraman
Bükülmüş kementin dal olmayınca
Seydi dede çok ağladı gülmüyor
Çeşmin yaşı revan oldu dinmiyor
Çağırdığın zaman pirin bile gelmiyor
Asvaltlanmış güzel yol olmayınca
Yeni yılım sefa ile gelirse
Bu senede seviyoruz biz seni
Tatlı geçim bol rahmet verirse
Her gönülde övüyoruz biz seni
Yeni yılım al baharlı yaz ola
Meyve dolu buğday dolu güz ola
Sen gidince gelen yılım tez ola
Dört gözünen bekliyoruz biz seni
Çok vaadler sözlerinde dursaydı
Gözlediğim yerli yerin bulsaydı
Fakirlerin yüzü bari gülseydi
Koynumuzda saklıyoruz biz seni
Ana Baba Kardeş rahat olursa
İstediği yerli yerin bulursa
Orta direk bel vermeden durursa
Bu senede yokluyoruz biz seni
Yeni yılım çok hayırlı gelirse
Söylediği sözlerde durur ise
Sağı solu aynı gözde görür ise
Her davete okuyoruz biz seni
Yeni yılım çok hışımlı atılma
Böyle olursa halk içine katılma
Kumaş gibi elden ele satılma
Her tarafda dokuyoruz biz seni
Yeni yılım bu senede gülmedin
Çok azgınsın hiçde iyi gelmedin
Fakirlerin hiç hallerin bilmedin
İyi düşün atıyoruz biz seni
Çok atıyorsun on ikiden vurmadın
İkrar verdin ikrarında durmadın
Hiç bir zaman memurlara gülmedin
Böyle olursa boşuyoruz biz seni
Her şey ateşlendi böyle gidiyor
Zam üstüne zam geliyor ye diyor
Seydi dede bu işlere dur diyor
İyi düşün satıyoruz biz seni
Trafik kanunu geride kaldı
Şoförün kafası daldı geliyor
Virajı geçerken dereye doldu
Derenin dibini buldu gidiyor
Yolcuyu alınca düzüldü yola
Gereken yerde vermiyor mola
İşaret vermeden giriyor sola
Dere tepe dümdüz oldu gidiyor
Koca tırda ipe sapa gelmiyor
Küçükleri hiçde gözü görmüyor
Üç beş kişi ezmiş yolda durmuyor
Ana baba saçın yoldu gidiyor
Para ile çok ehliyet alındı
Bu kimseler halk içine salındı
Gerçektende her yerlerde görüldü
Çok evler harap oldu gidiyor
Yunan harbinden fazla oluyor
Günde elli yüz kişi ölüyor
Gazeteler bunu ilan veriyor
Çok gelinler hasret kaldı gidiyor
Simsarlar düdüğü çalıyor böyle
Otur efendim sen biyol şöyle
Eşinle dostunla helallık eyle
Zavallı fakiri buldu gidiyor
Atom bombasını ileri geçti
Aynı seyatdan bak kimler göçtü
Ecel şerbedini vadesiz içti
Seydi dede haberi verdi gidiyor
Bugün yeni dostları gördüm
Doldurmuş badeyi al dedi bana
Selamını alıp yanına vardım
Düzenledim sazı çal dedi
Çaldığım zamanda sazım öterse
Çağırdığım yerlerde gelir yeterse
Şu garip gönlümde bülbül öterse
Viran bahçelerde kal dedi bana
Muhabbetin kapıların açtılar
Yer yüzüne bol rahmet saçtılar
Günahlının günahından geçtiler
Kendinede sahip ol dedi bana
Şiddet idristen kaftan getirdi
Getirdide hak cemine yetirdi
Kendi cenazesin kendi götürdü
Ölmeden evvel öl dedi bana
Seydi dede sana mühüp yarısı
Çağırdığın yerde gelip bulursa
Pirim rehberim memnun olursa
Aşkın deryasına dal dedi bana
Rüyamda gördüm pirimi
Durur Cennetde Cennetde
İstiyenin yerlerini
Verir Cennetde Cennetde
Hesaplar verilir orda
Allah bizi koyma darda
Pirim diye çağır burda
Görür Cennetde Cennetde
Mümün müslüm hep dirilmiş
Nasib gısmetler verilmiş
Kıldan bir köprü kurulmuş
Yürür Cennetde Cennetde
Orda nara atılırsak
Hak nizamda tartılırsak
Şeytanlara katılırsak
Çürür Cennetde Cennetde
İyi çağır erden pire
Gönlümüze gelmez hile
Seydi dede elim ere
Verem Cennetde Cennetde
Sana bir isim vereyim
Çok ötüyon dertli sazım
Sen ötdükçe ben güleyim
Okuyorsun dertli sazım
Bir uzunca kolların var
Çok yareli dillerin var
Has bahçede güllerin var
Kokuyorsun dertli sazım
Hoca gibi verin ezan
Çoktur kulağında düzen
Çocuk gibi kolda gezen
Yatıyorsun dertli sazım
Sanki deryalarda kayık
Bazı serhoş bazı ayık
Döşün tahta için koyuk
Ötüyorsun dertli sazım
Yedi iklim çar köşeli
Çok meylisin var şişeli
Göğsünde teller döşeli
Şakıyorsun dertli sazım
Seydi dedeye sen yarsin
Çağırdığı yerde varsın
Bilmez inkarlara lalsın
Atıyorsun dertli sazım
Tecelli defterim kara yazılmış
Gine kader beni bulduktan sonra
Besbelliki benim derdim azımış
Dermansız dertlere saldıktan sonra
Felek kırdı kanadımı kolumu
Lal eyledi ağzımdaki dilimi
Zalim kesdi dosta giden yolumu
Herkes muradını aldıktan sonra
Sende kul eyledin beni kullara
Yalın ayak düşürünce yollara
Mecnun gibi saldın kanlı çöllere
Fermanı eline aldıktan sonra
Seydi dede derki turap olursun
Aç gözünü dört köşeyi görürsün
Her isteğin tekce tükce verilsin
Dost ağlayıp düşman güldükten sonra