Dostlar,
burada köylülerimizle ilgili hikayeleri, fıkraları ve öyküleri yayınlıyoruz.
Bildiğiniz ve duyduğunuz varsa iletişim adresine gönderin yayınlayalım.
Uyutan muska
Eskiden yaşlı insanlarımız köy odaları önlerinde buluşur sohbet ederler,yoruluncada oturdukları minderlerde kısa uykular uyurlardı
bunun sonucu olacakki bazıları gece uyuyamazlarmış.
Bunlardan birisi Çayanın Ahmet olarak bildiğimiz Ahmet Yağar bir gün Hamocanın oğlu (Rıza Kayar) hafıza geceleri uyuyamadığını anlatır ve
bir muska yazmasını ister, o’da tamam Ahmet emmi yazıyım der.
Hafız bir parça kağıda yazar, üçgen şeklinde katlar ve Ahmet emmiye verirken kulağına fısıldar: Ahmet emmi yalnız bugün akşama kadar uyuma
yoksam tılısımı bozulur geçmez der.Ahmet emmide hafızın dediğini turar günüz hiç uyumaz.
Akşam yatağa giren Ahmet emmi hiç uyanmadan bir güzel uyur ve sabah dinç kalkar.Sabah kahvaltısında çorbalarını içerken oğlu Rıza’ya anlatır:
Bu gece iyi uyudum Hafız’ın muska işe yaradı der.
Oğlu Rıza baba verde bir muska’na bakayım der ve içindeki yazıyı aynen şöyle okur:
Gündüz yatma gece yat uyursun kat kat
iyi iyi der, hiç çaktırmadan muska’yı katlar babasına geri verir.
Tereyağlı çivi
İmirzeğal'in Hüseyin(Hüseyin Zorlu) bir gün asker arkadaşının köyüne, evinin çatısını tamire gider.
Asker arkadaşı, hanımına iyice sıkı sıkı aldanmaması için öğüt verdikten sonra şehire alışverişe gider.
Bir kaç saat sonra Hüseyin usta kendi kendine tüh, tüh, vah, vah diye mırıldanmaya başlar ve nitekim bir mütdet sonra evin hanımı işitir.
Evin hanımı: Ne oldu Hüseyin ağabey?
Hüseyin: Sorma bacı yüreğim parçalanıyor çiviler geçmiyor yağı eksik baksana bükülüyor.
Bir kaç çiviyi evin hanımının gözü önünde çakarken kasıtlı büker ve yine tüh, tüh, vah, vah der.
Evin hanımı Hüseyin ustanın çivileri çakamadığını görür ve şaşırır.
Hüseyin: Aslında tereyağı olsada biraz kızartsak rahat geçerdi, diye mırıldanır.
Evin hanımı: Var var ağabey, çivileri ver ben az kızartıp getireyim der.
Evin hanımı çivileri kızarta dursun, Hüseyin usta sessiz gülmekten nerdeyse bayılır.
Az sonra tereyağında kızartılmış çiviler gelir ve Hüseyin usta tüm çivileri bükmeden çakar bunu gören ev hanımı sevinir.
Neyse zaman geçer öğle sonu olur Hüseyin usta işi bitirir ve paydos edip evine gider.
Akşam asker arkadaşı şehirden döndükten sonra yapılan işe bakar ve güzel olmuş eline sağlık Hüseyin usta der-ken !
Hanımı: Sorma bey azdaha iş yarım kalacaktı, çiviler bükülüyordu eğer tereyağında kızartmasaydık iş bitmeyecekti Allah razı olsun
Hüseyin ağabeyden der.
Ağır misafir
İlk Radyo'yu bizim köyde İmirzeğal almış.
İmirzeğal'in Hüseyin(Hüseyin Zorlu) eskiden herkeste bulunmazken, onların bataryalı Radyoları varmış.Her gün türkü saatleri gelince radyo'nun
sesini açar tüm köylüye dinletirmiş.
O zaman radyo'yu tanımayan bir yaşlı kadın Hüseyin'in evinde misafir sanatçı insanların olduğunu ve onların canlı canlı söylediğini düşünürmüş.
Bir gün Hüseyin'e rast gelmiş, oğlum misafirleri bir günde bize getir bizdede türkü söylesinler demiş.
Hüseyin: Tamam getiririm amma, onlar ağır misafir türlü türlü yemek ve içki isterler.
Yaslı kadın: Olsun ben hazırlığımı yaptıktan sonra sana haber veririm.
Yaşlı kadın bir gün misafirleri getirmesi için Hüseyin'e, oğlum filanca gün getir demiş.
>Eskiden, yabancı misafir geldiği zaman, erkeklerle evin erkekleri, kadınlarla evin kadınları ilgilenirdi.<
Hüseyin radyo'da türküler başlamadan önce yaşlı kadının evine gider tüm hazırlıklarını tamamlar ve evde erkeklerin olmadığından misafirlerle
ilgilenmekte Hüseyin'e düşer.
Yaşlı kadın oda kapısından Hüseyin'e al şunları der ve Allah ne verdiyse yiyecek ve içecekleri içeri verir ve derki: Oğlum misafirler kusurumuza
bakmasın der.
Hüseyin içeride türkü saatleri başlayınca radyo'yu açar ve Allahın verdiğini yer içer.
Yayın bitince radyo'sunu toplar gider.
Uyuz
Hüseyin usta, bir köye o köyün muhtarı tarafından çağrılır.Akşam köye varan Hüseyin usta bir köyodasında misafir edilir.Yemekler yenir,
çaylar içilir sofra toplanır muhtar ve beraberindekiler artık biz gidelim derler ve kalkarlar.
Yalnız Hüseyin usta tek başına kalmaz, odada bir misafir daha kalır.Odada bir yatak vardır, bu durum Hüseyin ustanın pek hoşuna gitmez.
Neyse uyumak için yatağa girerler.
Hüseyin rahat edemez ve çözüm yolu arar.Ve Hüseyin usta yatakta kaşınmaya başlar ve durmak bilmez, öteki misafirde aynı yatakta yattıkları
için bir türlü uyuyamaz ve Hüseyin ustadan kaşınmamasını rica eder.
Hüseyin usta: Kusura bakma arkadaş bende uyuz var bir türlü çaresini bulamıyorum der.
Uyuz kelimesini duyan adam yataktan hemen fırlar çıkar.Zavallı adam sandalyede sabahlar ve Hüseyin usta rahat bir uyku çeker.
Gozer deliğinden geçen Rende
Hüseyin usta'nın başka köydeki akrabalarının, uyanık geçinen bir gelinleri varmış.
Hüseyin ustayı tanıdığı için hiç aldanmıyacağını zannedermiş.Bir gün Hüseyin ustaya işleri düşer ve çalışmaya başlarlar.
Akşam üyerine doğru Hüseyin usta bir telaşe koparır,rendeyi bulamıyorum gören varmı ve aramaya başlar ve diğerlerinde aramasını söyler.
Her taraf aranır bir türlü rende bulunamaz.Hüseyin usta: geline, kızım birde şu gübür yığınını gozerle elesek belki ordadır der.
Yorgun gelin uyanamaz ve gübür yığınını gozer'le eler ve bulamazlar.
Hüseyin usta gizlice elenmiş gübür'ün içine eli ile saklar ve karıştırırken bulur.
Kızım bu rende gozer'in gözünden kaçtıda senin gözünden nasıl kaçtı der.
Gelin uyanır ama iş işten çoktan geçmiştir.