BİZ KİMİZ? / WHO ARE WE?
Bizler Hisar Ortaokulu HISAR STEM: Science Sparks Kulübü GSL/WWF/Eko Okul takımı öğrencileri olarak geri dönüşümle ilgili farkındalık yaratmak amacıyla tıbbi atıkların doğru bir şekilde kullanımı ve geri dönüşümünün insan ve doğa hayatına olan katkıları hakkında bilinçlendirme projesi yapmaya karar verdik. Bu sebeple okulumuzda ‘’The Planeteers’’ adlı bir takım oluşturarak ‘’Recycle the World’’ adlı bir proje başlattık.
Hedefimiz sadece tıbbi atıkların doğru şekilde kullanımı ve geri dönüşümü değil. Bizim hedefimiz geri dönüştürülebilen tüm atıklarda bir fark yaratarak sahip olduğumuz doğal hayatı koruyup ülkemizin ve dünyanın geri dönüşüm becerilerini, geri dönüşüm oranını yükseltmek ve herkesi daha bilinçli hale getirmektir. Öğretmenlerimizin de katkıları sayesinde proje konumuz hakkında detaylı bilgi edindik ve proje takımımız ile yaptığımız araştırmalar sonucu sosyal sorumluluk projesine başvurduk. Projemizde farklı etkinlikler yaparak mümkün olduğunca ilgi çekici hale getirdik. Ancak projemizde Covid-19’ un da etkileri olmuştur. Covid-19 sebebiyle sosyal sorumluluk projelerinin getirdiği çoğu etkinliği yapamadık. Bunun üzerine projelerimizi online olarak devam ettirdik. Online sürecin de getirdiği bazı zorluklar olmuştur. Ancak bizler ‘’ Recycle the Word’’ takımı olarak pandemi sürecine ayak uydurarak projemizi tamamladık.
Bu proje sayesinde okulumuzda ve çevremizde atıkların geri dönüşümüyle ilgili bilinçlendirme yaparak onların da geri dönüşüm hakkında bilgi edinmelerini sağladık. Bu sayede geri dönüşümün Dünya’mız için önemini anlayarak bunu yaşam boyu devam ettirmelerini sağladık Uzun süre boyunca geri dönüşüm kurallarına uyarsak doğaya çok büyük bir katkıda bulunmuş oluruz.
Amacımız:
· İnsanlara geri dönüşüm hakkında bilgi vermek.
· Tıbbi atıkların ve genel atıkların doğru bir şekilde geri dönüşümünün sağlamak.
As Hisar Middle School HISAR STEM: Science Sparks Club GSL/WWF/ECO SCHOOL team students, we decided to make an awareness project about the correct use of medical wastes and the contribution of recycling to human and natural life in order to raise awareness about recycling. For this reason, we have established a team named "The Planeteers" in our school and started a project called "Recycle the World".
Our goal is not only about the correct use and recycling of medical waste. Our goal is to make a difference in all recyclable wastes, protect the natural life we have, increase the recycling skills and recycling rate of our country and the world and make everyone more conscious. Thanks to the contributions of our teachers, we obtained detailed information about our project topic and applied to the social responsibility project as a result of the research we conducted with our project team. We made it as interesting as possible by doing different activities in our project. However, Covid-19 also had effects on our project. Due to Covid-19, we could not do most of the activities brought by social responsibility projects. Thereupon, we continued our projects online. There have been some difficulties with the online process. However, we, as the "Recycle the Word" team, have completed our project by keeping up with the pandemic process.
Thanks to this project, we raised awareness in our school and around us about the recycling of waste and ensured them to learn about recycling. In this way, we understood the importance of recycling for our world and enabled them to continue it for a lifetime. If we follow the recycling rules for a long time, we will make a great contribution to the nature.
Our goals:
To inform people about recycling.
Ensuring the correct recycling of medical wastes and general wastes.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri / Sustainable Development Goals
Projemizi tasarlarken Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri No. 3-11-12-15 ile ilişkilendirerek bir plan yaptık. Bu sayede sadece yerel değil global bir sorunun çözümüne de katkı sağlamak istedik.
When designing our project, we made a plan by associating it with the United Nations Sustainable Development Goals No. 3-11-12-15. In this way, we wanted to contribute to the solution of not only a local problem but also a global problem.
HEDEF NO 3:
Sağlıklı ve kalİtelİ yaşam
Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için, malları ve kaynakları üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirmek suretiyle ekolojik ayak izimizi derhal azaltmamız gerekiyor. Dünya genelinde en büyük su tüketicisi tarımdır ve tarımsal sulama, insanların kullandığı tüm taze suyun yaklaşık %70’ini buluyor.
Ortak doğal kaynaklarımızın verimli yönetimi ve zehirli atık ve kirleticileri bertaraf etme biçimimiz de bu amaca ulaşmada önemli hedeflerdir. Endüstriler, işletmeler ve tüketicileri geri dönüştürme ve atıkları azaltmaya teşvik etmek de, gelişmekte olan ülkelerin 2030 yılına kadar daha sürdürülebilir tüketim örüntülerini benimsemeye teşvik etmekle eşit derecede önemlidir.
Dünya nüfusunun büyük bir kısmı hala, kendi temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyecek düzeyde düşük tüketime sahiptir. Daha verimli üretim ve tedarik zincirlerinin yaratılmasında, satıcı ve tüketici düzeyinde küresel kişi başına gıda atığının yarı yarıya azaltılması da çok önemlidir. Bunun yapılması, gıda güvenliğini artırabilir ve kaynakları daha verimli kullanan ekonomiye doğru geçişi sağlayabilir.
We have made great progress against several leading causes of death and disease. Life expectancy has increased dramatically; infant and maternal mortality rates have declined, we’ve turned the tide on HIV and malaria deaths have halved.
Good health is essential to sustainable development and the 2030 Agenda reflects the complexity and interconnectedness of the two. It takes into account widening economic and social inequalities, rapid urbanization, threats to the climate and the environment, the continuing burden of HIV and other infectious diseases, and emerging challenges such as noncommunicable diseases. Universal health coverage will be integral to achieving SDG 3, ending poverty and reducing inequalities. Emerging global health priorities not explicitly included in the SDGs, including antimicrobial resistance, also demand action.
But the world is off-track to achieve the health-related SDGs. Progress has been uneven, both between and within countries. There’s a 31-year gap between the countries with the shortest and longest life expectancies. And while some countries have made impressive gains, national averages hide that many are being left behind. Multisectoral, rights-based and gender-sensitive approaches are essential to address inequalities and to build good health for all.
Kaynak:
HEDEF No 11:
Sürdürülebİlİr şehİrler ve topluluklar
Dünya nüfusunun yarıdan fazlası artık kentlerde yaşıyor. 2050 yılına kadar bu rakam 6,5 milyar, yani dünya nüfusunun üçte ikisi olacaktır. Kentsel alanlarımızı inşa etme ve yönetme biçimimizi önemli ölçüde değiştirmezsek, sürdürülebilir kalkınmayı başaramayız.
Gelişmekte olan ülkelerde kentlerin hızlı büyümesi ve kırsaldan kente göçün artışı, mega-kentlerin sayısında büyük artışa yol açmıştır. 1990 yılında nüfusu 10 milyon veya fazla olan mega-kent sayısı 10 idi. 2014’te ise artık toplamda 453 milyon insanı barındıran 28 mega-kent bulunuyor.
Aşırı yoksulluk genellikle kentsel alanlarda yoğunlaşıyor; ulusal ve yerel yönetimler, bu alanlarda artan nüfusu barındırmak için çaba veriyor. Kentleri güvenli ve sürdürülebilir kılmak demek, güvenli ve erişilebilir konut sağlamak, gecekonduları dönüştürmek anlamına gelir. Ayrıca, toplu taşımacılığa yatırım yapmak, kamusal yeşil alanlar yaratmak, kentsel planlama ve yönetimi hem katılımcı hem de kapsayıcı olacak şekilde iyileştirmek anlamına da gelir.
More than half of us live in cities. By 2050, two-thirds of all humanity—6.5 billion people—will be urban. Sustainable development cannot be achieved without significantly transforming the way we build and manage our urban spaces.
The rapid growth of cities—a result of rising populations and increasing migration—has led to a boom in mega-cities, especially in the developing world, and slums are becoming a more significant feature of urban life.
Making cities sustainable means creating career and business opportunities, safe and affordable housing, and building resilient societies and economies. It involves investment in public transport, creating green public spaces, and improving urban planning and management in participatory and inclusive ways.
HEDEF NO 12:
SORUMLU ÜRETİM VE TÜKEtİM
Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için, malları ve kaynakları üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirmek suretiyle ekolojik ayak izimizi derhal azaltmamız gerekiyor. Dünya genelinde en büyük su tüketicisi tarımdır ve tarımsal sulama, insanların kullandığı tüm taze suyun yaklaşık %70’ini buluyor.
Ortak doğal kaynaklarımızın verimli yönetimi ve zehirli atık ve kirleticileri bertaraf etme biçimimiz de bu amaca ulaşmada önemli hedeflerdir. Endüstriler, işletmeler ve tüketicileri geri dönüştürme ve atıkları azaltmaya teşvik etmek de, gelişmekte olan ülkelerin 2030 yılına kadar daha sürdürülebilir tüketim örüntülerini benimsemeye teşvik etmekle eşit derecede önemlidir.
Dünya nüfusunun büyük bir kısmı hala, kendi temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyecek düzeyde düşük tüketime sahiptir. Daha verimli üretim ve tedarik zincirlerinin yaratılmasında, satıcı ve tüketici düzeyinde küresel kişi başına gıda atığının yarı yarıya azaltılması da çok önemlidir. Bunun yapılması, gıda güvenliğini artırabilir ve kaynakları daha verimli kullanan ekonomiye doğru geçişi sağlayabilir.
Achieving economic growth and sustainable development requires that we urgently reduce our ecological footprint by changing the way we produce and consume goods and resources. Agriculture is the biggest user of water worldwide, and irrigation now claims close to 70 percent of all freshwater for human use.
The efficient management of our shared natural resources, and the way we dispose of toxic waste and pollutants, are important targets to achieve this goal. Encouraging industries, businesses and consumers to recycle and reduce waste is equally important, as is supporting developing countries to move towards more sustainable patterns of consumption by 2030.
A large share of the world population is still consuming far too little to meet even their basic needs. Halving the per capita of global food waste at the retailer and consumer levels is also important for creating more efficient production and supply chains. This can help with food security, and shift us towards a more resource efficient economy.
Kaynak:
HEDEF No 15: Karasal yaşam
İnsan yaşamı gıda ve geçim kaynakları bakımından okyanuslara olduğu kadar karaya da bağımlıdır. Bitkiler, insanların besin kaynaklarının %80’ini sağlar, önemli bir ekonomik kaynak ve kalkınma vasıtası olarak tarıma dayanırız. Ormanlar, Yerküre’nin yüzeyinin %30’nu kaplıyor; milyonlarca tür için hayati önem taşıyan yaşam alanları ve önemli temiz hava ve su kaynakları sağlıyor; ve aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadele açısından kritik önem taşıyor.
Günümüzde, bugüne kadar eşine benzerine rastlanmamış ölçekte toprak bozulmasına tanık oluyoruz; ekilebilir arazilerin kaybı, tarihsel oranların 30 ila 35 misline ulaşmıştır. Kuraklık ve çölleşme de her yıl artıyor, dünya genelinde 12 milyon hektarın kaybına yol açıyor ve yoksul toplumları etkiliyor. Bilinen 8.300 hayvan ırkının %8’inin soyu tükenmiş, %22’si ise soyunun tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2020 yılına kadar ormanlar, sulak alanlar, kurak alanlar ve dağlar gibi karasal eko-sistemleri korumayı ve eski haline getirmeyi hedefliyor. Ormansızlaşmanın durdurulması da, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması açısından hayati önem taşıyor. Ortak mirasımızın bir parçası olan doğal yaşam alanları ve biyo-çeşitliliğin kaybını azaltmak için hemen eyleme geçilmelidir.
Human life depends on the earth as much as the ocean for our sustenance and livelihoods. Plant life provides 80 percent of the human diet, and we rely on agriculture as an important economic resources.
Forests cover 30 percent of the Earth’s surface, provide vital habitats for millions of species, and important sources for clean air and water, as well as being crucial for combating climate change.
Every year, 13 million hectares of forests are lost, while the persistent degradation of drylands has led to the desertification of 3.6 billion hectares, disproportionately affecting poor communities.
While 15 percent of land is protected, biodiversity is still at risk. Nearly 7,000 species of animals and plants have been illegally traded. Wildlife trafficking not only erodes biodiversity, but creates insecurity, fuels conflict, and feeds corruption.
Urgent action must be taken to reduce the loss of natural habitats and biodiversity which are part of our common heritage and support global food and water security, climate change mitigation and adaptation, and peace and security.
Kaynak:
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine siz de bu linkten ulaşabilirsiniz:
You may access the sustainable development goals via this link: