anlamak

Anlamak, inanmadan önce gelir.

Anlamak etkinliğinden önce bilmek, tanımak ve öğremek gelir.

Bunların satır aralarına düşünmek, sormak ve araştırmak girer.

Aşk ve merak kanatlarıyla uçulur, iştah ve iştiyak akalarıyla yürünür.

Elbette bu bitkiler ilgi, sevgi ve saygıyla beslenir.

madde ve manayla sulanır,, akıl, kalb, ruh ve sırlarla havalanır.

ve sonunda ANLAM sınırı olarak, MANA hududu olarak önümüze dikilir.

anlam, anlamak ve anlatmakla...

Artık bu "bilgiden" ötesi "inanma" denizine açılmaktır.

Artık bundan sonra sembolin gizemi ve metaforun bilinmesi açılır.

Hakikatı teşbih ve temsil ile hikaye etmeye başlarsınız.

Aynel yakine geçmeye çalışırsınız. Sonra hakkal yakine.. bunlar ne demek işte yine benzetme:

Dağın ardındaki karaltı ateşin dumanı mı yoksa denizin buharına mı işarettir ?

Sorudan çıkan savınızı kanıtı görerek delalet aynası ile kanıtlayıp yanıtlayabilirsiniz:

Sonra sıra gelir hakkal yakin işaret ve delaleti şehadete...

E. İbrahim Hakkı'ya torunun atfettiği sözün anlamı, bundan sonra, ortaya çıkar:

"Anlarsam, uzağım yakınımdır, anlamazsam yakınım uzağım."

Bu yazının eki düz yazı ve şemalarda bu "ma'na" bir derece örneklendi evrenimde...

Bu biziz.

Osmanziya

Not: bir sayfaya dedimki cami yapıp cemaat çağrılmaz, camaat oluşturulur ki cami yapsın.

Umarım bu sayfalar .. câmi inşaatında çalışacak âmiler bulur. Sonra bunlar câmi olur.