İki uçlu bozukluk tedavisinde ne kullanılır?
Lityum karbonat ilacı, mani ve iki uçlu mizaç bozukluğu tedavisi için 1950'lerden önce üretilmiştir. Güçlü mizaç düzenleyici etkiye sahiptir ve güvenli bir şekilde kullanılabilir. Yatıştırıcı değildir. Yükselme ya da alçalma şeklindeki mizaç aşırılığını önler. Lityumun asıl faydası, bir atağı önlemede ve bir atak başladıktan sonra tedavi etmede görülür. Lityum, düzenli olarak alındığında manik ve depresif ataklar daha az sıklıkta ve daha az şiddetde görülür. Tekrarlayıcı manik-depresif (iki uçlu) bireyler ve tekrarlayıcı depresyon (tek uçlu) hastalığın bazı formları, sıklıkla lityum ile tedavi edilebilmektedir. Düzenli ve uygun dozda alındığında, yatıştırıcı ya da zihinsel fonksiyonlar üzerinde başka etkileri yoktur.
İlk kez lityum kullanmaya başlamadan önce hangi tıbbi testleri yapmak gereklidir?
Tıbbi bir değerlendirme hastalığın hikayesi, fizik muayene, kan ve idrarın basit laboratuar incelemelerini içerir. Lityum tuzu, böbrekler yoluyla neredeyse tamamen vücuttan atıldığı için, lityum tedavisi başlamadan önce ve başladıktan sonra da düzenli aralıklarla böbrek fonksiyon testleri yapılmalıdır. Tiroid fonksiyon testleri de tavsiye edilir. Çünkü lityum, nadiren hipertrofi (zararsız ve tedavi edilebilir tiroid bezi büyümesi) ya da tiroid fonksiyonlarında orta derecede düşmeye (hipotiroidizm) neden olabilir. Tiroid hormonlarının kan seviyelerinin ölçüldüğü kan testleri, genellikle düzenli aralıklarla yapılır.
Bu nedenle uzun süreli lityum tedavisi sırasında, aşırı idrara çıkma ya da benzeri idrar ile ilgili yakınmalar olduğunda rutin aralıklarla yapılmakta olan böbrek fonksiyon testlerinin tekrarlanmasında fayda vardır. Aynı şekilde Lityum tedavisi sürdürülmekteyken kişide günlük rutin işlere harcanan zamanda artma, genel hareketlerde yavaşlama, yorgunluk, halsizlik hissi vb. gibi yakınmalar eklendiğinde hemen klinisyene başvurulmalıdır. Bu tür yakınmalar bir depresyon atağının başlangıç belirtileri olabileceği gibi, Lityumun tiroid bezi üzerindeki etkisi nedeniyle olan tiroid hormon azlığına, yani hipotiroidizm denilen geçici rahatsızlığa bağlı da olabilir. Bu durumda tiroid fonksiyon testlerinin tekrarlanması uygun olacaktır.
Lityum dozu nasıl saptanır?
Kanda lityum seviyesini ölçen basit, ucuz testler vardır. Öyle ki, her hasta için doğru doz tam olarak saptanabilir. Başlangıçta, lityum seviyesi her birkaç günde bir kontrol edilir (en son akşam dozundan yaklaşık 12 saat sonra kan örneği alınır). Uygun kan lityum seviyesine ulaşıldığında, lityum seviyeleri aylık olarak ya da daha az sıklıkla ölçülür. Kan testi yapılacak günlerde test sonrasına kadar lityum alınmaz. Yani en son akşam alınmış olan Lityum ilacından 12 saat sonrası, sabah aç karnına ve yeni Lityum ilacını almadan kan verilmeli, sonrasında yemek yenip önerilen sabah Lityum ilacı alınmalıdır.
Ne kadar süre lityum kullanmak gerekir?
Bir kişinin atak sonlandıktan sonra uzun süre tedavi altında kalıp kalmayacağı, bazı bireysel faktörlere bağlıdır. Bu kararın verilmesi doktor, hasta ve aile arasında ilişki kurulmasını ve tartışılmasını gerektirir. Bazı bireyler, uzun dönem lityum tedavisine ihtiyaç duymaz. Eğer orta derecede hastalığı için tedavi gören birisi ya da birkaç yıl içinde tekrarlanma olasılığı olmayan birisi ise, uzamış ilaç kullanımıyla gelen potansiyel risklere ve masrafa maruz kalacaksa gerekli değildir. Ne yazık ki, bu daha uygun gruba girebilecek kişileri güvenli bir şekilde tahmin etmek nadiren mümkün olabilmektedir.
Bazı bireyler, duygudurum hastalığının tek atağını geçirebilirler. Tek mani ya da hipomani atağını takiben ne kadar süre lityum kullanılacağı, dikkatli bir bireysel kararı gerektiri. Genellikle bu karar hastada önceki hastalığının şiddeti, süresi ve hastalığın tekrarlama modeline dayandırılır. Eğer atak hafifse ya da tekrarlama aralığı genişse, uzun dönem tedavisi gerekli olmayabilir. Genellikle en iyisi, akut bir mani atağının iyileşmesini takiben en azından birkaç ay tedavinin devam ettirilmesidir; (özellikle de hastanede yatmayı gerektirecek kadar şiddetli geçmişse). Bazı bireyler hayatlarının bir döneminde tek bir mani ya da depresyon atağı geçirip, ömür boyu bir daha başka atak geçirnmeyebilmektedir. Bu durum gözönüne alınarak, ilk atak sonrası hemen Lityum koruyucu tedavisi başlatılması gerekmeyebilir. Ancak 2. bir atak olduktan sonra belirli süre Lityum sürdürüm ve koruyucu (profilaksi) tedavisi önerilir. Daha şiddetli hastalığı olanlar ve daha sık atak geçirenler, muhtemelen sürekli lityum kullanmak zorunda olacaklardır. Burada hastanın Lityum tedavisine verdiği yanıt önemlidir ve bu, Lityum tedavisinin süresini de belirleyebilir. Bazı görüşlere göre, Lityum tedavisi başlandıktan sonra en az 3 yıl süreyle hiç atak geçirmeyenlerde tedavi sonlandırılabilir. Bazılarına göre de en az 5 yıl süreyle aralıksız Lityum tedavisi önerilmektedir. Fakat lityum tedavisinin yararı, süresi, sonlandırılıp sonlandırılmayacağı, sonuçta tamamen bireysel farklılıklar gösterdiğinden, hastaya ve hastayı takip eden doktor ile uyumuna bağlıdır. Bazı hastalarda ömür boyu Lityum vb. mizaç düzenleyici ilaçların kullanılması kesinlikle şart olmaktadır.
Lityum preparatları nelerdir?
Lityumun çeşitli preparatları (ilaç olarak kullanılabilir biçimleri) piyasada bulunur. En basiti, 300 mg'lık lityum karbonat tablet ya da kapsülleridir. Türkiye'de bulunmayan yavaş salınan şekli ve lityum sitratlı sıvı formları da bazen kullanılan diğer Lityum preparatlarıdır. Fakat bu son sözünü ettiğimiz iki form henüz ülkemizde kullanım alanına girmemiştir. Lityum içeren ilacın seçimi, bireysel tercih ve bütçeye dayandırılır. Bazen tabletler hoş olmayan lezzete sahip olabileceğinden kapsüller tercih edilir. Ülkemizde en fazla Lityum karbonat tuzu içeren kapsül formları kullanılmaktadır.
Lityum için bireysel gereksinimler oldukça değişkendir. Bazı hastalar, sıkıntıya girmeksizin lityum karbonatın 900 mg ya da 1200 mg'ı tek dozda alırken, diğerleri bu toplam miktarı gün içinde 150 mg'dan 300 mg'a kadar küçük dozlara bölünmüş olarak alırlar.
Kaynak : www.uslanmam.com
Lityum, doğada yaygın bulunan bir metaldir. Kimyasal özellikleri sodyum ve potasyumla aynıdır ve bazı özellikleri magnezyuma benzer.
Periyodik cetvelin üçüncü elementi olan lityum (Li) (Lâtince 'Lithos=Taş), 1800 yılında LiAlSiO (Lityum aliminyum silika) olarak keşfedilmiştir. Yumuşak ve gümüşümsü beyaz bir metal olan lityum, tabiatta saf hâlde bulunmamakta; yer kabuğunun bir kilogramında ancak 20 mg miktarında yer almaktadır. Lityum, oksijenle birleşince lityum oksit bileşiği oluşur. Yoğunluğu en az metal özelliğine sahip lityuma, yüksek miktarda enerji depolama tekniğine uygun bir hususiyet verilmiştir. Bu hususiyeti sayesinde lityum, günümüzde pillerde ve bataryalarda elektrik enerjisi depolamak için kullanılmaktadır.
Lityum üzerine çalışmalar 1817 yılında başlamıştır. Lityum, sülfürik asit ile reaksiyona sokularak lityum sülfat (Li2SO4) elde edilir. Elde edilen bu çökelek, çözeltiden ayrılarak sodyum karbonat (Na3CO3) ile yıkanır. Böylece suda çözünmeyen lityum karbonat (LiCO3) elde edilir. Küçük sun'î havuzlarda buharlaşması için bir yıl bekletilen bu ürün, yoğunlaştırıldıktan sonra kamyonlarla rafinerilere taşınarak daha da saflaştırılır, daha sonra kurutulmak suretiyle lityum karbonat kristal granüllerine dönüştürülür ve beyaz un hâlinde paketlenip, satışa hazır duruma getirilir. Lityum karbonat, lityumun kullanıldığı ürünlerde ana maddedir. Bu üründen elde edilen lityum veya bileşikleri seramik ve cam sanayinde, pil üretiminde, yağlayıcı ve alaşım sertleştirici maddelerin bileşiminde, nükleer santrallerde soğutucu olarak, roketlerde itici kuvvet sağlamada ve bazı ilâçların bünyesinde kullanılmakta olan ticarî bir emtiadır. 2003–2007 yılları arasında lityum karbonat tüketimi % 100 artış göstermiştir; bundan lityum sanayinin çok âni bir yükselişe geçtiği anlaşılmaktadır. Bu yükselişte cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlardaki gelişmelerin önemli payı vardır. Uzun vadede, geleceğin enerji kaynakları üzerine yapılacak araştırmalar açısından lityum dikkat çekici olma vasfını korumaktadır.
Hastalıkları tedavide lityumun rolü
Bugünün ilâç sanayiinde sodyumun çok önemli bir yeri vardır. Normalde lityumun insan vücudunda bilinen bir fonksiyonu yoktur; ancak ilâçlarda kullanılan lityumun, sodyumun hücre içine girişini engellediği ve sinir iletiminin tabiî dengesini yeterince etkileyebildiği bilinmektedir. Bu sebeple lityum esaslı ilâçlar, beyin hücresine tesirlerinden dolayı kullanılmaktadır. Hususiyle, bu ilâçlar, psikiyatride hem manik hem de depresif dönemleri içinde bulunduran, bipolar bozukluk adı verilen hastalıkta kullanılmaktadır. Manik dönemde hastada çok konuşma, aşırı hareketlilik, büyüklük saplantıları, kendini aşırı beğenme, aşırı saldırganlık ve düşmanlık gibi belirtiler görülürken, depresif dönemde az konuşma ve az hareket, içine kapanma ve suçluluk duyguları vardır. Türkiye'de yaklaşık 30 bin kişi tarafından lityum esaslı ilâçlar kullanılmaktadır. Manik devresindeki hastaya lityumlu ilâç verildiği zaman belirtiler 1–3 hafta içinde normale döner. Lityum, bipolar hastalarda depresyon ataklarının ortaya çıkmasını engellemek ve intihar riskini azaltmak için de kullanılır.
Lityum, hücre içi ve dışı sodyum ve potasyum dengesini sağlayan “sodyum pompası” üzerinde en belirgin etkisini gösterir.
Lityum, hücre içine girme yarışında sodyumun önüne geçerek sodyumu hücre dışında bırakır ve hücre dışına sodyumdan daha geç atılır. Sodyumun sinir iletisinde oynadığı son derece önemli rol dikkate alındığında lityumun dolaylı yoldan da olsa sinir iletisinin doğal dengesini ne ölçüde etkileyebildiği anlaşılır.
• Kullanım yeri - Başlıca kullanım yeri manik depresif psikozlarda mani krizlerinin tedavisidir; idame dozunda kullanıldığında muhtemel krizlerin şiddetini ve sıklığını azaltır.
Maninin tipik belirtileri, çok konuşma, aşırı hareketlilik, uyku gereksiniminde azalma, düşüncelerde uçuşma, büyüklük saplantıları, kendini aşırı beğenme, eleştiri ve yargılama yeteneğinde azalma, bazen aşırı saldırganlık ve düşmanlık olabilir.
Mani devresindeki hastaya lityum verildiği zaman belirtiler 1-3 hafta içinde normale döner. Lityum, üç halkalı antidepresanlarla verildiği zaman bu ilaçların etkilerini güçlendirir.
• Dozaj - Doz, kandaki lityum düzeyine ve klinik yanıta göre belirlenir. Kandaki lityum düzeyini belirlemek için kan örnekleri bir önceki dozdan 12 saat sonra, kandaki yoğunluğun sabit olduğu evrede alınmalıdır.
Manik depresif psikozda kullanılan lityum tedavisinde; bu elementin kandaki yoğunluğu mutlaka doğru olarak belirlenmelidir.
Yalnızca kandaki lityum düzeyine bakarak karar vermemek gerekir. Hastanın klinik olarak değerlendirilmesi de önemlidir. Tedavideki düzey akut evrede 0,9-1,4 mEq/lt’dir; kronik evrelerde krizden sonraki kan düzeyi 0,6-1,2 mEq/lt’nin altında olabilir.
Yaşlı hastalarda lityuma tahammül azaldığından daha düşük düzeyler yeterli olabilir.
Akut mani olgularında en iyi yanıt günde Üç kez verilen 600 mg’lik dozlarla elde edilir. Bu dozda kandaki lityum düzeyi 1 mEq/lt ya da daha yüksektir.
Akut evrede kan düzeyi haftada en az iki kez ölçülmeli, bu ölçüm kan düzeyi ve klinik koşullar sabitleşene değin sürdürülmelidir.
Genellikle günde üç kez verilen 300 mg’lik dozlarla kan düzeyi tedavi sınırları içinde tutulabilirse de, bu konuda kişiden kişiye önemli farklar vardır. Krizden sonraki tedavide kan-lityum düzeyi en az iki ayda bir kez kontrol edilmelidir.
Elektrikli otomobiller ve yeşil devrim
Elektrikli otomobillerde kullanılabilen lityum-iyon bataryaları, elektrikle çalışan araçların piyasada yaygınlaşması ile lityum endüstrisini şekillendirecek gibi görünmektedir. Günümüzün hybrid arabalarının pillerinde hâlen nikel kullanılmaktadır; ancak, yeni nesil arabalarda nikel yerine lityum tercih edilmesinin sebebi, lityumun hem bilinen en hafif metal olması hem de lityum-iyon bataryalarının nikele göre 2–3 kat daha fazla enerji depolama özelliğine sahip bulunmasıdır.
Bugün dizüstü bilgisayarlarda kullanılan lityum karbonat pilleri, arabalarda kullanılacak lityum malzemelerle kıyaslandığında, arabalarda 100 kat daha fazla lityuma ihtiyaç vardır. Yani yeşil araba devrimi, lityumu gezegenimizin önemli madenlerinden biri hâline getirebilir. Bu yüzden maden şirketleri, Şili ve Bolivya'nın yüksek rakımlı çöllerinden Kuzey Tibet platolarına kadar dünyanın en ücra köşelerini lityum bulma çalışmaları için didik didik etmektedir. Benzin denince akla nasıl Körfez ülkeleri geliyorsa, günümüzde lityum denince de akla Şili geliyor. Jeolojik araştırmalara göre, dünya lityum rezervlerinin % 27'si Şili'nin Salar de Atacama adlı antik göl tabanında bulunmaktadır. Atacama bölgesinde tuzlu kayaların içindeki suyun buharlaştıktan sonra geriye yağlı sarı renkli lityum minerali kalıyor.