Eyyüp El Ensari

Eyyüp Sultan Kimdir ?

Medineli Müslümanlardan ve hicret sırasında Hz. Peygamber(s.a.v)'i evinde misafir eden sahabidir. Peygamber Efendimiz Eyyüp Sultan Hazretleri'nin evinde 7 ay misafir olarak kalmıştır. İslam akidesinin dünyanın dört bir yanına yayılması hususunda çok canlı ve diri bir gayrete sahip olan Müslümanlar İstanbul'un fethi ve İslam devletinin sınırlarına dahil olmasını şiddetle arzuluyorlardı. Eyyüp Sultan Hazretleri bu seferin olması için çok çalışmış ve sefere karşı çıkanlara öğütlerde bulunmuştu. Uzun bir yolculuk yapan Eyyüp Sultan Hazretleri yaşının çok ilerlemesinden dolayı İstanbul'a yaklaştıkları bir sırada hastalanmıştı. Nihayet ölüm ruhunu sarınca şu vasiyeti yapmıştır;

"Beni alın götürebildiğiniz kadar ileri götürün. Hatta imkan varsa surların içine girin ve beni oraya gömün! Biz İstanbul'u fethetmek için geldik, ama bana nasip değil. Ne var ki Efendimizin haberi bir gün çıkacak ve bu müjdesi mutlaka tahakkuk edecektir. Ben burada gömülü olayım. Yanı başımdan geçen İslam süvarilerinin kılıçlarının, kalkanlarının şakırtılarını işitmek hoşuma gider. Bırakın hiç olmazsa o leventlerin sesini duyayım." diyor.

Burada defnedilen Eyyüp Sultan Hazretleri İstanbul'un da bir sembolüdür.

Kabrinin Bulunması

Bir gece Fatih Sultan Mehmet Han, Akşemseddin Hazretleri'ni ziyarete gitti. Fatih, sohbet sırasında bir ara Akşemseddin'e; " Hocam! Eshab-ı kiramın büyüklerinden, Mihmandar-ı Resulullah olan Ebü Ensar'ı mübarek kabrinin İstanbul surlarına yakın bir çevrede olduğunu tarih kitaplarından okudum. Yerinin bulunması ve bilinmesini bilhassa rica ederim." dedi.

O zaman Akşemseddin hemen: "Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orada olmalıdır." cevabını verdi. Derhal padişahla oraya gittiler. Akşemseddin Hazretleri, orada ki bir çınardan iki dal aldı. Birini bir tarafa, diğerini az öteye dikti ve: "Bu iki dal arası, Mihmandar-ı Resulullah'ın kabridir." buyurdu. Sonra kaldıkları yere döndüler. Fatih Sultan Mehmet Han, gece silahtarına: "Gidin, Akşemseddin'in diktiği çınar dallarını ortasına şu mührümü gömün ve o dalları yirmişer adım güney tarafına çekin." dedi. Sabah olunca Sultan Fatih, Akşemseddin'den Hazret-i Halid'in yerini tekrar tayin etmesini rica etti, tekrar gittiler. Akşemseddin silahtarın diktiği yerlere bakmadan doğruca gidip eski yerde durdu ve; "Dalların yeri değiştirilmiş, Hazret-i Halid buradadır." dedi ve sonra silahtar ağasına hitaben: "Sultan hazretlerinin mührünü çıkarın ve kendisine teslim edin." dedi. Akşemseddin Hazretleri, silahtar ağanın gizlice gömdüğü padişah yüzüğünün de orada olduğunu kerametiyle anlamıştı. Bunun üzerine Fatih, Akşemseddin'e: "Kalbimde hiç şüphe kalmadı. Ama inanmam için bir alamet daha gösterir misiniz?" dediğinde Akşemseddin: "Kabrin baş tarafından 1 metre kazılınca, üzerinde: "Bu Halid Bin Zeyid'in kabridir." yazılı bir taş vardır." dedi. Kazdılar, Akşemseddin'in dediği gibi çıktı.

"Aslına bakılırsa bu da firasete örnektir. Ve bunun gibi 2 rivayet daha vardır."