Benle Bir Röportaj

Z. Tülin SERTÖZ

ODTÜ'lüler Dergisi: "İçimizden Biri" (Yıl: 2000)

Zehra Tülin Sertöz Belgesel filmi Bir Gölge Geçti Dünyadan ile Pekin Uluslararası Bilimsel Filmler Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü kazanan bir ODTÜ'lü, Tülin Sertöz (ECON' 78) ile söyleştik. Kendisinden, ODTÜ'lü yıllarından sinema-televizyon eğitimine geçişini, konu seçiminde kendisini nelerin etkilediğini, belgesel filmler alanında Türkiye'nin konumundan söz etmesini istedik.

Tülin Sertöz, 1955'de doğmuş, ODTÜ Ekonomi Bölümü'nde sırasıyla 1978 yılında Lisans, 1980 yılında Yüksek Lisans çalışmalarını tamamladıktan sonra Northwestern Üniversitesi, Sinema-Televizyon Bölümü'nden 1989 yılında Doktora derecesini almıştır. 1985 - 1988 yılları arasında TRT İstanbul Televizyonu'nda çalışmış olup 1988 yılından bu yana TRT Ankara Televizyonu'nda çalışmaktadır.

Öğrenciliğinde yaptığı ilk film olan Uzatmalı Sonbahar, Ankara Kurgu 1. Kısa Film Şenliği'nde 1984 yılında AFSAD Özel Ödülü'ne layık görülmüştür. Pek çoğu yurtiçinde ve yurtdışında festivallere katılmış ve çeşitli ödüller almış 20 değişik konudan oluşan yapıtlarından Gökkubbede Gezintiler, Ankara Film Festivali, Paris Bilimsel Filmler Festivali, Monte Carlo Yaratıcı Belgeseller, İstanbul 1001 Belgesel Film Festivali'nde yer almış, Matematiğin Aydınlık Dünyası Roshd - Tahran'da ve Basel Eğitim Televizyonu Festivali'nde gösterilmiştir. Pekin Uluslararası Bilimsel Filmler Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen eseri Bir Gölge Geçti Dünyadan, güneş tutulması ve ardından gelen depremin yöre halkı üzerindeki etkilerini anlatan, Çorum Osmancık'ta yapılan çekimler ve Elazığ, Amasya ile deprem bölgesinde çekilen haber görüntülerinden oluşuyor.

ODTÜ Ekonomi Bölümü mezunuyum. Bu bölümü çok bilinçli seçtiğim söylenemez. Ben belgeselci olmaya 9 yaşında bir çocukken Sarar İlkokulu'nun sinema salonunda bir Jacque Cousteau belgeseli seyrederken karar vermiştim. O dönemde henüz yurtdışında bulunmuş olanlarımız dışında hiçbirimiz televizyon görmemiştik ve bir belgesel seyretmek hayatımızda önemli bir olaydı.

O karar anını nedense hiç unutmadım. Ama hayatımın akışı içinde belgeselci olmaya doğru bir çıkış göremedim. O yıllarda sinema bölümleri, iletişim fakülteleri açılmamıştı. Sonradan böyle girişimleri başlatan meslektaşlarım sağ olsunlar. Yıllarca bu iş bir meslek sırrı olarak kalbimde kaldı. Ama hem ODTÜ hem de Ekonomi Bölümü, belgeselci olmak için insanı en iyi şekilde hazırlayan ideal ortamlardı. O yıllara çok şeyler borçluyum.

Amerikan Üniversiteli Kadınlar Birliği bana bir yıllık bir burs verdiğinde ve sonra da Northwestern Üniversitesi (Evanston, Illinois) Sinema-TV Bölümü beni hem kabul edip hem de Harç Bursu verdiğinde o ana kadarki hayatımı 2 bavula sığdırıp, anneannemin 50 yıllık evini kapatıp, soluğu Amerika'da aldım.

Oraya gittiğimde gördüm ki zaten hem hocalar hem de öğrenciler lisanslarını başka bölümlerden almışlardı. Kimi matematikçi, kimi Fransız filoloğu, kimi edebiyat mezunu idi. Zaten lisans derecesinde sinema eğitimini pek de tercih etmemek gerektiğini, çünkü önce söyleyecek bir şeyler ve söyleme yöntemleri üzerinde epeyce bir birikim yapmak gerektiğini fark ettim.

Yaptığım belgesellerin konularına baktığım zaman görüyorum ki hepsi de dünya üzerinde geçirdiğim sonlu zaman içinde bir yerlerde beni etkilemiş şeylerden alınma. Etkilenme anlarının çoğu da yalnız ve boş dinginlik anlarında gelmiş. Bir de tabii ruhumda iz bırakmış bu olayların yine nadir dinginlik anlarından bilistifade çözülerek hatırıma gelmesi lazım...

ODTÜ'de okurken ne yazık ki sinemayla ilgim sık sık sinemaya gitmekten öteye gidemedi. Biraz ortam zordu, biraz da ben yeterince bölüm dışına ve okul dışına açılamamış olabilirim. Ama asıl amacımı hiç unutmadım, hedefimi hiç gözden kaybetmedim diyebilirim. Şimdi bakıyorum da o yıllarda yaptığım her şeyin bugünlere bir hazırlık olduğunu görüyorum. Keşke bunun böyle olacağını o zamandan bilebilseydim.

Yaşamımı zaman içinde değerlendirdiğimde zaman zaman 15 yıl sonra ne durumda olacağım diye kendi kendime sorduğum oluyor; ama bu defa öylesine belirli bir liman yok ufukta. Belki de 60 yaşımı doldurduğum 15 Haziran 2015 gününde genç bir kameramanın peşinde dağlara tırmanmak vardır kaderimde. Kameraman arkadaşı bilmem ama bu tablo bana çok da kötü bir alternatif gibi gelmiyor inanın!...

Türkiye belgeselciler için çok zengin ve bir o kadar da aç bir ortam. 15 yıldır TRT'de çalışıyorum ve biliyorum ki yurtdışında en çok beğenilen ve talep gören işlerimiz belgesellerimiz. Bu işi iyi yapan pek çok belgeselcimiz var ama bizlerin "meşhurluğu" yaptığımız işin zorluğu ve önemi ile doğru orantılı değil ne yazık ki.

Hayat sürprizlerle dolu ve başarının da başarısızlığın da ne taraftan geleceği belli olmuyor. Yıllarca, altından zor kalktığınız cesamette, bütün bir yılınızı alan koskoca işler sessiz sedasız akar gider de en kısa zamanda yaptığınız, en ummadığınız işten ötürü ödüllendirilirsiniz, tam da yılmak üzereyken... 2000 Pekin Uluslararası Bilim Filmleri Festivalinde aldığım Jüri Özel Ödülü de böyle oldu. Şu sıra evde baş köşede duran görkemli ejder bana en yorgun, en çaresiz anlarımda bile devam etmek zorunda olduğumu hatırlatıyor. Devam etmek zorundayım çünkü bu tek yönlü yolu ben seçtim - ya da yol beni seçti - ve tek çıkış yine ilerlerde bir yerde olmalı...

Tülin Sertöz (ODTÜ-ECON'78)

Orijinal Kaynak - http://www.odtumd.org.tr/calismagr/yayin/bulten/94/icimizden.htm