Şarlatan Türk Doktorları

Dünya çapında erkeklerin % 70 , kadınların %90, memeli hayvanların %100 ü sünnetsizdir. Bütün memelilerin üst-derisi vardır. Her normal insan üst-deri ile doğar. Üst-deri kızlarda klitorisin glansını korur, erkeklerde ise penisin glansını. Üst-deri, insan cinsel anatomisinin önemli bir parçası olarak işlev görür. Göz kapakları gözleri nasıl korursa, üst-deride glansı korur.

Neden diye soruyoruz kendi kendimize. Neden günümüzde daha sapık olması mümkün olmayacak kadar aşırı bir gelenek olan sünnet hala yaşanıyor? Hala pratik ediliyor? Hala saygı ile anılıyor? Hala saygı duyulması bekleniyor? Neden? İnsanlar bir gün sünnet geleneği denen kanlı vahşeti, kötülüğü, ilkelliği sonunda realize edip, ondan kitleler halinde uzaklaşmaya başlayabilirler mi? Bu sapık sünnet geleneği nasıl böyle yüzlerce yıl ayakta kalabildi ve bugün hala insanlar üzerinde en fazla etkisi olan bir şey, onu anlamak zor. Sünnet geleneğinin sonu bir gün aniden gelecek mi dersiniz? Bu sapkınlık ve aşırılık daha ne kadar devam edebilir diyorsunuz? Bir gün bu sünnet geleneği yok olacak mı diyorsunuz?

Bir yalan çemberiyle kuşatmışlar herkesi. Neredeyse her alanda, her konuda aldatıyorlar. Yalanla, dolanla, sahtekarlıklarla iç içeyiz ve çoğunluk farkında değil. İnsanlar gerçeklerle değil, yalanlarla yaşıyorlar. Olayları doğru göremiyor, doğru tahlil edemiyorlar. Çünkü sorgulama yetenekleri köreltilmiş, şüphe duyma hisleri yok edilmiş. Bilimsellik yok. Neye el atsanız altından bir düzenbazlık çıkıyor. Sağlıkta, eğitimde hilekarlık, yalan diz boyu. İlkel çağlardan, kalma sünnet adetiyle cinsel organları kesiliyor. Televizyon ve gazeteler sünnetin olmayan yararları ile kandırılıyor. Belediyeler ve siyasi partiler cahil insanları kandırıp toplu sünnetlerle oy potansiyellerini artırmaya çalışıyor. İnsanlar çocukluktan itibaren yalan, dolan, ihanet, sahtekarlıkla egitilip yontuluyorlar, acılarını duymasınlar, gercekleri göremesinler diyerek bu vahşete sünnet dügünü deniyor ve sahtekarlıgın ilk toplumsal adımını atmış olduklarını kutluyorlar.

İlk önce Türkiye’de bilimsel eğitimin, evrensel hukuk normlarının insan haklarının olmadığının altını kalınca çizelim. Olmadığını zaten Türkiye’nin yöneticileri, siyasileri, bürokratları, sahte aydınları ve diğer gelişmiş ülkelerde yaşayanlar da bilmektedirler.

Türk doktorları bilimden çok para ve politikaya önem vermektedirler. Sünnet siyasetin de içine girmiştir. İster sağcı olsun, ister solcu, ister dindar olsun, ister dinsiz, gazete yazarlarının hiç birisi sünnet hakkında olumsuz olarak yorumlanacak yazılar yayınlamamaya büyük itina göstermektedirler. Sünnet yalnız övülmekte, göklere çıkarılmaktadır. Batı’nın sünnet hakkındaki eleştirilerine bütün basın yek vücut cevap vermektedir. Sünnetin eleştirilmesine kimsenin tahammülü yoktur. Türkiye’de sünnet bir tabudur. Dokunulamaz. Tarıtşılamaz. Eleştirilemez. Değiştirilemez. Durdurulamaz.

Türkiye cehalete teslim olmaktadır. Önce cehalatin ne olduğunu açıklamaya çalışalım. Cehalet nedir? Cehalet kişinin içinde yaşadığı koşul ve zamanla bağdaşmayan ve yaşamına olumlu bir katkısı olmayan çağ dışı bilgidir. Türkiye’de kurumlaşan bu bilgidir.

Cahilin aklı boş değildir. Keşke olsaydı. Onu yeni bilgilerle doldurmak nisbeten kolay olurdu. Bütün yapacağımız onu eğitmek olurdu. Cahilin kafası eski, antik, yanlış ve yalan bilgilerle tıklım tıklım doludur. Milyonlarca insan işte bu şekilde cahildir.

Bunu söylemek istemezdim. Ama bazı gerçeklerin bilinmesinde yarar vardır. Bence doktorlarımız bile yeterince bilgili değillerdir. Onların çoğu Batı ölçülerinde cahildirler. Türk doktorları için durum gerçekten içler acısı. Tabii bu toplum için de durum içler acısı demektir. Doktorlar tarafından yeterince eğitilemeyen, ya da yanlış eğitilen bir toplumdan ne beklenir, bilmiyorum.

Tabii bu arada içinde yaşadıkları bu cahil toplumdan fazladan birşeyler elde etmek de şarlatanlar için çekici gelmektedir.

İnsanlar televizyonlarda sünnet sağlığa yararlıdır diyen sahtekarları dinlemeyi bırakacaklar mı? Kanlı tecavüz yöntemi olan sünnet vahşeti hem ekonomik hem siyasi rant odaklı olması bakımından son derece mide bulandırıcı. Sonunda bu delilik, bu barbarlık, bu vahşet, bu aptallık, bu kölelik ve onursuzluk bir anda yok olup gidecek mi diyorsunuz?

Önce yalanın tanımını yapalım. Yalan bir gerçeğin gizlenmesi veya farklı gösterilmesidir. Yalan bir çıkar sağlamak için başvurulan bir yanıltmadır, hiledir. Yalanın en büyük özelliği yalan söyleyenin söylediklerinin doğru olmadığını bilmesidir.

Yalan insan doğasında her zaman var olan bir kavram. Bunu kimse engelleyemez. Yani insan unsuru varsa yalan da vardır. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir söz var:"Birilerinin bize yalan söylemesine engel olamayız ama bizi inandırmalarına engel olabiliriz." Aslında kandırmaca üzerine kurulu bir Dünya'da yaşıyoruz. İnsanlar hep birbirlerini kandırmaya çalışmışlar. Bu kandırmanın da etkili silahlarından biri de yalan olmuştur.

En çok kimler yalan söyler biliyor musunuz? Siyasiler ve şarlatan doktorlar. Bunların yaşamları yalan üzerine kuruludur. Yalansız yapamazlar. Bunlar çıkarları gereği yalan söylerler. Bunu engelleyemeyiz. Asıl bize düşen bunların bizi kandırmasına engel olmak. Yani bunlara inanmayarak engel olabiliriz. Yapacağımız tek şey budur. Eğer bir siyasetçi veya şarlatan doktor yalan söyleyerek seni kandırmaya çalışıyorsa inanmayacaksın. Onların yalan temelinde seni kandırdıklarını göreceksin. Göreceksin ki seni sömürmelerine izin vermeyeceksin.

Türkiye'de çıkıyor şarlatan bir doktor " Sünnetli erkek daha temizdir ve sünnetli erkek çocuklarda idrar yolu iltihaplanması daha az gözlenir. " diyebiliyor. Bunların hepsi yalandır. Ama cahiller bunların yalan olduğunu bilmezler. Şarlatanlar yalanlarla, cahiller üzerinden çıkar sağlayan sahtekarlardır. Bilimde bir numaralı kural dürüst olmaktır. Sünnet, normalde bir iç organ olan glansı, kalıcı biçimde bir dış organ haline getirir. Göz için göz kapakları neyse, penis için de üst-deri odur. Nasıl ki, gözkapakları olmadan gözün daha temiz olması ve dış etkilerden korunması mümkün değilse, penis için de aynısı geçerlidir. Koruyucu olan üst-derinin kaybedilmesi, penisi kire ve bakterilere açık duruma getirir. Sağlam (sünnetsiz) bir çocuğun idrar yolları iltihabı sorununu yaşama olasılığının, sakatlanmış (sünnetli) bir çocuğa göre daha düşük olduğu biliniyor. Eğer üstderi sünnet ile kesilirse, idrar yolları, enfeksiyona daha açık hâle gelir.

Dünya'ya izole edilmiş bir ülkede, medyasının şarlatanlar ve sahtekarlar ile dolu olması sünnet yalanlarına çanak tutmaktadır. Düzen düzenbazlıklarla yürümekte. Bu sahtekarlara inananlar çogaldıkça bunların yalanları daha çok artıyor. Türkiye'de insanların büyük çogunlugu okuyup, araştırmıyor ve kim ne derse ona inanıyor. Cehalet sünnet geleneğinin en büyük silahı. Onu çok iyi kullanıyor.

Televizyonda şarlatan bir doktor " Bebek sünneti avantajlarından dolayı tercih edilmektedir."diyebiliyor. Bu yalanı bir yalancı başlatıyor. O kötü niyetli birisi. Onun yalanını etrafa yayanlar da kötü olabilir. Ama çoğu değil. Sadece cahiller. Ve çoğu kere bu cahilliğin fiyatını acı bir şekilde öderler. Sürekli olarak yalancı sahtekarlar tarafından dolandırılırlar. Bebek sünneti sağlığa daha çok zararlıdır. Üst-derinin bebeğe bez bağlandığı bu dönemdeki işlevi , penisi tahrişten ve yaralanmalardan korumaktır. Üst-deri glansı idrardan ve dışkıdan korumak için cinsel organa yapışık durumdadır. Çocuk ne kadar küçük olursa, travmadan zarar görme o kadar fazla olacaktır.

Gazetelerde sahtekar bir profesör " Sünnetli erkekler daha iyi seks yapar." diyebiliyor. Sünnet geleneği yalanlar üstüne kurulu olduğu için yalan-dolan serbesttir. Kadın sünneti ve erkek sünneti arasında temelde bir fark yoktur. Her ikisinin de temel amacı cinsellikten alınan hazzı azaltmaktır. Sünnet penisi inceltir, kısaltır, cinsel zevki azaltır.

Cinsel şiddetin bizim kültürlerdeki en yaygın ve aşağılık uygulaması sünnettir. Sünnet, bu toprakların sorgulanmadan kabül edilen vahşi geleneklerinden biri. Sonunda bu delilik, bu barbarlık, bu vahşet, bu aptallık, bu kölelik ve onursuzluk bir anda yok olup gidecek mi diyorsunuz?