Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Harf_Devrimi
----------------
Harf Devrimi niçin yapıldı?
Yapıldığı günden günümüze kadar tartışılan bu konu hakkında birçok yazar ve düşünür, lehte ve aleyhte görüşler dile getirmişti.İşte “Harf Devrimi’nin niçin yapıldığı ve sonuçları” hakkındaki görüş ve değerlendirmelerden bazıları..
Emre Gül/ Dünya Bülteni/ Tarih Dosyası
1862-1863’lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Ahundzade Feth Ali tarafından dillendirilmeye başlayan Türkçede ıslah ve inkilab konusu sonraki dönemde artık üzerinde devamlı olarak durulan ve tartışılan bir konu haline gelmişti. Eğitim-Öğretim meselesinin bir parçası olarak düşünülen alfabe değişikliğinde mevcut yazı ve dili ıslah yerine, Latin alfabesinin kabul edilmesi önerisi ortaya atılmıştı. II. Meşrutiyet’in ilanına kadar açıkça ileri sürülmeyen bu görüşü savunan Hüseyin Cahit, Celal Nuri, Abdullah Cevdet, Kılıçzade Hakkı, Cenab Şehabeddin gibi kimseler Türkçenin Arap harfleri ile yazılamayacağını, Latin harflerinin er yada geç kabul edilmesi gerektiğini ve bunun için cesaretli olunması gerektiğini söylemekteydiler.
1910 yılından itibaren “Maarifin terakkisi ve halkın cehaletten kurtarılması” fikri üzerine bina edilmeye başlanan Alfabe konusuna kendince çözüm bulanlardan biri Enver Paşa olmuştu. Enver Paşa, harfleri birleşik yazmak yerine Latin yazısındaki gibi ayrı ayrı yazmaya dayanan bir yazı sistemi oluşturmaya çalışmıştı. “Hatt-ı Cedid” veya “Enver Paşa” yazısı denilen ve orduda uygulamaya çalışılan bu yazı, her sessiz harfin önüne bir sesli konularak yazılacaktı. Neticede tutmayan ve Mustafa Kemal Paşa tarafından “İyi bir niyet fakat yarım iş, hem de zamansız” olarak nitelenen bu deneme I. Dünya Savaşı sonunda terk edilmişti.
1919 yılına gelindiğinde, “Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek başlıca dikkati teşkil etmelidir.” Prensibini benimsemiş olan Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da Mazhar Müfit Kansu’ya: “Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak, padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacak, medeni milletler gibi şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecektir.”Diyerek harf devrimi için ilk işareti vermişti. Şubat 1923‘te İzmir İktisat Kongresi’nde gündeme gelen Latin harflerinin kabulü düşüncesi Cumhuriyet’in ilanından sonra TBMM’de Şükrü Saraçoğlu tarafından 1924 yılında dile getirilmiş ve tartışmalar bugünkü alfabenin kabul edilmesine kadar devam etmişti.
Tartışmalarda Latin harflerinin kabulünden yana olanların iddiaları ve gerekçeleri genel olarak: “Arap Alfabesi hem geç hem de zor öğrenilmektedir, Herkes birçok kelimeyi farklı şekillerde yazmaktadır. Bu harflerle belirli bir yazım kuralı oluşturmak mümkün değildir, Bu harfler yüzünden yabancılar Türkçe’yi öğrenmeye rağbet etmemektedirler, Az çok öğrenim görenler bile bir yazıyı hatasız okuyamamaktadırlar.
Bu sebeple yayınları sınırlı sayıda kişi okumakta olup eğitim yaygınlaşamamaktadır, Eğitimin ilerlemesi, okur-yazar oranının artması ve halkın cehaletten kurtarılması Latin harflerine geçişle mümkün olacaktır, Arap harfleri, Türk Milleti’nin asırlardan beri geri kalmasına neden olmuştur, Latin harflerinin kabul edilmesiyle milletimiz Batı uygarlığının medeniyet seviyesine ulaşacaktır, Sovyetler kontrolündeki Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya’da Latin alfabesine geçildiğinden ilişkilerin korunması adına Latin alfabesini kabul etmek gerekir.” Düşüncelerinden ibaretti.
Nihayet Bakanlar Kurulu’nun 23 Mayıs 1928’de yaptığı toplantı da Mustafa Kemal Paşa’nın direktifi ve Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural’ın teklifiyle bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştı. Haziran sonu itibariyle Komisyon çalışmalarını sürdürürken Mustafa Kemal Paşa, 9/10 Ağustos 1928’de Sarayburnu Parkı’ndaki gazinoda CHP’nin düzenlediği gece toplantısında harf inkilabını başlatan şu konuşmayı yapmış: “…Vatandaşlar, bu notlarım asıl hakiki Türk kelimeleri, Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu derhal okumaya teşebbüs etti. Biraz çalıştıktan sonra birden bire okuyamadı. Şüphesiz okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz. Arkadaşlar! Bizim ahenktar, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz. Anladığınızın eserlerine yakın zamanda bütün kâinat şahit olacaktır. Buna katiyetle eminim…
Fakat milletin yüzde sekseni okuma-yazma bilmiyorsa, bu hata bizde değildir. Türk’ün seciyesini (karakterini) anlamayarak birtakım zincirlerle saranlardadır. Artık mazinin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları tashih edeceğiz (düzelteceğiz). Hataların tashih olunmasında, bütün vatandaşların faaliyetini isterim. En nihayet bir sene, sene içinde bütün Türk heyet-i içtimaiyesi yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısı ile kafası ile, bütün alem-i medeniyetin (uygar dünyanın) yanında olduğunu gösterecektir. (Halka doğru kadehini kaldırarak) Eskiden bunun bin mislini mezbelelerinde gizli gizli içerek envai mefsedeti irtikap eden mürai (iki yüzlü) sahtekarlar vardı. Ben sahtekar değilim, milletimin şerefine içiyorum (Hakimiyet-i Milliye 11 Ağustos 1928) ” Demişti.
Sonuçta 1 Kasım 1928’de TBMM’de hazırlanan kanun tasarısı yapılan görüşmelerden sonra aynı gün, “Türk Harflerinin Kabul Ve Tatbiki Hakkındaki Kanun” adıyla kabul edilmişti. Buna göre:
Madde 1-Şimdiye kadar Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut cetvelde şekilleri gösteren harfler /Türk harfleri unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir.
Madde 2-Bu kanunun neşri tarihinden itibaren devletin bütün daire ve müesseselerde Türk harfleriyle yazılmış olan yazıların kabulü ve muameleye konuşması mecburidir.
Madde 3-Devlet dairelerinin her birinde Türk harflerinin devlet muamelatına tatbiki tarihi 1929 Kânunusani’sinin birinci gününü geçmez.
Madde 5-1929 Kânunusani’si iptidasından itibaren Türkçe basılacak kitapların Türk harfleriyle basılması mecburidir.
Madde 9-Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında, Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur.”
Denilen kanun ile “Arap harfleri” olduğu için atılan alfabenin yerine “Latin harfleri”, “Türk Alfabesi” olarak kabul edilmiş, “Eski harflerle matbu kitaplarla tedrisat icrası memnudur. (Eski harflerle basılan kitaplarla tedrisat: dersler verme, okutma, öğretme yapılması yasaktır) genel ifadeli bir cümle ile “Kur’an-ı Kerim” dahil Arap harfleri ile basılmış bütün kitaplar yasaklanmıştı.
Yeni Türk harflerinin kullanılması, eski yazının kullanılmaması için çıkarılan 1353 sayılı yasada, kanuna aykırı davrananlar için cezai yaptırım öngörülmemiş olsa da Türk Ceza Kanunu’nun 526 Maddesi’nin son bendine konulan: “Şapka iktisası hakkında 671 sayılı kanunla, Türk harflerinin kabul ve tatbikine dair 1353 sayılı kanunun koyduğu memnuiyet (yasaklara) ve mecburiyetlere muhalif hareket edenler (karşı gelenler) iki aydan altı aya kadar hapis veya bin liradan beş bin liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılır.” Cümlesiyle yaptırım getirilmişti.
Harf devriminin temelinde, Modernleşme düşüncesi, Türk eğitim sisteminin Batı örneğine göre yeniden yapılandırılmaya çalışılması, Türk aydınlarının Batı dünyasını bir başka gözle görmeye başlamaları ve Batı medeniyetine yöneliş etkili olmuştu.Yapıldığı günden günümüze kadar tartışılan bu konu hakkında birçok yazar ve düşünür, lehte ve aleyhte görüşler dile getirmişti. İşte “Harf Devrimi’nin niçin yapıldığı ve sonuçları” hakkındaki görüş ve değerlendirmelerden bazıları:
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
“Her vasıtadan evvel her vasıtadan evvel büyük Türk Milleti’ne onun bütün emeklerini kısır yapan çorak yol haricinde kolay bir okuma yazma anahtarı vermek lazımdır. Büyük Türk milleti cehaletten az emekle kısa yoldan ancak kendi güzel asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Latin esasından alınan Türk alfabesidir…
Büyük Milet Meclisi’nin kararıyla Türk harflerinin katiyet kazanması, bu memleketin yükselme mücadelesinde başlı başına bir geçit olacaktır. Milletler ailesine münevver, yetişmş büyük ir milletin dili olarak elbette girecek olan Türkçeye bu yeni canlılığı kazandıracak olan üçüncü Büyük Millet Meclisi, yalnız ebedi Türk tarihinde değil, bütün insanlık tarihinde mümtaz bir sima kalacaktır.” (Resmi Gazete, 3 Teşrinisani 1928, Sayı: 1030)
PEYAMİ SAFA
“Arap, yani eski Türk harfleri yerine Latin harfleri kabul edileli otuz bir yıl oldu… O zamanın yer yer ifade edilen endişeleri (inden en büyüğü) de şuydu: Milli kütüphanelerimizdeki yüz binlerle eser ne olacak? Yarınki nesiller kendi edebiyatlarını, tarihlerini, dil ve lugatlerini, felsefe din ve hukuk eserlerini okumak imkanından mahrum kalınca, onlara milli kültür nasıl verilecek?...
Yeryüzünde bir tek memleket gösterilemez ki, orada gençler kazara milli kütüphanelerine girerlerse bir tek eser okuyamadan çıkıp gitsinler. Böyle bir katliam hiçbir memlekette ve hiçbir memleketin tarihinde yoktur…
Hele Latin harfleri tamamiyle yerleştikten sonra liselerimizde Arap harfleri okutulmasında hiçbir kanuni mahzur yoktu. Bugün de yoktur…
Almanya’da Latin harfleri ile birlikte Alman Gotik harfleri de öğretilir ve bunu bir gericilik (irtica hareketi) saymak hiçbir Alman’ın veya başka bir medeni millet mensubunun hatırından geçmez. Bizdeki inkilap yobazlığının eşine cihanda rastlanmaz…
Bu ilimsiz, çarpık, saçma inkilap ve irtica anlayışına genç nesiller kurban olup gidiyor. Devrimbazlar mugalata yapmasınlar. Latin harflerini atıp Arap harflerini getirmek istemiyoruz. Üniversitelerimizde okutulan Arap harflerini ve Osmanlıca’yı liselerimizde de öğretmelerini istiyoruz. Buna Türk kanunları engel değildir. Akıl kanunları da bunu emrediyor.” (Türk Düşüncesi, Ağustos 1959, Sayı: 59-8)
9/14/2013 5 yorum
Harf Devrimi'nin Amacı :
Hepimizin bildiği gibi, Harf inkilâbın da eski alfabenin zorluğu sebep gösterilmişti. Acaba durum gerçekten böylemiydi ?
Asırlarca alfabesini değiştirmeden yaşayan, buna rağmen teknoloji de zirveye ulaşan japonlar neden karmaşık alfabelerini bu gibi sebepten değiştirmemişler di? Kaldı ki, japonya da okuma yazma da zorluk çektiklerinden yakınan bir japon duyamazsınız ! Peki ya Çin yada diğer devletler neden alfabelerini değiştirmedi ?
Şöyle basit bir örnek verecek olursak ; Ülkemizin bu günlerde kurtulduğunu varsayalım, başımız da herhangi bir Yönetici olsun. Ve desin ki : "Latin alfabesi çok zor ve hala okuma yazma bilmeyenler, öğrenemeyenler var. O halde Latin alfabesini değiştiriyorum. Bundan böyle japon alfabesi kullanılacak" dese..
Biz millet olarak ne hale geliriz ? Doktor mu kalır, Mühendis mi. Subay mı kalır, Öğretmen mi.. ?
-Önceden alınmış diplomalar bir günde hükmünü kaybeder.
-Profesörler neye uğradıklarını şaşırırlar.
-Öğretmenler kendi kendilerine bile okuma yazma öğretemeyecek bir duruma düşer.
-Halk bir gecede okuma yazma bilmeyen cahil bir hale gelir.
Şimdi bu yapılan Harf Devrimini 80-100 sene önceki imkanlar da düşünün. Harf devrimi yapılıyor ve sizin bu devrimden günlerce sonra haberiniz oluyor, tv lerde haberler izleyemiyorsunuz, duruma itiraz edemiyorsunuz. Osmanlı döneminde aldığınız ilimler, diplomalar bir günde hükmünü kaybediyor.
Şimdi bu Harf devrimine İsmet İnönü'nün itirafından bakalım..
İşte İsmet İnönü'nün ağzından, harf devriminin asıl amacı:
"Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir.Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi.
Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve **dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.**
(...) Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. (...) **Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak,dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı."**
KAYNAK: İnönü, Hatıralar C.II sayfa223
http://www.tariholoji.com/2013/09/inonunun-harf-inkilabi-itirafi.html#.WvajY4iFPIU
---------------
Peki yeni cumhuriyeti bu kadar radikal bir devrime yönelten neydi?
https://onedio.com/haber/1-kasim-harf-devriminin-89-yili-793648
----------------------------
Son 90 yıldaki tüm yazılı neşriyatı okumaktan yorgun düşmüş 2 yorgun yürek, 2 denklem, 2 şifre, 2 atomm çekirdeği.