Osman Oğulları'na İnsanlık Şahadet Edecek

'Osmanoğulları'na insanlık şehadet edecek'

Osmanlı hanedanının son temsilcisi Şehzade Ertuğrul Osman Osmanoğlu, dün dualar eşliğinde ebedî istirahatgâhına uğurlandı.

Sultan II. Mahmut Türbesi'nde, dedelerinin yanında toprağa verilen Osmanoğlu için binlerce İstanbullu Sultanahmet'e akın etti. Tarihinin en kalabalık cenaze törenlerinden birine tanıklık eden Sultanahmet Camii, 97 yaşında hayata veda eden 'Son Osmanlı'nın sevenleriyle doldu. Cenazede hanedan mensupları ve devlet erkânı ile binlerce İstanbullu yan yana saf tuttu. Başimam Emrullah Hatipoğlu ise konuşmasında Osmanlı'nın dünyaya vurduğu mühre dikkat çekti: "Hanedanlık, yaptıkları ve bıraktıkları ile tarih önünde. Osmanoğulları'na insanlık şehadet edecektir."

'Osmanlı Hanedanı'nın reisi' ve 'son Osmanlı' olarak da anılan Ertuğrul Osman için dün Sultanahmet Camii'nde tören düzenlendi. Cenazeye katılanlar, giriş kapılarında yapılan aramalardan sonra avluya alındı. Kâbe'nin eski örtülerinden bir parçasıyla örtülen tabuta, bir vatandaş tarafından Türk bayrağı serilmek istendi. Bayrak, çevredeki vatandaşların da yardımıyla toplu iğneyle tabuta tutturuldu.

Törende, Ertuğrul Efendi'nin eşi Zeynep Osman, Harun, Bülent, Kayıhan, Orhan ve Selim Osmanoğlu'nun da aralarında bulunduğu hanedan mensupları taziyeleri kabul etti. Amerika'da olduğu için merasime katılamayan Başbakan Tayyip Erdoğan'ı, Devlet bakanları Cemil Çiçek, Hayati Yazıcı, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay temsil etti. Sultanahmet Camii Başimamı Emrullah Hatipoğlu, cenaze töreninde yaptığı konuşmada her doğanın bir gün öleceğini belirterek, "Dünyada bulunuş gayemiz Allah'ın rızasına nail olabilmektir. O'nun razı olduğu şekilde yine O'na dönmek, en büyük mutluluktur." dedi. Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Osmanoğlu'nun mensup olduğu hanedana, tarih ve insanlık gerekli şehadeti yapıyor ve yapacaktır. Şu içinde bulunduğumuz cami gibi eserleri bize bırakanlara o eserler şahitlik ediyor. Çünkü onlar toprakların büyüklükleriyle değil, o topraklar üzerindeki hak, adalet ve insanlık değerlerinin zirve seviyesine çıkarıldıklarına şahitlik edeceklerdir." Ertuğrul Osman'ın cenazesi, burada kılınan namazın ardından vatandaşlar tarafından omuzlara alınarak cami avlusundan çıkartıldı ve cenaze aracına konuldu. Bu sırada tabuta kabine üyeleri de omuz verdi.

Bir aile reisi ve dostumu kaybettim

Osmanlı hanedanının yeni reisi Osman Bayezit (85), cenaze törenine katılamadı. Ancak bir mesaj gönderdi. ABD'nin New York kentinde ikamet eden Bayezit, mesajında şunları kaydetti: "Sevgili yeğenim dün gece Şehzade Osman Ertuğrul Efendi'nin vefatını bildirdi. Ertuğrul Efendi'yi yakinen tanırım ve çok iyi dostumdur. Ben bir kuzen kaybetmedim. Bir aile reisi ve dostumu kaybettim. Üzüntülerimi bildiririm. Başta eşi Zeynephan Hanımefendi'ye kuzenim şehzade Harun Efendi ve tüm aile fertlerine başsağlığı dilerim."

Ertuğrul Osman Divanyolu'ndaki mezarlığa getirilmesinden önce Nakşibendî tarikatı liderlerinden Mahmut Usta Osmanoğlu ve Cübbeli Ahmet Hoca'nın ziyaretleri sebebiyle küçük bir arbede yaşandı. Mahmut Efendi'nin talebeleri polis barikatını aşarak içeriye girdi. Bunun üzerine basına ve halka kapalı olan alanda bazı tartışmalar yaşandı. Defin işleminden sonra türbenin arka kapısından çıkan Mahmut Efendi'yi talebeleri yolcu etti. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve AK Partili belediye başkanları da Türk Ocağı'ndaki mezarlığa gelenler arasındaydı. Son şehzade ebedi istirahatgâhına eşi Zeynep Tarzi Osman eşliğinde getirildi. Ardından naaşı dualar ve tekbirlerle Divanyolu'ndaki mezarlığa nakledildi. Basına kapalı gerçekleştirilen törende Kur'an-ı Kerim okundu. II. Abdülhamit'in de aralarında bulunduğu büyük mezarlık önünde biriken kalabalık, edilen duaya hep bir ağızdan 'amin' dedi.

Cenazeye iştirak edenler arasında Kars doğumlu Yakup Özlem Ülker çifti de vardı. Yıllarca gurbette kalan çift, Devlet-i Âli'nin temsilcilerinin kendileri gibi gurbet yasamalarına üzüldüklerini söyledi. Kızları Sümeyye, Meryem ve Meva ile törene de katılan aile, Osmanlı'yı ve Osmanoğlu ailesinin yeni nesillere mutlaka anlatılması gerektiğini belirttti.

Doç. Dr. Erdoğan Keskinkılıç:

Devlet, hanedana borcunu yerine getirdi

Osmanlı ailesi sürgünde parçalandı ve uzun yıllar kıt kanaat geçinmeye çalıştı. Buna rağmen hiçbir zaman Cumhuriyet'e yönelik zarar verecek ifadelerde bulunmadılar. Ertuğrul Osman Efendi, anılarında duygusal konuşmalar yapmaktan çekindiğini belirtmişti. İlginçtir ki, Abdülhamit Han'ın torunları en fakir olanlarıdır ailede. Ertuğrul Efendi de, kendi imkânlarıyla geçinmiş bir insandı. İkinci Mahmut Türbesi'ne gömülmesi devletin hanedana borcuydu.

Tarihçi Porf. Dr. İlber Ortaylı:

Türbeye gömülmesi güzel bir jest

Çok mütevazı bir beyefendiydi. Tam anlamıyla bir Osmanlı'ydı. Birkaç dili çok iyi konuşuyordu ve bunun yanında çok temiz bir İstanbul Türkçesi vardı. Fransa ve Avusturya'da okuduğu için oraların dillerini de biliyordu. Yakın zamanda Başbakan kendisine yakın ilgi göstermişti. İkinci Mahmut Türbesi'ne gömülüyor olması da güzel bir jest oldu.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay:

Hep Türkiye'nin yanında yer aldılar

Şehzadeliği hakkıyla yaşamış son ferdiydi ailenin. Osmanoğlu ailesi birtakım istisnalar dışında hep Türkiye Cumhuriyeti'nin yanında yer almışlardır. Bu bakımdan, hükümetin bana verdiği cenazeye iştirak etme görevini içtenlikle yerine getiriyorum. Cumhuriyet'i hep güzel bir şekilde anmış ve saltanat hırsı göstermemiş mümtaz bir şahsiyetti.

[Haber İzlenim - A.Turan Alkan] Bir musallalık saltanat...

"Son Osmanlı", Devlet-i Âliye'nin tarihe karışmasından tam 87 sene sonra pâyitaht ahalisinin hüsn-i şehadeti ve tekbirleriyle ebedî ahiret âlemine uğurlandı. Bu merasimde olup biten sıradan ayrıntıların tahlili, modern Türkiye'nin ve Türk siyasetinin derinliklerini anlamak bakımından çok dikkate değer ipuçlarıyla doluydu. Ertuğrul Osman Efendi, dedelerinin şahsi mülkü sayılan Topkapı Sarayı'na beş yüz metre mesafede, yine dedelerinin yaptırıp vakfettiği bir selatin camiinde ancak bir musallalık saltanat sürdükten sonra öz dedesi II. Abdülhamid'in türbe eşiğine defnedildi. Öğle namazı esnasında caminin müezzin mahfiline bir Osmanlı sancağı dikilmişti. Sancaktaki Osmanlı hilal ve yıldızı bu coğrafyada yaşayan toplumun ortak istikametini işaret ediyor gibi geldi bana.

"Son Osmanlı" Ertuğrul Osman Efendi, Devlet-i Âliye'nin tarihe karışmasından tam 87 sene sonra pâyitaht ahalisinin hüsn-i şahadeti ve tekbirleriyle ebedî ahiret âlemine uğurlandı. İsatanbul'un en büyük selâtin camiî mevkîindeki Sultanahmet Camiî, dün öğle ezanında son cemaat mahfillerine kadar hasbeten lillah görevlerini yapmaya gelen insanlarla lebâ leb doldu taştı. Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği nüfus kâğıdını taşıyan İstanbullu vatandaşlar, Osmanlı Hânedânı'nın evlâd-ı ekberi Ertuğrul Osman Efendi'ye tâzim ve hürmette -elhâk- kusur göstermediler. Bu vefa, bir yönüyle mü'minin mü'min kardeşine karşı ifa ettiği bir son vazife hükmündeydi; fakat aynı zamanda Modern Türkiye'nin Osmanlı Monarşisi'ne ve onun unvansız mensuplarına yönelttiği ivazsız sevgi ve hürmeti de ifade ediyordu.

Ertuğrul Osman Efendi, çok samimi ve vakur bir törenle uğurlandı: Bu merasimde olup biten sıradan ayrıntıların tahlili, modern Türkiye'nin ve Türk siyasetinin derinliklerini anlamak bakımından çok dikkate değer ipuçlarıyla doluydu: Ertuğrul Osman Efendi, dedelerinin şahsi mülkü sayılan Topkapı Sarayı'na beş yüz metre mesafede, yine dedelerinin yaptırıp vakfettiği bir selatin camiinde ancak bir musallalık saltanat sürdükten sonra öz dedesi II. Abdülhamid'in türbe eşiğine defnedilirken, onun cenaze namazında siyasi, dini ve hatta milli bir görev telakki ederek hazır bulunanlardan bir ferd-i vahit bile Cumhuriyet'in yerini alacak bir saltanat idaresine hoş nazarla bakmıyor.

Cami cemaatindeki siyasi ve tarihi basiretin, bürokratik menzillere kadar yaygınlaşmasını temenni edenler devlet ve hükümet erkânının cenazeye gösterdiği vefadarlığı da kaydetmeden geçmek haksızlık olur. Onların iştiraki ile Ertuğrul Osman Efendi'nin irtihali, Türkiye'nin yakın tarihi ile yüzleşmeye hazır bulunduğunun bir işareti gibi göründü.

Öğle namazı esnasında caminin müezzin mahfiline bir Osmanlı sancağı dikilmişti. "Müminlere yardım etmek ise üzerimize hak oldu."* mealindeki ayet yazılı sancaktaki Osmanlı hilal ve yıldızı bu coğrafyada yaşayan toplumun ortak istikametini işaret ediyor gibi geldi bana. İnşallah yanılmamışımdır.

Merhum'a rahmet, millete başsağlığı diliyorum. Biz o cenaze töreninde hazır bulunanlar Osmanoğulları'na hakkımızı helal ettik. Helal olsun!* Rum Sûresi, 47. ayet.

http://www.zaman.com.tr/wap.do?method=getHaber&haberno=896740&bolumno=1&altbolumno=&sirano=0&sayfa=