Güzel ve Estetik Bir Gülüşe Sahip Olmak?
Dişlerimiz yemek yemeye yardımcı olmanın yanı sıra estetik açıdan da gülüşlerimizde büyük rol oynuyor. Dişlerde bulunan şekil bozuklukları ve lekelenmeler günlük hayatta bizleri olumsuz yönde etkiliyor. Yapılan araştırmalara göre diş yapısına ve gülüşlerine güvenen kişiler daha başarılı daha mutlu oluyor.
Güzel Bir Gülüş Elde Etmek İçin Dişlere Hangi İşlemler Uygulanıyor?
Güzel estetik duruşlu dişle; eksiksiz, bembeyaz olmalı. Dişeti ve diş yüzeyi temiz görünmelidir. Çapraşık olmamalı , öyle oluna durumlarda ortodonti tel tedavisi uygulanmalıdır.
Gülüş Estetiğini Bozan Çenedeki Bozukluklar Nasıl Giderilir?
Genetik olarak kişilerde çene eklem bozuklukları olabilir. Bu bozukluklar gülüş estetiğini bozabilir fakat tedavi edilebilir. Çene gelişimi dikey yönde gerileme veya artış göstermişse ifade de bozukluklar yaşanılabilir. Bu sorunların giderilmesi için gelişim çağını tamamlamamış olmak büyük avantaj. Tedavi olarak ortopedik tedavi ile düzeltilebiliyor. Çenedeki bazı bozukluklarda ise kesinlikle cerrahi işlem uygulanması gerekebiliyor.
Cerrahi Müdahalelerde Ne Gibi İşlemler Uygulanıyor?
Cerrahi işlem öncesinde 20 yaşına ulaşan kişilere diş teli tedavisi uygulanıyor. Dişler olması gereken düzene göre planlanıyor. Daha sonrasında çenelerin konumu genel anestezi ile uzman cerrahlar tarafından düzeltiliyor. Yeni ilerleyen teknoloji ve tekniklerle oldukça başarılı ve sağlıklı, estetik gülüşler kazandırılıyor.
Gülüş Tasarımı Yapılmadan Öncesi ve Uygulanan Tedaviler?
Gülüş tasarımı yapılmadan önce hastanın ağız sağlığı dikkate alınır. Tedaviye uygunluğu gözlemlenir. Diş formu incelenir. Bu gözlemlerden sonra kişilerin ağız ve çene yapısına uygun tedavi yapılır. Tedaviler de ise; Lingual tedavi, şeffaf plak, metal tel, porselen tel, damaklık gibi başlıca tedaviler uygulanır.
Kişiye Özel Gülüş Çeşitleri?
Genel olarak kullanılan ve çok tercih edilen gülüş çeşitleri vardır. Bunlar şöyledir:
Çekici Estetik Gülüş: Bu gülüş için tedavide tercih edilen ön dişleri daha ön plana çıkarmaktır. Bu değişiklik sizlere daha genç ve daha çekici gülüş kazandıracaktır.
Entelektüel Gülüş: Dişlerin aynı seviyeye getirilerek kişiye daha olgun bir gülümseme edası katar.
Sportif Gülüş: Bu gülüşte orta kesici olan dişlerin yan taraflarda bulunan kesici dişlerden uzun olarak tasarlanmasıyla sağlanır.
Gülüş Tasarımı Nasıl Yapılır Tedavi Aşamaları Nelerdir?
Gülüş tasarımı yaparken kişinin ağız diş fotoğrafları çekilerek diş ölçüleri alınır. Hastananın isteği ve şikayetleri de dinlenilerek gülüş tasarımı gerçekleştirilir. Kişinin de onayı alınarak hazırlanır ve 10 gün süre içerisinde estetik işlemler kalıcı olarak yapılır.
Gülüş Tasarımı Sonrasındaki Avantajlar?
Daha doğal görünümlü yüz çenesine yakışır dişler elde edilir.
Dişlerin renkleri daha net olur.
Diş etleri daha sağlıklı görünüm kazanır.
Güzel parlayan diş, gülümsemeye kavuşulur.
Dişlerdeki kırıklar düzeltilir.
Travma görmüş veya çürümüş dişler zamanında tedavi edilmez ise diş yüzeyinde yıkımlar olacağı gibi, ağız içindeki mikroplar da dişi besleyen pulpanın yani damar-sinir ağının bulunduğu bağ dokusunda iltihap oluşturur. İltihaplanma ağrı ve ödem ile başlar. Diş gibi sert bir yapıyla çevrelenmiş bağ dokusunda ödemin yayılması mümkün olmaz ve bu durum dişteki ağrının daha şiddetli hale gelmesine sebep olur.
Tedavi Süreci:
Başlangıç olarak kademeli lokal anestezi ile ağrının önüne geçilir, tedavi aşırı ağrılı geçmez.
Dişteki çürüme dolgu ile kurtarılamayacak durumda ise (şiddetli ağrı oluyorsa), iltihaplı pulpayı temizlemek için kanal tedavisi yapılır.
Enfekte olan doku alındıktan sonra ağrınız zamanla azalacaktır. İşlem uygulanan bölgede, birkaç gün hassasiyet olabilir.
Bu tedavi ile problemli diş kurtarılabilir. Dişi çekmek son tercihtir.
Kanal tedavisi aşamasına gelmiş diş ihmal edilmemelidir. Tedavi edilmez ise ciddi rahatsızlıklara sebebiyet verecektir. Çene kemiğinde iltihaplanma ve erime (apse) başlatabilir. Tedavi gerektiren dişin pozisyonuna göre; kulak, göz, çene altı ve burunda ağrı ve şişliğe yol açabilir.
Çürükler Nasıl Oluşur?
Uyku halindeyken tükürük akışı yavaşlar ve ağız içindeki bakteriler çürük oluşumunu arttırır. Düzgün fırçalamayan ve diş ipi kullanmayan bireylerin özellikle arka azı dişlerde çürük oluşur.
Şekerli, nişastalı gıda ve içeceklerin tüketilmesi sonrasında diş yüzeyleri birkaç saat içerisinde mikroorganizmalar ile kaplanır. Arayüzlerde çürük olma ihtimali daha fazladır.
Çürükler Nasıl Önlenir?
Gece uyumadan önce dişlerin mutlaka fırçalanması ve diş ipiyle ara yüzlerin temizlenmesi bakteri tabakasını uzaklaştıracaktır. Çürük oluşumunun önüne geçecektir. Haftada birkaç kere klorheksidin içeren gargara ile ağzınızı çalkalamanızı öneriyoruz. Gargaranın diş renginizi değiştirmemesi için alkolsüz olanı tercih ediniz.
Mikroorganizmalar suda çözünmeyen glukan ile dişe tutunur. Sadece suyla ya da gargara ile ağız içini çalkalamak yüzeyi temizlemez. En iyi çözüm mekanik olarak yani fırça ve ip kullanımı ile tabakanın diş yüzeyinden kazılmasıdır.
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Bölümünde; ağız içinde yer alan dil, yanak, dudak, tükürük bezleri gibi bütün yumuşak dokuların; diş, çene ve çene eklemlerini kapsayan tüm hastalıkların tanı ve cerrahi tedavileri gerçekleştirilir. Ortognatik cerrahi olarak da bilinen çene cerrahisi, sadece ortodonti aracılığıyla çözülemeyen problemlerde iyi bir seçenektir. Operasyonun türüne ve hasta özelliklerine göre planlanmış olan cerrahi prosedürler; lokal anestezi, sedasyon ya da genel anestezi altında uygulanabilir.
Ağız Diş ve Çene Cerrahi Nedir?
Oral ve maksillofasiyal cerrahi olarak da isimlendirilen ağız, diş ve çene cerrahisi, yüksek eğitimli bir diş cerrahı tarafından gerçekleştirilen operasyonlardır. Yüz, çene ve ağızla ilgili hastalıkların tedavisi, yaralanmaların veya kusurların düzeltilmesi bu birimde yapılan işlemlerdir. Çene ameliyatları, büyüme durduktan sonra yapılması uygun operasyonlardandır. Diş tedavilerine bedensel veya zihinsel engeli nedeniyle uyum gösteremeyen, diş doktoru ya da operasyon korkusu olan, sağlıklı iletişim kurulamayan hastaların tedavileri genellikle genel anestezi altında, ameliyathane koşullarında uygulanan hizmetler arasındadır. Maksillofasiyal cerrahi uygulamaları arasında şunlar sayılabilir:
Yarık damak-dudak gibi yüzü içeren bir yaralanmayı ya da doğuştan var olan bir durumu düzeltmek,
Dişlerin daha fazla aşınmasını ve yıpranmasını, dolayısıyla ilerleyen dönemde diş kayıplarını önlemek,
Isırma, çiğneme ve yutma gibi aktiviteleri kolaylaştırmak,
Ağızdan nefes alma ve obstrüktif uyku apnesi gibi solunum problemlerini gidermek
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Kapsamında Hangi Hizmetler Verilir?
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi klinik uygulamaları çok çeşitli konuları barındıran bir disiplinler yapıdır. Bölümümüzde ağız diş ve çene cerrahisi kapsamında verilen hizmetler şunlardır:
20’lik diş problemleriyle ilişkili olan ya da olmayan dişlerin çekilmesi,
Gömülü kalmış dişlerin çekilmesi,
Normal dişlerin cerrahi ya da cerrahi dışı çekilmesi,
Diş implant uygulamaları ve yanında gerekli görüldüğünde sinüs lifting (sinüs yükseltilmesi), greft (kemik tozu-otojen blok greftler) uygulamaları,
Protez uygulaması öncesinde ağızda bulunan sert ve yumuşak her iki dokuda cerrahi düzeltme işlemleri,
Ağız içerisinde yer alan hem yumuşak (dil, yanak, dudak, tükürük bezleri gibi), hem de sert dokularda (dişler, kemikler) gelişen tümöral ya da kistik oluşumların tanı ve tedavisi,
Çene, diş ve yüz bölgesinde gelişen enfeksiyonların tedavileri,
Çene ve dişlerde oluşan kırıkların tedavisi,
Temporomandibular eklem (Çene eklemi) hastalıklarının tedavileri,
Temporomandibuler eklem ile birlikte çene kemiği kırıklarının cerrahi tedavisi,
Çene kemikleri ve etrafındaki yumuşak doku defektlerinin giderilmesi ve implant operasyonu
Ağız Diş ve Çene Uygulamaları Nelerdir?
Ağız diş ve çene cerrahisi kapsamlı uygulama alanlarını içermekte ve hem medikal hem de kozmetik problemlerin çözülmesine olanak sağlamaktadır. Bu uygulamalardan bir kısmı aşağıdaki gibi sıralanabilir:
İmplant (Çene-yüz, dental)
Diş Çekimi
Gömülü Diş Çekimi
Sinüs Lifting (Sinüs Yükseltme)
Çene cerrahisi kapsamında Genioplasti, Maksiller Osteotomi, Mandibuler Osteotomi, Bimaksiller Osteotomi
Temporomandibuler eklem (Çene eklemi) cerrahisi kapsamında Artrosentez, Artroskopi, Açık Eklem Cerrahisi
Kist ya da Tümör Rezeksiyonları
Çocuklarda diş çürüğü sık karşılaşılan ve ciddi bir problem olmakla beraber büyük ölçüde önlenebilir. Diş tedavisine ihtiyacı olan ya da diş ağrısı bulunan çocuklarda enfeksiyon, ağrı, uyku eksikliği, yemek yemede ve sosyalleşmede zorluk görülebilir. Bu durumlarda çocukların hastaneye ya da diş hekimine götürülmesi çok önemlidir.
Ağız sağlığı, çocukların genel sağlık durumlarının iyiliği ve okula gitmeye hazır olmaları açısından önemlidir. Aşırı düzeyde şeker tüketen çocuklarda diş çürüğü görülme ihtimali yüksektir.
Çocukların ilk dişleri olan süt dişleri, kaçınılmaz olarak değişecek olmasına rağmen çocukların rahatça yemek yiyebilmeleri için önemlidir. Dişleri çürüyen ve rahatsızlık duyan çocuklar yemek yerken ağrı çeker. Bu durum yeterli beslenememelerine yol açabilir.
Süt dişlerinin erken kaybedilmesi, çocuklarda dilin yanlış konumlanmasına neden olabilir. Bunun sonucunda da konuşma bozukluğu ve yanlış yutkunma alışkanlığı gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle kalıcı dişler çıkana kadar süt dişlerinin korunması önemlidir.
Özellikle okul dönemlerinde süt dişleri çocukların psikolojisi açısından önemlidir. Diş çürüğünün kötü görünümü nedeniyle utanan çocuklar, okula gitmek istemeyebilir. Dişlerin gelişimi sırasında geçirilen bir hastalık ya da genetik durumlar bazı hastalarda daimî dişlerin eksik olmasına neden olur. Böyle durumlarda tedavi için süt dişleri kullanılabilir.
Çocuklar iki yaşında bezelye büyüklüğünde diş macunu kullanmaya başlayabilir. Ancak öncesinde uzman diş hekiminden tavsiye alınması daha doğru olur. Çocukların diş sağlığını korumak için sağlıklı yiyecekler yemeleri önemlidir. Tatlı/şekerli atıştırmalıkların ve içeceklerin sınırlandırılması çocukların diş sağlığı için önem taşır. Ayrıca düzenli diş hekimi ziyaretleri en sağlıklı diş gelişimi süreci için kritiktir. Erken yaşta iyi alışkanlıklar oluşturmak, çocuğunuzun yaşam boyu sağlıklı dişlere sahip olmasına yardımcı olacaktır.
Her çocuk diş çürümesi riski taşır. Çocukların diş çürüğü hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını unutmamak gerekir. Onlara yapışkan özelliği bulunan çikolata, bisküvi yedirerek aynada dişlerinin üzerinde nasıl bir katman oluşturduğunu gösterebilir; sonrasında dişlerini fırçalatıp dişlerinin ne denli beyaz, temiz ve güzel olduğunu ona aynada ispatlayabilirsiniz.
Alınan önlemler çocuklarda diş çürümelerinin önüne geçebilir. Bunun için uygulanabilecek adımları şöyle sıralayabiliriz:
Çocukların ağız büyüklüklerine uygun olarak üretilmiş yumuşak diş fırçaları kullanılmalıdır.
Macun ve fırçalar değişik çizgi roman karakterinde ve renkte olduğunda çocuklardaki diş fırçalama isteği ve motivasyonu artış gösterir.
Çocukların diş macunu tadını sevdikleri ve fırçalama sırasında yutma ihtimalinin olduğu unutulmamalıdır.
Anne, baba veya kardeşlerin çocuklarla beraber dişlerini fırçalaması motivasyonlarını artırabilir.
Evde diş fırçalama panosu oluşturulabilir ve her fırçalama sonrasında pano üzerinde birlikte işaretlemeler yapılabilir.
Banyoya bir kum saati yerleştirilerek her fırçalama işleminde kum saati ters çevrilebilir. Bu sayede 2 dakikalık bir fırçalama süresi belirlenebilir.
Diş hekimi korkusunu yenmesi için çocuklarınıza destek olmalısınız. En geç 2,5 yaşında diş hekimi ile çocuklarınızı tanıştırmalısınız. Ağız içinde hiçbir problemi olmayan 2.5-3 yaşlarındaki bir bebek diş hekimi ile ilk randevusunu sadece dişlerini göstererek gerçekleştirebilir. Bu durum çocuklarda diş hekimi korkusunun önüne geçebilir.
Ortodonti nedir?
Ortodonti; uyumsuz ve çapraşık dişlerin uyum ilişkilerini teşhis ve kontrol eden, bu durumu önlemeye çalışan ve tedavisini yapan diş hekimliği branşının uzmanlık dalıdır.
Ortodontik problemler neden oluşur ve nasıl tedavi edilir?
Alt çenenin önde ya da geride olması gibi bozukluklar hastanın yaşı göz önünde bulundurularak tedavi yöntemine karar verilir. Hasta ergenlik çağında ve alt-üst çene yapısının geride olması durumu mevcut ise ortodontik tekniklerle tedavisi mümkündür. Eğer hasta yetişkin ise, iskeletsek bozukların tedavisi ortodonti ve cerrahi işbirliği ile gerçekleştirilir. İşlevsel bozukluklara bağlı olarak, örneğin; ağız solunumu yapma gibi durumlarda çene uyumsuzluğu gözlemlenebilir. Ağız solunumu yapan bir kişide çenin üst kısmı dar kalacağı için V formunda olacaktır.
Uzun süre biberon ve yalancı emzik kullanmış olma, parmak emme, tırnak yeme gibi yapılmaması gereken ve alışkanlık oluşturulmuş durumlar ortodontik bozukluklara sebebiyet verebilir. Bu alışkanlıklar mümkün olduğunca erken tedavi edilmiş olmalıdır.
Bu alışkanlıkların erken yaşta önlenecek olması, iskeletsel gelişimin tamamlanması açısından önem arz etmektedir.
Dilin yapı anlamında olması gerekenden büyük olması, çekilmiş diş boşluklarının mevcut olması gibi durumlar da dişlerde aralanmaya neden olur. Dişlerin tutunduğu çene yapısı küçük ve dişler büyük ise; dişler çeneye sığmaz ve çapraşıklık meydana gelir.
Yaşanan erken ya da geç süt dişi kayıpları da çapraşık dişlerin oluşmasına neden olabilir. Zamanından önce ağızdan düşen süt dişlerinin yerine, ağızda var olan daimi diş bu boşluğa kayar. Oradan çıkması gereken dişler ise kendisine yer bulamayacağı için çapraşıklık meydana gelir.
Ortodontik tedavi ne kadar gereklidir?
Ortodontik tedavi yalnızca estetik kaygısı taşımayıp, ileride karşılaşması mümkün olabilecek diş eti hastalıklarının önlenmesi, çene eklemindeki problemlerin önlenmesi, çiğneme işlevselliğinin sağlanması ve konuşma bozukluğu olan bireylerin bu problemini gidermesini amaçlar.
Ağızdaki mevcut ortodontik probleme göre, hareketli apareyler, işlevsel apareyler ve sabit apareyler ile tedavi yöntemleri belirlenebilmektedir. İleri evrede olmayan basit ortodontik sorunlar, hastanın takıp-çıkararak kullanabileceği lastik hareketli apareyler ile çözülebilmektedir.
Öncelikli ortondotik tedavilerin sona ermesi ile yapılan tedavilerde geriye dönmesi, bozulmanın önlenmesi için pekiştirme tedavilerinin ihmal edilmemesi büyük önem arz etmektedir. Bu dönem için pasif olarak çalışan farklı apareyler kullanılabilmektedir.
Ortodonti branşı, diş hekimliğinin diğer yan dalları ile sürekli işbirliği içerisinde çalışmaktadır.
Periodontoloji nedir? sorusuna cevap arayacağımız bu yazımızda, sizler de periodontoloji hakkında detaylı bilgiler edinebilirsiniz. Periodontoloji, dişleri çevreleyen dokular diğer adıyla diş etlerinde ve diş köklerini saran kemiklerde meydana gelen hastalıkları ve bu hastalıkların tedavisi ile birebir ilgilenen ana bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Bu alanda doktora eğitimi tamamlamış ve uzmanlığını almış kişilere ise periodontist adı verilir.
Diğer yandan periodontoloji, diş eti hastalıkları ve bunların tedavisi olarak karşımıza çıkar. Diş etinde meydana gelen tüm hastalıkların tedavisi ile periodontoloji ana bilim dalı ilgilenir. Sağlıklı bir diş etine sahip olmak adına önemli başarıla imza atılan bu alanda, diş etlerinde oluşan tüm hastalıklar etkin bir tedavi süreci ile ortadan kaldırılır. Tedavi sonucunda ise her birey ağız ve diş eti sağlığına kavuşarak normal yaşantısına geri döner.
Her insanda dişleri çevreleyen dokular sert ve yumuşak yapıların bir araya gelmesi ile oluşur. Ayrıca bu dokular, diş ve ağız sağlığı için oldukça önemli bir konumda yer alır. Hal böyle olunca ağız ve diş sağlığı, insanların genel vücut sağlığı ile doğrudan ilişki bir hale gelir.
Dişlerde oluşan sorunların ya da diş etlerinde çeşitli nedenlere bağlı olarak meydana gelen iltihaplanmaların ilerleme kaydederek diş kaybına ya da genel sağlıkla ilgili olumsuz sonuçlara neden olmaması için ilk olarak yapılması gereken erken teşhis ve bunun ardından tedavidir.
Tedavi sürecinde gerekli değerlendirmelerin yapılması ve bunun ardından sağlıklı yapının oluşturulması ve devamlılığının sağlanması önemli bir konumda yer alır. Bunu sağlayacak olan ise diş etki hastalıkları uzmanı ya da diğer bir anlamda periodontolojinin hem amacı hem de görevi olarak karşımıza çıkar.
Periodontoloji alanında sadece hastalıkların teşhisi yapılmaz, teşhisin yanında tedavi aşaması ve oluşturulan sağlıklı yapının devamlılığının da sağlanması gerekir.
Diş etlerinin yumuşak dokularında oluşan iltihaplanma gingivitis olarak adlandırılır. Ancak oluşan iltihap daha fazla ilerleyerek alt kısımda yer alan kemik dokuya yayılma sürecine girmiş ise ortaya çıkan bu durum kemik yıkımına neden olur. Böyle bir durumda ise hastalığın adı periodontitis olarak karşımıza çıkar. Bahsetmiş olduğumuz her iki hastalık periodontal hastalıklar olarak adlandırılır.
Genel olarak bakıldığında periodontal hastalıklar çoğu zaman durdurularak kontrol altına alınabilir. Ancak hastalığın durdurulması için sadece diş hekiminin gayreti yeterli gelmez. Hastanın da bu süreçte diş hekimine yardımcı olması ve ağız, diş ve diş eti bakımına özen göstermesi gerekir. Periodontal hastalıklarda önemli olan ağız içi bakterileri yok etmektir. Çünkü hastalıkların ortaya çıkmasındaki başlıca neden bakterilerdir.
Yeterli bir ağız bakımı olmayan kişilerin ağız içindeki bakteri oranı oldukça yüksektir. Kısa sürede sayıları giderek artar ve yıkım gerçekleştirirler. Bakterilerin meydana getirdiği mikroorganizmalar, bakteriyel plak olarak adlandırılır ve diş eti ve dişlerin birleştiği noktanın hemen üst kısmında oluşum gösterirler. Yiyecek artıklarından beklendikleri gibi yine bu artıklar ile çoğalırlar ve bunun yanında asit üretirler.
Periodontoloji tedavisinde çeşitli aşamalar ön plana çıkar. Genel olarak baktığımızda periodontoloji tedavisinde uzman hekimler tarafından gerçekleştirilen tedavi aşamaları aşağıdaki gibi karşımıza çıkar;
Hastalığın teşhisi
Hastalık ve ağız bakımı ile ilgili bilgi paylaşımı
Profesyonel temizlik
Antibiyotik tedavisi
Cerrahi tedavi ve uygulamalar
Tamamlayıcı ve destekleyici tedavi
Periodontoloji tedavisi sırasında en önemli aşamalardan biri hastalığın doğru teşhisidir. Hastalık konusunda doğru bir tanı konması için ise hastadan ön bilgi, klinik muayene ve radyografik değerlendirmeler ile ilgili çeşitli bilgiler alınır ve bunun ardından tedavinin diğer aşamalarına geçilir.
Hastaya Yaşadığı Hastalık Hakkında ve Ağız Bakımı Konusunda Bilgi Verme ve Önerilerde Bulunma
Diş eti hastalıklarının neden oluştuğunu ve ağız bakımının neden bu kadar önemli olduğunun farkına varan bir hasta, diş eti hastalığının tedavi sürecinde de bilinçli davranır. Bu nedenle diş hekimi kadar hastanın kendisi de gerekli koşulları yerine getirerek elde edilecek başarıda önemli bir paya sahip olur.
Periodontoloji tedavisinde dişlerin çevresinde yer alan diş taşları ultrasonik cihazlar ve özel aletler yardımı ile tamamen temizlenir. Ayrıca dişlerin yüzeylerine ise parlatma işlemi yapılır. Bunun yanında iltihabın derecesine bağlı olarak lokal anestezi altında dişlerin bulunduğu ceplere ve diş köklerine subgingival küretaj olarak adlandırılan derinlemesine temizlik uygulanır.
Bazı hastalarda gerçekleştirilen tedaviye destek olmak adına antibiyotik kullanılması gerekir. Bu durum çoğu zamanda akut diş eti enfeksiyonlarında görülür. Bunların yanı sıra antibakteriyel gargaraların da önerildiğini söylemek yanlış olmaz.
Periodontolojide cerrahi tedavi uygulaması ilerlemiş olan vakalarda uygulanır. Genel ya da lokal anestezi ile öncelikle diş etleri kemik dokusundan ve diş yüzeylerinden kaldırılır. Bunun ardından köklerin ve kemiklerin yüzeyleri ve diş etlerinin iç kısmında yer alan iltihaplı dokular tamamen temizlenir.
Daha sonra ise kemik oluşumuna destek olan kemik greftleri ve tozları yerleştirilmesinin ardından diş etleri aynı şekilde eski yerlerine dikilir.
Tamamlayıcı ve destekleyici tedavide periyodik olarak kontroller gerçekleştirilir. Bu periyotlar genel olarak 3 ya da 6 ay olarak karşımıza çıkar. Hastaların bu periyodik kontrolleri kesinlikle ihmal etmemesi gerekir.
Protetik diş tedavisine genel anlamda sabit ve hareketli protezler kullanılsa da implant üstü protezler de bu kapsamda değerlendirilebilir:
Sabit Protezler: Sabit protezler, mevcut sağlıklı diş ya da implantlardan destek alınarak yapılan protez türüdür. Bu protezler, ağız içine farklı kimyasallarla sabitlenir. Sık kullanılan sabit protez türlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Kuron: Halk arasında kaplama olarak da bilinen kuron, büyük çürüklerin ve diş kırıklarının neden olduğu diş bütünlüğünü bozan etkenlerin ortadan kaldırılması olarak tanımlanabilir. Böylece kişinin diş bütünlüğü korunur ve dişin fonksiyonelliği geri kazanılır. Ayrıca dişler arasındaki boşluklar da kuron ile kapatılabilir. Kuron uygulamaları, dişin bir miktar küçültülmesinin ardından kaplamanın dişin üzerine sabitlenmesiyle yapılır.
Metal Destekli Porselen Kaplama: Bu protez türünün ağız içinde görünen dış kısmı porselen olsa da kaplamanın içi metalden oluşur. Bu nedenle ışık geçirgenliği azdır. Dolayısıyla metal destekli porselen kaplamalar estetik açıdan güzel olsa da doğallık açısından problem yaratabilir. Yüksek estetik beklentisi olan hastaların ön dişlerde uygulanması önerilmez.
Zirkonyum Destekli Kaplama: Işık geçirgenliğinin yüksek olduğu zirkonyum kaplamalar, bu yönüyle doğal görünüme en yakın olan kaplama türüdür. Zirkonyum destekli porselen kaplama olarak da bilinen bu uygulamalarda dişin görünen kısmı porselen, iç kısmı ise zirkonyumdan oluşur.
Seramik Kaplama: Kompozit lamina ya da seramik kuron uygulamaları, dişin çok fazla küçültülmesine gerek olmaksızın yapılır. Bu noktada yapılan işlem dişin aşındırılması olarak tabir edilebilir. Bu kaplama türünün alt kısmında metal bulunmaz. Seramik kaplamalar, güçlendirilmiş porselenden üretilir. Estetik açıdan en gelişmiş kaplama türü olarak bilinir. Bu yönüyle özellikle ön dişlerin restorasyonu amacıyla sıklıkla kullanılır.
Köprü: Bir ya da daha fazla dişin kaybedildiği vakalarda uygulanan köprü tedavisinde, mevcut diş boşluğunun yanındaki sağlıklı dişler köprü ayağı olarak kullanılır. Geleneksel, kanatlı ve asma gibi farklı tekniklerle yapılabilen köprü tedavisinde kaybedilen diş ya da diş grubunun yerine protez uygulanır. Böylece kişinin kaybettiği fonksiyonellik ve estetik geri kazandırılır.
İmplant: Diş kayıplarının oluşturduğu etkilerin geri kazandırılması için en sık başvurulan protezlerden biri implanttır. Çene kemiğine yapay diş kökünün yerleştirilmesiyle yapılan implantların üzerine farklı protez türleri yerleştirilebilir.
Hareketli Protezler: Halk arasında damak protezi olarak da bilinen hareketli protezler, tüm dişlerini farklı nedenlerle kaybetmiş kişilere uygulanır. Tüm dişlerin kaybedilmesiyle kişinin dudakları içe doğru büzülür. Bu durum kişinin olduğundan çok daha yaşlı görünmesine yol açar. Ayrıca konuşma bozulur. Bazı seslerin çıkarılması imkansız hâle gelir.
En büyük problem ise kişinin beslenmesinin bozulmasıdır. Çiğneme fonksiyonu tam olarak yerine getirilemediğinden kişi, pek çok besini tüketmekte zorlanır. Takıp çıkarılabilir nitelikte olan bu dişler, ağız içindeki dokulardan destek alacak şekilde tasarlanır. Böylece tüm dişlerin kaybedilmesiyle ortaya çıkan fonksiyon ve estetik kaybı giderilebilir.
İmplant Üstü Protezler: Bu protez türü, var olan ya da yapılacak olan implantların üzerine sabit ya da hareketli protezlerin yerleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Hiç dişi olmayan ancak implant için uygun kemik seviyesine sahip kişilere uygulanabilen implant üstü protezlerde temel prensip, hareketli ya da sabit protezlerin tutunmasını sağlamaktır.
Protez, çene içinde bulunan implantlarda yer alan yuvalara sabitlenir. Böylece protezlerin tutunma gücü artarak kişiye daha iyi çiğneme ve konuşma fonksiyonu kazandırır. Sabit protez için çenenin boyutuna göre alt çeneye 4 ila 6 adet, üst çeneye ise 6 ila 8 adet implant yapılır.
Horlama, üst solunum yolundaki direnç ve türbülans sesidir. Sanılanın aksine horlama sesi burundan gelmez. Bunun yerine, solunum yolunun arkasında horlama başlar. Dilin arkasında, orofarenks uyku sırasında kasılabilir.
Horlama Apareyi, horlamayı bırakmaya yardımcı olmak için en ideal ve uzun vadeli horlama tedavisidir. Horlama Apareyi, alt çenenin uyku sırasında geri düşmesini önleyerek uyku sırasında solunum yollarınızın kapanmasını önler – horlamayı durduran etkili bir tedavi yöntemidir.
İhtiyacınız olan en doğru tedavi için Hekimlerimize muayene olmanız gerekmektedir...