Gece tek başıma sahile gittim, orada bir başıma oturup, insanlara şu veya bu şekilde kitlesel olarak aydınlanma vermek için kendi Kundalini'mi nasıl kullanabileceğimi düşünerek oturdum. Bu, işe yaradığı ve o an, işte bunu anladığım andı. Biraz daha derin bir şekilde bunun içine nüfuz ederek halledebileceğimi gördüğümde şaşırdım. Deneyim böyleydi. Kundalini'min bir teleskop gibi çok hızlı yükseldiğini gördüm ve demir ısıtıldığı zaman gördüğünüze benzer çok güzel bir renkti, kırmızı, gül rengi ama son derece serinletici ve yatıştırıcıydı. Kundalini, çocukluğumdan beri açık olan ve Tanrısal vibrasyonların (Puranabrahma) içinde döküldüğü bıngıldak kemiği bölgemden (Brahmarandra) geçti. Ama bu yeni deneyim bana kendi Tanrısal gücümü anlamam için yeni bir boyut verdi. Kolektif çalışmama başlama zamanımın gelmesi çok umut verici bir gerçek gibi geldi bana. Tüm varlığımın büyük bir huzur ve neşe ile dolu olduğunu gördüm. ... ...

Eşim Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Sekreterliğine seçildiği için Londra'ya taşınmak zorunda kaldım ve orada çok zor insanlar olan yedi tane hippiyle işime başladım. Onların batı kültüründen, antikültüre doğru kaçışlarında son derece kibirli, sahiplenici ve saldırgan bir hale geldiklerini keşfettim. Onlar üzerinde çalışmaya başladım ve yavaş yavaş dördüncü boyutta olmadıklarını (onlar her zaman öyle hissettiyseler de) ve kendi sözde yüksek konumlarındaki varoluşlarını başkalarına dayatmaya hakları olmadığını fark ettiler. Dört yıl sonra bu yedi hippinin gelmesini sağlayabildim. Arada, Hindistan'a gelmeye devam ettim ve binlerce insanın aydınlanmaya başladığı Maharashtra eyaletimde büyük bir karşılık gördüm.