Firmamız tablet tuz alanında faaliyetleri dogaltuz.web.tr adresinden inceleyebilirsiniz
Ev Endüstriyel arıtma Aqualine ürünlerine buradan ulaşabilirsiniz sufim.com
Montaj Su arıtma sistemlerinde montaj devreyealma buradan görebilirsiniz
SU ARITMA CİHAZI EKONOMİK MİDİR?
Suyun kokusu, görünüşü ve tadı onun kalitesini göstermez. Sudaki çok sayıda problem hissedilmez ve görülmez olabilir. Emin olmanın tek yolu, suyu detaylı test etmektir. Şebeke suyu kullanıyorsanız bağlı olduğunuz kaynağın değerlerini temin edebilirsiniz. Ancak suyun taşınması ve depolanmasından kaynaklanan problemler göz önüne alındığında suyun test edilmesi en emin yoldur.
ACI SU VE TATLI SU NE DEMEKTİR?
Toplam Çözünmüş Madde (TDS) suların mineral ve iyon zenginliğini gösteren önemli parametrelerden bir tanesidir. Çünkü, tabiatta sular, kaynaklarına göre, TDS konsantrasyonları açısından farklılıklar gösterirler. 1500 mg/Lt TDS konsantrasyonu "Tatlı Su" kaynakları için üst limittir. 5000 mg/Lt TDS'ye sahip sular genel olarak "Acı Su" olarak tabir edilirken, daha fazla TDS içeren sular "Tuzlu Su" olarak tanımlanır. Sularda yüksek oranda TDS bulunması (> 2000 mg/Lt) hemen her kullanım amacı için suda iyon giderme işlemini gerektiren bir durumdur. Bu tip bir su endüstriyel veya sosyal su temininde kısıtlı amaçlar haricinde kullanılamayacağı gibi, sulama suyu amaçlı olarak ta kullanılamaz.
YUMUŞAK SU NE DEMEKTİR? FAYDALARI NELERDİR?
Çoğu kişi temiz içme suyunun faydalarını bilir. Ancak yumuşak suyun ailelere sağlayabileceği avantajlar daha az bilinmektedir. Yumuşak su, yaşam kalitenizi şu şekilde geliştirir.
Yumuşak bir suya sahip olmak tasarruf sağlar. Daha az sabun ve temizlik malzemesi kullanılır. Bütçenizdeki tasarruf, otomatik olarak gerçekleşir.
Su tesisatınız daha uzun ömürlü olur. Sert su tesisatta mineral kalıntılarına yol açar. Yumuşak suda ise bu kalıntılar olmaz. Suyun basıncı ve tazyiği azalmaz. Sert suda kalorifer tesisatındaki kireçlenme yakıt tüketiminin artmasına sebep olur.
Su ısıtma araçları daha uzun ömürlü hale gelir. Sert suyun bıraktığı tortu ve kireç birikintilerini bırakmaz. Isıtıcınızda kireç kalıntıları olmadığında en az %20 enerji tasarrufu sağlar.
Traş yanmalarını azaltır. Yumuşak su traş bıçağının daha kolay hareket etmesini sağlar. Traş bıçağınızın da ömrünü uzatır.
Su kullanan tüm cihazların ömrü uzar. Kahve ve çay makinesinden, nemlendirici buhar makinesine, tüm araçların ömrü uzar.
Yumuşak suyla yapılan yemekler daha lezzetli olur. Sertlik mineralleri yemeklerde istenmeyen bir tat verir. Sert su ile yapılan yemekte, buğulu bir görünüm olur.
YUMUŞAK SU ÇOCUKLARDA FAYDALI MIDIR?
Ciltlerinde sabun kalıntıları kalmaz. Cildin doğal yağı minerallerle kaplanmadığı için ciltleri daha yumuşak ve sağlıklı olur. Sert sularda sabun çökeleği, banyo veya duş sonrasında insan derisine yapışır. Deri gözeneklerini tıkar ve saç tellerini kaplayarak sertleştirir. Deriye yapışan bu kütle, bakteri üremesi için elverişli bir ortam yaratır.
Cildi temizlemek için daha az sabuna ihtiyaç olur. Bu özellikler daha küçük çocuklar için önemlidir. Küçük yaşlarda ciltleri sabun ve temizlik ürünlerine karşı daha hassastır. Yumuşak suyla az miktar sabun ve şampuan uzun süre kullanılır.
Saçlar sertlik veren minerallerden oluşan bir paltoyla örtülmediğinde, daha yumuşak olur ve kolay şekillenir. Bu, kolay taranmayı ve karışmamayı sağlar.
YUMUŞAK SUYUN DİĞER FAYDALARI
Muhtemelen yumuşak su kullandığınızda fark ettiğiniz ilk şey daha az temizlik malzemesi alıyor olmanızdır. Bulaşık deterjanı, şampuan, çamaşır deterjanı ve sabunu daha az kullanırsınız. Bunun sebebi, yumuşak suyun, çok güçlü temizleyici bir güç olmasıdır. Daha az kullanıp daha iyi sonuç alırsınız. Normal olarak 1/2 veya 2/3 daha az temizlik ürünüyle aynı, hatta daha iyi sonuç alırsınız.
Elbiseleriniz uzun ömürlü ve parlak olur. Sert su, mineralleri kumaşta bırakır. Bu ise onların donuk ve kirli görünmesine sebep olur. Çamaşır makineniz de daha uzun ömürlü olur.
Lekeler ve halkalar banyoda oluşmazlar.
Bardak ve tabaklarda çizgiler oluşmaz.
Sert suyun bıraktığı film tabakası ve sabun kalıntıları olmadığı için kirli yerler ve duvarlar daha kolay ve hızlı temizlenir.
Yumuşak suyla banyo yaptığınızda, cildiniz daha yumuşak olur. Banyodan ve duştan, cildinizde gerçek temizliği hissederek ve yenilenmiş olarak çıkarsınız. Aynı zamanda pürüzlü ve kuru cilt özelliklerini azaltır.
Eğer saçınızı boyuyorsanız rengi uzun süre parlaklığını korur.
YUMUŞAK SUYUN VÜCUDA FAYDALARI
Sert su, normal olarak konutlarda en çok rastlanan problemdir. Sert su, 1 GPG'nin üzerinde sertlik minerali bulunduran sulardır. En yaygın sertlik mineralleri kalsiyum, manganez ve magnezyumdur.
KAYNAMIŞ SU SAĞLIKLI MIDIR?
Hayır, kaynamış su yalnızca bakterileri yok eder. Nitrat gibi çoğu kirletici madde kaynatılarak sudan ayrılamaz. Bazı durumlarda kaynatma işlemi suyu azalttığı için kirletici maddelerin konsantrasyonunu arttırabilir.
SUYU TEST EDEBİLİR MİYİM?
Suyunuzun sertliğini ve özelliklerini test etmek için özel analiz yöntemleri gereklidir. Sertlik gibi parametrelerde basit bir kit ile yapılabilirken, detaylı analizler için laboratuar analizleri gereklidir. Suyunuzun analizi için il hıfzısıha müdürlüklerine başvurunuz.
KLORUN FAYDALARI ZARARLARI
Klor Bilınen çamasır suyunun benzeridir faydalı oldugu kadar zararlıdır da hastalık yapıcı bakterileri cogalmasını engellemek ve yok etmek için suya konan bir dezenfektandır. 80 yıldır klorün hastalıkları azalttığı kanıtlanmıştır. Ancak bazı bilim adamları, klorün sudaki diğer kirletici maddeler ve organiz maddelerle birleşerek kloroform gibi tepki verdiğini düşünmektedirler. "Dezenfeksiyon yan ürünü" denen bu içeriğin kanser gibi başka sağlık problemlerine yol açması mümkündür. Sudaki klor rahatsız edici boyuttaysa, aktif karbon filtreleri suda asılı bulunan klorü arıtmaktadır.
Ev Endüstri su arıtma cihazları fiyatları için,
www.sufim.com Dan da bakabilirsiniz.
İÇİLEBİLİR SUYUN ÖZELLİKLERİ
İçme ve kullanma suyunun kalitesindeki bozulmalar çeşitli hastalıklara yol açabilmektedir. Bu yüzden içme suyunun belirli özelliklere sahip olması gerekiyor; bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Hastalık yapıcı mikroorganizmalar içermemelidir.
Kokusuz, renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır.
Sularda fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler bulunmamalıdır.
Yeterli derecede yumuşak olmalıdır.
Ne aşındırıcı olmalı, ne de taş yapmalıdır.
Hidrojen sülfür, demir ve mangan gibi elementleri ihtiva etmemelidir.
Suda sağlığa zararlı kimyasal maddeler bulunmamalıdır. Bazı kimyasal maddeler zehirli etki yapabilir; arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, cıva gibi. Bunun yanında baryum, nitrat, florür, radyoaktif maddeler, amonyum, klorür gibi maddeler sınır değerlerinin üzerinde sağlığa olumsuz etkileri olan maddelerdir. Bazı kimyasalların varlığı aynı zamanda, suya kirli suların karıştığının göstergesidir.
Sular kullanma maksatlarına uygun olmalıdır.
İçme suyu, onlarca parametrenin test edilmesi ve test sonuçlarının içme ve/veya kullanıma uygun olmasına göre şehir şebekesine verilmektedir.
İçilebilir suyun özelliklerini üç grup altında toplamak mümkündür;
1. Fiziksel özellikler: Renk, koku, sıcaklık vb.
2. Kimyasal özellikler: Sertlik derecesi, organik ve inorganik içerikler, pH ve zehirli bileşikler
3. Biyolojik özellikler: Bakteriler, virüsler, parazitler vb.
Bazı sular, yüksek düzeylerde bulunması halinde sağlık için tehlikeli olabilecek pek çok kimyasal, mikrobiyolojik ve fiziksel kirleticiler içerebilmektedir. Kurşun, arsenik, benzen gibi maddeler kimyasal kirleticilerdendir. Mikrobiyolojik kirlenmeyi ise bakteriler, virüsler ve parazitler oluşturmaktadır. Cam kırıkları, metal ve kağıt parçaları, toz, toprak gibi katı atıklar fiziksel kirlenmeyi oluştururlar. Gündelik hayatta kullandığımız aerosoller, yapay tatlandırıcılar, kozmetik ürünleri, her türlü boya, böcek ilaçları, ilaçlar, plastikler gibi maddeler tatlısu kaynaklarımıza karışarak sağlığımızı tehlikeye sokan sayısız insan yapımı kimyasallardan sadece birkaçıdır.
Pek çok bulaşıcı hastalık, kirli su vasıtasıyla insanlara geçebilmektedir. Fakat suyun önemi ve sebep olabildiği hastalıklar ancak son 150 yılda algılanmaya başlanmıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) gelişen ülkelerdeki hastalıkların % 80'inin su ile ilişkili olduğunu tahmin etmektedir. Günümüzde geri kalmış ülkelerde bebek ölümlerinin önemli bir nedeni bulaşıcı enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu yüzden su hijyeni, halk sağlığı açısından çok büyük önem arz etmektedir. İçme suyu kaynaklarının hastalık yapıcı mikroorganizmalarla kirlenmesi halk sağlığını doğrudan tehdit etmektedir. Kolera mikrobu, Hepatit A virüsü ve mikroskobik parazitlerden tifo, dizanteri mikrobu gibi bakterilerin yanı sıra, çeşitli virüsler ve parazitler su kaynaklarına bulaşabilir ve pek çok salgın hastalığa neden olabilirler.
Çeşitli nedenlerden dolayı bağışıklık sistemleri zayıflamış olan kişilerin, içme sularındaki kirleticiler konusunda daha duyarlı olmaları gerekiyor. Örneğin, bir mikroskobik parazit olan Cryptosporidium, enfekte olmuş hayvan ve insanların bağırsaklarında yaşar. Özellikle, göl ve akarsu gibi yüzey sularında bulunan bu parazit, sağlıklı yetişkinlerde de hastalığa yol açabilmektedir. Ancak bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde çok daha ciddi hastalıklara, hatta ölümlere neden olabilmektedir.
Küçük çocuklar yüksek düzeylerde nitrat ve kurşun gibi bazı kirleticilere karşı çok hassastırlar. İçme suyundaki kurşun, bebek ve çocuklarda, fiziksel ve zihinsel gelişme bozukluklarına; yetişkinlerde ise kan basıncının artışına neden olabilmektedir. Uzun yıllar kurşun miktarı fazla su içen yetişkinlerde böbrek sorunları ve yüksek tansiyon gelişebilmekte, içme suyundaki yüksek miktarda nitrat da ciddi hastalıklara neden olabilmektedir.
Hayatın kaynağı olan su ne yazık ki, su kaynaklarının kirletilmesi ve arıtılmadan kullanılması yüzünden halk sağlığını tehdit edebiliyor. Yaşam için gerekli olan su, temiz ve sağlıklı olduğu durumda yararlı olabilir. Sudan kaynaklanan hastalıkların kontrol aıtında tutulması, kaynaktan başlayarak musluklarımıza ulaşıncaya kadar pek çok aşamada gerekli tedbirlerin alınması ile mümkün olabilir.
.
AMBALAJ MATBAA TARİHİ
Başlangıç Doğu Asya
Matbaanın ilk kez kullanılması Uzakdoğu’da başlamıştır. İlk matbaa, ağaç oyma tekniği kullanarak, M.S. 593'te Çin'de kurulmuş, ilk basılı gazete de M.S. 700'de Pekin'de çıkmıştır. 8. yüzyıldaJaponya’da baskı yapıldığı, İmparatoriçe Shotoko'nun Budizm’in kutsal metinlerini Sanskrit dilinde Çin alfabesiyle bastırdığı bilinmektedir. Bilinen en eski eksiksiz basma kitap olan Tianemmen ruloları Çin'de 868'de basılmıştır. İlk kez tek tek harfler dökerek baskı yapmayı da 1040 yıllarında Pi Sheng adında bir Çinlinin porselenden harfler kullanarak denediği söylenmişti.
Batıya doğru yayılma
Tun-Huang mağarasındaki buluntular, matbaayı Çinlilerden alan Uygurların 9. yüzyıldan itibaren baskı yaptığını göstermektedir. Öte yandan, Çin'den mi geldiği yoksa bağımsız mı geliştirildiği bilinmese de, Mısır'da 4. yüzyıldan itibaren kumaş üzerine ağaç oyma kalıplarla baskı yapılmaktaydı. Aynı teknikle Arapça metinlerin basılması 9. ve 10 yüzyıllarda gene Mısır'da başlamıştır.
Avrupa ve modern matbaacılığın doğuşu
Avrupa'da ağaç oyma kumaş baskısını İslam dünyasından alarak başlamıştır. Özellikle 15. yüzyılda Avrupa’da matbaacılığın üssü olan Hollanda'da basım tekniği çok gelişmiştir. O dönemdehattatlarca yazılan ve hakkaklarca kazılan tahta kalıpların yanı sıra Harlem kentinde ilk kez tek tek harflerle baskı denemelerini 1430 yılında Lourens Janszoon Coster’in yaptığı sanılmaktadır.
Nihayet 1450'de Johannes Gutenberg, ortağı Fust ile birlikte Almanya'nın Mainz şehrinde metal harflerle basım tekniğini bulmuş ve matbaa uygulamıştır. Gutenberg'in üretimi, özellikle de 1455'de bastığı İncil, yüksek kalitesi ve ucuz fiyatıyla kısa sürede başarılı olmuş, yeni buluş Avrupa'dan başlayarak tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Daha sonra tipo baskı olarak adlandırdığımız bu matbaa tekniği sanayi devrimiyle doğan modern baskı makinalarının ve matbaacılık endüstrisinin temeli olmuş ve 20. yüzyıl sonlarına kadar gelmiştir.
Osmanlı Döneminde matbaacılığın doğuşu
Osmanlı İmparatorluğunun ilk matbaası daha 1493 yılında, İbrahim Müteferrika'dan 234 yıl önce, İspanyol göçmeni David ve Samuel İbn Nahmias Kardeşler tarafından kuruldu. İlk kitap, Yakup ben Asher'in Arba'ah Turim eseri 13 Aralık 1493'te basıldı. İtalik hurufatı, sayfa düzeni, folyo işaretleme tekniği, metin başının büyük harfle belirtilmesi gibi yenilikleri matbaa sanatına kazandıranlar da 1530'da İtalya yolu ile İstanbul'a gelip yerleşen Sonsino ailesidir.
Teknikler Baskı yüzeyinin düz tabaka ya da rulo kâğıt (rotatif) olması dışında, matbaacılıkta kullanılan temel baskı yöntemleri şunlardır:
Ofset baskı
Tipo baskı ya da yüksek baskı (günümüzde işlevini yitirmiştir)
Tifdruk ve flekso baskı (ambalaj özellikle fotopolimer yüzeylerin baskısı)
Serigrafi baskı (kâğıt, seramik, tekstil vb. yüzeyler)
Anagram baskı
Hologram
Tampon
Modern matbaacılıkta iş akışı
Kısaca matbaacılık denilen karmaşık süreç, farklı teknolojilere ait çok sayıda işlemden oluşur. Uluslararası bir sektörel konsorsiyum olan cip4 tarafından hazırlanan JDF (Job Definition Format) iş tanımlama standardı kapsamında yüzden fazla işlem tanımlanmış, bunlar da geleneksel eğilime uygun olarak baskı öncesi, baskı ve baskı sonrası şeklinde üç alt süreçte toplanmıştır.
Baskı öncesi
Öncelikle basılacak işin tasarımı yapılır. Bu aşamada yazıların ve fotoğrafların bilgisayara aktarılması gerekir. Bilgisayara aktarılan görsel öğeler mizanpaj yazılımında bir araya getirilerek baskıya uygun tasarım oluşturulur. Bilgisayar yardımıyla yapılan bu işleme masa üstü yayıncılık da denir. Sonrasında, yapılan çalışmanın film çıkışları alınır. Film, baskı için kullanılan kalıbı oluşturmak için kullanılır. Filmden sonra da prova alınabilir. Filmden alınan provaya anolog prova (Dupont firmasının Cromalin sisteminden dolayı sektörde "cromalin" adı ile bilinir) denmektedir. Analog provanın dışında baskıyı taklit eden yazıcılarla dijital prova da alınabilir.
Baskı
Film çıkışları alındıktan sonra alüminyum plakalar (kalıp) üzerine tasarımın görüntüsü çıkarılır. Kalıp çekme denilen bu işlem iki aşamada gerçekleşir: film kullanarak kontakt baskı yani pozlandırma ve banyo. Günümüzde tasarımlar bilgisayardan direk kalıba alınabilmekte, CTP adıyla anılan bu sistem ile film ve montaj işlemlerini ortadan kalkmaktadır. Kalıp çekildikten sonra baskıya geçilir.
Baskı sonrası
Baskı sonrasında selefon, lak gibi malzemelerle yüzey kaplama (laminasyon) uygulanabilir. Mücellithane makinaları kullanılarak da çok sayfalı ürünlerde katlama, harmanlama, iplik dikiş, tel dikiş gibi işlemler, kitap ve dergiler için kapak takarak ciltleme gibi, ambalajlar için kalıplı kesim gibi gibi işlemler uygulanabilir