İsrail siyasetinde derinleşen kriz, Başbakan Binyamin Netanyahu ve aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir arasındaki tartışmalarla yeni bir boyut kazandı. Ben-Gvir, Başbakan Netanyahu'nun kendisini koalisyonda tutmak için Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'yi görevden almayı vaat ettiğini iddia etti. Ancak Başbakanlık Ofisi ve Savunma Bakanlığı, bu iddiaları kesin bir dille reddederek tartışmayı daha da alevlendirdi. Bu süreç, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ve İsrail’in iç siyasi manevralarının bölgede ve dünya kamuoyunda nasıl yankılandığını gösteriyor.
İsrail’in Kanal12 televizyonuna konuşan Ben-Gvir, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının uygulanmaya başlanmasıyla istifa edeceğini duyurmuştu. Bu açıklamanın ardından Netanyahu’nun, kendisini koalisyonda kalmaya ikna etmek için birtakım vaatlerde bulunduğunu öne sürdü. İddialara göre Netanyahu, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistin topraklarından gasbedilen yerlere daha fazla İsrail yerleşimi kurulması teklifinde bulundu. Ben-Gvir ayrıca, Netanyahu'nun Genelkurmay Başkanı Halevi'yi görevden almayı önerdiğini ve bu hamleyi Ben-Gvir adına gerçekleştirdiğini kamuoyuna açıklamayı sunduğunu ileri sürdü.
Netanyahu’nun koalisyonda aşırı sağcı bakanları tutma çabaları, Gazze’deki ateşkes sürecine ilişkin tartışmaları daha da karmaşık hale getirdi. Ben-Gvir, anlaşmanın hükümet içinde sert çatışmalara yol açtığını belirterek, Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik saldırılara kesin bir şekilde devam edileceğini ifade etmediğini iddia etti.
Ben-Gvir'in bu iddiaları İsrail siyasi arenasında büyük yankı uyandırırken, Başbakanlık Ofisi’nden yapılan resmi bir açıklama, söz konusu vaatlerin “tamamen asılsız” olduğunu duyurdu. Açıklamada, Netanyahu'nun koalisyonu sürdürmek için böyle bir teklif sunmadığı vurgulandı.
Savunma Bakanı Yisrael Katz da yazılı bir açıklama yaparak Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin siyasi meselelerle ilişkilendirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Katz, “İsrail ordusu, siyasi tartışmaların üzerinde yer alır ve bu tür spekülasyonlarla ilişkilendirilmesi kesinlikle yanlıştır. Genelkurmay Başkanı'nın görevi, ulusal güvenliği sağlamak ve siyasi meselelerden bağımsız bir şekilde hareket etmektir,” dedi.
Ben-Gvir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarda koalisyon ortağı Bezalel Smotrich’e çağrıda bulunarak, Netanyahu’nun ateşkesin ikinci aşamasından sonra Gazze’ye saldırılara devam edileceğini net bir şekilde dile getirmediğini savundu. Smotrich’in, Netanyahu hükümetine baskı yaparak ateşkes sürecinin ikinci aşamasını engellemesi gerektiğini belirtti.
Ben-Gvir, “Bu teslimiyet anlaşmasının birinci aşamasını engelleyemedim. Ancak ikinci aşamanın önüne geçmek için Smotrich’in desteğine ihtiyacım var. Netanyahu’ya istifa edeceğimizi söyle ancak İsrail ordusu savaşa kararlı bir şekilde dönerse koalisyona birlikte geri döneceğimizi açıklayalım,” ifadelerini kullandı.
Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşmasının, 19 Ocak sabahı itibarıyla uygulamaya girdiği açıklandı. Anlaşma çerçevesinde İsrail, Filistinli tutukluların bir kısmını serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas’ın da elindeki İsrailli rehineleri salıvermesi öngörülüyor. Netanyahu, ateşkesin geçici bir adım olduğunu belirterek, şartların sağlanamaması durumunda Gazze’ye yönelik saldırıların yeniden başlayacağını ifade etti. Başbakan, “Bu savaş henüz sona ermedi. Ateşkes geçici bir süreç ve İsrail’in güvenliği her şeyin önündedir,” dedi.
Ben-Gvir ve lideri olduğu Yahudi Gücü Partisi’nin kabinedeki diğer üyelerinin, anlaşmanın uygulanması sonrası hükümetten istifa etmeyi planladıkları öğrenildi. Smotrich ise anlaşmaya başından beri karşı olduğunu belirterek, ateşkesin 42 günlük süresinin ardından ikinci aşamaya geçilmeden Gazze’ye yönelik saldırıların tekrar başlatılması gerektiğini söyledi.
Ben-Gvir’in, hükümetteki diğer aşırı sağcı isimlerle birlikte Netanyahu’ya yönelik eleştirileri, İsrail koalisyon hükümetindeki kırılgan dengeyi gözler önüne seriyor. Netanyahu’nun ateşkesi destekleyen adımları, aşırı sağcı ortakları arasında büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, bu durum İsrail siyasetindeki kutuplaşmayı daha da artırıyor.
Gazze’deki ateşkes ve esir takası anlaşması, sadece İsrail iç politikasında değil, uluslararası arenada da geniş yankı uyandırdı. Bölgedeki tansiyonun geçici olarak düşmesine rağmen, ateşkesin sürdürülebilirliği ve tarafların anlaşmaya bağlılığı konusundaki belirsizlik, bölgesel istikrarı tehdit etmeye devam ediyor.
Netanyahu’nun, aşırı sağcı ortakları ile yaşadığı bu gerilim, hükümetin uzun vadeli geleceği üzerinde ciddi soru işaretleri doğururken, Gazze’ye yönelik olası bir yeni operasyonun da kapıda olduğu sinyalini veriyor.