20/11/2025
Bu içerik 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü özelinde çocuk katılımının Kamu-STK işbirliğine etkisini incelemek amacıyla hazırlanmıştır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin (BMÇHS) dört temel ilkesinden biri olan çocuk katılımı, çocuğun kendisini etkileyen kararlara dâhil edilmesi, görüşlerinin serbestçe ifade edilmesi ve dikkate alınması hakkını içerir (BMÇHS, Madde 12).
Akademik çalışmalar, çocukların kurumsal süreçlerde bir bireyden çok "uygulamanın nesnesi" olarak görüldüğünü ve katılımın çoğunlukla yalnızca faaliyetlere katılımla sınırlandırıldığını göstermektedir (Erbay 2013; Karataş ve Acar 2008). Aile, okul ve yerel yönetimler gibi kilit kurumlarda yetişkin merkezci yaklaşımlar hâkimdir; çocuklar, "Akıl yaşta değil baştadır" sözünün sadece söylenip uygulamaya geçirilmediği bir ortamda, "Büyükler her şeyi daha iyi bilir" anlayışıyla susturulabilmektedir. Yerel yönetimlerdeki çocuk meclisleri gibi girişimler dahi, uygulamaya aktarılmayan kararlar nedeniyle göstermelik kalma eleştirisi almaktadır (Erbay 2013).
Bu sistemik engellerin aşılması, yalnızca yasal zorunlulukların yerine getirilmesi değil, aynı zamanda çocukları pasif alıcılardan aktif aktörlere dönüştürecek yenilikçi ve güvenilir mekanizmaların oluşturulmasını gerektirmektedir.
Çocuk Katılımının Önündeki Temel Engeller ve İhtiyaç Duyulan Dönüşüm
Türkiye'deki çocuk katılımının önündeki temel engeller ve bu engellerin gerektirdiği çözümler şunlardır:
Yetişkin Merkezcilik: Aileden çocuk ceza adalet sistemine kadar her alanda yetişkinlerin "biz daha iyi biliriz" inancı, çocukların kendi hayatlarını etkileyen kararlara dâhil edilmesini engeller (Erbay 2013).
Güvenilir Hak Arama Mekanizması Eksikliği: Çocukların görüşlerini özgürce ifade etseler bile, bu görüşlerin somut uygulamalara dönüşmemesi, katılımın retorik olmasına yol açar (Polat ve Gezer 2008). Yasaların hazırlanması ve sağlık gibi uzmanlık gerektiren alanlarda çocukların bilgi sahibi olarak görüş bildirmesi ve bu görüşlerin dikkate alınması hayati önem taşır.
Çelişen İlkeler: Katılım vs. Yüksek Yarar: Çocuk katılımı, çocuğun yüksek yararı ilkesi ile çeliştiği düşünüldüğünde, yetişkinler genellikle korumacı bir bakış açısıyla yüksek yararı önceler. Oysa yüksek yarar, diğer çocuk haklarının yaşama geçirilmesinde bir kılavuz olmalıdır; katılımı engellemek için bir kılıf olmamalıdır (Serozan 2005; Erbay 2013).
İyi Uygulama Örneği: Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ve UNICEF İş Birliğinde Çocuk Merkezli Mekanizmalar
KDK Çocuk Birimi ve UNICEF arasındaki iş birliği, çocukların hak arama süreçlerine doğrudan ve bağımsız katılımını sağlamaktadır. Bu ortaklık, çocukların “çocuğun yüksek yararı” ilkesi doğrultusunda karar alma süreçlerine doğrudan katılmasını ve hak arama mekanizmalarında rol üstlenmesini güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Çocukların Rolü: Hak Arama Mekanizmalarında Doğrudan Özne
Bu iş birliğinin en dikkat çekici yanı, çocukların doğrudan özne olarak sürece dâhil edilmesidir:
Bağımsız Şikâyet Mekanizması: KDK Çocuk Birimi, çocukların kendi başvurularını yapabildiği, bağımsız bir şikâyet mekanizması sunmaktadır. Türkiye’de 18 yaş altı çocukların ebeveyn izni olmadan başvuru yapabildiği ilk kurum olması, çocukların idari kararlarla ilgili görüşlerinin dinlenmesinin ötesine geçerek, aktif olarak hak arama süreçlerini başlatmasını sağlamaktadır.
Çocuk Dostu Kurum: KDK Çocuk sayfasında açıkça belirtildiği üzere, çocuklardan gelen başvurular doğrudan dikkate alınmakta ve “çocuğun yüksek yararı” ilkesi doğrultusunda değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu yaklaşım, çocukların katılım hakkı ile yüksek yararı arasındaki potansiyel çelişkinin (örneğin okuldan ayrılma isteği) önlenmesinde dengeleyici bir kılavuz görevi üstlenmektedir (Serozan, 2005).
Katılım Kapasitesinin Güçlendirilmesi
Çocukların yalnızca başvuru yapması değil, aynı zamanda hakları konusunda bilinçlenmesi ve sürece etkin katılım göstermesi hedeflenmiştir:
Katılım Eğitimleri: UNICEF ve KDK iş birliğinde 2019’dan bu yana “Çocuk Hakları ve Katılım Eğitimleri” düzenlenmektedir. Bu eğitimler aracılığıyla çocukların BMÇHS, KDK’nın işlevleri ve diğer hak arama yolları hakkında bilgi sahibi olmaları ve sürece aktif katılım göstermeleri sağlanmaktadır.
Ortak Eylem Planı: İki kurum arasında imzalanan Ortak Eylem Planı, somut hedefler içermektedir: çocuklar için şikâyet mekanizmaları oluşturulmasını, çocuk dostu araçlar geliştirilmesini ve çocukların kamu politikalarının hazırlanmasında söz sahibi olmasını desteklemektedir. Bu, çocuk katılımının yalnızca bireysel şikâyetlerle sınırlı kalmayıp, politika yapım düzeyine taşınmasını amaçlamaktadır.
KDK Çocuk Birimi ve UNICEF iş birliği, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasındaki ortaklığın, bu kültürel değişimi tetiklemede ne kadar etkili olabileceğinin somut bir kanıtıdır. Kamu kurumları, çocukların katılımını bir zorunluluk değil, demokratik kalitenin bir göstergesi ve çocuğun yüksek yararını koruyan bir kılavuz olarak görmelidir (Şahin ve Polat, 2012).