Mustafa Kemal, 1887’de başladığı ilköğrenimine bir süre annesinin arzusuna uyarak Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde devam etti. Fakat çok geçmeden babasının isteği ile Selanik’te çağdaş eğitim yapan fiemsi Efendi Mektebine geçti ve ilkokulu burada bitirdi.
Mustafa Kemal, bu okulda okurken babası öldü. Ali Rıza Efendi’nin ölümü üzerine, Zübeyde Hanım üç çocuğu ile bir süre Selanik yakınlarındaki Langaza’da bulunan Rapla çiftliğinde kâhyalık yapan kardeşi Hüseyin Efendi’nin yanına yerleşti. Çiftlik hayatı nedeniyle Mustafa’nın öğrenimi bir süre aksamıştı. Fakat çok geçmeden Selanik’e dönerek teyzesinin yanında, öğrenimine bıraktığı yerden devam etti. Mustafa Kemal, fiemsi Efendi İlkokulundan sonra bir süre Selanik Mülkiye
Rüştiyesine devam etti. Bu okulda okurken annesinden gizli Selanik Askerî Rüştiyesinin sınavlarına girdi ve kazandı. Mustafa, askerî okulu gerçekten sevmişti. Arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendisini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı.
Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, yetenekleri ve zekâsı karşısında hayran kaldığı genç öğrencisinin adına “Kemal” ismini ilave etti. Artık genç öğrenci Mustafa Kemal olmuştu. Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesini bitirdikten sonra 1896’da Manastır Askerî İdadisine girdi. Burada Ömer Naci ile arkadaşlık etti. İlerde ünlü bir hatip olarak
tanınacak olan bu kişi, Mustafa Kemal’in hitabet ve edebiyat sevgisinde önemli rol oynadı. Yakın arkadaşlarından biri olacak Ali Fethi (Okyar) de bu okulda öğrenci idi. Genç Mustafa Kemal, askerî öğreniminin yanı sıra yabancı dil öğrenimini de ihmal etmiyor; yazları izinli olarak Selanik’e döndüğü zaman Fransızca dersleri alıyordu.
Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisini de başarı ile bitirerek 1899’da İstanbul’da Harp Okuluna girdi. Üç senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 1902’de bu okulu teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine İstanbul’da Harp Akademisinde devam etti. 11 Ocak 1905 tarihinde de kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun oldu.
İstanbul Harp Akademisinden kurmay subay olarak mezun olan Mustafa Kemal, stajını yapmak üzere fiam’da bulunan 5. Ordu’nun emrine atandı. Burada görev yaptığı sırada “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni kurdu (1906). Beyrut, Yafa, Kudüs ve Selanik’te cemiyetin şubelerini açtı. Kıdemli yüzbaşı rütbesini aldığı 1907 yılında Manastır’da bulunan 3. Ordu Karargâhına atandı. Ancak Mustafa Kemal’in görev yeri Selanik’te idi. Selanik’e geldikten sonra burada faaliyette bulunan ve meşrutiyeti ilan ettirmek için çaba harcayan İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı. Daha sonra ordunun politikadan ayrılması gerektiği fikrinin kabul edilmemesi üzerine bu cemiyetten ayrıldı. İttihat ve Terakki Cemiyetinin çabaları sonucu padişah II. Abdülhamit 23 Temmuz 1908’de meşrutiyeti yeniden ilan etmek zorunda kaldı. Böylece II. Meşrutiyet Dönemi
başlamış oldu. Yeni dönem başlayalı henüz bir yıl bile olmamışken İstanbul’da meşrutiyet yönetimine ve yeniliklere karşı olanlar gerici bir ayaklanma çıkardılar. 13 Nisan 1909 tarihinde çıkan ve 31 Mart Olayı olarak adlandırılan bu ayaklanma, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı Hareket Ordusu tarafından bastırıldı. Padişah II. Abdülhamit isyanı bastıramadığı hatta çıkışında rolü olduğu gerekçesi ile tahttan indirildi.
Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı başlayınca savaşa girilmemesi yönünde büyük çaba harcamış ancak sonuç alamamıştı. İttihat ve Terakki yönetiminin ülkeyi yıkıma götürdüğünü görmüş, Osmanlı Devleti savaşa girdikten sonra da cephede görev almak için Genel Kurmaya müracaat etmişti. Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nda cepheden cepheye koşmuş,
Çanakkale’de, Kafkaslarda, Suriye’de büyük başarılar elde etmiştir. Vatan ve millet aşkıyla yaptığı bu görevlerde askerî yeteneklerini en üst düzeyde ortaya koymuştur. Özellikle Çanakkale onun tüm dünyaca tanınmasını sağlamıştı. Daha öğrencilik yıllarında Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu yakından izleyen Mustafa Kemal bağımsızlık, özgürlük, demokrasi gibi fikirleri savunmaya başlamıştı. Şam’daki görevi sırasında kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin toplantılarında vatanın ve milletin kurtarılması, millî egemenliğin sağlanması düşüncelerini dile
getirmişti. Mustafa Kemal’in bu düşüncelerindeki haklılığı Mondros Ateşkes Anlaşması ve sonrasındaki işgallerle ortaya çıktı. Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra başlayan işgal günlerinde, toplumu olaylar karşısında yönlendirecek bir öndere ihtiyaç vardı. Çok geçmeden 38 yaşında bir asker olan Mustafa Kemal işte o karanlık günlerde milletine rehber oldu. Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’yi başlattı ve başarıya ulaştırdı.
Atatürk’ün bu başarısında Türk milletine duyduğu sonsuz güven vardı. Türk milletinin geçmişte olduğu gibi büyük hamleler yapacağına tüm kalbiyle inanmıştı. Atatürk, kararlı ve mücadeleci bir liderdi. Güçlükler karşısında yılmayan, ümitsizliğe düşmeyen kişiliği onun Millî Mücadele’nin lideri olmasını sağlamıştır. Samsun’a çıktıktan sonra, Kâzım Karabekir Paşa’ya çektiği bir telgrafta, o günlerdeki ağır durumu belirttikten sonra “Bununla beraber bütün umutlar kaybolmuş değildir. Memleketi bu durumdan ancak Türk milletinin mukavemet azmi kurtarabilir.” diyordu. Eskişehir-Kütahya Savaşlarından sonra Yunanlılar Ankara’ya doğru ilerlemeye başladıkları zaman, Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından başkomutanlık görevine getirilmişti. Başkomutan olarak yaptığı ilk konuşmasındaki “Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, behemehal (ne yapıp edip) yeneceğimize dair güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır.” sözleri onun hiçbir zaman ümitsizliğe yer vermediğini ve kararlılığını gösteren başka bir örnektir.
Türk milletinin lideri Mustafa Kemal 1881 yılında Selanik’te doğdu. Mutlu bir çocukluk dönemi geçirdi. Babası Ali Rıza Bey sürekli okumasını öğütledi. Ailesinden aldığı eğitim ile kendisi de aileye büyük önem verdi. Eşi Latife Hanım ile evlenirken nikâh törenine birlikte katıldı. Yurt gezilerine giderken eşini de yanında götürdü. İlköğrenimini Şemsi Efendi İlkokulunda bitirdi. Babasının ölümü üzerine eğitimine bir süre ara vermek zorunda kaldı ise de Selanik Askerî Rüştiyesi ve Manastır Askerî İdadisini bitirdi. 1899 yılında İstanbul Harp Okuluna girdi. 1902 yılında teğmen olarak okulunu bitirdi ve kurmay sınıfına ayrıldı. 1905’te Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu ve ilk görev yeri olan Şam’daki 5. Orduya atandı. Daha
öğrencilik yıllarında iken ülke sorunları ile ilgilenen Mustafa Kemal Şam’da “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Daha sonra bu cemiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleşti. Mustafa Kemal’in fikir hayatının oluşumunda Türk tarihi ve kültürü ayrı bir yer tutmaktadır. O, Türk tarihinin araştırılması ve Türk kültürünün geliştirilmesi için büyük çaba harcamıştır. Onun düşüncesinin oluşumunda Avrupa ile etkileşim hâlinde olan Makedonya’nın o dönemdeki sosyal, kültürel ve siyasi durumu önemli bir yer tutmaktadır. Yabancı düşünürlerden özellikle Rousseau’dan ve Türk düşünürler Ziya Gökalp ve Namık Kemal’den etkilenmiştir.
Cephelerde ilk görevini Trablusgarp’ta alan Mustafa Kemal ilk başarısını da burada kazanmıştır. Çanakkale Savaşlarında hem savaşın hem de dünyanın kaderini değiştirmiştir. Bu savaşlar sonucunda Birinci Dünya Savaşı uzamış, Rusya savaştan çekilmiştir. Mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşı’nda görev aldığı Kafkas Cephesi’nde de Muş ve Bitlis’i Rus işgalinden kurtarmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile Türk vatanı parçalanıp işgal edilmeye başlayınca Mustafa Kemal çareler aramaya başladı. Tek kurtuluşun Anadolu’da ve Türk milletine dayanan yeni bir devlet kurmak olduğuna karar veren Mustafa Kemal, 1919 yılı Mayıs ayında Anadolu’ya geçti. Bu zamana kadar aldığı görevler ve başarıları onu Türk milletinin lideri ve kurtarıcısı hâline getirdi.