Sözün noksan, gürültünün fazla olduğu dünyaya bir eleştiri getirebilmek elbette Simurg’a ulaştığımız aynaya yönelmekle mümkündür.
Zira modern dünyada gerçeklik manipüle edilmiş popüler kadrajdır.
Hakikat ise masalsı bağlantıların arka planıdır.
Masal, insanoğlunun iç dünyasındaki sığınaktır.
Orada eşi bulunmaz fantazya ve devinimle yaşam süren binlerce bilgi ülkesi vardır.
Bu ülkelerin kralları bilgelikleri ile meşhur olmakla beraber zaman ve mekân tanımaksızın yaşamanın içinde ve dışında, altında ve üstünde söz sahibidir.
Bu hakikat bir tarafa, sözü başka türlü anlayıp içerdeki evreni mitoloji ya da güncel anlamıyla hastalık olarak gören modern insana göre bu tür bir gerçeklik varsayım dâhilinde değildir.
Çünkü bu söylentiler birer mit olmaktan öteye gitmeyen düşsel kurgulardır.
Bu yönde bir yorum deneysel aklın eleştirisi olması bakımından makul ve bir o kadarda ispatlanmıştır.
Fakat düşsel gerçeklik, akıl kurallarını alt üst eden bir yapıdır.
Hangi noktadan itiraz edilirse edilsin düş olmadan yaşam, madde olarak duyumsanmanın dışına çıkamaz.
İnsanoğlu farkında olmadan hayal, hülya, tefekkür, rüya, masal gibi düşünce formlarını icat ederek yaşamın illüzyon yoluyla farklı şekillerde algılanabileceğine ilişkin fikir üretir.
Bu sebepten belki de her masal bir teori ve bu yöndeki her teori bir aydınlanmadır.
Simurg, bu aydınlanmayı kullanarak dış dünyaya sızmış bilge kraldır.
Onun varlığında masal insanın kendisini bulduğu içtir.
Ve orada masalı dileyen insan değildir, insanı dileyen masaldır.
Sözün noksan, gürültünün fazla olduğu dünyaya bir eleştiri getirebilmek elbette Simurg’a ulaştığımız aynaya yönelmekle mümkündür.
Zira modern dünyada gerçeklik manipüle edilmiş popüler kadrajdır.
Hakikat ise masalsı bağlantıların arka planıdır.
Sezer Cihaner Keser dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine farkındalık önerisiyle ortak bir amaca sahip insanlar adına, Simurg isimli sergisiyle ayna tutuyor bize.
Aynanın kimde veya nerede olduğunu önemsemeden, iç ülkesindeki hakiki görüntüyü bize yansıtan sanatçı, gerçekçilik bariyeriyle engellenen hakikati sanatın diliyle çağrıştırmaya uğraşıyor: Ahşap, tüy ve metal malzeme kullanarak yarattığı eserlerinde, malzeme bakımından yeraltı, yer ve yerüstü formlarını sentezliyor.
Biçimin, malzemenin kavramsal arka planı ile desteklendiği bu eserler, doğal belleğin kültürel dizayn ile engellendiğine dikkat çekmesi bakımından önem arz etmektedir.
Sanatçı, yer, yeraltı ve yerüstü alanların sentez piramidi olan yaşamın güncel halinde, içsel olanın tuzağa düşürüldüğünü dışa vuruyor.
Bu nedenle Simurg sergisi, içsel ve masum olanın ötelendiğini anlatmak üzere sanatseverlere sunulmuş bir farkındalık çağrısıdır.
Dünyanın neresinde ve ne şekilde bulunursak bulunalım masallardaki kadar hür olmaya ihtiyaç duyuyoruz.
Tüketerek tükendiğimiz bu çağda, iç dünyamızın Simurga açılan kapılarında imdat diye haykıran mazluma, mülteciye merhaba!
Ruhi KONAK
08.08.2018