CEHALET VE VAR OLMAK
Behçet Koray
CEHALET VE VAR OLMAK
Behçet Koray
Her yerde görürsünüz: telefonda bağırarak konuşanlar, arabada yüksek sesle müzik çalan o...u çocukları, kamusal alanda telefondan yüksek sesle bir şey izleyenler, genel olarak bağırarak konuşanlar ve dahası. Başımdan geçen bir tanesini anlatayım:
İşime gitmek üzere otobüs durağında bekliyordum. Birden bir motor geçti, çok yüksek sesle. Köklemek mi, körüklemek mi ne diyorlar. Bilerek yükses ses çıkartıyor yani. Duraktakiler olarak rahatsız olduk tabii. Sonra yolun ötesinden geri döndü ve bu sefer yoldan kafasını çevirip bize bakarak geçti yolu.
İlk geçisinde gürültü çıkardı, ikincisinde ise sadece bizi izledi. Kısa bir süre düşündüğümde sebebini anladım. Gürültüyü çıkardıktan sonra bize bakmasının sebebi tepkimizi görmek istiyordu; ne hissettiğimizi, ne düşündüğümüzü görmek istiyordu. Peki neden? Bunun sebebi okulda yaramazlık yapan çocuklarınkiyle aynı aslında: var olma isteği. Derslerinde iyi olarak veya akranlarıyla düzgün ilişkiler kurup var olamadığı için yaramazlık yaparak var olmaya çalışırlar. Bu motorcu da öyleydi işte.
Peki sırf var olamadı diye mi gürültü içinde yaşar insan sessizlik, sakinlik varken? Yok. Diğer sebepler, var olamamasıyla aynı sebepler aslında. Bir tanesi cehalet ama hangi cehalet? Bilgisiz olup bunun farkında olan türde bir cahil bunu yapmaz ama bilgisiz olduğunu fark etmeyen, etse de kabullenemeyen, kendini geliştirmeye ve öğrenmeye kapatmış biri yapabilir. Çünkü sessizlik, düşünmek için uygun ortamdır ve o düşünmeyi istemez. Düşünmek zor gelir, işine gelmez. Kendi doğruları vardır zaten, işine gelmediğinde kendisinin de uymadığı. Onları sorgulamak, gerekirse değiştirmek veya geliştirmek çok zordur onlar için.
İllaki dikkatinizi celbetmiştir: kastettiğim türdeki cahiller hep gürültülüdür. Telefonda konuşurken bağırır, kütüphanede dan dun masalara çarpar, tam dayaklık tiplerdir. Bunu sadece bireysel saygısızlıklar olarak algılamayın. Hele o düğünler! Her seferinde erik dalı gevrekmiş. Kimse sessiz sakin düğün yapamıyor. Hepsi gürültülü, s...ko müzikli şeyler olmak zorunda. Civarda birisi uyuyordur, hastadır, ders çalışıyordur, kitap okuyordur ya da en basit olarak senin s...ko erik dalını duymak istemiyordur, asla umurlarında değildir.
Bir de öbür tarafa bakalım. Kendini yetiştirmiş insanların fikirleri ve sözleri, kalp-akıl süzgecinden geçip karşıya ulaşıyor, yani arada bir filtre var. Bu iletim sürecinde önemli olan söylediklerinin anlamı ve özü olduğu için desibeli yükseltmeye gerek duymuyor. Cehalette ise ağızdan denetimsiz bodoslama çıkan cümleler kuru gürültü yapıyor. Konuşmak için konuşan kişi sesini yüksek tutarak cehaletini örtüp baskın olmaya çalışıyor.
Bir sorundan bahsedince çözüm sunmamak ayıp olur ama buna ne yapılır ki? Ne bileyim... Gürültülü düğün duyarsanız polise şikayet edin, biri gürültü yapıyorsa kibar ama sert bir üslupla uyarın, falan filan. Duruma göre değişir. Bir de bu yazıyı yazarken dinlediğim şu şarkıyı dinleyin: Cem Adrian & Hande Mehan - Sen Benim Şarkılarımsın.
Görsel, Freepik tarafından sağlanmıştır.