BU ÂDETLER KAÇ ADET?
Behçet Koray
BU ÂDETLER KAÇ ADET?
Behçet Koray
‘’Herkes tarafından uyulan hal, olagelmiş, alışılmış şey, usûl, görenek’’ demiş Kubbealtı Sözlük âdet kelimesi için. Güzel örnekleri de var; yemek verilen tabağı boş yollamamak, otobüste yaşlılara yer vermek vs. Fakat biz bu âdet kelimesini daha ziyade ‘’hiçbir faydası olmayan, hatta bazı zaman kötü olan hal ve hareketler’’ olarak yorumlamışız. Bazısına bakalım.
En çok nefret ettiğimle başlayayım: Ramazan davulcusu. Keşke doğal seçilim geri gelseydi dedirten bir iştir kendileri. Denk gelirseniz çekin kolundan ve sorun, ne iş yapıyorsun diye. Şöyle yanıtlayacaktır, ‘’İnsanları gecenin bir vakti rahatsız edip üstüne bir de onlardan bunun için para istiyorum’’. Dünya üzerinde bunun gibi başka bir şey var mıdır acaba? Devlet-i Aliyye zamanını anlarım, o zaman teknoloji yoktu, falan filan. Şimdi ben alarmımla uyanıyorum veya hiç uyumuyorum veyahut da sahura kalmak istemiyorum. Belki oruç tutmak istemiyorum, belki müslüman bile değilim. Sırf bunlar yüzünden zar zor uyutulan bebeklerin uykusunun kaçtığı oluyor be! Ha, bir de ne oluyor? Ramazan’ın son günü APARTMANIN İÇİNDE DAVUL ÇALARAK kapına gelip bahşiş istiyor. Resmen t...k geçiyorlar.
Bir diğer olgu da cenaze veya hasta evi ziyaretleri. Misafir hizmet bekliyor, ev sahibi de niyeyse hizmet etmesi gerektiğini hissediyor. Ben 2019 senesinde dedemi kaybettim. Kuran telaffuzu etkinliği için birçok misafir geldi. Bizimkiler onlara pide ve ayran yetiştirirken ben öylece oturdum. Bana kızan anneme ise ‘’Benim dedem öldü, ben mi hizmet edeceğim?’’, dedim. Böyle ortamlarda kimsenin bir bardak sudan fazlasını bekleme, isteme hakkı yoktur.
Olumsuz adetler konusunda herkesin favorisine geleyim: düğünler! Bir kere önce kız istenir. Çünkü gelin adayı bir maldan farksızdır. Sonra kına yapılır. Kınada gelin adayı ağlamak zorundadır, sanki diğer günümüz çiftleri gibi ikide bir anne-babalarını ziyaret etmeyeceklermiş gibi. Sonra saçma sapan bir nişan merasimi ve tabii ki düğün! Oo! Çıkar müziği en yüksek seviyeye, civarda ne kadar insan varsa hepsi rahatsız olsun! Ezan okunurken bile müzik çalın! Bir de altın merasimi tabii! Madem düğüne geldin, sökül bakalım altınları, o kadar beş liralık kuru kurabiye verdim sana! Kötü mü hissediyorsun? Dur, adını mikrofonla okurum şimdi, şu kadar altın verdi diye.
Kuzenimin evlendiği gün apartmandan çıkmadan önlerini kesip para istememi söylediler. Tabii ki yapmadım. Sonra bana bunu söyleyen kişi akşam çifte takı taktı. Ne biçim alışveriş lan bu? Çeyiz almaya gidersin kayın birader sandık üstüne oturur, gelin almaya gidersin baldız kapıyı açmaz, düğüne gidersin arabanın önü kesilir, kuaföre gidersin gelini çıkarmazlar, salona girersin pastacı bıçak kesmiyor diye para ister. Düğün sektörü, damadı s...kme sektörü.
Düğünden önce konvoy! Her konvoya denk gelişimde gelinin babası ‘’BAKIN BAKIN, ŞURDAKİ GENÇ BU GECE BENİM KIZIMI S..ECEK’’ diye bağırıyormuş gibi gelir bana.
Bir saniye kapı çalıyor.
- Kim o?
- Benim! Kapıyı açıyorum:
- Buyur?
- Kahveye gelmiştim.
- Davet etmedim ki.
- Ee?
- Git?
- Çok ayıp!
- Davetsiz misafirlik mi? Evet, bence de.