OĞUZLAR MAH. 1602.SOK. HUKUKÇULAR PLAZA 1/52 ELVANKENT ETİMESGUT/ANKARA
(Konum Bilgisi Aşağıda Mevcuttur)
Av.Burak URAL 1984 Ankara doğumlu olup, Selçuk Üniversitesi Adalet Bölümünden mezun olduktan sonra Sincan Adliyesinde katip olarak 5 seneye yakın görev yapmış, ardından Anayasa Mahkemesinde 4 sene Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni olarak çalışmıştır. Bu sırada Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü ve Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. Ardından memuriyet görevinden istifa ederek avukatlık stajını tamamlamış ve 2015 yılında kendi ofisini açarak serbest avukatlık mesleğine başlamış, halen de aynı şekilde faaliyet yürütmektedir. Bu süreçte Ceza, Boşanma, Mal Paylaşımı, Alacak Davaları, Vergi Davaları, İdari Davalar, Şirket Danışmanlığı ve İcra uyuşmazlıkları başta olmak üzere çeşitli bir çok konuda tecrübe edinmiştir.
* Boşanma Davaları
* Nafaka Davaları
* Mal Paylaşımı Davaları
* Velayet Davaları
* Evlat Edinme Davaları
* Ceza Davaları
* Vergi Davaları
* İdari Davalar
* İcra Takipleri
* Alacak Davaları
* Ticari Davalar
* Şirket ve Kurum Danışmanlığı
* Kat Mülkiyeti Hukuku
* Kişisel Verilerin Korunması
* Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru
* AİHM Başvuruları
Faaliyet alanları hakkında daha fazla bilgi almak için lütfen arayınız. 0543 670 74 44
Yurt Dışı Forex Vurgunu
Evet başlıkta da söylediğimiz gibi vurgundan söz edeceğim sizlere. Daha önce yurt içi forex firmalarıyla yapılan sözleşmelerdeki eksiklik, yanlışlıklar ve işlemler sırasında forex firmalarının kusurları dolayısıyla müşterilerini ne şekilde mağdur ettiklerinden ve yatırılan paraların dava yoluyla tahsil edilebileceğinden bahsetmiştim. Bu yöndeki davaları takip ederken bir çok danışan tarafımıza ulaşıp yurt dışı forex firmaları tarafından mağdur edildiğini söyledi. Bu firmaların yurt dışı merkezli olmaları nedeniyle dava yahut icra takibi yoluyla para iadesi yahut ilgililer hakkında bir işlem yapılması zor görünmekteydi. Ancak dikkatlice bakıldıktan sonra olayın boyutu ve organizasyonların işleyişi hakkında daha çok bilgi ve fikir sahibi olduk. Karşımızda inanılmaz vurgun şebekelerinin olduğunu anladık. Evet "şebeke" diyorum. Zira bu yapılar basit birer şirketten yahut forex işlem platformundan ibaret oluşumlar değiller.
Burada biraz genel anlatımda bulunalım. Forex denilen yapı, piyasada değer arz eden dolar, euro, petrol, altın v.s. gibi değerlerin iniş ve çıkışları tahmin edilerek, hem iniş tahmini ile hem de artış tahmini ile para kazandırmayı vadeden bir yapıdır. Üstelik katlamalı işlem denilen işlemlerle 1 yerine 10 kat kazanç sağlamayı da vaadeder. Yalnız katlamalı işlem yapılıp tahmin tutturulamazsa 1 yerine 10 kat zarara da sokabilir. Forex yatırımcıları, doğrudan kendileri al-sat işlemleri yapamayıp birer aracı kurumla çalışmak zorundadır. Bu aracı kurumlar esasında satrançta müşterinin rakibidir. Yani müşteri kazanırsa firma kaybeder, müşteri kaybederse firma kazanır. İşte bu doğrultuda forex müşterilerinin tüm bunların bilincinde olması, işlemlerini bu bilinçle yapması gerekmektedir. Ülkemizde bunu sağlama almak için SPK (Sermaye Piyasası Kurumu) tarafından ciddi denetimler yapılmakta ve bu doğrultuda önlemler alınmaktadır. Çeşitli mevzuat ile katı ve net kurallar doğrultusunda işlemler yapılmaktadır. Aracı kurumların SPK'dan bu doğrultuda lisansı olmalı, tabiri caizse merdivenaltı her şirket ben forex aracı kurumuyum diyememelidir. Yine bu kurumlar müşterilerine başından gerekli bilgilendirmeyi yapıp, bilgisiz olmadıklarını ispatlamak adına Uygunluk Testi adı altında test yaptırmalıdır. Katlamalı işlemler hakkında gerekli bilgilendirmeyi verip Risk Bildirim Formu düzenlemelidir. Firma kazandığında müşterinin kaybettiğini, müşteri kazandığında firmanın kaybettiğini bildirmeli; buna dair Çıkar Çatışması hususunu müşteriye izah etmelidir. Tüm bunları yaparken de denetim sırasında yahut ileride müşterinin bir zararı olduğunda, itiraz edildiğinde bu bilgilendirmeleri v.s. ispat edilebilir halde yapmak zorundadır. Yani tüm evraklar ıslak imzalı, müşterinin okudum, anladım, birer suretini aldım şeklinde el yazısını içerir şekilde olması gibi kurallara uygun olmalıdır. Hal böyle olunca tüm bu teferruata, ciddi denetimlere ve yükümlülüklere uygunluk gösteremeyen firmalar (bizce bir çoğu firma dahi değil) yurt içinde değil, yurt dışında bu yönde sözde forex sayfaları oluşturmaktalar.
Yurt dışında bir forex platformları olduğu iddiası ile albenili internet siteleri oluşturduktan sonra her nasılsa hepsi de gayet güzel Türkçe konuşan, hatta Türkiye merkezli sabit ve GSM hatları kullanan, Türk müşteri temsilcileri, sözde yatırım uzmanları ile vatandaşları ikna edene kadar SMS ve aramalarla adeta taciz etmekteler. Zorlu ekonomik şartlarda kolay yoldan para kazanma hayali olanlar ya da elinde ciddi miktarda para olup da bunu katlayarak değerlendirmek isteyen mağdurlar da sözde forex ağına girdikten sonra paraları tamamen uçup gidene kadar olayın farkına varmamaktalar. Hatta tüm birikimleri gidip üzerine de yüklü bir borç altına girmelerine rağmen dahi bir tuzak içinde sömürüldüklerini anlayamamaktalar. Şöyle ki; bu firmaların sözde yatırım uzmanları öncelikle şu kadar yatırın, bu kadar bonus verelim, doğrudan işleme başlayın diyerek, gerçek manada hiçbir garanti vermeden mağduru sözde sistemlerine dahil ettikten sonra yurt içinde kurdukları paravan bazı şirketlerin hesaplarına mağdurların para göndermesini istemekteler. Bu şirketler çoğu zaman kuyumculuk adı altında faaliyet gösteren şirketler olup havaleler ve EFT'lerin dekontlarına "altın alım ücreti" olarak ibare eklenmesini talep etmekteler. Burada bile mağdurların bir çoğu karşılarında bir terslik olduğunu sezememekteler. Bu bedel forex piyasasında yatırım için gönderilmişse neden x şirketi ya da y kuyumculuk firmasına gönderilsin? Haydi gönderdik diyelim; peki neden altın bedeli olarak yazılsın? Burada bir Ali-Cengiz oyunu olduğunu insanların görmesi lazım. İlgililerin bunu yapmasındaki sebep, yurt dışına ya da kendi hesaplarına geçirdikleri paranın, yaptıkları hukuksuz işlem hakkında yarın bir gün şikayet, geri alım talebi ya da icra takibine maruz bırakması durumunda "Biz kuyumcuyuz, altın sattık, dekontta da bu yazıyor zaten, karşı taraf da altını almasa bize bu şekilde para göndermezdi" diyebilmektir. Yani parayı bu şekilde gönderdikten sonra hiç muhatap olmasalar dahi esasında mağdurun tutunacak bir dalı, dayanağı yoktur. Kimi zaman herhangi bir açıklama dahi istemezler. Kimi zaman paranızı bitcoin yaparak, kimin olduğu, nerede olduğu belli olmayan kripto para hesaplarına göndermenizi isterler. Kimi zaman doğrudan yurt dışı internet sitesinin yahut bazı firmaların hesaplarına kredi kartından ödeme yapmanızı isterler. Hatta bazı sözde firmaların sözde yatırım uzmanları, banka hesabınızı, kredi kartı hesabınızı, bitcoin hesabınızı açıp uzaktan bilgisayarınıza erişim izni vermenizi, tüm işlemleri kendilerinin uzmanca(!) yapacaklarını, hiçbir riskinizin olmayacağını, zira kendilerinin yatırım işlerini daha iyi bildiklerini, risksiz işlemler ile kısa zamanda paranızı katlayacaklarını iddia ederler. İlk başta gözleri boyanan, kolay ve çok para kazanmanın büyüsüne kapılan mağdurlar adeta kendilerini bu sözde yatırım uzmanlarına teslim ederler. Bir kez para gönderdikten sonra ise tamamen çukurun içine çekilmeye başlamışlardır. Öncelikle ufak bir kazanç sağlandığı, bu para ile ivedilikle başka işlem yapıldığında daha çok kazanılacağı falan söylenir. Ya da ufak bir kayıp yaşandığı, ancak hesaptaki paranın çok az olduğu, daha çok yatırılması gerektiği, bu şekilde hem zararın telafi edileceği, hem de çok büyük kara geçileceği, zira yurt dışından kesin tüyolar alındığı falan söylenir. Vatandaş hep para yatırır ama hesapları hep zarara gider. Biraz kazanılmış gibi görülür, ilk yatırılan para kurtarılma aşamasına getirilir. Her türlü işlem pozitif dönüş sağlamaya başlar. Bu şekilde kumar masalarında olduğu gibi mağdurun gözü iyice boyanır. Öyle ya hem zararı giderilmekte, hem yatırdığı parası kurtarılmakta, hem de üzerine daha fazla kar elde etmesi, zengin olması sağlanmaktadır. Mağdur gözünü karartır, tüm birikimini söylenilen yerlere yatırır, etrafından borç alır, kredi çeker... Zira kar elde ediyor, parasını katlıyor ya... Bugün alacağı 3 lira ile yarın 30 lira kazanacağı görülmekte. Bu borcu ödemekte ne zorluk olabilir ki... Sözde yatırım uzmanımız tabi sürekli iletişim halinde... Mağdurun artık parasının tükendiğini, tüm birikimini hesaba yatırdığını, etrafından da alabildiği kadar borç aldığını öğrendiğinde saniyeler içinde sanal bir ortamda bir iki işlem yapar.... Ve ardından "Maalesef beklediğimiz gibi çıkmadı, tarafımıza gelen tüyolar tutmadı, tüm paranızı kaybettik. İsterseniz biraz daha para yatırın bonus da verelim, bu parayı kurtarmaya çalışalım, değilse geçmiş olsun" der ve film biter.
Yani anlayacağınız, yurt içinde usul ve kurallara uygun şekilde işlem yapamayan, hatta böyle işlem yapmaktan kaçınan, esasında belki hiçbir işlem dahi yapmayıp yapmış gibi gösteren, tek amaçları sizin ve çevrenizdekilerin tüm birikimini sömürüp buna bir forex işlemi senaryosuyla farklı şekil çizerek size gösteren yapılara kanmayınız! Yukarıda bahsettiğimiz gibi yurt içinde forex işlemleri ve forex firmaları katı kurallara tabidir. Yurt dışına bahis, forex v.s. gibi yatırımlar için bilinçli şekilde para aktarmak da ayrıca Türk Parasının Kıymetinin Korunması Kanununa muhalefetten dolayı bir suçtur. İncelemeler yahut ihbarlar sonucunda yurt dışında böylesi hesaplara para gönderdiğinizin tespiti halinde ciddi meblağlarda idari para cezalarına ve savcılık soruşturmalarına da maruz kalmanız söz konusudur. Benim x ülkesinden bir domain alarak Burak Forex adında bir sözde firma namına süslü püslü bir internet sitesi oluşturduğumu, içerisinde bir takım algoritmalarla piyasadaki iniş ve çıkışları gösteren, bunlara dair alım-satım yapılan, bahis oynanabilen bir sayfa oluşturduğumu, siteye üyelik için üye adı ve şifre ile giriş yapılabilecek bir sekmenin olduğunu, bu üye adı ve şifrenin temini için verdiğim x hesabına para göndermenin gerekli olduğunu yazdığımı düşünün. Ancak tüm iniş ve çıkışlara benim müdahale ettiğimi, hepsinin benim isteğim doğrultusunda hareket ettiğini düşünün. Üstelik bu kurmuş olduğum sahte işlem sayfasına da dahil olmanız için kendi tanıdıklarımın, çalışanlarımın yahut fikir birliği ettiğim ortaklarımın size yatırım uzmanı kisvesiyle sözde yardımcı olduklarını, hatta tüm işlemlerinizi onların yaptığını, size kar elde etmeyi vaadettiklerini düşünün. Ancak esasında paralar müşteriler tarafından yatırıldığı anda benim cebime girmiş, belki sonuna kadar harcanmış, yakınlarıma ve ortaklarıma dağıtılmış, ancak sayfamda sizin sözde forex hesabına tanımlanmış ve onun üzerinden sizler forex işlemleri yapmaktasınız. Hatta siz bile değil, benim ortaklarım sizin adınıza işlem yapıyor görünerek sizin hala paranız olduğu ve bununla farklı yatırımlar yaptığınız hissini uyandırıyorlar... Ne kadar basit ve temiz bir dolandırıcılık şeması karşınızda şimdi değil mi? Sözde Burak Forex firması yurt dışında, gönderdiğiniz para doğrudan yurt dışında ya da Türkiye'deki ortağım X Kuyumculuk'tan altın aldığınız görünüyor... Kimi, kime, nasıl şikayet edeceksiniz, paranızı ne gerekçeyle ve nasıl, kimden tahsil edeceksiniz? Bunu göre göre, bu tehlikeyi bile bile lütfen bu tuzaklara düşmeyiniz! Maalesef bu basit mantıkla şekillendirilen farklı bir çok (sözde) yurt dışı forex firması adında oluşumlar vatandaşlarımızı hedef almakta. Her gün tuzaklarına bir çok kişiyi düşürmekteler. Maalesef ki mağdurlar bile nasıl mağdur edildiklerini hala anlayamamış durumdalar. Bir çoğu "yanlış işlem yaptık, düşündüğümüz gibi olmadı, şanssızlık oldu" düşüncesiyle giden paralarının nasıl gittiğinin farkında değiller. İşin rengini biraz olsun anlayanlar ise ne yapacaklarını bilmez durumda çaresizler. Kimisi eşine dostuna karşı kendini küçük düşmüş durumda hissedeceği korkusuyla onlara dahi bu dertlerini söyleyememekteler.
Tekrar ediyorum; çok yakınınız dahi tavsiye etse, hatta gözünüzle buradan para kazandıklarını görseniz dahi bu tuzağa düşmeyin! Yukarıda da bahsettiğim üzere, bunlar dolandırıcı olmasa dahi sırf yurt dışına forex yatırımı için para göndermiş olmanız başlı başına bir suç teşkil ediyor. Bu yüzden idari para cezaları ve adli soruşturmalar ile karşı karşıya kalmanız olası.
Gelelim bu şekilde paralarını kaybedenlerin ne yapabileceklerine... Yukarıda izah ettiğimiz üzere bu oluşumların farklı isimler altında, farklı varyasyonları mevcut. Kimisi yurt içi paravan şirketler aracılığı ile paranızı alıyor. Kimisi altın bedeli adı altında paranızı alıyor. Kimisi birden fazla şekilde tahsilat yapıyor. Kimisi bitcoin yaptırıp kendi kripto cüzdanlarına havale yaparak paranızı alıyor. Kimisi doğrudan internet linkleri üzerinden kredi kartından tahsilat yapıyor. Kimisi daha farklı yöntemlerle bir şekilde paranızı alıyor. (Yazımızın başından sonuna anlattığımız gibi maalesef ki bu sistemler paranızı nasıl olursa olsun bir şekilde almaya, aldıktan sonra da daha fazla almaya ve sizi bitirmeye yönelik işliyor) Bu işlemlerin her biri için ayrı başvuru ve tahsilat imkanımız var. Maalesef kimisinde yapılacak hiç bir şey, yürünecek herhangi bir yol olmayabilir. Ancak kimisinde savcılık başvurusu, kimisinde bankadan iade talebi, kimisinde icra takibi, kimisinde alacak davası, kimisinde bu yolların hepsi yahut bir kaçı ile başvuru yapılarak iade ile depozito olarak yatırılan parayı kurtarma ihtimali mevcut. Bu hususta da siz bizzat usulüne uygun şekilde başvurularınızı ve şikayetlerinizi yapabilirseniz kendiniz yapabilirsiniz yahut bu konularda uzman avukatlar vasıtasıyla hakkınızı savunabilirsiniz ya da "başımıza gelecek varmış, eden bulur" deyip Allah'a havale edip sineye de çekebilirsiniz. Bu seçenekler konusunda tercih size kalmış.
Son olarak tekrar uyarıyorum: Yurt dışı forex tuzağına düşmeyin!
Tutuklunun Hayatını Kaybetmesini Önlemeye Yönelik Gerekli Tedbirlerin Alınmaması Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 29/6/2021 tarihinde, İbrahim Moran (B. No: 2016/14675) başvurusunda, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşamı koruma yükümlülüğünün ve yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucunun oğlu S.M. Ceza İnfaz Kurumunda tutukluyken uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle rahatsızlanmış, revirde sadece nabız ve tansiyon kontrolü yapılmış, ardından S.M. koğuşuna dönmüştür.
Aynı gün öğleden sonra S.M. yeniden rahatsızlanmış ve kendisine ilk müdahale soğuk su dökmek suretiyle koğuş arkadaşları tarafından yapılmıştır. Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin araması sonrası olay yerine ulaşan 112 Acil Servis ekiplerinin müdahalesine rağmen S.M. hayatını kaybetmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından derhâl soruşturma başlatılmıştır. Başsavcılık yürüttüğü soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik) vermiştir. Başvurucunun anılan karara karşı itirazı Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla reddedilmiş ve takipsizlik kararı kesinleşmiştir.
Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliği tarafından görevliler (infaz ve koruma başmemurları, memurları ve sağlık memuru) ve S.M. ile aynı koğuşta kalan tutuklular hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Disiplin Amirliği, haklarında soruşturma yürütülen görevli ve tutuklulara ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiş, bu kararlar kesinleşmiştir.
İddialar
Başvurucu, ceza infaz kurumunda tutulan mahpusun hayatını kaybetmesini önlemeye yönelik tedbirlerin alınmaması ve bu olayla ilgili etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
S.M., Ceza İnfaz Kurumuna kabulünden sonra 20/1/2015 tarihinde revir doktoruna muayene olmuş ve kendisine "madde bağımlısı" tanısıyla ilaçlar reçete edilmiştir. Yürütülen soruşturma kapsamında alınan tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere S.M. madde bağımlısı olup koğuşa geldiğinden beri birçok defa madde krizine girmiştir. Ayrıca S.M. uyuşturucu madde bağımlılığından kaynaklı olarak 24/1/2015 tarihinde sabaha karşı rahatsızlanmış, krizinin sona ermemesi üzerine Ceza İnfaz Kurumu görevlileri aracılığıyla revire götürülmüştür. Bu durumda Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin S.M.nin rahatsızlığını bilmediği söylenemez.
Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumundan temin edilen kamera kayıtlarında kopukluk olduğunu, görevlilerin olaya zamanında ve uygun bir şekilde müdahale ettiğine dair herhangi bir veri bulunmadığını ileri sürmüştür.
Başsavcılık yürüttüğü soruşturma kapsamında temin ettiği güvenlik kamera görüntülerini inceleterek bilirkişi raporları almış ve bu raporlarda yer alan tespitlere değinerek takipsizlik kararı vermiştir. Bilirkişi raporları incelendiğinde olay öncesi ve olay anına ilişkin görüntülerin çözümünün yapıldığı fakat kayıtlarda kopukluk olduğuna dair bir tespite rastlanmadığı görülmüştür.
Somut olayda S.M.nin genel durumu güvenlik kameraları ile kontrol edilmişse de S.M.ye bir tedavi uygulanmadığı gibi S.M.nin herhangi bir sağlık kuruluşuna sevki de yapılmamıştır. Bu tespitler karşısında Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin makul ölçüler çerçevesinde yaşama yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem almadığı yaşamı koruma yükümlülüğünün İdare tarafından yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Başvurucu, etkili soruşturma yürütülmesi bağlamında Ceza İnfaz Kurumunda yakınına tedavi ve müdahalenin uygun bir şekilde yapıldığına dair veriler olmamasına rağmen eksik inceleme ile takipsizlik kararı verildiğini ileri sürmüştür.
Somut olayda İstanbul Adli Tıp Kurumunun otopsi raporunda, S.M.nin kesin ölüm nedeninin uyuşturucu madde yoksunluğuna bağlı olarak meydana geldiği tespit edilmiştir. Başsavcılık da kararında, alınan otopsi raporuna atıf yaptıktan sonra S.M.nin 24/1/2015 tarihinde öğleden sonra rahatsızlanması ile başlayıp ölüm anına kadar geçen süreyi incelemiş ve anılan sürede Ceza İnfaz Kurumu yetkililerine atfedilebilir bir kusur oluşturan herhangi eylem bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiştir.
Başsavcılık, Ceza İnfaz Kurumuna kabul edildikten sonra madde bağımlısı tanısı konulan S.M.nin rahatsızlığına yönelik herhangi bir tedavinin uygulanmamasını değerlendirmemiştir. Sağlık kuruluşuna sevk edilmeyen S.M.nin durumunun tıbbi müdahaleye imkân verebilecek şekilde yakından takip edilmemesinin basit bir muhakeme hatası veya ihmal olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hususları Başsavcılık tarafından dikkate alınmamıştır. Sonuç olarak S.M.nin ölümüyle ilgili olarak yürütülen ceza soruşturması etkili yürütülmemiştir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşamı koruma yükümlülüğünün ve yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.
Günümüz ekonomik şartları nedeniyle kimilerimiz bir avukata hizmeti yahut teknik bilgi desteği, paylaşımı karşısında ücret vermekten kaçınmakta, bunu kendilerine kar olarak görmektedir. Ancak uygulamada öyle vakalar ortaya çıkmaktadır ki yukarıda bahsedildiği şekilde davranan şahısların hepsinin iş işten geçtikten sonra "keşke bir avukata/size zamanında başvurmuş olsaydık" dediklerini duymaktayız. Kimi insanlar güzel dilekçe yazdıklarını, meramını güzel anlatabildiklerini, hakimin, savcının, kolluk görevlilerinin karşısında veya duruşmada güzel ve etkileyici konuşabileceklerini düşünerek avukat desteğinden kaçınırlar. Kimileri de kendilerinden daha iyi yazabileceğini düşünerek maalesef belki kendilerinden de daha bilgisiz olan arzuhalcilere dilekçelerini yazdırmaktadırlar. Avukat yardımına ücret ödemeyi bir lüks olarak görürler. Ancak esasında vekilsiz dava takibi bir lükstür ve tehlikelidir. Basit bir teknik hata, haklı iken haksız çıkmanıza veya hakkınızı elde edememenize sebep olmaktadır. Avukata en azından ücreti karşılığında danışıp yargı önünde hukuk mücadelenize öyle başlamanız, avukata verdiğiniz ücretten daha fazla bedelin ileride cebinizden çıkmasının çoğu zaman önüne geçecektir. Zira avukatınız olmaksızın hata ile açmış olduğunuz bir davada hem yargılama masraflarının hem de karşı taraf avukatının vekalet ücretinin size yükletilmesi sonucunu doğurmaktadır. Siz, tasarruf olarak düşünerek kendi haklarınızı koruyup gözetecek bir avukata ödeme yapmazken, karşı taraf konumunuzdaki şahsın vekilinin parasını kanunen ve mecburen ödemek zorunda kalmaktasınız. Tüm bunları değerlendirerek hukuki bir uyuşmazlığınız olduğunda tarafımıza olmasa dahi muhakkak ücreti karşılığında bir avukatın desteğine başvurunuz. Bu yardımı da muhakkak bir sözleşmeye yahut görüşme tutanağına dökünüz. Zira hukuk, ucu bucağı görülemeyecek, devamlı değişen ve gelişen bir sistemdir. Her avukat veya her hukukçu, tüm hukuki konuları bilme, sonuçları önceden kestirebilme lüksüne sahip değildir. Ancak yanlış yapmamak, yaptığında sorumluluğu kabullenmek mecburiyetindedir. Dolayısıyla sizin yargı makamları önünde yaptığınız/yapacağınız hata sizleri bağlarken, vekiliniz olan avukatın yapacağı hatalar ise onun sorumluluğunu gündeme getirecektir. Böyle durumlarda avukatınızın Mesleki Sorumluluk Sigortası olup olmadığını da araştırmanızda fayda vardır. Zira avukatınızın sizin açınızdan doğurduğu/doğuracağı zararları tazmin gücü olmayabilir. Fakat Mesleki Sorumluluk Sigortası olan avukatın doğurduğu zararların sigorta şirketi tarafından tazmini mümkün ve kolaydır.
Her hukuki uyuşmazlıkta olduğu gibi Aile Hukuku da yüksek derecede teknik bilgi gerektiren dallardan biridir. Kaldı ki Aile Hukuku konusundaki çekişmeler, insanların malvarlığından ziyade manevi varlığını da fazlasıyla ilgilendirir. Dolayısıyla bir Boşanma Davasında yapılacak ufacık bir teknik hata, malvarlığı açısından büyük zararlar doğurabileceği gibi manevi açıdan da insanları büyük sıkıntılara sokmaktadır. Üstelik bu türden ufak görülen hatalarla ortaya çıkan sorunlar, daha sonra alınacak bir hukuki destekle de telafi edilemeyecek boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenlerle özellikle Boşanma davalarınızda bir avukattan hukuki destek almanız yüksek önem arzetmektedir.
Boşanma davalarıyla ilintili olan Mal Paylaşım davaları da belirli bir hukuk usulü bilgisi, yani teknik bilgi ile buna dayalı takip gerektiren davalardır. Boşanma davalarında bahsedildiği üzere hem maddi hem manevi haklar söz konusu iken Mal Paylaşım davalarında ise kimi zaman insanın ömrünü adadığı malvarlığı tehlike altında ve korunmaya muhtaç haldedir. Yani boşanmakla insanların sorunları çözülmemekte, akabinde yahut paralelinde de mal paylaşım davasının itina ile takibi gerekmektedir. Bu nedenlerle mal paylaşımı açısından bir avukattan hukuki destek almak sizin her açıdan menfaatinize olacaktır.
OĞUZLAR MAH. 1602.SOK. HUKUKÇULAR PLAZA 1/52 ELVANKENT
ETİMESGUT/ANKARA (Konum Bilgisi Aşağıda Mevcuttur)
05436707444