Kaşpınar Köyü:Elazığ İli,Ağın İlçesi'ne bağlıdır. Eski adı Pağnik olup,eski köy Keban Baraj Gölü altında kalmış (1974 yılında) yeni köy kurulmuştur.Ahmet KARAHAN "Dost Dediğin..." Makaleler Yatan aslandan, gezen tilki evladır. İZ BIRAKANLAR:Abdullah Lütfi (Tahtasız Hoca) Mehmet Baytaş (Koçan İmamı) Ömer Lütfi YÜCEL (Öğretmen) Kemal BAYTAŞ (TÜTAV Başkanı) Nuri ONAT(Eğitimci) Rüştü ASYALI (Sanatçı) * * * * * * Aygül seni camekanda görmüşler-Cengiz Yurtseven'den
Ülkemizden Aydınlar,OzanlarŞah Hatayi (Şah İsmail) (1487- 1524) Karamağara Köprüsü Karamağara Köprüsü hakkında ayrıntılı bilgi ve görselleri yakında burada vereceğim. Yukardaki başlığa bir link eklenmiştir.
| Eski Köy (Pağnik) Bu sayfalardan Köyümüz,İlçemiz,İlimiz,Ülkemiz ve Türk Milleti'nin sosyal ve kültürel yapısı ile ilgili makaleler yayınlanacaktır.Bu konularda makalesini yayınlatmak isteyenler; Ahmet Karahan'a (kaspinar@gmail.com) mail atabilirler. Mehmet KARAHAN (Emekli Polis Memuru),5-4-2008 Cumartesi günü kaybettik. 6/4/2008 Pazar günü Pağnik (Kaşpınar)'da toprağa verdik. Eski Köy FotoğraflarıDAĞLAR DELİSİ -I- Dağlar,gedikler,yaylalar, Akı, karası, alası Karlısı, dumanlısı Çıplağı,ormanlısı Dizi dizi,sıra sıra Doluyor anılarıma Deli gençlik, hasat çağı, son kuş Bozuk para gibi harcadığım yıllar Her biri başka bir dağda kaldılar Önce Aladağ, Abant, Sarıçiçek... Uzansam tutacağım bulutları Göğe ser çekmiş meşeleri, çamları Mor çiçekli çimenler üstünde, Gül pembesi ümit dolu akşamlar Derin bir mutluluk sarar içimi Yarı düş, yarı Gerçek... Yukarı Derdin'de bir körpe kız Gözleri gözlerimde günahsız güleç Evine götürür töresince Ellerimden çekerek -II- Şimdi gerçek masallar dünyasındayım Karsantı, Demirkazık, Sinekli, Hizar Dalmışım derin düşüncelere Yaman yemiş ayazı Alanyalı Sucu Fukaracık belli ki yolcu Sabahsız gecelere... Bıçkılı, nacaklı Tahtacılar Dökülmüşler tozlu, ince yollara Yedi iklim, dört mevsimin çiçeği Doluşmuşlar oya nakış Çevrelere, yazmalara, Heybe, kilim, keçelere Güllüler, Elifler, Gülistanlar Sevgiler, özlemler, acılar Kadife cepkenler, ipek fistanlar Dökülmüşler tozlu, ince yollara Kartal konağı, kar eğreği Yücelerden yücelere Şimdi Zorkun yaylasındayım Şu Halep dazı, şu Antep dazı Yanık yanık ağlatır Sarı Şaban Üç telli sazı. Gün görmemiş yiğitlerin yasındayım. -III- Şimdi yurdumun en doğusundayım Dikilmiş yoluma dört binlik dağlar, Şu Hoşab Kalesi,şu Çuh Gediği Şu deli Zap Suyu... Acımasızca Bir kış günü alıvermiş ŞİMŞEK'i Hakkari dedikleri bir kara kitap Kimler okur, kimler dinler Yaz gelende Şelşepikler, üç etekler Al,yeşil,sarı Dolar Zomalarla Nebirnav Yaylaları Hakkariler, Vanlar, Ağrılar, Muşlar… Mutsuz ve de umutsuz insanlarıyla Yıllar yılı nasıl unutulmuşlar? Tuğ Engesur, Onak Güzeldere, Güzeldere’ de bir göçer güzeli Sırtında süt tulumu, Dönemeçte kesivermiş yolumu Ürkek mi ürkek, toy mu toy Korku dolu, yavru ceylan bakışı İki büklüm, incecik bel, fidan boy “ Lo lo yavri kaşta keman yeri var.” Hakkariler, Vanlar, Ağrılar, Muşlar… Nasılda? Nasılda? Unutulmuşlar? -IV- Şimdi suya seccade salan Tevhid ile,tekbir ile Urumeli yakasın alan Şehitlerle bileyim Karaine bey,Ecebey, Cahidi Sultan Unutulmuş yıkık dökük türbeler Ne deyim… Ne söyleyim… Arıburnu,Alçıtepe,Conkbayır Hallaç pamuğu gibi atılmış siperler Ayaklarım değil gönlümdür basan Bu kutsal topraklara Bir en içli dualarım Birde utanç yaşlarımdır Şehitlerime sunabildiğim Bunca yıl sonra… -V- Ben darmadağın,parça bölük,tuz buz Her parçam bir dağ başında Yada yurdum dolmuş içime Dağ Dağ... Ben güneyde Karacaoğlan, Doğuda Emrah, Çamlıbel'de Köroğlu, Bozkırda Veysel'im Ben yaylaların burcu burcu çiçeği Kuytu ormanların boğuk uğultusu Karlı dorukların dumanı sisi Ben dağlardan inen köpüklü su Ben yurdumun karasevdalısı Ben halkımın kulu kölesi Ben usanmaz Ben uslanmaz Dağlar Delisi... H.Salah Bozkurt/İSTANBUL Karahan Notu: Kıymetli dostlar bu şiiri yıllar önce defterime kaydetmiştim (belki 20,belki 25 yıl olmuştur), Ancak şiirin -III- bölümünde geçen "Bir kış günü alıvermiş ŞİMŞEK' i" satırındaki ŞİMSEK' in ne anlama geldiğini çözememiştim. Yıllar sonra Malatya'da bir kitabevinde gözüme bir kitap ilişti; “Hakkari Dedikleri” adını taşıyordu, yazarı da Selahattin ŞİMŞEK. Kitabı aldım, birinci sayfada yazarın özgeçmişi vardı. "Selahattin Şimşek,15.31929'da Gemerek-Çepni'de doğdu.1944'te Pazarören Köy Enstitüsünü bitirdi.16 yaşında Sivas'ın Gemerek ilçesinin Dendil Köyü'nde öğretmenliğe başladı........................ 1959 yılında, ilköğretim müfettişi olarak atandığı Hakkari' ye gitti. Oramar Köyü İlkokulu'nu teftişe giderken Zap Suyu' n da kayboldu.(5 Mayıs 1960) ............." İŞTE DOSTLAR, ŞİİRDEKİ ŞİMŞEK BU ŞİMŞEKMİŞ... * * * * * Hepten Suya Verdik Çünkü Suyu Yoktu. Toprağı Gazı Tuzu Işığı Yoktu Bu Köyleri Suya Verdik Eli Ayağı Tekerleği Kağnısı Yoktu Ve Atı Arabası Yoktu Bir Kaç Kıl Keçi Bir Torba Çökelik Ve Tulum Peynirine Hasrettiler... Ve De "Gavur İçinde Yesirdiler" Sanki Çarıklarını Yemiştiler Gün Olmuş Ve Dut Kurusu Süpürge Tohumu... Haybedendi Yaşamları Ümmiydiler Gurbetçiydiler Gülmemişti Hiç Biri... Ve Soğuk Asvan Pulur Hıdır-öz Ve Huni Su Payniği Zalbar Ve Pul Ve Güci Kırani Haskini Henisik Hulmin Karapınar Ecüzlü Vahşin Venk Ve Payamlı Ve Süderek Haritadan Silindiler Bir Sabah... Enver GÖKÇE * * * * * “Bir Taşralı Gencin Günlüğü”, Aydın Doğan’ın.Doğan da hâlen İstanbul’da… Onun günlüğünden öğrendiğimiz Elazığ’dan kaçarcasına ayrılışı… http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=4071
Sanki dönülmeyecek yere gidiyormuşum gibi sızlanıp gözyaşı döktü. Onun derdini biliyorum. Babamın ölümünden sonra evlendirildiği adamın bize karşı davranışı, bizim öksüz duruşumuz içine dert olmuştu.” “Afişte Ölen Adam”a titrek bir imza ile şu notu iliştirmiş; “Dünyanın bir ucuna da gitsek doğduğumuz kenti yanımızda götürürüz.” O'nun iki hikâye kitabını bir günlüğünü okuduktan sonra; içimden, ta derinlerden ve yalnız onun duyacağı bir sesle ‘Sen de dünyanın neresine gitsen orada Elazığ vardır.’ dedim. ... (http://www.sanatalemi.net sayfasındaki Nazım PAYAM'ın "Hikayecimi Arıyorum" isimli yazısından alınmıştır.) Mücevherden sarraflar anlar ancak,başkası bilmez. Ne fark ederki kör insan için,elmas da bir cam da. Sana bakan bir kör ise,sakın kendini camdan sanma. (Sevdiğim sözlerden-Bahri Korkmaz) |