Türkçe’de “iki uçlu mizaç bozukluğu” veya “iki uçlu duygu durumu bozukluğu” terimleriyle karşılanan bu rahatsızlık, daha çok “manik depresif hastalık” adıyla şöhret bulmuştur. Ama hastalığın günümüzde bilim çevrelerinde kullanılan ismi “bipolar bozukluktur".
Duygu durumu fazla oynak, kah göklerde gezen kah yerin yedi kat dibine batan kişilere “manik depresif” dendiğini zaman zaman duyarız. Aslında hayatında en az bir “mani” atağı geçirmiş insanlara bu teşhisi koyarız.
Mani Nedir?
Mani, kişinin kendisini olağanüstü iyi hissettiği bir hastalık tablosudur. İnsan kendisini olağanüstü iyi hissediyorsa, bu duruma niçin hastalık diyoruz?
Gelin maninin belirtilerini sıralayarak bu soruyu cevaplandırmaya çalışalım:
Maniye girmiş kişi (yani “manik” hasta) son derece neşelidir. Güler, şarkılar söyler, herkesle sohbet eder. Hatta genellikle etrafına neşe saçar.
Manik hastanın uyku ihtiyacı azalır. Mesela günde üç saat uyur, ama son derece zinde, dinç olarak uyanır.
Manide iştah artar. Kişi genellikle hayatında hiç olmadığı kadar yemek yer.
Manide insan son derece enerjiktir. Yerinde duramaz, sürekli gezer, koşuşturur, bir an durup dinlenme gereği duymaz.
Manik hasta kendisini oldukça güçlü, zeki, önemli, güzel hisseder. Her şeyi başarabileceğine inanır.
Manide cinsel istek artar. İşyerinizde çalışan kendi halinde bir kadıncağız günün birinde mesaiye alışılmadık derecede açık ve frapan kıyafetlerle gelirse, bir de erkeklere laf atmaya başlarsa, sakın bu kadının huyunun veya ahlakının bozulduğunu zannetmeyin. Bilin ki maniye girmiştir.
Manik kişi çok konuşur. Hatta genellikle hiç durmamacasına, neredeyse nefes bile almadan ve yüksek sesle konuşur. Bahisten bahse atlar, asla konu sıkıntısı çekmez. Sonunda yüklü bir telefon faturası ödemek zorunda kalır.
Manik hastanın düşünceleri hızlanmıştır. Aklına büyük bir süratle bin türlü düşünce üşüşür. Düşüncelerini durduramaz.
Manide hastanın dikkati artmıştır, küçücük ayrıntıları gözden kaçırmaz, ama dikkatini belli bir konu üzerinde sürdüremez (yani dikkati dağınıktır). Hafızası da güçlenmiştir. Çok zekice espriler yapar.
Manide insan çeşitli taşkınlıklar yapar. Mesela çok para harcar, cesurca ve hatta tehlikeli yatırımlar yapar, işini bırakır, yeni işler kurar.
Manide hasta neşeli olmakla birlikte, kolaylıkla da sinirlenir. Kendisiyle tartışmaya, fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda büyük bir öfkeye kapılır.
Görüldüğü gibi mani, “anormal” bir durumdur. Evet hasta neşeli, mutlu, enerjik, dinç, esprili, zekidir. Ama düşünün ki bir yakınınız bir gün aniden sürekli konuşmaya, gezmeye, para harcamaya başlıyor. Uyumuyor, cinsel isteğini bastıramıyor, kadınsa gökkuşağının türlü renkleriyle yüzünü boyuyor, yüz kişinin içinde kendini belli edecek tarzda giyiniyor. Bu durumda dehşete kapılmaz mısınız?
Depresyon genellikle geç fark edilen bir hastalıktır. Çoğu hasta depresyona girdikten aylarca, hatta yıllarca sonra hekime gelir. Bazen depresyonu çok şiddetli hastalar bile, ömürleri boyunca hiç doktora başvurmazlar, ya kendi kendilerine iyileşmeyi beklerler veya intiharla hayatlarına son verirler.
Halbuki mani, yukarıda saydığımız şiddetli belirtileri sebebiyle, başladığı ilk gün fark edilen bir hastalıktır. Maniye giren kişi okulunu veya işini de sürdüremez. Evet dinçtir, zekası ve hafızası yerindedir, uyku ihtiyacı bile azalmıştır; ama hasta bir yerde duramamakta, belli bir konu üzerine yoğunlaşamamakta, belli bir işi sürdürememektedir. Kimseyi dinlememekte, sürekli kendisi konuşmaktadır. Kendisini herkesten üstün görmektedir. Genellikle de aşırı cesareti sebebiyle kendisine ve çevresine (ailesine, arkadaşlarına, iş ortaklarına) zarar verir. Büyük paralar harcar, kar amacıyla giriştiği çılgınca yatırımlar başarıya ulaşamaz, sık sık tartışır.
Mani tedaviyle genellikle iki ila dört hafta içinde düzelen geçici bir durumdur. Bu yüzden mani kelimesini “atak” veya “epizot” kelimeleri takip eder (mani atağı, manik epizot).
Hasta tedavi edilmezse bir süre sonra bedeni bu faaliyet hızını kaldıramaz hale gelir ve fiziksel olarak tükenir. Tıbbın bugünkü seviyesinden uzak olduğu eski yıllarda, maniye bağlı fiziksel tükenme dolayısıyla ölüm bile görülebiliyordu, ama bugün mani başarıyla tedavi edilebilen bir durumdur.
Psikotik Özellikli Mani Nedir?
Manideki hastada “hezeyan” veya “halüsinasyon” görülüyorsa, bu hastada “psikotik özellikli mani” vardır. Bu, maninin daha ağır bir şeklidir.
Mantıklı tartışmayla düzeltilemeyen yanlış inanca psikiyatride “hezeyan” adını veririz. Mesela “Bende Atatürk’ün ruhu var,” “Televizyondan bana mesaj veriliyor,” “İsrail gizli servisi peşimde, beni öldürecekler,” “Ben mehdiyim, dünyayı kurtarmaya geldim,” “Evde yemeğime zehir katılıyor,” “Benim akciğerlerim yok, nazar yüzünden yandılar,” “Suyla çalışan araba yaptım,” “İstanbul’un üçte biri benim, hakkım gasp ediliyor,” “Sharone Stone bana aşık, mektuplaşıyoruz, yakında Amerika’ya yerleşeceğim” gibi gerçekle bağdaşmayan ve tartışmakla da düzelmeyen düşünceler hezeyana örnek olarak sayılabilir.
Manide zaman zaman hezeyan görülebilir. Bunlar genellikle “büyüklük hezeyanları”dır. Yani kişi kendini büyük ve önemli bir şahsiyet (Tanrı, peygamber, mucit, kaşif, filozof, sanatçı vs.) gibi görür, büyük işler yapacağını, çok yetenekli olduğunu, dünyayı ancak kendisinin kurtarabileceğini, her şeyi çözecek sihirli formülün kendisinde olduğunu vs. düşünür.
Halüsinasyon, olmayan objenin algılanmasıdır. Hezeyanlara göre daha seyrek olmakla birlikte manide halüsinasyonlar da ortaya çıkabilir. Yani hastanın kulağına sesler gelebilir, gözüne hayaller görünebilir. Bu ses ve görüntüler genellikle hastadaki büyüklük duygusunu destekleyen ses ve görüntülerdir. Mesela hastanın Tanrının sesi olduğuna inandığı bir ses “Seni Mesih ilan ediyorum,” diyebilir.
Hipomani Nedir?
Hipomani, maninin hafif şeklidir. Çok belirgin bir hastalık tablosu, aşırı taşkınlık yoktur. Konuşkanlık, düşüncelerde hızlanma, neşelilik, cinsel istekte artış, kendini büyük, önemli, değerli hissetme, enerji artuşı hipomanide de görülür ama manide olduğu kadar şiddetli değildir.
Bipolar Bozuklukta Depresyon Dönemleri de Olur mu?
Bipolar bozukluğun eski adı “manik depresif hastalık”tı. “Bipolar” kelimesi de “iki uçlu” anlamına gelmektedir. Hastalığın bir ucu mani, diğer ucu depresyondur. Ama bipolar bozukluk teşhisi koyabilmek için hastanın bir depresyon dönemi geçirmiş olması şart değildir. Kişi hayatı boyunca bir tek mani veya hipomani dönemi geçirmişse bile, bipolar bozukluk teşhisi konur.
Bipolar bozukluğun seyri içinde görülen depresyon dönemleri de düzelir. Mani ve depresyon atakları arasında kişi tamamen normaldir.
Depresyon konusunda ayrıntılı bilgi edinebilmek için, sitemizin depresyonla ilgili sayfalarına başvurabilirsiniz.
KARMA EPİZOT NEDİR?
Bipolar bozukluklu bazı hastalarda hastalık dönemleri sırasında hem mani hem depresyon belirtileri birlikte görülür. Mesela kişi çok hareket etmektedir, çok enerjiktir, cinsel isteği yüksektir, kendisini çok zeki ve güzel bulmaktadır; ama aynı zamanda boğulacak derecede sıkılmakta, en ufak bir şeye aşırı üzülmekte, sebepsiz yere ağlamakta, hatta bazen “ölsem daha iyi” diye düşünmektedir. İşte mani ile depresyon karışımı bu hastalık atağına “karma epizot” deriz. “Epizot” kelimesinden de anlaşılacağı üzere, gelip geçici bir durumdur.
BİPOLAR BOZUKLUK KİMLERDE, NE SIKLIKTA, HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
Bipolar bozukluk her dinden, her ırktan insanda görülebilir. Toplumda her 100 kişiden birinde bu hastalık vardır. Yani her 100 kişiden biri hayatında en az bir kere manik bir dönem geçirmiştir. Bu da büyük bir rakamdır. Dünyada en az 60 milyon, Türkiye’de 600 bin, İstanbul’da 100 bin kişi bipolar bozukluğa yakalanmıştır.
Bipolar bozukluk kadında ve erkekte eşit sıklıkta görülür. Hastalık genellikle 20’li yaşlarda başlar. Ancak daha erken yaşlarda görülebildiği gibi ilk olarak 70’li yaşlarda mani geçirenler bile vardır.
BİPOLAR BOZUKLUĞUN SEBEBİ NEDİR?
Bipolar bozukluğun sebebi bilinmemektedir. Antidepresan ilaçlar, bazı yasadışı maddeler, birtakım beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları, kafa yaralanmaları mani benzeri belirtilere yol açabilir. Ama vakaların büyük bölümü bilinen bir sebep olmaksızın ortaya çıkmaktadır.
Bipolar bozukluğun bir beden hastalığı, bir beyin hastalığı olduğu iyi bilinmektedir. Beynimizde serotonin, dopamin, noradrenalin gibi bazı maddelerin miktarı bipolar bozuklukta değişmektedir. Yani bipolar bozukluk, beyin kimyasındaki bir anormallikten kaynaklanmaktadır. Ama beyin kimyasını bozan şeyin ne olduğu bugün hala pek çözülememiştir.
BİPOLAR BOZUKLUK IRSİ MİDİR?
Bazı ailelerde bipolar bozukluk sık görülür. Bipolar bozukluk yüzde yüz ırsi bir hastalık değildir. Hastalığa yakalananların büyük bölümünün ailesinde daha önce benzer bir rahatsızlık görülmemiştir. Ancak akrabalar arasında bipolar bozukluğu olan bir kişi varsa, diğer akrabaların bu hastalığa yakalanma riski artar.
BİPOLAR BOZUKLUK DÜZELİR Mİ?
Bipolar bozukluk, ataklar halinde seyreden ve ataklar arasında kişinin tamamen düzeldiği bir hastalıktır. Mani atakları tedavi ile 2-4 haftada genellikle iyileşir. Depresyon ataklarının büyük bölümü de 2-3 haftada düzelmeye başlar ve 1.5-2 ayda önemli ölçüde iyileşir.
Hastalık atağı düzeldikten sonra kişi rutin faaliyetlerine, işine gücüne dönebilir ve performansından bir şey kaybetmeden hayatını sürdürebilir. Bipolar bozukluğu olan pek çok büyük devlet adamı, yazar, filozof, sanatçı, doktor vardır.
Mani ve depresyon ataklarının tekrarlama riski her zaman mevcuttur. Kimisi ömrü boyunca başka hiç atak geçirmez. Tedavisiz hastalar ömürleri boyunca ortalama 10 manik atak geçirirler. Bazı hastalarda mani, bazı hastalarda depresyon atakları daha sıktır.
Hastalığın en üzücü tarafı da bazı kişilerde atakların sık tekrarlamasıdır. Hatta her ay bir manik bir depresif atak geçirenler bile vardır. Öyle ki zaman zaman mani ve depresyon atakları arasında ya hiç iyilik dönemi olmamakta, veya iyilik dönemi birkaç günü geçmemektedir. Tedavi olmayan bipolar bozukluk hastalarında alkol ve madde bağımlılığı, intihar gibi ciddi problemler sık görülür.
BİPOLAR BOZUKLUĞUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?
Bipolar bozukluk modern tıbbın başarıyla tedavi edebildiği hastalıklardan biridir. Tedavisinde iki aşama söz konusudur:
- Atak tedavisi
- Koruyucu tedavi
Atak tedavisi
Hastanın zaman zaman geçirdiği manik veya depresif atakların tedavisidir.
Manik atağın tedavisi
Manik atağın ayaktan tedavisi çok zordur. Hastanın genellikle yatırılması gerekir. Beyinde dopamini azaltan ilaçlarla hasta genellikle 2-4 hafta içinde tam veya tama yakın düzelme gösterir.
Mani atağının çok ağır olduğu veya ilaçlarla düzelmediği durumlarda, halk arasında “şok tedavisi” olarak bilinen elektrokonvülsif tedavi (EKT) uygulanır.
Depresif atağın tedavisi
Depresif atak ağır değilse hasta yatırılmadan da tedavi edilebilir. Bipolar bozukluk içinde görülen depresyonlarda genellikle antidepresan ilaçlardan kaçınır, başka sinir sistemi ilaçlarıyla tedaviyi tercih ederiz. Ağır veya dirençli depresyonlarda elektrokonvülsif tedaviye başvururuz.
Koruyucu tedavi
Bipolar bozuklukta asıl kritik nokta koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar geçici tabiattadır, ama tekrarlama riski her zaman vardır.
Bipolar bozukluğun koruyucu tedavisinde kullanılan ilaçlara “duygudurumu düzenleyicileri” adı verilmektedir. Bu amaçla en çok başvurulan ilaç, 107 elementten biri olan lityumdur. Ama son yıllarda bazı epilepsi (sara) ilaçlarının da bipolar bozuklukta etkili olduğu anlaşılmıştır.
Koruyucu tedaviyle atak sıklığı azaltılır, hasta tekrar mani veya depresyon geçirse bile bunların hafif olması ve kısa sürmesi sağlanır. Bazı hastalar ömürleri boyunca bir daha hiç hastalık atağına yakalanmazlar.
Hasta ömür boyu ilaç kullanmaya mecbur mudur? Böyle bir mecburiyet yoktur. 2-5 yıl koruyucu tedavi sürdürülür, hasta bu sırada yeni bir atak geçirmezse ilaç kesilir. Bu arada atak tekrarlarsa daha uzun süre ilaç kullanılır. Hastaların küçük bir bölümünde ne yapılırsa yapılsın ataklar sık sık tekrarlamaktadır. Ancak yeni tedavi yöntemleri bu hastaların da acısını hafifletmekte, ümitlerini canlı tutmaktadır
--------------------------------------------------------------------------------------------
Depresyon ve tam tersi bir durum olan mani tabloları, aralıklı olarak veya ardarda hatta bazan birlikte (karışık tip) yaşanır. Depresyon önceki bölümde anlatıldığı gibidir.
MANİ
Bir yıllık sürede, yüz erkekten 1.2’sinin yaşamında ilk kez mani ortaya çıkardığı hesabedilmiştir. Bu rakam kadınlarda 1.8’dir. Bir kişinin yaşamı boyunca mani geçirme riski %1’dir. Genellikle 30 yaş civarında ortaya çıkar. Ailelerinde bu hastalık olanlarda, hastalanma riski daha yüksektir. Hastalık göstermede kırsal ya da kentsel kesimden olmak farklı olmamakla birlikte, yüksek sosyoekonomik gruplarda hafifçe daha fazla görülür. Eğer birinci derece akrabalarda (anne, baba ve kardeş) bu hastalık varsa, risk %20-25’ çıkar. Bipolar hastalarının %50’sinin anne-babasında, mizaç bozukluğu bulunduğu saptanmıştır. Anne babadan birinde bipolar bozukluk varsa, çocuğun bu hastalığa yakalanma riski %25’dir. Eğer hem anne hem babada bu hastalık varsa risk % 50-75’e yükselir. Tek yumurta ikizlerinden biri bu hastalığa yakalandığında, diğerinin de yakalanma riski, % 40-70’tir (konkordans). Bu oran çift yumurta ikizlerinde % 20’ye düşer. Eğer hastalık bilinen anlamda kalıtımsal olsaydı, tek yumurta ikizlerinde konkordans oranının % 100 olması gerekirdi.
Genellikle nöbetler halinde gelen bir hastalıktır. Örnekse hasta, bir mani nöbeti geçirir; birkaç ay içinde iyileşir. Gerekli koruyucu tedavi uygulanmazsa, bakarsınız birkaç yıl sonra bakarsınız birkaç hafta sonra hastalık tekrar başlar. Yeni gelen nöbet mani nöbeti olabileceği gibi, iki kutuplu bozukluğun depresif nöbeti de olabilir. Sonuçta, iki kutuplu bozukluk, ya mani ya depresyon nöbetleriyle gelir; bu ikisinin tedavisi aynen belirtileri gibi birbirinin tamamen zıddıdır. Bu bakımdan aileler, hastaları mani nöbetinde ve mani tedavisinde iken birdenbire veya bir süre aralıkla depresyon belirtileri göstermeye başlarsa, hemen uzmanına başvurup yeni tedavisini düzenletmelidir. Depresyondan maniye geçiş olursa aynı kural geçerlidir.
Hastanın genel görünüm ve davranışında, aşırı hareketlilik, ruhsal ve bedensel huzursuzluk, gösterişli, aşırı renkli elbiseler giyme, bayanlarda aşırı makjaj, her iki cinsiyette gözalıcı aksesuarlar, giyimin acaip bileşiminin ve görünümünün farkında olmama, muayene sırasında izinsiz hekimin odasına girme ve etrafı karıştırma, tehdit edici davranışlar, aşırı heyecan ve hareketlilik, aşırı neşe hali dikkati çeker. Duygulanım, değişken ve çok şiddetlidir. Genellikle çok neşeli olmakla birlikte, kısa süreli ani ağlama gibi depresyon belirtileri gösterebilirler; fakat kısa zamanda neşeli hallerine dönerler. Konuşma yüksek seslidir ve genellikle hızlı konuşurlar; dramatik, abartıcıdırlar. Bazan, anlaşılmaz konuşma düzeyine ulaşabilirler(enkoherans).
Düşünce içeriğinde, kendine verdiği önem ve değerde artma, büyüklük düşüncesi, bencil olma, sanrılar ve daha seyrek olarak varsanılar vardır. Sanrı ve varsanıları genellikle hastanın mizacı ile uyumludur; “beni başbakan yapacaklar” düşüncesi ya da bu nitelikte sözler işitme gibi. Kötülük görme sanrıları olabilir. “kıskanıyorlar, beni öldürecekler.” Düşünce uçuşması görülür. Bir fikirden diğer fikire hızla atlar. Başladığı konuyu bitiremez, bu arada birçok şeye değinir fakat hiçbir şey anlatmaz. Zihnini bir konuya odaklaştırma (konsantrasyon) güçlüğü içindedir. İçgörü ve akıl yürütme genellikle bozulmuştur. Hastalığının farkında değildir, inkar eder. Akılcı kararlar veremediğinin farkında değildir. Aşırı para harcama, hesapsız kumar oynama, aşırı cinsellik, rastgele cinsel ilişki ya da teşebbüsleri görülür. Engellenme toleransı düşmüştür, çabuk sinirlenir, kavga çıkarır, saldırgan olur. Libido artar, yememe veya yemeye vakit bulamama ve aşırı hareketlilik yüzünden kilo kaybı olabilir. Uyumazlar ve uykuya ihtiyaçları olmadığını söylerler. Üretken olamamakla birlikte aşırı enerjileri vardır.
Görüldüğü gibi, maninin klinik belirtileri ve seyri depresyonun aynadaki yansıması ya da negatifi gibidir; tam zıddıdır.
Maninin, hastalık dönemindeki tedavisi yanında, tekrar nöbet gelmemesi için başvurulan koruyucu tedavileri de vardır. Koruyucu tedavi uygulandığı sürece bir daha bu hastalığı geçirmezler; bu olamazsa, mani nöbeti (ya da depresyon ) tekrar başlasa bile, genellikle hafif düzeyde olur ve kısa sürede sönme eğilimi gösterir. Bu bakımdan, koruyucu uygulamalar önem taşır.
--------------------------------------------------------------------------------------------
Bipolar bozukluk - hasta ve yakınlarına yönelik bilgiler
Her insan, yaşamı boyunca olaylara karşı küçük iniş çıkışlar gösterir ve bu, insan hayatının doğal bir parçasıdır. Doğal olmayan ise, üzüntü, keder veya sevinç durumlarının aşırı ve sürekli olması, kişinin aile, sosyal ve iş yaşantısını önemli ölçüde bozmasıdır. BİPOLAR (İKİ UÇLU) HASTALIK NEDİR ? Manik-depresif hastalık olarak da bilinen, temelde duygusal yaşamı etkileyen düşünce, davranışları bozan bir hastalıktır. Hastalığın temel bir özelliği, nöbetler (dönemler) halinde gelen manik devrelerdir. Bu hastalık, muhtemelen sinir iletimini bozan bazı maddelerde ki değişikliklerle ilişkilidir. MANİK NÖBET NASIL TANINIR? Genelde manik nöbeti tanımak, hekimler için kolaydır. Manik hastalarda başlıca şu belirtiler gözlenir.
Tüm bu belirtilerin hepsinin bir arada görülmesi gerekmez. Fakat birkaç tanesinin bir arada görülmesi ve bu belirtilerin bir haftadan uzun sürmesi hastalık teşhisi için yeterlidir. UYARI: Bu hastalık, kişi hayatını oldukça olumsuz etkiler. Tüm yaşantısını ve uyumunu bozar. Bu belirtiler, hastalık öncesi durumla uyumsuzdur. Aile fertleri ve hastanın çevresi bu duruma anlam veremez. Hastalık olduğunu düşünmedikleri için hastayla mücadele ederler. Oysa tüm bunlar, daha kötü sonuçlar doğurur. Bu durumda, vakit geçirmeden hastayı bir psikiyatri uzmanına götürmek gerekir. Hasta, hastalığını ve ilaç almayı kabul etmeyebilir. Bu durumda hasta nazikçe ikna edilmeye çalışılmalı eğer ikna olmazsa ve çevresine zarar verme eğilimi varsa ısrarla hekime götürülmelidir. BİPOLAR HASTALIĞIN DEPRESYONLA NASIL BİR İLİŞKİSİ VARDIR? Hayat boyu geçirilen tek bir manik nöbetle dahi BİPOLAR HASTALIK tanısı konur. Bazen de manik ataklara benzeyen fakat onun kadar ağır olmayan HİPOMANİ durumu görülebilir. Bazen de hastalarda, kendini sürekli üzgün hissetme, enerji azalması, yorgunluk isteksizlik, durgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık, suçluluk gibi belirtilerle seyreden manik dönemin tam tersi; DEPRESYON ( ÇÖKÜNTÜ ) dönemleri olabilir. BİPOLAR HASTALIK KİMLERDE/ NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR ? Her 100 kişiden 1 kişi, ömründe en az bir kez manik nöbet geçirir. 20-25 yaşları arasında en sıktır. Kadın ve erkeklerde aynı oranda rastlanır. TEDAVİ: Hastalığın ağır olduğu ilk dönemlerde, hastanın doktor gözetimine alınması ve hastaneye yatırılması şarttır. Bu dönemde, tüm sorumluluk doktora bırakılmalıdır. Hasta sakinleştirildikten sonra Bipolar Hastalığın asıl tedavisi olan LİTYUM’a başlanır. Ayrıca yatıştırıcı başka ilaçlar da verilir. Hastaların yaklaşık 1-2 hafta içinde belirtileri yatışır. Daha sonra ayaktan tedavi edilmek üzere, hasta taburcu edilir. KORUYUCU TEDAVİ: Genel de BİPOLAR HASTALIK tekrarlayıcı bir hastalıktır. Hasta düzelse bile, hastalığın tekrarlamasını önlemek için LİTYUM kullanılması sürdürülür. Hastalarda LİTYUM dışında KARBAMAZEPİN ve VALPROAT kullanılabilir. LİTYUM TEDAVİSİNE NE KADAR DEVAM EDİLEBİLİR ? Tekrarlayan nöbetler söz konusu ise, bu tedavi birkaç yıl, bazen yıllarca sürmelidir. LİTYUM’UN YAN ETKİLERİ NELERDİR? Lityum uyuşturucu bir ilaç değildir. Alışkanlık yapmaz. Sıklıkla; bulantı, kusma, ishal, çok su içme, sık idrara çıkma, ellerde titreme, guatr, kilo alma gibi tehlikeli olmayan yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler kontrol edilebilir. UYARILAR : Hastaneden taburcu edilen hastanın dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Bunlar;
|
|
Yazar Administrator | |
Pazartesi, 12 Nisan 2004 | |
New Approaches In Treatment Of Bipolar Depression İki Uçlu Depresyon Tedavisinde Yeni Seçenekler ÖZET
ABSTRACT |
Bipolar affektif bozukluklu hastalarda lityum ve olanzapin tedavisinin etkileri: Beyin MRS bulguları
BE Cumurcu, R Karlıdağ, K Saraç, S Ünal, C Özcan
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, TOKAT
Amaç: Bu çalışmada, remisyon dönemindeki bipolar affektif bozukluklu hastalarda lityum ve olanzapin tedavisi ile beyin manyetik rezonans spektroskopi (MR spektroskopi) bulgularındaki değişiklikler ve bunun nöroprotektivite ile ilişkisi araştırıldı. Yöntem: Psikiyatri polikliniğinde izlenen, 3 yıl boyunca manik ve depresif bir atak geçirmemiş ve son 6 aydır sadece lityum tedavisi almakta olan 10 bipolar affektif bozukluk hastası çalışmaya alındı. Hastalar lityum kullandıkları dönemde, lityumun kesilmesini takiben 14. günde ve olanzapin başlandıktan sonraki 4. haftanın sonunda olmak üzere 3 kez değerlendirildi. Her bir değerlendirme klinik psikiyatrik görüşme, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ) ve Bech-Rafaelson Mani Ölçeği (BRMÖ) uygulaması ve MR spektroskopi çekimini kapsadı. MR spektroskopide, sağ prefrontal korteks ve sol hipokampüs bölgelerinde kantitatif olarak N-asetil aspartat (NAA), kolin (Cho) pikleri ölçüldü ve bunların kreatine (Cr) pikine oranlarına bakıldı. Her 3 çekimdeki değerler birbiriyle karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya 5 kadın ve 5 erkek hasta katıldı. Ortalama yaşları 33.10±9.17 yıl idi. Lityum alırken, ilaçsız dönemde ve olanzapin alırken çekilen MR spektroskopilerinde NAA/Cr ve Cho/Cr oranları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık saptanmadı. Sonuç: Remisyonda bipolar affektif bozukluklu hastalarda lityum ve olanzapin tedavisiyle beyin NAA ve Cho düzeylerinin değişmediğini düşündürmektedir.
Evaluation of neuroprotective effects of lithium and olanzapine on brain tissue in bipolar affective disorder: a comparative study with MR spectroscopy
Objective: In this study we searched the caused by lithium and olanzapine treatment in brain magnetic resonance spetroscopy (MR spectroscopy) and its relationship with neuroprotectivity in patients with bipolar affective disorder. during remission. Methods: Ten patients with bipolar affective disorders who were followed-up in psychiatry outpatient clinic between February and June 2003, had no manic or depressive attacs for the last 3 years and had lithium as the only therapy for the last 6 months were included in this study. They were evaluated during and 14 days after cessation of lithium treatment and at the end of 4th week on olazapine treatment. Clinical interview, Hamilton Depression Rating Scale (HAM-D) psychometric evaluation test, Brief Psychiatric Rating Scale (BPRS) and magnetic resonance spectroscopy (MR spectroscopy) were assesed on each evaluation. According to the results of interview and psychometric evaluation, patients who were diagnosed as manic or depressive disorder were ruled out of the study. Cases underwent single voxel MR spect with PRESS sequence. The peak of N-acetyl aspartate (NAA), Choline (Cho) and their ratio to Creatinine (Cr) peak were evaluated quantitavely right prefrontal cortex and left hippocampus areas on MR spectroscopy. Results of three MR spects were compared. Results: Five women and 5 men comleted to the study, mean age of the patients were 33.10±9.17. No significant difference was determined between NAA/Cr and Cho/Cr values of MR spects, in each three phases as on lithium treatment, in unmedicated period and in olanzapine treatment. Conclusion: We did not find any significant effect of these drugs on brain NAA and Cho levels in the remission phases of bipolar affective disorder.